aynı isimde "casper (çizgi film kahramanı)" başlığı da var
  • yukarıdaki arkadaşın paylaştığı bilgileri özetleyecek olursak:

    istanbul'da lg nexus 4'ü bozulan bir reddit üyesi, ucuz bir telefon alma isteğiyle mağazaya girmiş. mağazacı bir şekilde adamı casper via m2 telefonunu almaya ikna etmiş ve telefonu satmış. 100 dolara aldığı telefonun özellikleri de bayağı iyiymiş hem de. telefon yeni olmasına rağmen recovery ayarlarına girerek telefona format atmış.

    her şeyi ayarladıktan sonra firewall uygulaması yüklemiş ve firewall uygulamasında, contacts (kişiler) gibi android sistem uygulamalarının bazı çin ip adreslerine ve fans.tinno.com isimli siteye 80 portu aracılığıyla istek gönderdiğini fark etmiş. (80 portu http protokolüdür bu arada. http sunucularında istekler 80 portundan alınır ve gönderilir.)

    telefonu nasıl rootlayacağını biraz araştırırken telefonun wiko u feel prime, blu life one x ve yu yureka black telefonlarının neredeyse aynısı/replikası olduğunu fark etmiş. işkillenip, telefonun istek gönderdiği ip'leri araştırmaya başlamış ve bu adresteki tweetlere denk gelmiş. tweetlerde bahsi geçen aynı firma telefondan bilgileri araklıyormuş. araklayan firmanın adı da "tinno mobile technologies" adında bir firmaymış.

    tweetlere gelecek olursak, tweetler durumun ne kadar kötü olduğunu anlatıyor aslında.

    fs0c131y isimli twitter kullanıcısı 19 kasım 2017 tarihinde twitter'a bir flood atarak, wiko mobile firmasının telefonlarında neler olduğunu anlatmış. söylediğine göre apesaletraker ve apestsmonths adında telefona önyüklü olarak gelen uygulamalar ile kullanıcıların smslerini, kullanıcıya fark ettirmeden tinno firmasına gönderiyormuş.apestsmonths'taki stsmonthsbootreceiver, stsmonths isimli servisi başlatıyormuş. bu servis bir "gönderi" alarmı oluşturuyormuş. gönderi alarmı çalıştığında, kullanıcının imei ve telefon numarasını, gsm lokasyonunu, seri numarasını, android'in build sürümünü eservice.tinno.com'a gönderiyormuş. hem de her ay.

    bu bilgiyi sadece internet ile göndermiyormuş bu arada. internet bağlantınız yoksa shenzhen'de bulunan 18565857256 numarasına sms de gönderiyormuş.

    velhasıl kelam, yerli ve milli üreticimiz casper telefonlara güvenlik araştırması yapmamış bile. işin en kötü tarafı da, türkiye'de üretim yapan bir markanın rezaletini biz değil de reddit'te bulunan, tesadüf eseri türkiye'de telefonu bozulmuş bir insanın buluyor olması. bir tane adam akıllı güvenlik uzmanımız yok ki şöyle araştırmalar yapsın...

    her neyse.

    edit: tweetleri okurken yanlış anlamışım. "alarm ayarladığınızda" gibi bir kısım geçiyordu bu entry'de, tamamen yanlışmış. alarm ayarladığınızda bir şey olmuyor, servis bir gönderi alarmı oluşturuyormuş.
  • dün elime geçen bir hakem heyeti kararı ile 09.10.2013 tarihinde artık dayanamayıp şikayet etmiş olduğumu hatırladığım ürünün firması. firmamsı. firmamtrak. farkettim ki işten çıkarken adama ingilizce am günü yağ imiş, şartlar yerine getirilmeliymiş. yazayım dedim.

