• yahu şu "bok gibi film" entrylerini görünce anladım ki bir filmi izlemeden önce ekşiye bakmakla çok büyük hata ediyormuşum.

    yönetmene bi kere saygıyla eğiliyorum diyalogları o kadar güzel akıtmış ki oyuncuları o kadar abartısız oynatmış ki. vıcık vıcık diyalogları olmayan, mimikten gebermeyen ağdalanmamış filmlere resmen susamışız. will smith'i zaten severdim bir kez daha sevdim.

    filmin evrenini de çiçek gibi kurmuş sırıtan hiçbirşey yok makyajlar çok güzel.

    olm daha ne istiyonuz lan valla bayıldım filme. bu tür filmleri seviyorsanız seversiniz ha ben netflixten bir blade runner bekliyordum diyorsanız abicim siz çok yanlış gelmişsiniz.

    2.si de bir an önce çekilmeli.
  • yıllardır sinema salonlarını işgal eden marvel, dc, vs. blockbuster saçmalıklarından daha izlenebilir ve orjinal bir iş. sağdan soldan öğrendiği iki kelimeyi kullanabilmek için yorum kasanları pek kaale almayın. yok ütopyaymış, yok klişeymiş.
  • netflix filmlerinin veya genel olarak yapımlarının kalitesi genellikle düşük oluyor. bir de sürekli tutmuş formüllere dayanılarak oluşturulan yapay hikayeler olunca beğenmiyorum. bu filmin netflix'in blockbuster bir film yapma konusundaki ilk denemesi olduğu söyleniyor. netflix buna 90 milyon dolar harcamış. başroldeki oyunculara baktım will smith'le bir maymun veya ork her neyse. ben bu will smith karakterini taa fresh prince olduğu yıllardan bu yana hiç sevemedim, aşağı yukarı her filminde bir yapaylık, her filminde filmin havasına girememe durumları yaşadım. en iyi filmi ali desem onda bile adamın rol yaptığı o kadar belli oluyor ki bir karakter izlemekten ziyade will smith'i değişik formda izlemek adama koyuyor.

    filmin yönetmeni david ayer, galiba bir önceki filmi suicide squad'dı ve onu doğru dürüst başından sonra izlemeye dahi tahammül edemedim. gerçi training day'i de aynı eleman yönetmiş ve onu beğenmiştim. ama benim bu filmlerle ilgili genel bir eleştirim var, o da bu original netflix content'leri üretilirken veya prodüksiyon çalışmaları yapılmadan önce yapılan analizler ve kasaya doldurmaya yönelik netflix hareketleri.

    bazen başarılı örnekler çıkabiliyor bu yaklaşımlarından ama büyük ihtimalle ortaya ortalama amerikan halkının seveceği yapımlar çıkacak. mantığı ve netflix yapım anlayışını biraz anlatayım hak verip vermemek size kalmış.

    şimdi netflix büyük ölçüde bir büyük veri şirketi. ne demek bu. sürekli olarak abonelerinin yaptığı aksiyonları izliyor çok çeşitli istatistikler kullanıyor ve bu istatistiklerden yola çıkarak a) hem abonelerine bir recommendation engine (öneri motoru) gibi öneriler getiriyor (bununla ilgili fazla sıkıntım yok, burada genellikle başarılı olduklarını düşünüyorum, amazon'un bunu alan bunu da aldı gibi, size önceki izlemelerinizden yola çıkarak başka film/diziler öneriyor) b) yine kullanıcı datalarından yola çıkarak orjinal içerik üretme yoluna gidiyor.

    bu bright da, house of cards da işte bu metodolojinin ürünü. house of cards'tan yola çıkarak açıklayalım. bu dizinin bölüm başına maliyeti 4 ila 6 milyon dolar civarıydı. 2 sezonluk dizinin kanala maliyeti aşağı yukarı toplam 100 milyon dolar tutuyordu. böyle bir yapım veya içerik için bu kadar yüksek maliyetlere katlanmak aslında netflix açısından çok riskli bir karar gibi gözükebilirdi. fakat netflix bu tarz projelere yeşil ışık yakmadan önce çok çeşitli analitikleri gözden geçiriyor.

    bu house of cards'ı finanse ederken mesela şöyle bir değerlendirme yapmışlar özetle:

    bunu kullanıcı verilerinden yola çıkarak yapıyorlar elbette

    birincisi çok sayıda kullanıcının david fincher'ın yönettiği "the social network" filmini başından sonuna izlediğini bulmuşlar, ikincisi bu house of cards dizisinin ingiliz versiyonu çok izlenmiş, üçüncüsü bu house of cards'ın ingiliz versiyonunu izleyenlerin de çoğunlukla kevin spacey filmlerinden hoşlandığını ve david fincherın yönettiği filmleri izlediğini, aynı kitlenin siyasal dramalardan hoşlandığını bulmuşlar.

