• buyuk apartmanlarin arasinda ufak bir park, bir vaha. ayrica zeytinz'e cok yakin oldugu icin oradan yiyecek bir seyler alip parkta oturarak keyfinizi ikiye katlayabilirsiniz.
  • pazartesi geceleri manhattan'daki tek acik hava sinemasini sunan, fashion week/mtv awards suresi boyunca cevrede oturanlari gurultusuyle ifrit eden, josephine shaw lowell isimli nyc'deki bir kadin adina adanmis ilk fiskiyesi, gertrude stein, goethe, w. cullen bryant ve ismini simdi hatirlayamadigim cesitli bronz heykellerini barindiran, oglen vakitleri inanilmaz kalabalik olup, haftasonlari harika bir sessizlige burunen, guney bati tarafinda bir bolumunde sigara icilmeyen, ilk oglumun ilk adimlarini attigi guzel bahce...
  • 42nd st ile 6th ave köşesindeki starbucks'ın tam karşı bryant park köşesinde an itibariye türk gözlemeleri yutabilirsiniz. dükkanın ismi mmm...enfes. ayrıca vişe, şeftali meyve suları ve ayran da mevcut. new york'un göbeğinde mükkemmel bir sürpriz.
  • bence bu park, central park’tan daha güzel. bugün tam olarak 5 saat falan oturdum, yemeğimi yedim, insanları izledim ve halka açık sandalye kapma yarışmasını izledim. yani bu park o gökdelenlerin arasında bir nefes herkes için. küçük, sıcak. sanki babaannenin arka bahçesi gibi. çok sevdim.
  • lan bryant park övmeye gelmiştim şu nefis görseli paylaşıp göndelenlerle dolu da olsa çimlere uzanıp ağaçlar altından gökyüzünü izleyebileceğiniz böyle güzel bir atmosfer solunmalı diye entry girecektim ki iki yıl önce yazmışım zaten. hem de az önce linkini verdiğim fotoğrafın aynısını paylaşarak. tarih tekerrürden ve rezillikten ibaret gerçekten.
  • sehirden kopmadan sehirden uzaklasabileceginiz bir park; coldeki vaha denmis guzel tabimlanmis onceki entrylerde.

    sehrin ortasinda bir soluk almak icin gelirsiniz buraya. new yorkdaki pek cok yer gibi muhakkak bir turkce gelir kulaginiza.

    kutuphanenin onunde olmasi da ayri bir guzellik. *

    ps: bu entry yazilma aninin beyindeki yerini saglamlastirmak icin yazilmistir.
  • tartışmasız new york'un en güzel yeridir. manhattan'ın en işlek yerinde olmasına rağmen gürültüden uzak ve sakindir. ayrıca kışın kurulan buz pistinde insanları izlemek bile huzur verir, görülmeden dönülmemeli.
  • cimlerinde bir sandalye cekip oturmak istedigim ancak kisa new york ziyaretimde 2 - 3 kere gitmeme ragmen turlu talihsizliklerle bu durumu gerceklestiremedigim park. ozellikle aksam saatinde bir baska guzeldir o dev isiklarin arasindan aydinlanan yesillikleriyle. sehirin butun kalabaligindan, butun hareketliliginden tek bir adimda uzaklasirsiniz oraya ayak bastiginiz anda. kafanizi cevirdiginizde anlamsizca bu adamlar nereye yuruyor boyle hizli hizli dersiniz, size garip gelir o kosusturma bir anda. kalkip sokaga tekrar adiminizi attiginizda ise siz de o insanlardan biri olursunuz bir anda.

    duzeltme: bir suru imla hatasi
  • sırf çimlerine oturup etrafı izlemek için bir saatlik çileli bir brooklyn-manhattan yolculugunu göze aldıran mükemmel park. new york seyahati planlayanlar görmeden geçmemeli.
  • central park dış dünyadan biraz olsun uzaklaşmak isteyenler için harika bir yer

    burası ise hayattan kopmadan durup bi nefes almak isteyenler için şehrin tam ortasına kurulmuş sanki. sürekli bi hareketlilik var: bi hafta herkesin kendi ülkesinin mutfağını tanıttığı bi festival,* bi hafta açık hava konseri, kışın kurulan buz pateni pisti..

    az bi soluklanır sonra kaldığınız yerden koşturmaya devam edersiniz. benim en çok özlediğim, oradaki tek türk dostumla her cuma öğleden sonra buluşup ettiğimiz sohbetler herhalde.

    tabi bir de 40. cadde tarafında kalan bir yer var: (bkz: blue bottle coffee)
hesabın var mı? giriş yap