• gizlenen anlamına gelir.
    gizli, görünmeyen anlamına gelen cin
    içrede saklanan anlamında can
    içrede barınan anlamında cenin
    aklın üstüne örtü gelmesi anlamında cinnet
    aklı örtülmüş anlamında mecnun
    gizli bahçe* anlamında cennet
    gibi canan da, arapça okunuşuyla cenan, kalbin isimlerinden biridir.
    çünkü kalp de tıpkı can gibi, cenin gibi saklanır, göğüs kafesi tarafından örtünür, korunur.
    muhtemelen bu yüzdendir ki arap şairleri herkesten esirgedikleri sevgililerine "canan" diye hitap etmişlerdir,
    esirgenerek, kanatları altına alarak sevilmek kadınlara mahsus olduğu için canan sadece kadınlar için kullanılan bir kelimedir.
  • orhan veli'nin mısralarına misafir olmuşluğu vardır.
    "canan ki degüstasyona gelmez, fakirhane'ye hiç gelmez..."
  • (bkz: ezeliye)
  • güzel dizi, hızlı da ilerliyor. yalnız bu dizideki en büyük mantık hatası, o selim karakterinin kızına gösterdiği sabırdır, adam daha sesini bile yükseltmedi. ben o oyuncunun yerinde olsam kızın çemkirmeleri için senaryo gereği dövemiyorsam da sırf rol yapmadaki yeteneksizliği için çakardım bir tane ağzının ortasına. bu kadar açık ve net söylüyorum.
  • 5 kişi senaryoyu yazıyor, ik ikişi projeye danışmanlık yapıyor af buyur peyami safa mezarında dört dönüyor dizisi.
  • canan ki degüstasyon'a gelmez,
    balıkpazarı'na hiç gelmez.

    orhan veli kanık, 1951

    havuz
    akşam yine toplandı derinde
    canan gülüyor eski yerinde
    canan ki gündüzleri gelmez
    akşam görünür havz üzerinde
    mehtab kemer taze belinde
    üstünde sema gizli bir örtü
    yıldızlar onun guldür elinde

    ahmet haşim
  • bir gün bir düş kurarsınız. herkes gibi. bu düş, mesela dokuz - on yıl sürer. o kadar yıl hep o düşü, hep o düşle yaşarsınız.
    bir kadındır elbet bu. kabarık upuzun siyah saçları, kocaman gözleri ve büyükçe bir yüzü vardır. mesela yani. dersiniz ki bu kız şuralı olsun, adı da şu olsun. kime ne canım, benim düşüm değil mi, istediğim gibi atar tutar yaşarım.
    fakat bir süre sonra size yaklaşan ya da sadece yakınınızdan geçen her kadında, o'ndaki bir özelliği ararsınız. ya da o'ndaki bi izi taşıyor diye bir sürü kadına âşık olursunuz. olmaz mı?.. olur olur.
    tabii bütün bu aşklar hep eğreti duracaktır sizin kafesine sığmayan şişko yüreğinizde. hele de hata yapıp bu kadınlara aşkınızdan bahsederseniz vay halinize. acı çektirip acı çekeceksinizdir, böyle yıllar yıllar boyunca.
    sonra bir gün, hani olmaz genelde öyle şeyler ama, belki birgün, o'nunla karşılaşırsınız. şöyle bir bakarsınız ve evet, "bu o!" dersiniz. ve burası da bir otobüs gari, ya da tren istasyonudur hep. siz, mesela askere filan gidiyorsunuzdur. yani siz döndüğünüzde*o, orada olmayacaktır ve kimbilir nerede olacaktır ve hatta belki de hiç olmamış olacaktır. bir taraftan kemik çatırdamasına benzeyen bir burukluk vardır, bir taraftanda derinden bir gülümseyiş vardır artık bakışlarınızda. trene biner ve "çek babam" dersiniz, "en yakın çöl neredeyse oraya".

    işte "o" dediğiniz kadının adıdır canan. ve hep çöldeki bir serap gibidir. çok şükür...
  • hem tanrı hem de sevgili anlamında kullanılan kelime..
  • peyami safa kitabı.

    ne canan’mış, o*ospu.

    *

    mide bulandırıcı bir kitap. herkes herkesi aldatıyor. bilenler bilmezlikten geliyor, mazur görüyor. tiksinç.

    *

    --- spoiler ---

    canan, küçükken esircilere satılmış.

    şakir bey ve renknaz hanım, canan’ı evlerine almışlar, kendi kızları perihan’dan ayırmadan büyütmüşler.

    canan çok kendini beğenmiş, nazlı, bir dediği iki edilmemiş bir şekilde yetişmiş. çok güzel bir kadınmış.

    *

    o kadar güzelmiş ki kitaptaki bütün erkekler bu kadına hasta. kendi eşlerini aldatacak, evliliklerini bitirecek, ellerindeki avuçlarındaki her şeyi satıp canan’a hediyeler alacak kadar etkileniyorlar bu kadından.

    kadın da akıllı. etrafındaki erkeklerin bu zaafını biliyor ve kullanıyor.

    *

    lami bey de canan’a aşık.

    karısı bedia’dan boşanıyor canan için. bir de öküz lami, bedia canan arasında bir şey olduğundan şüpheleniyor diye karısına kızıyor. hıyar, var işte aranızda bir şey.

    lami canan ile evleniyor.

    canan, evlendikten sonra da diğer erkeklerle birlikte olmaya devam ediyor. bu erkekler arasında lami’nin en yakın arkadaşı selim de var.

    canan’ın oynaşlarından müsteşar orhan’ın karısı, lami’ye gelip kocası ile canan arasında bir şeyler olduğundan şüphelendiğini söylüyor.

    lami’nin aklına bir kurt düşüyor ama canan onu ikna ediyor.

    lami, canan’ın köpeği olmuş. diğer tüm erkekler gibi.

    *

    lami sonunda canan’ın kendisini aldattığına artık emin oluyor. çünkü arkadaşı selim de açık seçik itiraf ediyor canan’la olduğunu.

    lami bir delirir gibi oluyor, o delilikle canan’ı boğmaya kalkıyor. canan yine üste çıkıyor ve lami aldatılmayı sindiriyor.

    *

    bir gün canan’ın annesi çıkageliyor. canan utanıyor annesinden, vahşi buluyor onu, kötü davranıyor annesine.

    annesi canan’ın yaptıklarını görüyor.

    sonunda bir gün annesi canan’ı öldürüyor kafasını sert bir yere vura vura.

    *

    lami de gerisin geri eski karısı bedia’ya dönüyor.

    bedia onu kabul etti mi etmedi mi, açık bırakıyor kitap orayı.

    inşallah kabul etmemiştir.

    --- spoiler ---
  • peyami safa'nın aynı adlı kitabında canan'ın kendisini aldattığını öğrenen lami'ye arkadaşı selim şöyle bir söz söyler: "bütün aldatan kadınları ateşte yaksak hz. havva'nın zürriyetinden pek mahdut bakiye kalır". yani günümüz türkçe'siyle "bütün aldatan kadınları ateşte yaksak hz. havva'nın soyundan geriye pek azı kalır".
hesabın var mı? giriş yap