    yani kullanıcı datasından hareketle bir tane house of cards'ın amerikan versiyonunu yapalım, yönetmen david fincher olsun, başrolde de kevin spacey oynasın diyerek diziye sponsor oluyorsun. başarı big data nedeniyle garanti gibi bir şey. diğer bir deyişle netflix kullanıcılara zaten isteyecekleri bir ürünü hazırlayıp sunuyor. netflix kullanıcılarının her hareketini kaydediyor. diziyi baştan sona izledin mi, arka arkaya kaç bölüm izledin, hangi diziyi izledin hangisini yarısında bıraktın, diziyi ileriye mi aldın geriye mi sardın, kaçta izledin, hangi gün izledin, mesela dizide bir seks sahnesi çıktı geriye sarıp bir daha bir daha mı izledin yoksa atlayıp ileriye mi aldın. her neyse bunların hepsi birer veri noktası. sonra bunları analiz edip çıkarımlarda bulunuyorlar.

    işte bana olayın saçma gelen döngüsü burada yatıyor. bunu facebook da yapıyor benzer platformlar da yapıyor. beğendiğin veya takip ettiğin şeylere göre artık nasıl hesaplıyorlarsa daha fazla o yönde içeriği ısıtıp ısıtıp önüne getirip koyuyorlar. reklamlar da aynı şekilde. biraz adamı eşşek yerine koyduklarını düşünüyorum. örnek veriyorum bu bright'ın da biraz öyle olduğunu varsayarak, yeni nesil fantastik elemanlardan, elflerden orklardan hoşlanıyor, bir de böyle lethal weapon gibi veya ona benzer iki buddy'nin yanyana olduğu polisiye filmlerden ve atıyorum will smith karakterinden. yeni nesil demeyelim de çoğunluk diyelim veya netflix'in algoritması böyle bir demografik üzerine yapılan yatırımın karlı olacağının kokusunu alıyor. sonra çıkıp böyle kokteyl gibi filmler ürettiriyorlar. bir ara vampirler modaydı mesela gençlik arasında paso herkes vampir filmi çekiyordu onun gibi. bakıyorum şimdi netflix'teki dizilere veya orijinal şovlara. mesela suburra diye bir dizi çekmişler, bu italya'da çekilen gomorra dizi veya film tuttuğu için aynı formüllerle yapım olduğu o kadar belli ki. ha dizinin ve filmin orjinal halini ben beğenmiştim bu da fena olmamış aynı formülle çekildiği için ama orjinalini bilen insan için biraz eeeh kabak tadı verdi aynı konsept dedirtiyor. sinemada bence bir filmi film yapan şey ne yönetmendir, ne oyuncular veya oyunculuktur, ne aksiyon sahneleri, ne dövüş koreografileri ne başka bir şey. asıl konu filmin hikayesidir ve hikayenin seyirciye aktarımıdır. şimdi türkiye'de de aynı bok yeniliyor, sipariş üzerine osmanlıcılık dizileri, yok söz gibi yükselen milliyetçilik damarına yönelik epik güzellemeler, baba vs. gibi film temalarına özenti mafya dizileri, her dizide türkü okuyan tipler vs. yani o kadar formülize edilmiş ki, ne hikaye var ne konu var, ne o sahne orada gerekli ve yerli yerine oturuyor. sanki bir karaktere türkü söyletmek için senaryo yazılmış gibi. hollywood klişesi gibi herşey birbirinin adeta bir türevine dönmüş durumda. bir de istatistiksel olarak gelir toplamak için hedeflenen kitle normal dağılımda ortalamayı esas almak mecburiyetinde olduğundan mecburen üretilen işler de ortalama beğeniye hitap ediyor. sonra da aynı koyundan elli tane post çıkarmak için yapılan prequel'lar sequel'ler derken herşey kabak tadı vermeye başlıyor.

    eski filmlere bakıyorsun şimdiki teknolojik imkanların, analizin, cgi'ın, stunt imkanlarının, digital film çekiminin şunun bunun onda biri yok ama adamlar hikayeyle, yönetmenlikle, sanatla seni yerine mıhlatan yapımlar üretmiş. müzik de sinema da böyle şipşak üretilip şipşak tüketilen hepsi birbirinin aynı ve hepsi de insanın ağzında en fazla keçiboynuzu kadar tat bırakan ürünlere ve formüllere dönüştü. kısacası bright'ın ve netflix'in mına koyayım. şuna 90 milyon dolar vereceğine git afrika'da ne bileyim asya'da veya güney amerika'da genç yönetmenleri bul 300 tanesine 300.000'er dolar ver. bak ortaya ne işler çıkıyor. beynini sktiğimin amerikalıları sinir ettiler beni. af buyurun y.rrak gibi kültürleri var onunla dünyada kültür emperyalizmi kurmaya kalkıyorlar. oh ne ala memleket milleniallar g.t skecek, ceremesini karagöz çekecek. harbi lan o neydi öyle bir zamanlar trt'de ekran başına geçip mal gibi hacivat karagöz izlerdik. ilginç bir bilgi daha var bu netflix'le ilgili insanları sınıflandırırken öyle yaşa,cinsiyete veya bulunduğun coğrafyaya fazla bakmıyorlarmış. daha çok sosyolojik ve psikolojik faktörlere bakıyorlarmış ve buna göre dünyada 1300 tane civarı community tespit etmişler. bazen diyorum sırf şu orospu çocuklarının algoritmasını şaşırtmak için sabahtan akşama japon çizgi filmleri izleyeyim filan diye. sonra tabii ki vazgeçiyorum.
  • --- spoiler ---

