• dokunduktan sonra elimizde koku oluşturan metallerin adı. bu kokuya sebep olan ise metalin kendisi değil, derinin metalle buluşmasından sonra salgıladığımız hormon imiş.

    kaynak: http://fotogaleri.ntvmsnbc.com/…d=16&picid=248&dp=3
  • özellikle kağıt para devrinden önce, alışverişte kullanılan paralar altın ve gümüş içeriyorlardı. her devirde olduğu gibi, o devirde de bulunan bazı düzenbazlar, bu paraları kenarlarından kazıyarak, çok az miktarda da olsa, bu değerli madenleri biriktiriyor, parayı da tekrar kullanabiliyorlardı. o devirlerde tüccarlar, parayı tartıyorlar ve ağırlığı eksikse kabul etmiyorlardı. tabii, para da elinizde kalıyordu. antik para kataloglarında dikkat ederseniz, paraların büyük bir kısmının tam yuvarlak olmadığını görürsünüz.

    bu sorunu çözmek ve halkı eksik paraya karşı korumak için bozuk paraların kenarları tırtıllı yapılmaya başlandı. bu tırtıllar sayesinde paranın kenarının kazındığı hemen belli oluyordu ve kenarı kazınmış parayı kimse almıyordu. bu adet günümüze kadar devam etti. artık içinde değerli bir maden bulunmamasına rağmen, bozuk paralarımızın kenarlarında ya tırtıl ya da bir yazı vardır.

    günümüzde madeni paralar 'bozukluk' veya 'ufaklık' adı altında sadece küsuratları ödemede kullanılıyor. bozuk paralar da para olma niteliklerini kanundan almalarına rağmen, kullanılmalarında bazı sınırlamalar vardır. gerek kağıt, gerekse madeni para olsun, her ikisiyle de yapılan ödemeleri kabul etmemek mümkün değildir. buna 'kanuni tedavül mecburiyeti' denilir ki, kağıt paralarda bu mecburiyet sınırsızdır. ödenen miktar ne kadar büyük olursa olsun, bunu karşı taraf kabul etmek mecburiyetindedir. madeni paraların ise mecburiyeti sınırlıdır. en çok üzerlerinde yazan değerin 50 katını tamamen bozuk para ile ödeyebilirsiniz. örneğin 5 kuruşlarla, 2.5 ytl ye yapabilirsiniz ama daha fazlasını da bozuk para ile ödeme isteğinizi karşı taraf kabul etmeyebilir.

    kağıt paraların merkez bankası tarafından basıldığı bilinir de, madeni paraları maliye bakanlığı'nın çıkardığı pek bilinmez. madeni paraların toplam para stoku içindeki oranı da yaklaşık yüzde l civarındadır. hiç dikkat ettiniz mi? insan yüzleri kağıt paralarda önden, madeni paralarda ise yandandır. madeni paralarda yer çok küçük olduğundan, kabartma tekniği ile bir yüzün tam detayını vermek mümkün olamamaktadır. yandan bir profil kişiyi daha iyi tanınır kılmaktadır.

    *
  • gerekli olduğunda cebinizde olmayan
    gereksiz olduğunda cebinizde ağırlık yapan metal parçacıklar
  • faik 1 tl olanlarına hastadır.
  • türkiye'de geçerli kanunlara göre üzerinde yazan birimin 50 katına kadar alışverişlerde kullanılabilir. yani bakkaldan aldığımız bir pergel, bir silgi bir de gofret 50 lira tutarsa ellisini de madeni 1 lira verebiliriz.
  • buldu beni yine. dayanamadım yine. heb peşimde. başıma türlü belalar açtı. aşüfte!

    yarısı tramvay, yarısı metro, diğer yarısı da at adam olan, elit semtimin gübgüzel toplu taşıma aracına binip, şehrin merkezine gitmeye çalışıyordum. şehrin merkezi dediğim yer de taksim. "şehir merkezi" demek hep daha havalı geldiğinden öyle didim. hem taksim demek de doğru değil. beyoğlu lan!

    bir yerde aktarma yapmak için indim. toplu taşıma aracı, o mevkide kendine metro süsü vermişti. aşağılardaydık. "özenmiş çocuk" dedim, ses etmedim. aşağıdan yukarı çıkmam lazımdı. yürüdüm. epey yürüdüm. gün ışığının göründüğü son merdivene geldiğimde önümde güzel bir kızın olduğunu gördüm. "önündeymiş işte ulan güzel olduğunu da nerden gördün" diye soranları kınayıp, kafalarına tebeşir fırlatıyorum. hemi de beyaz değil. böyle kırmızıya özenmiş, pis pempe tebeşirler olurdu, hatırladın mı? aha onlardan. tahtaya yazıldığında gözükmezlerdi. ne de adilerdi. pisler! evet, neyse. saptırttırdınız beni. sonra ben sapık oluyorum. yine gereksiz kızdım, pardon.

