• new sincerity konsepti kapsamında incelenebilir bir iletişim kurma biçimi gibi geldi bana. ilgili eski biçimler için (bkz: kur yapmak) (bkz: flört etmek)
  • bilim adamları boş durmuyor sevgili bilimseverler. her geçen gün bir davranışımıza daha isim buluyorlar. normatif yaklaşımlarla makale bile yazıyolar, durduramıyoruz.

    kelime anlamı "ekmek kırıntısı" olan bu kavram flirting özelinde insan ilişkilerini tanımlamaktadır. yani, muhatabın 'bir öyle bir böyle' davranarak, çelişkili hareketlerde bulunması. istememesi ama bunu söylememesi. istemesi ama o kadar da çok istememesi. arandığında sıcak konuşması fakat kendi asla aramaması. istekramdan iletişime geçmesi ama vatsaptan bi gülücük bile atmaması. istemiyorum dememesi çünkü 'lazım olur' diye düşünüp yedekleme yapması. daha kısa ifade edecek olursak, flörtü sevgili olmadan kısık ateşte tutma hareketi. tek kelimeyle anlatmak gerekirse ise puştluk, yavşaklık, şerrrefsizlik. *
    kavram anlaşıldı diye umuyorum. eğer ki further reading adı altında kaynak göstereceğimi sanan varsa beni hiç tanımamıştır. kutsal bilgi kaynağı mı la burası?

    konuyu dar pencereden değerlendirip kısıtlı bir görüşe sahip olmamızı istemem. günümüzün "özel hayattan kolayca insan silme" artizliği dolayısıyla insanlar derin duygusal ilişki beklentisini yitirdi. haliyle bunu yapan da çok, kendisine yapılmasını önemsemeyen de. fakat bu mevzu sadece sevgililik müessesesiyle karşımıza çıkmaz. en yakın arkadaşımız da yapabilir, yöneticimiz, anamız, bacımız da... onları silmek o kadar kolay değildir. narsizm öğeler barındıran bu kişilik özelliğine uyanılması yeterlidir. sonra su yolunu bulacak. uyanış önemli.

    bu bilgiler ışığında, yine kendi tarihime bakıyorum. breadcrumbing yani puştluk yapmış mıyım diye? uzun uzun baktım da yapmamışım. ben insanları kaybetmek pahasına sınırlarımı çekmişim, kimseyi 'bakarız yeeaw' diye oyalamamışım, ne hissettiysem bedelini ağır şekilde ödesem de söylemişim, insanları kırmamak için söylememeyi değil de nazik bir şekilde söylemeyi öğrenmiş, ebeme dedeme bile torpil geçmemişim, çocuklarım ve 2 haftalık kedim bile sınırlarımı öğrenmiş, sürprizsiz, dümdüz bi insan olmuşum. nerde isteyeceğim, nerde pes edeceğim, nerde ne tepki vereceğim net. kimseyi verdiğim yanıtla şaşırtmaz hale gelmişim, yeri gelmiş köyün delisi o söylesin diye maşa olarak bile kullanılmışım. günümüze bakıyorum elimizde ne var? net olmayan, ne istediği, ne yapmayacağı belli olmayan insanlar. dolayısıyla hayalkırıklığı, karında şişlik, genizde yanma, uçurumun kenarına gidip çatlayana kadar bağırma arzusu.

    peki ben mi sorumluyum bu dünyada dürüstlüğün hüküm sürmesinden? ben miyim iyi niyet temsilcisi? bana mı kaldı ilkeli davranmak? empati kraliçesi miyim ben? bu kadar ahlaklı olmakla ne yapmak nereye varmak istemekteyim?
    ...ve karar verdim ben de puşt olacaktım artık. tabi insan yeni başlayınca biraz acemilik çekiyor. insanlar üzerinde yapacak kadar 'the' şerrrefsizlik mertebesine ulaşamadığım için ilk aşamada ilgili kurum, kuruluş ve tüzel kişilikler üzerinde denemeliydim.

    emeğimi sömüren, yaptıklarıma değil de yapmadıklarıma odaklanan eski iş yerimi seçtim bunun için. işten ayrıldıktan sonra hiçbir excel belgesini ve raporları atmadım ama onlara da vermedim. ara ara bilgi için aradılar yardım ettim. sonra işe mi dönsen diye çıtlattılar, ayy bilmem ki dedim. sonra ciddi teklif verdiler, ay isterim ama maaş biraz düşük dedim. en son patron çıldırdı, nolursan ol gel, ne istersen vericem noluuur diyor. ben de "ya ben de çok istiyorum ama bu aralar kafam biraz dağınık" diyorum, "sgklı ciddi bi işe hazır değilim, biraz takılıp kendimi keşfetmek istiyorum" diyorum. "yoğunum başka işlerim var ama hep aklımda orası, bana biraz süre verin" diyorum.