    bu adı taşıyan netflix yapımı filmde eğer oyuncu seçimi işinde yer alsaydım ve elf olması değil de kesinlikle elf olmaması gereken bir kadın oyuncu düşünüyor olsaydım kesinlikle bir elfi canlandırmaması gereken bir kadın oyuncu olarak aklıma ilk noomi rapace gelirdi. netflix bu düşünce yapısının tersinden gitmiş, bizlere güzel bir plot twist sunmuş, teşekkürler netlflix, ne biçim plot twist'ti, kendimize gelemedik.

    - günümüz kadın oyuncularından en çok hangisi bir elf rolünde sırıtır ve bu rolü taşıyamaz arkadaşlar?
    - hmm galiba noomi rapace, yüz hatlarında ve hareketlerinde hiç elflik yok gibi sanki, aklıma ilk o geliyor.
    - tamam, yazın, elf, noomi rapace.
    --- spoiler ---

    editle gelen ek: ayrıca filmin ilk sahnelerinde fairy ırkı ile ilgili sevgili will smith "fairy lives don't matter!" diyordu ve bir periyi hunharca katlediyordu ya, film boyunca filmin sonunda perilere de hakları tanınacak, onlar da bir ırk olarak anayasal haklar edinecek diye bekledim ama olmadı, fairy lives matter ulan içime oturdu.
  • turkiye pazari icin yapilmis reklami harika olan filmdir. berber orkut icin bkz
  • ızlerken cok eglendigim netflix filmi. yine gelmis dunyanin en kotu filmi yorumculari. ben cok kotu filmler izledim beyler. sizde izleyin. o zaman saglikli bir olcut kurarsiniz. her film bir esaretin bedeli ya da baba degildir. olmaz.
  • bence güzel bir netflix filmi. bak her şey bu tanım içinde zaten. bu film gişeye falan oynamıyor. tv için yapılan filmler gibi düşünüp değerlendirmek lazım. eskiden atv'de olurdu. uğur polatlı otlu boklu ev sineması. çerezlik filmler. onun gibi.

    orklara karşı nefret hakkında will smith'in dediği şu cümle tüm insanlığa gelsin :)

    --- spoiler ---

    karısının doğum gününü hatırlayamayan adamlar 2000 yıl önce olmuş şeyi bir türlü unutmadılar.

    --- spoiler ---
  • artan polis şiddetine ve ırkçı saldırılara amerikan kültür üreticilerinin cevabıdır. beyazlara ve uyum sağlamış siyahlara ırkçılık meselesini anlatabilmenin dışlanan, ayrımcılığa maruz kalan 3. bir ırk (orc) yaratmadan anlatmanın bir yolu yok. tavsiye ediyorum.
  • noomi rapace'ın elf olarak bile çirkin olduğu netflix filmidir.
  • çok beğenebileceğim bir film olacakken 2 eksiği yüzünden beğenemediğim bir film olmuş.

    1: film içinde bulunduğumuz dünyaya orc, elf, sentor vs tarzı fantastik yaratıkları entegre etmiş. iyi güzel ancak bu iç içe yaşayışı iyice göremeden hemen olaya girilmiş gibi hissettirdi. bize sadece amerikanın bir köşesinde yaşayan ama sonuçları tüm dünyayı etkileyecek * bir hikaye izletiliyor.

    2. olarak yaşadığımız dünya neredeyse birebir copy, paste. 2000 küsür yıldır birlikte yaşadığımız orclar, elfler insanların dünyasından farklı bir dünya inşa edememiş ya da dünyayı insanların inşa etmesine müdahale edememişler. elinde mis gibi yeni ırklar var ama orcların hüküm sürdüğü bir ülkeyi göremiyoruz. ya da elflerin büyüyü günlük hayatta kullanmalarını göremiyoruz. sadece orclar zencileri refere etsin , elfler new world order isteyen üst kesimi temsil etsin arada insanoğlu köprü vazifesi görsün bunun üzerine bir film yapalım denmiş geçilmiş. ha belki de devam filmlerinde hali hazırda dünyanın başka köşelerinde kültürünü yaşatan elfler, orcları falan gösterirler ama 1. maddede dediğim gibi çok geniş bir evrenin çok küçük bir kısmı anlatılmış.
hesabın var mı? giriş yap