    şimdi ben müşteri olarak, müşteri hizmetlerindeki o güzel ablalara, o güzel abilere, derdimi saatlerce dinlettikleri o güzel müzik sonrasında sabırla sakinlikle kararlılıkla içimdeki o güzel gandhi ile zilyon kere dile getirmiş idim. lakin aynı sabrı sakinliği ve kararlılığı taraflar beni anlamamak için kullanınca, peki, diyerek konuyu il hakem heyeti başkanlığına taşıdım. oysa ben her zaman anlamadıysan çıkışa gel demeyi tercih eden biriyimdir bence, onaylamadığımız bir hayatın onaylamadığımız oyunlarına rest çekmek ya da çekmemek bulantısında savrulurken öyle ya da böyle bir kenarından dahil olduğumuz oyunlarda, gidip ilgili kurumu/kişiyi öğretmene yahut müdüre şikayet etmeyi hiç bir zaman samimi bulmadım. zira öğretmen ve müdür de bu oyuna dahil idi. peki hak ahlak ve adalet nerede idi? çıkışa gelmekte! evet.

    ben ne yaptım? önce izah ettim, ardından şikayet edeceğimi söyledim, naparsan yap cnm yea dedikleri noktada, elbette yapacağım ve sonrasında çıkışta buluşacağız dedim.

    özeti ancak bu kadar geçebiliyorum: (okumaya durumu olmayan bari sadece en alta inip bıraktığım notun üzerindeki lanetli rivayeti okusun üflesin)

    10.08.2013 tarihinde casper marka ürün satın aldım.

    ürün arızalı çıktı rıza baba. satın aldığım yeri arayıp durumu anlattım. bana yetkili servisten ürünün ayıplı olduğuna dair rapor alırsam değiştirebileceğimi ya da iade edebileceğimi söylediler. top yetkili servisteydi. 02.09.2013 tarihinde ilgili firmanın yetkili servisine gittim. yetkili servis topu daha yetkili servise attı. böylece oyun ümraniye casper'ı ile benim aramda tek kale maça dönüştü. eyvallah dedim 04.09.2013 tarihinde ürünü şarj cihazı ile iki paket halinde kargoladım.

    ürün takibi için her başvuruşumda ‘ne paketi yeaaa saçmalama bizde öle bşi yk uzatma btti tmm mı sil numaramı da!!‘ cevabıyla karşılaştım. top bu sefer kargo şirketine atılmıştı.

    kargocu abi, (olm ne güzel sesin varmış lan senin, allah sevdiğine bağışlasın) ürünün teslim edildiğini bu tarz şikayetleri sürekli aldıklarını firmanın oyaladığını söyledi. harbi mi lan oha dedim. sonra gözlerimi kırpıştırıp ihihi hay allah seni gidi casper filan diye saçmaladıysam da kargocu abinin o güzel sesine tekrar mazhar olamadım. neyse. artık elimde daha güzel sesli belgelerim vardı. 05.09.2013 tarihinde ürün bal gibi de teslim alınmıştı. ürünü teslim alan şahsın ismi dahi elimdeydi. müşteri hizmetleriyle ayaktayken konuşma, çömelerek konuşma, yemek yerken konuşma, duş alırken konuşma, yatarak konuşma, fısıldayarak konuşma gibi saymaya gücümün yetmediği bir çok telefonla konuşma dalında birincilikler elde ettim. daha sonra yasal süreci başlatacağımı söyleyerek kapatıyorum bıktım kib bye dedim. topu hakem heyetine attım. hakem heyeti işimiz gücümüz var seninle mi uğraşıcaz minvalinde şeyler söyleyince kendimi ilgili dernekte buldum. dernekteki teyze gözlerini kocaman açıp woaw dedi. sanırım oyunun en stratejik noktasında bu teyzeye woaw dedirtmişliğim devreye girdi. zira o şikayet belgemin pufflatılması an meselesiyken teyze sipirmen gibi yetişti.

    casper, topsuz kalınca sıkılmış olacak ki 13.09.2013 tarihinde sadece şarj cihazını bularak tarafıma teslim ettiler. ‘taamm mı başka bşi yk bizde bela msn nesn!’

    ama ben telefonla konuşma birinciliklerime doyamıyordum. yenilerini ekledim. baktılar madalyalara doymuyorum 18.09.2013 tarihinde ürünü de buldu ve işleme aldılar. 08.10.2013 tarihinde ise tamir edip gönderdiler. madalya lobisi!

    ama cicişlerin gözden kaçırdığı bir şey vardı ki o da benim 4077 sayılı tüketiciyi korunmasına ilişkin kanunu kolundan tutup bütün süreci belgeleriyle birlikte kaydettiğim dosyamın üzerine oturtacak kadar hayatımın tüm alanlarında ne halt edeceğimi bilemediğim bir dönemde olduğumdu.

