141 entry daha
  • 'unutmak değil hatırlamak şifadır' dediğimiz türden bir hikaye. bir kuşağın, bir ailede sağ kalma ve iyileşme öyküsü…lakin, iyileşmek için anlatmaya, anlatmak için şefkatli tanıklara ihtiyaç var. bu anafikri çok güzel aktaran bir oyun olmuş.

    zorlu bir hikaye su gibi akıyor sahnede, sanki sizin evin salonunda geçiyor bütün hikaye, sanki bir tiyatro salonunda değilsiniz, sanki her şeyi birinci tekil şahıstan dinliyor gibisiniz. oyun değeri tartışılabilir belki, ama bıraktığı iz, çok etkili.

    tülin özen'in devleştiği anlar, gülçin şahin'in doğallığı, fatihe emre ünal'ın tedirginliği, ürkekliğini saklama çabası, travmatik olabilecek unsurların ajite edilmeyen yalınlığı ve son sahnede bireyin öznel seçimlerine, değiştirebilme gücüne yapılan örtük atıf oyuna level atlatmış bence.

    tunç şahin'e en iyi oyun yazarı kategorisinde ödül de kazandıran oyunda karakterlere dair en ufak bir boşluk, mantık silsilesinin dışına taşan en ufak bir detay yok. her şey yaşamın akışında olduğu gibi.
hesabın var mı? giriş yap