    parayla değil puştluk. isteyen herkes olabilir. yeter ki insanın içinde olsun.
  • geçen gün sebuka'da denk gelmiştim bu kavrama. çevremde birçok kişi bunlardan en az birini hayatının bir döneminde yaşamıştır:

    ***
    hayatınızda biri vardır, adını koyamazsınız. sevgilim deseniz değildir.****

    çeşitli mecralardan sizinle ilgilendiğini gösteren mesajlar atar ama baş başa zaman geçirmeye yanaşmaz.

    sizinle asla hayata geçirmeyeceğini içten içe bildiğiniz planlar yaptığından bahseder.

    bir gün sizinle çok ilgili görünür başka gün haber bile alamazsınız.**

    sizi duygusal birlikteliğiniz olduğuna ikna etmeye çalışsa da bunun manipülasyon olduğunu, birlikteliğinizin sadece cinsel çıkarlar için olduğunu hissedersiniz.*

    ilişkiniz hakkında konuşmak isteyip sorgulamalara giriştiğinizde sizi suçlu ve problemlerin sorumlusu hissettirir.*

    tutarsız iletişim kurar. mesajlarınıza cevap vermezken bir anda postunuzun altına yorum yapıverir.
    ***
  • (bkz: aşk kırıntıları)

    kuş yemlemek gibi bir şey sanırım. narsist insan davranışı, bir çeşit psikolojik şiddet. doymadığınız yerde durmayınız efenim, kırıntılara basıp yolunuza devam ediniz.
  • türkçesi ekmek ufalama.
  • breadcrumbing, birini sosyal medya veya mesajlaşma yoluyla romantik bir şekilde yönetmektir. temelde, modern teknolojinin yardımıyla birini oyalamak anlamına gelir.
    "ekmek kırıntıları" bir kişiden hoşlanmasanız ya da romantik bir ilginiz olmasa bile, o kişinin sizinle ilgilenmesini sağlamak için gönderdiğiniz mesajlardır.
    bazı insanlar bunu kasıtlı olarak yapabilir, ancak çoğu insan davranışlarının tamamen bilincinde değildir. yanlış bir şey yapmadıklarına kendilerini ikna ederler.
    breadcrumbing yapan kişiler sıklıkla gerçekten yalnız kalmayı tercih eden bireylerdir. bu nedenle gerçek bir aşkı beklerken, egosunu güçlendirmek için orada "hazırda" birini bulundurmaları gerekir.
    ancak, breadcrumbing kasıtlı olsun ya da olmasın, yine de duygusal olarak manipülatif bir flört taktiğidir. ve bu sebeple de gerçekleşecek bir ilişki umudu olmadığı için, yönlendirilen kişiye çok fazla zarar verebilecek bir şeydir.
  • internet sitesinde gezerken kullanıcının pathini kaybetmemesi için, iç içe sayfaları, bodyde sol üst kısımda gösterme yöntemidir.
    insan yemlemeyin, ayıptır.
  • kafası karışmış kişi kendi kurduğu wandavision'dan hallice hayal semtindeki kaosuna sizi de katmak ister. zayıf psikolojiniz veya zayıf anınızda denk geldiyseniz geçmiş olsun. beyniniz devamlı bir cevap aramakta olduğu için size yapılan hamlelerde devamlı sonuç veya mantık aramaya çalışırsınız. burada kendinizi olayın neresinde ve hangi halde olduğunuzu görmek için üçüncü gözden biri gibi davranmak veya bakmak gerekir ki (genelde belli tecrübeler sonrası gerçekleşebilir) zor bir iştir. sonrasında "lan harbi bu işte bir manyaklık var, bu iyi değil" denip, barış manço'dan "müsaadenizle çocuklar" denilebilir.

    aslında iletişim güzel bir araç ama kullanmasını bilene. duyguları çok yüceltiyoruz, olumsuzluklar üzerimizde yük olarak kalacağından endişe ediyoruz. halbuki geçmişe bakıldığında herkes kendine "bak neler atlattın" muhasebesini yapıp, nerelere geldiğini görebilir.

    bu tür normal olmayan davranışlar çok çıkmaya başlandı. ghosting'e birebir benziyor ama bazı kısımları farklı. benim merak ettiğim olay ise bu tür davranışlara insan neden başvuruyor. yani sözlükte bunların nedenleri açıklayan yazılar da olsa güzel olur.

