• uzun süre kendi alanında iş arıyorsun, sonra çaresiz bir şekilde malum ilanlardan birine başvuruyorsun ve olaylar gelişiyor.

    iki haftalık bir eğitim, sonra deneme telefonları. heyecandan geberiyorsun sanki televizyonda canlı yayına çıkıyormuşsun gibi. ne yapacağını şaşırıyorsun, yanındaki sana sufle veriyor falan..

    zaman geçiyor, artık otomatiğe bağlamışsın. seni sütünü sağdıkları inek gibi bağlamışlar bilgisayarın başına. yüz kişiyle aynı mekanda aynı anda durmadan telefon alıyorsun. bir telefonu kapatır kapatmaz yenisi geliyor. sadece kısa bir nefese izin var arada.

    "iyi günler ben mela, nasıl yardımcı olabilirim?"

    önündeki bilgisayarda ondan fazla program açık. telefonun diğer ucundaki adam müşteri olmanın haklı kibiriyle en ufak bekletilmede sinire keserken sen ışık hızıyla bir programdan diğerine atlayıp yeniden kullanıcı adı ve şifreyle giriş yapmaya çalışıyorsun falan.. 9 saatlik mesai boyunca yarım saatlik yemek aran ve onar dakikalık üç tuvalet molan saatle belirlenmiş durumda. olur da bu saatler dışında çok çişin falan gelirse senden daha az konuya hakim olduğu halde bir şekilde o mertebeye gelmiş olan üstünden izin alman gerekiyor.

    dillere destan bir performans değerlendirme sistemi var. müşteri başına konuşma süren ortalama iki dakikayı geçtiği zaman uyarılıyorsun. haftalık ve aylık sınavlardan geçiyorsun. hep daha hızlı olman isteniyor. sen ve ötekiler daha hızlı oldukça onlar daha az para harcayarak daha çok verim elde edebilecekler çünkü. insan olman mı? pek akıllarına gelmiyor..

    mesain gece ikide bitecek. adamın biri arıyor ikiye çeyrek kala. yeni abone olduğu gsm operatörü hakkında her şeyi ama her şeyi öğrenmek istiyor. konuşma tam 45 dakika sürüyor ve işi zamanında biten mesai arkadaşların seni serviste bekliyor tam yarım saat, gecenin bir yarısı.

    bir gece biri arıyor. doğu'da gazi olmuş, bacakları kopmuş. onlara özel tarifeden yararlanmak istiyor. nüfus cüzdanı fotokopisini buluyorsun kayıtlardan. yüzüne bakıyorsun. daha çok genç. ağlıyorsun konuşurken, çaktırmıyorsun..

    hattını kapattırmak isteyen birinin imzalı bir faks göndermesi gerekiyor ama sana bu taleple gelen adama ilk etapta bu bilgiyi vermen yasak. "arkadaşlarımız en kısa sürede size dönüş yapacak" diyorsun ve müşteriyi yolundan döndürmekle görevli, melek seslilerden seçilmiş elemanlar arayıp adamı ikna etmeye çalışıyor, türlü promosyonlar teklif ediyorlar.

    müşteriler para harcama kapasitelerine göre segmentlere ayrılıyor. ona göre etiketlenip muamele görüyorlar. kaz gelecek yerden tavuk esirgenmiyor. hani o sen aradığında sayılıp dökülen kurallar var ya, onlar yalan oluyor eğer paran çoksa.

    birgün canına tak ediyor ve istifayı basıp gidiyorsun. işin düşüp de bir çağrı merkezini aradığında ve deneme telefonu alan acemi bir çalışana denk geldiğinde ya da derdini bir türlü anlatamadığında sinirli bir müşteri oluveriyorsun sen de.
  • çağrı merkezleri bu evrenin başına gelmiş en sıkıntı verici şeyler listesinde tartışmasız ilk üçe girer. firmalar için baldan tatlı kaymaktan kıymatlı olan bu organizasyonlar arayanlar ve arananlar için ise tam bir işkencedir. şöyle ki: ahmet, mehmet'ten aldığı bir hizmetle ilgili hasan'ı arıyor. hasan'a belli cevaplar öğretilmiş. hasan papağan gibi aynı şeyleri tekrarlıyor. üstüne üstlük hasan'ın hiç'ten biraz daha fazla bir yetkisi var. ancak ekrandan ahmet'in de zaten sahip olduğu bir takım bilgileri falan görebiliyor. ahmet'in mehmet'e ya da onun adamlarından birine ulaşma ihtimali yok gibi birşey çünkü hasan ile ahmet arasında coğrafi olarak da dağlar var.

