• lübnanlı videoklip yönetmeni nadine labaki'nin ilk filmi.

    film, beyrut’ta bir güzellik salonunun sahibi, çalışanları, müşterileri ve komşularının günlük hayatlarında karşılaştıkları zorluklara ya da kişisel sorunlarına odaklanıyor. yönetmen labaki, aynı zamanda filmin başrolünde.

    filmde, ülkenin siyasi sorunlarından ya da insanların dini kimliklerinden hiç söz edilmiyor. filmin bütünü, bildiğimiz akdeniz kültürü çerçevesinde yaşanan ilişkiler, hissedilen kaygılar, gizli ve açık masumiyet örnekleri ve yalanlardan ibaret. filmin, hollywood dışındaki yapımlarda görülen türden, tek bir hikayeye, melodrama, kahramana ya da kahramanlığa odaklanmayan, sadece farklı hayatlardan kesitler sunan bir çalışma olduğunu söylemek de mümkün.

    filmin adı, lübnan’da su, şeker ve limon karıştırılarak üretilen bildiğimiz karamelin güzellik salonlarında ağda olarak kullanılıyor olmasından geliyor. filmde karameli hazırlayanların kullanmadan önce tadına da bakıyor olmaları ise ayrıca ilginç bir görüntü.

    film hakkında daha detaylı bilgi için bkz.: http://en.wikipedia.org/wiki/caramel_(film)

    tema:
    (bkz: popüler kültür /@derinsular)
  • bu iş karameli hayal etmekle, tarçını düşünmekle ve seni özlemekle olmayacak.
    bu iş derin bir arzuyu karıştırmak ya da hiç düzgün yanmayacak cılız bir alevi körüklemekle olmayacak.
    adını biliyorum, tenini tanıyorum, bütün bunların nasıl başladığını biliyorum;
    ama eğer gitmezsen; kendimden ne feda edebilirim, kendimle nasıl yaşarım bilmiyorum.
    elveda sevgili iştahım, bundan sonra hiçbir ısırık tatmin etmeyecek..

    suzanne vega
  • suzanne veganin nine objects of desiredan muthis guzellikte ve sadelikte sarkisi. karamel ve tarcin... mmmm..

    it won't do
    to dream of caramel,
    to think of cinnamon
    and long for you.

    it won't do
    to stir a deep desire,
    to fan a hidden fire
    that can never burn true.

    i know your name,
    i know your skin,
    i know the way
    these things begin;

    but i don't know
    how i would live with myself,
    what i'd forgive of myself
    if you don't go.

    so goodbye,
    sweet appetite,
    no single bite
    could satisfy...

    i know your name,
    i know your skin,
    i know the way
    these things begin;

    but i don't know
    what i would give of myself,
    how i would live with myself
    if you don't go.

    it won't do
    to dream of caramel,
    to think of cinnamon
    and long
    for you.
  • 2007 yapımı ama renk filtreleri nedeniyle 90'lar hatta 80'lerde geçiyormuş gibi görünen şirin film. cep telefonları işi bozuyor sadece.

    film genel olarak bir güzellik salonundaki 4 kadının başlarından geçen olaylar gibi. aslında olay filminden çok durum filmi. hayatın olağan akışı içerisinden bir dönem seçilip seyirciye sunulmuş. kadınların duyguları, hayalleri, hayal kırıklıkları, yaşadıkları şehir (beyrut) realist biçimde beyaz perdeye aktarılmış.

    spoilerlı kısımlar gelsin!

    artıları

    - duygusal derinliği fazla. sonunda depresyona girmedim belki ama boğazıma bir şeyler oturdu.

    - kadının iç dünyasını harika anlatıyor. örneğin menopozundan utanıp tuvalette kanlı peçete hazırlayan kadın. bir erkek olarak şaşırdığım, öğrendiğim şeyler oldu.

    - müzikler efsane. onur ünlü muhtemelen bu filmi izleyip mreyte ya mreyte'ye aşık olmuş ve sen aydınlatırsın geceyi'de kullanmaya karar vermiş.

    eksileri

    - çok fazla karakter var. filmin süresi de kısa olunca her karakterin hikayesine az zaman ayrılmış. o lezbiyen kızın hikayesi çok yarım kaldı. keza polisle asıl kıza noldu, onu da bilemiyoruz. karakter sayısı biraz azaltılıp filmin süresi biraz uzasa daha iyi olabilirmiş.

    - ilk yarı biraz durağan gibi. karakterden karaktere atlayışların da etkisi var bunda.

    velhasıl, beğendim. ellerinize sağlık ablalarım.
  • o nasıl guzel bir filmdir ya.. bu tabirleri sevmem ama gerçekten ruha iyi gelen guzel bir kadın filmi olmuş ustelik hikayelerin birbirinden ustun gelmeyecek biçimde bir anlatışa sahip olması ve kuçuk detaylar filmi oldukça guzelleştirmiş.

    lubnan'ı hisettim, sokaklarını, kadınların dertlerini, aşklarını, acılarını, kahkahalarını, en çok da kendilerine söyledikleri yalanlarını.. yalnız olmadığımı, sıradanlığımı hissettim, sukrettim..
  • zamansız kadınlar. kadınlığın ırkı yok, ülkesi yok, tarihi yok.
    güzel müzikli film.
  • nadine labaki çok güzel bir kadın yazmaya gerek yok ama farklı din-kültürde yaşayan kadınların ortak dilini bu denli açık kullanması ve izlerken hiç yabancılık çekmemeniz filmi güzel yapan en büyük unsur.

    izleyeli baya oldu ama çok güzel bir düğün hediyesi şarkı vardı. şimdi rastladım yazmışım izlerken;

    ne derlerse desinler
    adını dua gibi sayıklarım
    düşündükçe mutluluktan
    çoşkumuz yeryüzünü sallar
    söz konusu siz olunca
    bir deli aşktan bahseder herkes
    şarkı söyler gibi sevin birbirinizi
    onların sevdiği gibi sevin..
  • kızlar için tam bir feel good movie. hikaye güzel, endişeler ortak, sevinçler benzer olduğundan lübnan insanı değil türk insanı görüyormuş gibi oluyoruz. filmi bitirdikten sonra saçlarımı kısa kestirmiş olduğuma pişman oldum ama. o değil de nadine labaki resmen erik gibi hatun. vallahi kıskanmadım, bilakis bayıldım!
  • "sevilen şarkılar, geçmişte veya gelecekte kişinin hayatına dönüşeceği için mi sevilir?" diye sorgulamama neden olan bir başka şarkı.
  • haftada 5 defa dinlemezsem eksiklik hissettiğim suzanne vega sakinleştiricisi.
hesabın var mı? giriş yap