• başkenti ouagadougou'ya gittiğim; nijerya'nın kuzeybatısında kalan bir afrika ülkesi.

    bugüne kadar gittiğim afrika ülkelerinin hepsinde aç kalmış biri olarak, afrika ülkeleri arasında en fakir ülke olduğu söylenen bu ülkede ilk defa yemek sorunu yaşamadım.

    gideceklere tavsiye: ouagadougou'nun merkezinde la veranda cafe'de sebze çorbası için. yarım saat-45 dk sürüyor getirmeleri ama beklediğinize değer. kaseyi kafamıza diktik, o kadar lezzetliydi.

    otel rezervasyonu yaptıracaksanız laico hotel'de kalın. orda topu topu 2 otel varmış, kalınabilir şartlarda olanı da bu.
    otelin hemen yanında, lübnanlıların işlettiği bir market var. tüm insani ihtiyaçlarınızı giderebileceğiniz bir market. marketin yan tarafında da crystal isimli gece kulübü var. afrika'dan beklenmeyen bi eğlenceyle karşılaştık biz. tavsiye ederim.

    turistik bir olayı yok. gidebileceğiniz tek yer; timsahlı göl. kazıklanmadan bi taksi tutabilirseniz (ki taksilerde büyükbaş hayvan taşıdıklarına şahidim; o kokuya dayanabilen binsin) timsahlı gölün olduğu köye gidin. timsahların da bi olayı yok aslında.. karaya çıkmış timsahların yanına gidip resim çektiriyorsun ama hiçbiri uyuşturulmadığı için gayet ayık hayvanlar ve hakikaten çok riskli.
    timsahlı göle gelen turistleri timsahlara yaklaştıran yerli adama 2-3 dolar veriyorsun, o bi şekilde timsaha yaklaştırıyor seni. ben timsahın arkasından dolaşıp kuyruğunu kaldırdım. şimdiki aklım olsa 10 metre bile yaklaşmam.
    turistlerin bazıları, yine 2-3 dolar verip yerlilerden tavuk alıp, canlı canlı yem yapıyorlar timsahlara. ciyak ciyak hayvanlar, timsahlar tarafından, gözlerimizin önünde bi lokmada mideye indirildi. insanlığımdan utandım.

    şehrin dışındaki köylerde elektrik ve su yok. köy dediğim de 3-4 tane, çalı çırpıdan yapılmış çadırımsı evlerden oluşuyor. köyün kadınları ve çocukları (sayıları hep çok fazla), bir ağacın altında oturmuş muhabbet ediyorlar. bütün gün böyleler; yapacak başka hiçbir şeyleri yok.
    şuan orda kış mevsimi olmasına rağmen, hava öyle sıcak ki; insanlar sıcaktan uyuşmuş, yolların kenarlarında uyuyan yüzlerce insan görmek mümkün.
    çocukların karınları kocaman.. televizyonda gördüğümüz gibiler :/
    kafalarında, ağızlarında, burunlarında sinek var hep..
    çocuklara para verdik biz ama parayı geri vermek isteyip bonbon sordular.. şeker istiyor hepsi. olur da yolunuz böyle fakir bir ülkeye düşerse, çocuklar için şeker götürün. yanımda, içinde 5 tane kalmış bir kutu vivident vardı. 5 tanesine verdim; nasıl mutlu oldular.. inanılmaz bir şey.

    akşam 6'dan sonra her yer zifiri karanlık. köylerde elektrik yok demiştim..

    bu arada yerliler, karınlarını, bulamaç gibi bir şeyle doyuruyorlar. sabah, kireç renginde, bulamaç gibi bir şey hazırlayıp içiyorlar ve o bir süre sonra beton gibi ağırlaşıp, midelerine oturuyormuş. bu da akşama kadar tok hissetmelerini sağlıyormuş. vitamin yönünden çok fakir olduğu için de karınları şişiyormuş.