    velhasıl, vakit geldi, hak belgelendi ve zayi olma gereği casper’a düştü. şikayet belgelerim heyet tarafından ellerine ulaştırılınca, defalarca ‘biz sizi ararız ya uff’ dedikleri numarayı aradılar.

    yok dedim aga, eyvallah, saolasın, mağduriyetimi gördün ve tatlıya bağlayalım istiyorsun. tamam artık uzatmayalım öpüşüp barışalım istiyorsun. ı-ıh.. yok. onu ben yasal süreci başlatmadan yapacaktın. sen beni tanımıyorsun dedim. ben de beni tanımıyorum dedim. kimse beni tanımıyor dedim. ah kimselerin vakti yok durup ince şeyleri anlamaya dedim.

    müptezel olduğumu düşünmüş olacaklar ki konuşmalarımızın kayıt altında olduğunu hatırlatmak istediler.

    bunu da kayıt altına alın dedim: yasal sürecin sonunda çıkışa da geliceksiniz!

    aslında yasal süreç yasal olarak bitmiş değil. sadece dün, hüküm verildi kararı (afili afili ehuehue) geldi elime. 15 gün içinde güdük ürünlerini geri verip paramı alıcam. o zaman bitmiş olucak. çünkü vermezlerse icra hakkım da var. ama benim derdim 3-5 ağaç değildi. o yüzden 3-5 ağacı geri vermeyi kabul ettikleri noktada he taam o zaman diyip eve gidemezdim. gidemedim. çıkışta bekledim.

    işbu entry, çıkış mahiyetindedir.

    hay biz bi bok yemişiz de hatalı ürün şeyapmışız affola diyip değiştiremeyecek ya da parasını geri veremeyecek durumda olduğunuz için,

    bunun yerine bin dereden su getirip üstelik hayatımın alt üst olduğu bir dönemde derdimin üzerine bir de materyal dert ekleyip canımı sıktığınız için, oyalayarak aptal yerine koymaya çalıştığınız için,

    o son konuştuğum müşteri hizmet yetkiliniz beni doğrudan insan kaynaklarına yönlendirmek varken bi ona bipleyip bi bana bipleyip arada mekik dokuyacak derede saçma sapan bir mantık süzgecine sahip olduğu için,

    tarafınızca muhattap alınıp geri aranmamda sadece hakem heyeti kararının etkili olduğunu bildiğim için, bunu saçma bulduğum için,

    şaka mısınız gerçek misiniz bi türlü karar veremediğim için,

    falan filan için işte eh neyse kaleme alınmıştır.

    rivayet odur ki , casper marka ürün satın alacak olanlar bu lanetli öykünün girdabında sevimsiz bir şekilde boğulacaktır.

    not: ürünü alalı ve hiç kullanamayalı 5 ay olmuş. dava edeli 3 ay olmuş. sonuç kararı geleli 1 gün olmuş. düşünüyorum.. sanırım bir tek telefonda bekletirken dinlettikleri müzik iyiydi ne çalıyo bilen varsa mektup bağlasın yeşil güvercinin ayağına. hani böyle dındınırındıınn dıdnıdnın falan diye başlıyor. ya da boşverin o ne öyle ucuz korku filmi müziği gibi. korkutabilseydi bari. ben casper the friendly ghost’u dinleyip gülümseyeyim.

    1-0 yenik başladığım oyunda direnerek durumu 1-1 yaptım.
    bu yazıyı da yolladığımda 2-1 galip gelerek bitirmiş olucam. 15 gün içinde paramı iade etmez de beni bir de icra ile uğraştırmak isterlerse şaşırmam, ama artık oynamam.

    mutlu musunuz?
    ben değilim.
    kazandığım ya da kaybettiğim için değil.
    oyun oynamak istemiyorum. hepsi bu.

    sevgiler.
  • son 2 saattir windows 8 işletim sistemli tablet bilgisayar bakıyordum internet üzerinden. en sonunda buldum bir tane fiyatı falan uygun, markasına baktım casper, ya bu adamlar 10-15 yıldır sektörde demek ki bu milletin bir bildiği var diyerek ulan alayım bir kere deneyelim bakalım diyerek sipariş vermeye karar verdim.