    edit: bir alıntı olarak (samed dağıstani) şunu da ekleyelim,

    son yıllarda ilişki dinamiklerinin sosyal medya ve flört uygulamalarıyla birlikte değişime uğraması kişilerin zarar görebileceği/verebileceği alanları da çoğalttı. bunun son örnekleri olarak belki bazılarınızın aşina olduğu “ghosting” kavramı karşımıza çıkıyor. ben bu yazıda ghosting’le birlikte yine sıkça karşılaşılan “breadcrumbing” yani ekmek kırıntısı bırakma(?) diye fazla basitçe bir çevirisi olan kavrama göz atmaya çalışacağım.

    bu konunun en önemli etkenlerinden biri “bağlanma stilleri” olarak karşımıza çıkıyor. breadcrumbing ilişkisini “kaçan” ve "kovalayan" taraflar olarak ikiye ayırabiliriz. zorbalığı uygulayan taraflarda “kaçıngan”, mağdur tarafta da "kaygılı" bağlanma stiline uygun kişiler görülüyor. "kaygılı" bağlanma stiline sahip kişiler mutsuz da olsa elde edemediği ilişki ve aşkın peşinde koşmaya devam ederken, güvenli ilişki kurmaktan çekinen ve sürekli yeni duraklar kovalayan kişiler de "kaçıngan" bağlanan kişiler olarak karşımıza çıkıyorlar.

    breadcrumbıng, nam-ı diğer ekmek kırıntısı bırakma, ismini hansel ve gretel hikayesinden yola çıkılarak almış.

    kişinin ilişki öncesi dönemde partnerini halk ağzında adeta “yedekte tutması” ve ilişkinin ciddileşmesiyle bitirilmesi arasındaki çizgide sürekli gelip gitmesi diyebiliriz.

    günlük hayattan bazı örneklerine bakalım;

    breadcrumbing örnekleri

    sık sık mesajlaşma, e-posta gönderme veya doğrudan mesajlaşma (dm) ancak birlikte vakit geçirme isteklerine yanıt vermeme.
    sosyal medya gönderilerine yorum yapmak ancak doğrudan iletişimde bulunmamak.
    bire birken özenli ve ilgili olmak ama tekrar buluşmak için bir hamle yapmamak.
    komikli gönderileri paylaşma dışında bir iletişimin olmaması.
    sık sık mesajlaşmak ama birbirini tam olarak tanıyamamak.
    gerçekleşmesi zor belirsiz planlar yapılması.
    bir gün tamamen yakın hissettirilmesi ancak ertesi gün ortadan kaybolunması.
    sadece cinsellikle ilgilenmek.
    "ilişki" sorgulandığında, herhangi bir sorundan dolayı suçlu veya sorumlu hissettirilmesi.
    tutarsız iletişim (örn. metinlere yanıt verilmemesi ancak snapchat'ten aranması).
    bu süreçte kişi karşısındaki kişiyle ilişkisini asgari düzeyde tutmaya çalışır. sosyal medyadan fotoğraflarını beğenir, mesaj gönderir, belki arada sırada buluşmak da ister ama bunu en düşük sıklıkta ve ilişkinin ilerlemesini engelleyerek yapar.

    tabii ki bu durum sadece bunlarla sınırlı değildir. yüz yüze ilişkilerde ve sosyal medyanın farklı alanlarında farklı şekillerde de karşımıza çıkar.

    uygulayan tarafta güvenli bir ilişki kurma becerisinin olmaması, maruz kalan tarafta da değersizlik hissi ve ruminasyon (zihinde düşüncelerin çok sık bir şekilde dönüp durması) ve kaygı seviyesinde yükselme görülebilir. uygulayan taraftakilerin özellikleri ghosting ile benzerlik göstermektedir -ki zaten iki kavram da birlikte sıkça görülmektedir-.
  • birinin bunu (bilinçli veya bilinçsiz şekilde) uygulamasının birçok farklı sebebi olabilir. hiçbir sebep bunu sağlıklı bir hareket yapmaz, haklı çıkarmaz. hiç kimse istediğinden azına razı olmak durumunda değildir. yine de bi sayalım bakalım:

    1) bilinçli manipülasyon: bu en tehlikeli ve şerrefsizce olanıdır. eğer başka manipülatif yöntemlerle birlikte görülüyor, özellikle de lovebombing yani sizi hayatınızın aşkını bulduğunuza inandıran aşırı yoğun bir sevgi gösterisi safhasının ardından geliyorsa kişi bilinçli şekilde kafanızı karıştırıp kendisine bağlamaya çalışıyordur. %100 tuzaktır, arkanıza bakmadan koşarak uzaklaşın.

