• tarkan filmde ahtapot tarafından yakalanmak için ekstra bir gayret sarfeder..
  • yumuşakçaların içinde çarmıha gerilen insan kokusuna duyarlı tek ahtapottur. evde kiloyla var yemez halbuki, çarmıha gerilince özeniyo işte...
  • bir insani bogmak icin bogmaya calistigi insanin yardimina ihtiyac duyan yegane ahtapot'tur. filmdeki o devasa insan desem degil neandarthal desem degil canliyi da boyle bogar.

    edit: tarkan filmindeki dev ahtapot basligindan tasinmistir.
  • son mohikan arda uskan şöyle bişey yazmış bu ahtapot hakkında, üşenmedim geçirdim:

    ertem eğilmezin prodüksüyon görevlileri bayrampaşadaki plastik fabrikasına gidiyor. istedikleri garip bişey, "bize bir ahtapot yapabilir misiniz?" plastikten dev bir ahtapot yapılıyor. kollarına spiraller takılıyor. ama bu kolları 2-3 dalgıç hareket ettirmek zorunda. ahtapot bir kamyonla bodrum'a taşınıyor, denize bırakılıyor. dalgıçlar da peşinden. teknelere saldıran o ünlü ahtapotumuz bu işte. ama işin daha matrak bir yanı var. su altı sahnelerinde kartal tibet ile ahtapot boğuşacak. o dönemde su altı kamerası nerde? ahtapot yine bir kamyona koyulup bu sefer izmir efes oteline götürülüyor. otelin havuzunun altında bir de bar var. içkini yudumlayıp yüzenleri izleyebiliyorsunuz. kahtapot havuza atılıyor. kartal tibet de peşinden atlıyor. kameraman barda oturmuş bu ilginç sahneleri görüntülemekte.
  • türk sinemasının en çok hakkı yenmiş karakteri. meyve bıçağıyla öldürülmesi yetmemiş, ~ ~ diye göz yapmışlar hayvana.
  • asıl adı cemal sezginoğlu. 1951 yılında büyükada'da dünyaya geldi. büyük klüp'te piyanist şantörlük yaparken sezgin burak tarafından keşfedildi. sezginoğlu, ilk ve son oyunculuk denemesini tarkan viking kanı adlı filmde yaptı. "kimseye kırgın değilim, türk sinemasının doğasını biliyordum ve ona göre kendimi hazırlamıştım" diyen sezginoğlu, şimdi ahtapot giyimde maskot olarak çalışmakta ve flash tv'den gelip kendisini bulmasını ve bir röportaj yapmasını beklemekte.
  • tarkan - viking kanı filminde korkunç ahtopotun adı.
  • naylondan, daha doğrusu naylon poşet yapımında da kullanılan düşük yoğunluklu polietilenden yapılmış deniz canavarıdır. aslında tam olarak da değildir; üretim sırasında "ne lan bu" diyerek gülmekten ölen plastik kalıp işçisinin karada ölmesi, aynı zamanda kara canavarı, daha doğru bir terminoloji kullanımıyla, amfibi canavar olduğuna delalettir...

    daha çok tarkan'ı gülme krizine sokarak boğma şeklinde öldürebileceği konusunda yapılmış spekülasyonlara rağmen türk sinemasının ölümsüz kahramanlarından biri olmaya fazlasıyla adaydır... bir değişik öldürme şekli de, hidrojen bağlarının yapışma özelliğini kullanarak vücutta rahatsızlık hissi yaratma ve böylece bu rahatsızlığı gidermek isteyen kurbanların su yüzünde kalmak yerine naylondan kurtulma hareketleri yaparak bilahare boğulması şeklinde tezahür eder... sözkonusu rahatsızlık hissini istanbul boğazı'nda denize girenler ziyadesiyle iyi tanıyacaklardır.

    (bkz: turk sinemasinda en iyi on kotu karakter)
  • yillar sonra sungerden mamul oldugunu ve sulara gomulmesini tarkanin kudretinden degil de suyu cekip agirlasmasindan oldugunu anladigim obje.
    (bkz: kucukken neyi ne sanirdim)
  • her insanı küçüklüğünde az da olsa korkutan, sonradan kazık gibi olunca da gülme krizlerine sokan, aynı şeye bakıp nasıl farklı duygular elde edilir sorusuna cevap veren;...... yaratık...??
hesabın var mı? giriş yap