    next next next kredi kartı bilgileri lazım, cüzdanımın paltonun cebinde olduğunu farkettim. vestiyere doğru hareket ettim, cüzdandan kredi kartını aldım pc başına dönüp sipariş vericem ki arkamdaki tvden (bkz: atara atar gidere gider layka laykla cevap ver) adlı iğrenç cingılı duydum ve istemsiz olarak öööyk bu ne kezbani reklam amk diyerek tvye döndüm ve kanalı değiştirdim. diğer kanalda da aynı reklamın sonu varmış, ulaaaan reklam tabletini almak üzere olduğum casperınmıııış.

    siparişin son adımında işlemi iptal ettim ve daha düşük özellikteki başka bir cihaza 250 tl daha fazla ödeyerek atara atar gidere gider yaptım layka dislaykla cevap verdim.

    hani pazarlama stratejisi, tüketici psikolojisi, pazar algısı denilen şeyler var ya, hani millet diyor ya ulan maliyeti 200$ olan bi telefona 3 buçuk milyar para verilir mi diye -valla ben atara atar gidere gider diye reklam yapan bir markanın kezbani kullanıcısı olacağıma merhum steve job'un taşşaklarının altında kalırım daha iyi.

    buyur caspercığım al sana atara atar gidere gider ipadden selamlar! *
  • yıllardır "friendly ghost " olaraktan ortada gezen fakat bi arkadaslığını göremediğimiz yaratık..ayrıca kendisi sanırım escinseldir cünkü bir erkek cocuk onu öptüğünde yüzünün kızarmışlığı vardır..
  • inanılmaz bir marka. yani ben casper markalı herhangi bir şeyin bu ülkede hala satılabiliyor olmasını yemin ediyorum şansa, bala ve ülkemiz halkının doymaz kazık yeme isteğine bağlıyorum. casper'ın başındaki o boğaziçili dayılar pazara erken girmelerinin avantajını kat, kat, kat, kat, kat para kazanarak yiyorlar şu an.

    ne zaman bilgisayardan çok anlamadığını fark ettiğim biri gelip 'abi laptop ısınıyo ya, kapanıyo hep' dese, diyorum tamam, casper bu. kesin. hiç de şaşmıyor. bir keresinde facebook'u açtığında bile ısınmadan kapanan bir laptopun içini bizzat açtım, zira sahibi 'skerim garantisini de hayaletini de' şeklinde delirme noktasına gelmişti, ısrarla rica etti. alt kapakta, fan çıkışlarının önünde bir de ne göreyim, bütün kapağı kaplayan bir plastik-naylon parça. meğer alet dışarıdan hava alamıyormuş lan. o parçayı üretimde nasıl unuttularsa, çıkardıktan sonra idare eder bir performansa ulaştı alet. performanstan kastım, kapanmadan çalışma yani. kapanmadan 2 saat falan çalışması bir başarı çünkü casper laptoplar için.

    şimdi yine bir tanesiyle uğraşıyorum. i7 işlemcili, 6 gb ram'li, iyi bir ekran kartına sahip kağıt üstünde hayvan gibi makine. 2 seneyi geçmesiyle beraber youtube videolarında bile kapanmaya başlamış. temizledik, termal macun yeniledik, yok yemiyor. en sonunda mecburen alt kapağı söktük, bir notebook soğutucusunu aldık, soğutucu içindeki fanı yetersiz kalır diye söküp 2 tane yeni fan taktık, bilgisayarın da alt kapağını kapatmadan o 'düzeneğin' üstüne koyduk da, anca iyi kötü bir video izleme deneyimi sağlayabilsin.

    yani ben hayatımda bu kadar kalitesiz bir malla muhattap olduğumu yeminle hatırlamıyorum.

    teknik destek kısmından erişebileceğiniz sürücü ve güncellemeler kataloğunun ftp:// uzantılı bir ftp sitesi olduğunu da belirteyim. önce benioku.jpg dosyasını indirip, o resimden klasörler arasında nasıl gezinmeniz gerektiğini çıkartıyorsunuz, sonra klasörler arasında dolana dolana arıyorsunuz. bulursanız tabii. pes yahu.