    bütün bunlar yetmiyormuş gibi ahmet'in sorununu tek bir telefon konuşmasında çözmesi gerekiyor, çünkü bir dahaki aramasında telefonu hüseyin, bir sonrakinde ayşe, bir sonrakinde ali ve bir sonrakinde betül açacak.
    ahmet'in sadece tek bir kozu var o da hasan'ı mehmet'ten aldığı hizmeti iptal etmekle tehdit etmek. böyle bir durumda hasan'ın bir tarafları tutuşuyor, zira hizmeti veren de sorunu çıkaran da mehmet olmasına rağmen, bir iptal durumunda bunun vebali hasan'ın boynuna oluyor.
    işte görüldüğü gibi çağrı merkezi görüşmelerinin % 78.9'u bu kısır döngü içerisinde ilerliyor. o yüzden tekrar söylüyorum:
    çağrı merkezleri bu evrenin başına gelmiş en sıkıntı verici şeyler listesinde ilk ikiyi zorlar.
  • 2 yildan uzun sure calismis olanlarin, “yalan soylemeye egilimli olduklari gerekcesiyle” abd mahkemelerinde tanikliklarinin kabul edilmedigi musteri iliskileri departmani.
  • meydan savaşlarında atağa kalkan değil de pasif kalan taraf olur ya işte o ordunun en ön safıdır bunlar.
    bir de buralarda çalışan bir tane ayşe bir tane fatma yarım tane abdurrahman olmaz mı arkadaş.
    petek, özüm, özül...

    call centerlarda ayşeler fatmalar da olsun istiyoruz. call centerlarda nick kullanılmasın istiyoruz...

    bugün işe giren call center çalışanlarına isimler

    kadın: begüm
    erkek: mert (bu fiks zaten)

    edüüütttt: ulen thy'den kurban açtı geçen telefonu. adam "thy dış hatlar buyrun ben kurban" diyen de "gurbanın olurum senin adın gerçekten mert değil mi yani? berk di mi?é diyesim geldi.
  • burada işe başlamadan önce yabancılarla iletişim konusunda başarısız, biri bir şey söylemeden konuşamayan bir tiptim. 3 ay sonra yavşak olup çıktım. ayrılmak isteyen sevgilime, laf kalabalığı yaparak beni ne kadar çok sevdiğini söyletiyordum. üşengeçlikten tuvalete gitmeyen arkadaşımı dışarı çıkmaya ikna ediyordum. bazen işe yarıyordu yani, ama kazandığım parayı harcayacak vakit vermiyordu adiler. çalıştığım yere yakın bir mağazadan gömlek alıp, giyemeden işe gidiyordum lan. yeni gömleğime, canım gömleğime doyamadan, duysan derdini sikeyim diyeceğin insanların derdini çözmeye çalışıyordum. ne yazık ki tecrübeli olduğum tek meslek bu, burslarım kesildi ve işsizim. sana geliyorum çağrı merkezi. bekle beni çağrı merkezi.
  • calismaya karar vermekle hayatinizin en kotu kararini vermis olacaginiz yaraticiligi korelten,insani yasamdan sogutan,omur torpusu departman.
  • çalışanlarının çoğunun ev kızı ve ev erkeği prototipinde olduğu, sifon çekmesinden bihaber insanları içinde barındıran, yöneticilerinle ne formal ne de de informal ilişkiler kurabildiğin, yaptığın en küçük hatada kapı önüne konulduğun, hiçbir zaman sana ait bir masan olmadığından bir sonraki shiftten gelen insanlarla masa kavgasına tutuştuğun, insanın yaşama sevincinin içine eden lan ben bu iş için mi bunca yıl okudum hay bahtıma sıçıyım dediğin sonunda laf ebesi olmaktan başka bi işe yaramadığını anladığın işimtrak eylem
  • "dunyada sandiginizdan cok daha fazla guzel kiz var dernegi"nin, ses iletimi teknolojisine dayali e$zamanli interaktif simulasyonu. bir nevi abazan matrixi.
    "- abi ikidir bi kizla konu$uyom, sevil'mi$ ismi, kesin super guzeldir..."
  • üniversite mezunları için kötü yola düşmenin günümüzdeki tanımı.
  • iktisat hocalarinin ogrencilerini mezun ederken "aman sakin call center olmayin, biz sizi bunun icin mi yetistirdik" demelerine ragmen cogu mezunun yaptigi is
hesabın var mı? giriş yap