    2) istemem yan cebime koy: bu da ilki gibi narsizmle alakalı muhtemelen ancak günümüzde giderek daha yaygın hale geliyor. ara ara yemleyerek kişinin ilgisini canlı tutmak amacı güder. ilkinden farkı komple kendisine bağlamaktan ziyade, gerçek bir ilişkinin sorumluluğunu almadan ilgi görmeyi sürdürerek nefsini tatmin etmektir. genel bi manipülasyondan çok, uzatmalı flört durumudur. manasızdır. eğer ciddi bir ilişki arıyorsanız bunu belirtin. gak guk ediyor veya bi süre sevgi gösterip yine buna dönüyorsa daha fazla oyalanmadan çekin gidin. bi şey kaybetmezsiniz.

    bu ikisi aslında baya şerefsizlik. bunların dışında kişinin bağlanma stilindeki çarpıklıktan kaynaklanıyor da olabilir. (bkz: bağlanma stilleri)

    örneğin kaçıngan bağlanan biri gerçek manada doyurucu bir biçimde sevgisini gösteremeyebilir, ara ara ufak sevgi kırıntıları alırsınız anca. tam duygusallaşacak gibiyken işi şakaya vurur veya alakasız bi konuya geçer mesela. bu bütün bir ilişki boyunca istikrarlı biçimde bu şekilde olacaktır büyük ihtimalle. manipülasyon amacı gütmese de değişebileceği anlamına gelmez. hatta bazen daha fazlasına zorlamak daha da uzaklaşmasına sebep olabilir.
    olumlu duygularla ilişkisi bozuk olan, insanlara güvenmekte zorlanan kişilerin tarzıdır. tarzdan da ziyade, aslında elinden bundan fazlası gelmiyordur. daha fazlasını istiyorsanız yine açıkça belirtmek, veremiyorsa da eh napalım diyip vedalaşmak gerekir zira bu sizin çözebileceğiniz bir sorun değil. kişinin kendi travmalarıyla alakalıdır ve kendisi buna hazır olmadıkça siz ne kadar uğraşsanız da değişmez. kahraman rolüne soyunup vakit kaybetmeyin. dediğim gibi hiç kimse istediğinden daha azına tamah etmek zorunda değil.

    kaygılı bağlanma tarzına sahip olanlarda breadcrumbing pek görülmez zira o tarza pek uygun bir şey değil. flört aşamasında, muhtemelen sizin anlayamayacağınız bi nedenden size kızdığında trip atmak için kullanıldığı olsa da pek sürdürülebilir olmayacaktır.

    kaçıngan/kaygılı tarzın karışımı olan korkulu tarzdakilerde ise bir sıcak bir soğuk olma durumu görülür. bu yüzden breadcrumbing benzeri bi şeyler görebilirsiniz. kişi sevgisini göstermeye hazır olduğunda bunu kaçıngandan daha rahat yapsa da ardından daha sert bi geri çekiliş görülebilir. bunu ekmek kırıntılarının daha büyük olması ama aralığının daha fazla olması gibi düşünebilirsiniz. bu da yine pek bilinçli olmasa da değişeceği manasına gelmez.

    dolayısıyla buna maruz kaldığınızdan eminseniz öncelikle beklentilerinizi derhal sıfırlayın zira bu sağlıklı bir durum değil. ardından, eğer bırakıp gitmek istemiyorsanız önce bunun bilinçli bir manipülasyon olup olmadığından emin olun. arkadaşlarınıza, aranız iyiyse ailenize, varsa terapistinize danışın. oyalandığınızı hissediyorsanız veya "başta böyle değildi her şey inanılmaz güzeldi şimdi ne oldu" diye düşünüyorsanız bence bırakıp gidin, bi daha da arkanıza bakmayın. eğer manipülatif değil de çarpık bir bağlanma stilinden kaynaklanıyorsa yine beklentilerinizi düşük tutun. ne istediğinizi iyice düşünün, kendinizden emin olun. karşıdaki kişiye ne istediğinizi kibar ama net bi biçimde anlatın. eğer daha fazlasını veremeyecek gibiyse, değişmeye hazır değilse değiştirmekle uğraşmayın. iyi biri bile olsa sonuçta size istediğinizi veremeyecek demektir. ciddi bir ilişki istiyorsanız uyuşmadığınız biriyle vakit kaybetmeniz manasız. kurtarıcam diye iyice üzerine giderseniz hem kendinizi hem karşıdakini harap edersiniz, gerek yok. kendinizden emin olun, ne istediğinizi söyleyin, olmuyorsa olmuyor diyerek el sıkışın, başarılar dileyip vedalaşın.
  • direkt bunu anlatan bir şarkı biliyorum. link
    "you fed your love to me like crumbs to pigeons in the park" (1:24)
hesabın var mı? giriş yap