    neyse, aslında şunu diyecektim ben çok uzadı konu. yüce türk markası inanılmaz %100 türk sermayesi casper'ın yaptığı şeyi siz de yapmak istiyorsanız, yapabilirsiniz sevgili dostlar. birkaç yüz milyarlık sermaye yeterli.
    başlayalım. 4 adımda %100 inanılmaz türk bilgisayar markası olma yöntemleri rehberi:
    1) dandik bi marka ismi bulun, sikko bi logo yapın.
    2) alibaba.com gibi bir çin malı üretici-ihracatçı sitesinde 'oem laptop' diye aratın.
    3) seçtiğiniz bir üreticiyle temasa geçin. deyin ki 'i'm planning to order 10.000 laptops, do you have a branding program?' evet diyeceklerdir, kendi logonuzu adamlara gönderin. bi de türkçe windows kurun amk deyin. onun da ingilizcesini bulun artık.
    4) şatafatlı reklamlarla piyasaya girin. yüzde yüz türk, türk bilim adamlarının inanılmaz başarısı, adeta boğaziçi üniversiteli mühendislerin tasarladığı inanılmaz ihracat dizüstü bilgisayarı hayret verici ucuzlukta rakamlara satıyoruz falan diye reklamlar çıkartın basında.

    tebrikler. şu anda %100 türk bir bilgisayar markası çıkarmış oldunuz. gördüğünüz gibi hiç bir boktan anlamanıza gerek yok. dikkat ettiyseniz teknik servis falan da kurmadık. bozulursa kullanıcı hatası falan deyin. fanları üfleyip, garanti etiketini yapıştırıp geri verin.

    macbook air'in görünüş olarak birebir çakması o ultrabook'larından hiç bahsetmek istemiyorum. nedense bu taklitle dalga geçen videolar da birden kayboluyor ortadan, enteresan değil mi sizce de?

    bu ülkenin değerlerini 'türk markası hacı, yiyin gari, bak biz üretiyoz ehehe' diyerek sömüren, ülkeyi kalitesiz mal cenneti yapan ithalatçılara hakkımı helal etmediğim gibi, aha bu adamlara para kazandıracağıma giderim israil malı alırım. en azından kendimi gerizekalı hissetmem böyle.

    ekleme bir: iki acer'ın ardından aldığım macbook air'i kullanıyorum, türk malı herhangi bir şeye pahalı olsa bile daha fazla para verip deneme taraftarıyım. deneyenleri gördüm. giriyor paso. en sonunda dedim en iyisini alırım, bunlarla uğraşmam.

    ekleme iki: alibaba nedir derseniz, alın mesela 15 inç laptop üreten firmaların satışa hazır ürünleri: http://www.alibaba.com/…p/--------------48-679.html
  • "sendika düşmanı casper bilgisayar" isimli facebook sayfasında casper bilgisayar firmasıyla ilgili basına gönderilmiş şu metin yer almaktadır.

    "bu mektup, 10 mart 2011 tarihinde, tüm türkiye'de ulusal ve yerel basın, haber servisleri, muhabirleri ve köşe yazarlarına iletilmiştir:

    konu: casper bilgisayar’da yaşanan hak ihlalleri hakkında…

    değerli basın mensubu...

    40 metrekare ofisten 2007 yılında açılışı yapıldığında 40 milyon dolar, bugünkü değeri ile 1 milyar dolar olduğu iddia edilen dev bir yatırıma dönüşen casper bilgisayar’ın hikayesi ulusal basında sıkça yer aldı.

    1991 yılında üç ortakla mecidiyeköy’de küçük bir ofiste kurulan şirket, 2007 yılında önemli bir başarıya imza atarak ümraniye’de 35 bin metrekare kapalı alana sahip bir “bilgisayar fabrikası”na sahip oldu. bu tesiste çalışanlar saatte 600 bilgisayar üretmeye başladılar.

    tesisin açılışını başbakan recep tayyip erdoğan gerçekleştirdi. kendisinden türlü övgüler alan şirket, o dönem basında “işte türkiye’nin prestiji” şeklinde lanse edildi..

    yıllık kapasitesini bu tesisle 1 milyon adete çıkaran şirket geçtiğimiz yıl microsoft’un “dünyanın en iyi bilgisayar üreticisi” ödülünü aldı.

    bu başarı hikayesinin ardında bilinmeyen başka bir hikaye var

    casper’da çekirdek işgücünü mecidiyeköy’deki küçük ofisten buyana burada çalışanlar oluşturuyor. bu çalışanların arasında 15 yılını doldurmuş işçiler de var.

