• fenerbahçe'yi şampiyon yaptığı sezon son haftalara girilirken, fenerbahçe trabzonspor'u 2 puan geriden takip ediyordu.

    trabzonspor o hafta galip geldi. fenerbahçe ise "ali şen, ilhan cavcav'ı ayarlamıştır agaaa" tartışmalarıyla oynanan 14 nisan 1996 fenerbahçe gençlerbirliği maçı'nda 2 puan bırakmış ve son 5 haftaya trabzonspor 4 puan farkla lider olarak girmişti.

    maçın bitiminde şampiyonluğun gittiğini düşünüp soyunma odasına dalan ali şen, "senin oynattığın taktiği" diyerek parreira'ya yardırmış, futbolcuların önünde parreira'yı azarlamıştı. buna içerleyen parreira da istifa etmeye karar vermiş ama futbolcuların da ısrarıyla istifadan dönmüştü.

    sonraki haftalarda ise formalite icabı oynanacağı sanılırken, olan oldu. fenerbahçe'nin gençlerbirliği'ne puan kaybetmesi gibi trabzonspor vanspor'a enteresan bir şekilde yenildi. ardından da fenerbahçe trabzonspor'u avni aker'de yenince, fenerbahçe şampiyon oldu.

    kimileri parreira'nın bu yaptığına "tarihi ayar" dedi, kimileri de "ota boka tarihi ayar demeyin lan ibneler" diyerek karşı çıktı. o ise, bunu ayardan bile saymadı muhtemelen.
  • "parreira'nın baklavası" diye bir tabir yaratmıştı.

    varlığı tartışılan kemalettin şentürk'den çağdaş önlibero yarattı, o baklava diliminin en önemli noktası oldu uche ve jes högh ile fenerbahçe taraftarının hiçbir zaman unutmadığı bir ikili tutturdu. rüştü reçberin uzun yıllar yukarıya giden performansı da onunla başladı. bu baklava sayesinde de fenerbahçe defansı "gol yemem, sorf tabii ki yerim" mesajı verdi.

    ayrıca oğuz çetin onun için "onunla futbola farklı bir gözle bakmaya başladım" dedi. yıllarca sağ bekte "benim ne işim var lan burada" modunda takılan ilker yağcıoğlu hücum eden bek oldu. ilaveten de boliç, aykut, ağır problemli tarık daşgün dahil herkesler sevdi onu.

    çok fazla teknik adama nasip olmayacak şekilde de ülkeden ayrıldığında futbolcular havalanındaydı, gözyaşlarıyla uğurlandı.

    belki dünya'nın en iyi teknik adamı değildi ama kısa sürede türk futbolunu ve futbolcusunu çözdü. bu sayede de az gol yiyen, futbolculardan maksimum verim elde edilen bir takım yarattı. bu yüzden de bugün bir şekilde takımın başına gelsin, hiçbir fenerli "ama karısı hasta, ama başarısız" demez.
  • eşinin hastalığı nedeniyle fenerbahçe'den ve türkiye'den ayrılan brezilyalı teknik direktör. "korkak futbol " oynatmasından dolayı eleştirildi. fenerbahçe'de tek sezon görev aldı, onda da şampiyonluk yaşadı. (1995 - 1996)
    hiçbir zaman saçmalamadı, korkaklaşmadı. üstüne vazife olmayan işlerle hiç uğraşmadı, sadece "görevini" yapan bir teknik direktör olarak iz bıraktı.
  • fenerbahçe'deki geçirdiği tek sezona bakarsak aklımda en çok kalanlardan biri ligdeki derbi başarısıydı. 1995-1996 sezonunda çalıştırdığı fenerbahçe, beşiktaş'ı ve trabzonspor'u içerde dışarda yenmiş, içerdeki galatasaray maçını kazanmış tek yenilgisini de ali sami yen'de alarak tam 15 puan toplamıştı. o sezondan beri fenerbahçe derbilerde bir sezonda en fazla 14 puan aldı.

    parreira fenerbahçe'yi şampiyon yapmasına rağmen heyecan vermeyen futbol oynattığı söylenerek çok eleştirilmişti(zaten fenerbahçe'nin başına geçen hangi teknik direktör eleştirilmedi ki). ama sonuçta, o zaman 6 sezondur şampiyon olamayan fenerbahçe'ye en çok ihtiyacı olan şampiyonluğu elde ettirdi. högh ve uche'yi defansın göbeğinde tandem ikili oynatarak fenerbahçe'nin son 20 senedeki en iyi defans göbeğini yarattı. geriye baktığımda fenerbahçe'den ayrıldığına en çok üzüldüğüm teknik direktörlerden biridir.
  • türk spikerlerin soyadını pahera şeklinde telaffuz etmesini bir türlü anlıyamadığım teknik direktör.
    bildiğin perreyra anasını satıyım, h sesi nerde burda?
  • yanlışım yoksa 1970 meksika dünya kupasını da kaptan olaraktan kucaklamış kişi.

    ek: aşağıdaki bilgi mesaj olarak hoze'den geldi:

    bir tv programında duyduğum kadarıyla bu bir isim benzerliğiymiş. teknik direktör carlos alberto parreria'nın futbolculuk dönemi pek parlak değilmiş. milli takımda oynayamamış.
  • 1994 dünya kupası'nda tarihinin kötü dönemlerinden birini yaşayan brezilya'yı -bildiğim, gördüğüm kadarıyla- savunmasını sağlam tutarak (ki yine de, nispeten zevksiz geçen, mezkur kupada en iyi hücum eden takım da galiba brezilya'ydı) şampiyon yapmış teknik adam.
    fenerbahçe'den ali şen yüzünden ayrıldığı söylense de sebep gerçekten eşinin hastalığıdır.
    spikerlerin -ve belki de herkesin- adını değişik şekillerde telâffuz etmesi de doğrudur. pareyra, pereyra, paheyra, paherya, parerya bunlara örnek olabilir. doğrusunu kesin bilmesem de ilk iki telaffuz daha düzgün gibi geliyor bana.
    bu konuyla biraz ilgili olarak şunu anlatabilirim: c.a.p. bir gün sabri ugan -ki kendisi konuğuna paheyra diye hitap etmekteydi- tarafından sunulan bir programa çıkmıştı. program devam ederken sabri ugan "biz hep paheyra şöyle yaptı, paheyra böyle yaptı diyoruz ama kendisi buna kızıyor..." deyince ben içimden "hah, adam şimdi 'adımı doğru düzgün telâffuz edin, paheyra maheyra demeyin bana' diyecek!" demiş; fakat cümle "... fenerbahçe'nin başarılarında yardımcılarının da önemli rolü olduğunu hatırlatıyor..." benzeri bir şekilde devam edince hayal kırıklığına uğramıştım!
    ayrıca bu ismin sadece telâffuzunda değil yazımında da hatalar yapanlar varmış; (ki ben de bunlardan biriyim; "parreira" diye bilirdim) bir röportajın iki paragrafında parreria ismi şu şekillerde yazılmış: pareara, pareiara, pareira.
    (ekşi sözlük gereksiz gramer raporunu dinlediniz!)
  • 18 ay önce bıraktığı görevine devam edecek; güney afrika deneyimi onun 6. dünya kupası olacak.
  • biraz önce 4-5 defa kapak yapmıştır. çok ayıp etti, ailecek izleyenler var aa aaaa!
hesabın var mı? giriş yap