    kız güzeldi, evet. çok güzeldi. yüzünü gördüm çünkü. yüzüne güneş vurup, aydınlattığında, yüzünün sağ tarafıyla dönüp güldü bana. ben gülmedim. çünkü malım. bunu biliyorsunuz zaten. mevzu bu değil. mevzu bozuk para. kız dönüp güldüğü anda, o tanıdık sesi duydum. nerede olsa duyar, tanırım zaten: lanet olası bozuk para sesi.

    merdivenlerden yardırmış geliyordu. "şıngır şıngır" bir deli ezgi tutturmuş kendine, üstüme üstüme koşuyordu. niyeti belliydi: beni baştan çıkarmak. evet, yine başardı, lanet olsun!

    dibimde bitmişti. çok hızlıydı ama. beni de geçip, gitti. peşinden koşmamı istiyordu. kız bana bakarken, ben o'nun cebinden düşen 1 tl'nin peşine düştüm. çok pis koştum hem de. tam en aşağılara gidecekken, acımadan üstüne bastım. ayağımın altındaydı ama, en ufak yanlış hareketimde kaçabilirdi de. temkinlice eğildim. domaldım da diyebilirim. senkronize hareketler eşliğinde onu elime aldım. tozluydu. iki elimin avuçları arasına aldım. elimin nemiyle onu pakladım. "benimsin nazlıcan. benimsim berivan. artık ağlama nolur amına koyim" deyip, teselli ettim ve ufak sağ cebime soktum onu. sonra yoluma devam ettim. kız merdivende, bana dönüp güldüğü yerde duruyordu. yüzünde, daha samimi bir gülümseme vardı. o'ndan düşen paranın peşine, o'nun için düşüp, bu denli başarılı bir performans sergilediğim için mutluydu. hiç kıpırdamıyordu. merdivenleri, tek tek, ağır ağır yürüdüm. tam yanına geldim. bana baktı. yüzü, tam karşıdan bakınca daha güzeldi. gözleri, güneşli yeşildi. gülünce sağ yanağında zeytin çekirdeğini andıran bir gamze çıkıyordu. sol gözünün üstüne düşen, güneşin parlattığı bir kahkülü vardı. kahkülünü kulağının arkasına attı. tekrar güldü. ben yine gülmedim. yanından öylece geçtim. geçerken de içimden geçenleri, biraz yüksek fısıldadım:

    -ne var yerden buldum ki amina koyim!
  • an itibariyle ytl cinsi karaborsaya düşmüştür bunların...
    saat: 8.00 otobüste 5 ytl uzattığım karşı otobüsünün bozuk yok mu abla demesiyle bozuk para maceramız başlıyor!!!!!!!...
    saat:8:40 mecidiyeköy'den binilen taksiye istikamet korkarak söyleniyor,cepte bir 2,5ytl bir de 50ytl var.taksici 50 ytl'ye yeltenmeden 2,5ytl'yi kapıp tüyüyor.

    saat:08:50 adliyedeyim.karnım aç,bisküvi çay aldım abla bozuk yok dedi sonra verirsin...eyvallahhh..

    saat:09:00 fotokopi çektirdim.50ykr tuttu.bozuk yokmuş,para almadılar...
    bu 50'lik sayesinde işlerimi bedavadan hallediyorum.

    saat 10:00 taksiye bindim,işe döneceğim.artık gideceğim mesafe 20 ytl tutar bunu da bozar diye düşünüyorum.50 ytl'yi uzattım,abla bozuk yok mu dedi...nasıl olur yaaa,,kamera şakası mı bu..bu 50'liğin beni terk etmeye niyeti yok,taksicinin de 20ytl'yi bana bırakmaya.karşılıklı bekleşiyoruz ve sonunda 30ytl'yi 30tane 1 ytl cinsinden ödüyor.çantamda 30ytl'nin ağırlığı söylenerek ofise dönüyorum...
  • ülkemizde 12 eylül'den nasibini almış bir başka varlıktır bozuk para... 12 eylül öncesi var olan tüm paralar tedavülden kaldırılarak yerlerine yenileri çıkartılmıştır. ama nasıl yeniler... alüminyum alaşımdan yapılan bu "yeni" paralar, insanların gözünde hiçbir kıymet ifade etmez varoldukları dönem boyunca. zira hafiftir, hafifliği kalitesiz bir izlenim uyandırır... "poyrazda uçar dikkat et" uyarılarının müsebbibidir bu alüminyum paralar... insanların büyük çoğunluğu bu paraları beğenmemiş, benimseyememiş, dolayısıyla bozuk paranın zihindeki kıymeti azalmıştır...
  • gümüş, bakır, nikel gibi madenlerden yapılan bu paraların madeni değeri nominal değerinin altında olduğundan bozuk para diye adlandırılmaktadırlar.
  • inşaat malzemesi olarak kullanılabilir...

    http://www.fincher.org/misc/pennies/index.shtml
hesabın var mı? giriş yap