    bir de lağım faresi yiyen insanlar varmış. 'boz fare' diyorlar, onu bulunca yiyorlarmış.
    'siyah fare' dedikleri lağım faresiniyse yemiyor, öldürüp çöpe atıyorlarmış. çünkü siyah olan, ısırınca tahtalı köy'e yolluyormuş.
  • başkenti ouagadougou'dur. gitmek istendiğinde 5 saatlik bir yolculuk sonunda fas'a oradanda 5 saatlik bir uçak yolculuğu sonucunda ouagadougou'ya varabilirsiniz. para birimi caf (orta afrika frangıdır) (ben gittiğimde 500 sefa 1 dolar ediyordu). yemek yiyemezsiniz çünkü lokanta diye bi şey yoktur. sadece başkentte bir lübnan lokantası vardır. orada da tek müşteri biz olmamıza rağmen siparişlerimiz 50 dakikada geldi... lise bitirmiş insanları 4 dil bilir.. gittiğinizde ben fransızca bilmiyorum şeklinde konuşmaktan kaçamazsınız.. konuşmayı oldukça severler.. domatesin kilosunun 10 dolar olduğu ülkede bira sadece 1 dolardır.. sanırım başbakanları mango bulamazsanız bira için demek istemiştir. yol vardır ama bu yollar sadece bisiklet ve motosiklet içindir. arabanız varsa 20 km hızı geçemezsiniz. bir öğretmenin maaşı 100 dolar olan bu ülkede çok az elektrik kullansanız bile 150 dolarlık bir faturayla karşılaşabilirsiniz.. ancak internet teknolojileri bizden daha gelişkindir. 128 kb lik internetleri olmasına rağmen başkentin heryerinde kablosuz olarak bu internete erişebilirsiniz ve bu hizmetin bedeli 50 dolardır. faso fiso bir ülke olarak adlandırılsa da insanları bizden daha medenidir. kavga etmezler... verdiğiniz yarım bardak kolayı bile çocuklar kavga etmeden sakin bir şekilde 8 kişi paylaşırlar.. kısacası hiçbir şeyleri yoktur ama huzurları vardır mutludurlar...
  • dunya baskentlerinin onemli bir cogunlugunu bilen arkadasimi kitlemek icin her defasinda kullandigim ulke adi.
  • 2 ay yaşadığım ülke. iklimi tropikal olarak bilinir aksine çöl iklimi mevcuttur. sabahları güzel, öğlenleri güneşle kol kola gezdiğinizi hissedersiniz, (klimanın altı dahil) akşamları çiçek, geceleri soğuk. para birimini falan yazmışlar bunlara hiç girmeyeceğim. söyleyecek fazla sözüm yok, söylenecek bir şey de yok. fakirler. bu fakirlik kavramı sizin anlayabileceğiniz, benim anlatabileceğim türden değil. fakirlik deyince bizim aklımıza parası yok, yemeğe muhtaç falan anlıyoruz... başkentin yarısında su yok. bakınız bu su yok yani. böyle 2 saat kesinti falan değil; su şehre hiç gelmemiş. kaldı ki diğer kesimleri siz düşünün. taşıma suyla yemek yapmaya çalışmalar, yıkanmalar, içme suyu arama çalışmaları... siz hiç yerde bulunan çamurlu sudan içen çocuk gördünüz mü? afrika deyince, parmak arası olmaya çocukların yürümesi aklıma gelirdi, sokayım parmak arası terliğe... fakat inançlılar, kendileri için para istemeksizin su arıtma tesisine gelip çalışmaya gelen adamları gördü bu gözler. mart nisan ayları en sıcak ay olduğu için ve insanlar, eşleri çocukları susuzluktan ölmemek için çalışıyorlar. mesaiye kalıyorlar. taşın altına elini sokuyorlar. sömürgeci fransızlar dahi bu duruma şaşırmış durumdalar. gine, gana, togo gibi ülkelerde çalışmış bu fransızlar proje bitiş tarihi için 2019 demişler, 2017 mayıs gibi şehre su gelecek. durum net anlatılabilir bu şekilde sanırım. akşama kadar güneşin altında saatlerce çalışmış işçilerin, yerel mühendislerin akşam yemeğinden sonra biraz dinlenip (para almamalarına rağmen) tekrar aileleri için işe gittiğine şahit bu gözler. suyun olmadığı bir ülkede, yol yok, yollarda elektrik diğeri falan yok demek abesti iştigal eder hiç o konulara girmeyeceğim. insanları umutlu, hele ki bir '' beyaz'' ile sokakta kurulu bir alkol masasına oturmuşlarsa (bar falan yok) (4sandalye 1 masa atıyorlar kaldırıma, sana mekan oluyor) onlardan mutlusu yok. beyaz adama para ödetmiyorlar, sen misafirimizsin, bizim için burada çalışıyorsun muhabbetleri her yerde herkes tarafından dönüyor. en sevdikleri muhabbet futbol ve tr'ye etoo, drogba ve demba ba'dan ötürü tanıyorlar. bir senegal'li ile gerçekleştirdiğimiz senagal türkiye world cup 2002 muhabbetimiz var ki benim için unutulmayacak bir anı. adam bizim mili takımı rüştü 'den ilhan mansız' a kadar sayabiliyor. bizim için en büyük başarıdır diyor ülkesi için. senegal'de her yıl özel günlerde tv den veriyorlarmış bizim maçı. brakina adında biraları güzel ve içimi rahat. şehirde de aziz istanbul adında türklerin işlettiği bir restoran var, uzak durulması gerekiyor. thy 'nin direkt uçuşu mevcut, başka da söyleyecek sözüm bulunmamaktadır.