    ümraniye’deki üretim tesisi yatırımı başladığında işveren çalışanlara bir çok vaatlde bulunuyor. yeni tesis yapılırken birçok konuda fedakarlık isteniyor. ücret artışlarından çalışma düzenine kadar birçok konuda çalışanlar sabrediyor. “yeni yerimizde her şey çok güzel olacak” sözleri ile çalışanlardan çok fazla talepte bulunmamaları istenip duruyor.

    güzel bir örnek var. yeni tesisin altında büyük bir otopark yaptırılıyor. işveren, “bu otoparkı siz çalışanlar için yapıyorum. çünkü yeni yerde çok daha iyi kazanacaksınız, hepinizin arabası olacak, orayı kullanacaksınız” diyor. oysa yeni tesise geçildikten bir süre sonra otopark çalışanların kullanımına kapatılıyor.

    kısacası şirket milyon dolarlık cirolara ulaşmaya başlıyor ama çalışanların ekonomisi sürekli küçülüyor.

    casper çalışanları sendikaya üye oldular

    sonunda çalışanlar çareyi sendikalaşmakta buldular. disk’e bağlı birleşik metal-iş sendikasında örgütlendiler. bu aynı zamanda bir bilgisayar fabrikasında ilk örgütlenme deneyimi olarak da dikkat çekti.

    bunun üzerine casper, ardı ardına hak ihlallerine başladı:

    1. sendika, 26 ocak tarihinde toplu iş sözleşmesi için yeterli çoğunluğa sahip olduğuna dair tespiti çalışma ve sosyal güvenlik bakanlığı’ndan aldı. casper, bu yetkiye hemen itiraz etti.

    2. yetki tespiti çıktığı günden itibaren sendika, işveren ile görüşmek için olağanüstü bir çaba gösterdi. şirket yönetim kurulu başkanı altan aras fakılı’ya iletilen görüşme taleplerinin tamamı karşılıksız kaldı.

    3. 16 şubat tarihinden itibaren işçi çıkışları başladı. çıkartılan işçi sayısı 15’e yaklaştı.

    4. çıkarılan işçilerin içinde 15 yılı aşkın süredir firmada çalışan ve firmayı bu tanınırlığına ulaştıran çalışanlar da var.

    5. bir yandan çıkışlar sürerken, diğer taraftan işyerinde yoğun bir baskı başladı. sendikadan istifa baskısı arttı. çalışanların bölümleri değiştirildi. yaptığı işe bakılmadan vasıflı teknisyenler mal yükleme-boşaltma yerlerine verildiler.

    6. yine bir yandan çıkışlar sürerken, diğer taraftan yeni işçi alındı. yaklaşık 40 işçi, eş-dost-hemşehri olarak işyerine dolduruldu. casper markalı bilgisayarların, ehil olmayan bu ellerde üretilmesi göze alındı.

    7. işten çıkartılan çalışanlara, adeta ikinci kez cezalandırılırcasına, çıkarılıncaya kadar hak ettikleri ücret, ihbar ve kıdem tazminatları ve diğer alacaklar ödenmedi.

    bu yaşanan ihlallerin sadece bir bölümü. sendikanın konuyla ilgili yasal girişimleri sürüyor. ancak işveren, adaletin gecikmesini ve mahkeme süreçlerinin uzun olmasını koz olarak kullanıyor ve baskılarını arttırıyor.

    işten çıkarılan arkadaşlarımız, 21 şubat 2010 tarihinden itibaren ümraniye’deki casper plaza önünde kurdukları çadırda, yaşanan haksızlıkların sona ermesi ve işbaşı yapabilmek için bekliyorlar.

    size casper’da çalışanlara yapılan muameleyi özetlemeye çalıştık.

    şunu ayrıca bilginize sunmak isityoruz: casper, müşterisine “senin hayatın, senin teknolojin” diye sesleniyor. biz casper’ı casper yapan çalışanlarına ise “senin hayatın ve hakların beni ilgilendirmez” dediğine tanık oluyoruz.