    ziga - burkina faso
  • kendisi hakkında bir bok bilmiyor olmanız burkina faso'nun değil sizin cehaletinize işaret eder.
  • varlığından balçova müftülüğü'nün yardım olarak bir şehrinde cami yaptırdığını belirten ilanıyla haberdar olduğum ülke.

    "afrika'da bir caminiz olsun ister misiniz?"

    ilandaki slogan buydu. bu ne lan böyle? bodrum'da devremülk pazarlar gibi.

    ahanda linki;

    http://www.gercekhaberci.com/…burkina faso cami.jpg

    hayır bir de; kişi başına düşen yıllık gelirin 1.200 usd olduğu bir ülkede sıra camiye mi geldi? bundan daha acil yardım kalemleri olsa gerek.
  • birlesmis milletler'in 2008 human development report'unda yer alan 179 ulke arasinda human development index'ine gore 173. sirayi almis, dunyanin en fakir ve en az gelismis ulkelerinden birisidir.

    2006 verilerine gore, yeni doganlarin beklenen ortalama omru 51.7 yildir.* 15 yasin uzerindekilerde okuma-yazma orani* ise yine 2006 verilerine gore yuzde 26'dir. 2005 verilerine gore, dogan her bes cocuktan birisi 5 yasina gelmeden once olmektedir (tam oran 191/1000).

    kisaca tesadufen burada dogan cocuklarin omurleri boyunca, dunyanin geri kalan 172 ulkesindeki cocuklardan daha az insanca yasadiklari, aclik, hastalik ve sefaletle buyudukleri bir gercektir. bu da tabi eger 5 yasina gelmeden olen 1/5 arasinda degillerse ve 5 yasin otesinde yasayacaklari farz ediliyorsa. butun insanlar esit dogar, diye dusunenler bir daha dusunsun. en buyuk ayrim dogumda gerceklesiyor.
  • bir fransız sömürgesidir. para birimi cfa frangı, dili fransızcadır.
  • birkac senede bir, yalnizca bu ulkenin baskenti vagadugu'da (ulkenin gerisi coldur cunku) afrika'nin en onemli film festivali duzenlenir. ulkenin neredeyse tek gelir kaynagidir.
  • %21,8 ile dünyada okuma yazma oranının en düşük olduğu ülke.
hesabın var mı? giriş yap