    şirketin yönetim kurulu başkanı altan aras fakılı, yönetim kurulu üyesi yalçın yıldırım ve intel’de yıllarca üst düzey yöneticilik yapmış, ardından casper’a ceo olarak göreve gelmiş olan charlotte anne lamprecht’in 14 şubat 2010 tarihli radikal gazetesinde yaptıkları röportaj, bu konuda ne derece vahim bir tablo olduğunu gözler önüne seriyor. bu röportajda altan aras fakılı, “krizde hızlı büyüdük. başarıya birlikte ulaştığımız kişilerle yollarımızı en ufak bir olumsuzlukta ayırmayı etik ve ahlaki bulmuyoruz. biz bu politikaların çok faydasını gördük” dedikten 3 gün sonra sendika üyesi olan çalışanlarını bir bir işten çıkarmaya başlıyor.

    casper’da, bırakın hukuka saygının, etik ve ahlaki değerlerin bile gazetelere verilen röportajlarda bir reklam malzemesi olmanın ötesinde anlam taşıyıp taşımadığını sizin değerlendirmenize bırakıyoruz.

    konuya göstereceğiniz duyarlılığa olan inancımızla saygılarımızı sunuyoruz.

    not:

    1- “sendika düşmanı casper bilgisayar” isimli bir facebook sayfası oluşturuldu. ziyaret edebilir, günlük gelişmeleri takip edebilirsiniz.

    2- atılan arkadaşlarımız casper plaza önünde kurdukları çadırda bekliyişlerini sürdürüyor. ziyaret edebilir, arkadaşlarımızla görüşebilirsiniz.

    3- 12 mart 2011 cumartesi günü saat 16:00’da, tüm casper çalışanları ve aileleri taksim meydanı’nda buluşacak. yapılan haksızlıkları bir yürüyüşle istanbullular'a anlatacak. sizi de aramızda görmekten mutluluk duyacağız."
  • çok bonkör olan bilgisayar markamız. zaten ücretsiz olan microsoft security essentials yazılımını hediye ederek büyük işler yapmaya çalışıyor.

    http://www.casper.com.tr/hediyeler_3_539
  • türkiye'deki tüm vendor geçinen ama pc toplamaktan başka bir şey yapmayan bilgisayarcılar gibi pcden anlamayan müşteriye en ucuz ve dandik componentleri en pahallıya satma gayretinde olan firma.

    geçen yıl bir arkadaşımda gördüğüm windows xp home yüklü, sis648 chipsetli, 128mb ram'e sahip ve yazılım tarafında performans açısından hiçbir iyileştirme yapılmamış bir casper pc bu firmanın bilgisayar sektörüne ve müşterisine toptancı mantığıyla yaklaştığını göstermektedir kanımca. zaten yetersiz olan ramin 32mb ı da ekran kartına ayrılmış, bütün görsel temaları köklenmiş olan alet öküz gibi yavaş çalışmaktaydı. arkadaşım da bu yavaşlığın farkında olmasına karşın tipik son kullanıcı gibi olaya yaklaşmış ve p4 2.4 işlemcim var neden bu kadar yavaş diye sormaktaydı. işlemcinin bir bilgisayardaki her şey olmadığını doğal olarak bilmeyen arkadaşım zaten default haliyle gelen ve doğru düzgün hiçbir işlem yapmadığı bilgisayarda acaba yanlış bir şey mi yaptım diye suçu gene de kendinde aramaktaydı. ben de bu aletin uyumsuz ve yazılım için yetersiz bir donanıma sahip olduğunu bu paraya çok daha canavar bir toplama pc alabileceğini söylediğimdeyse kullandığı pcnin de aslında marka değil toplama pc olduğunu bilmeyen arkadaşımdan "toplama pc tüh kakadır" tadında bir cevap almış, hatta reklamlarla şişirilen sevgili arkadaşım bilgisayarlar konusunda hiçbir bok bilmemesine rağmen marka pclerin yararları üzerine ufak bir seminer bile vermiştir bana. ehh böyle bir ortamda casper gibi uyanık firmaların para kazanması kadar doğal bir şey olamaz.
  • ali'den 3 liraya aldığı notebook'un üzerine "casper" yazıp aynı notebook'u veli'ye 5 liraya satandır. daha fazla konuşmuyorum; şayet konuşursam ana avrat sövebilirim.
  • ürünlerini tanıtırken turbo terimini çok kullanan marka. bu da ne kadar uyduruk bir marka olduğunu tek başına ispatlıyor.
hesabın var mı? giriş yap