• yamyamların bournemouth fc başlığı yerine doluştuğu ingiltere'nin güzelim güney şehri.
  • yaz aylarında, square denen yerde oturarak bir kez ıslık çalıp merhaba diye bağırdığınız taktirde, 2 dakika içinde 30'a yakın türkü toplayabileceğiniz kasaba.
  • kasaba merkezinde karsilasacaginiz 10 insandan ikisi ispanyol, ikisi italyan, ikisi leh, biri latin, biri alman, biri turk ya da kurt, geri kalan son kisisi de ingilizdir.

    buraya ingilizce ogrenmeye gelen cesitli ulkelerden bu ogrenciler yine kendi memleketlerinden gelen insanlarla vakit gecirirler. dolayisiyla bournemouth merkezinde ingilizce konusuldugunu cok nadir duyarsiniz.

    bournemouth'a dil ogrenmeye gelmeyi planlayan, bu arada da sozlukte kasaba hakkinda ne yazilmis diye merak edip burayi okuyan insan... evet, sen. lafim sana:

    amacin eger yurtdisinda gezip-tozmak, askerlikten kacmak, gonlunce eglenmek, baba parasini biraz da bournemouth gibi bir cennette yemek falan ise hic dusunme gel. burasi gibi bir yer cok zor bulursun.

    ama amacin eger ingilizce ogrenmekse hic gelme, burada ingilizce ne duyabilirsin ne de konusabilirsin.
  • altı sene yaşadığım huzur kasabası.
  • premier lige çıktığı gün bir championship manager efsanesi daha gerçekleşmiş olacaktır.
  • ingiltere'nin güneyinde yer alan genellikle emeklilerin veya dil ögrenimi icin gelmis yabancıların rağbet ettigi bir kent. suç oranın oldukça düşük oldugu bu kentin çok güzel bir sahil şeridi vardır.bu kentte ingilterenin diğer bölgelerine kıyasla çok daha düzgün bir ingilizce konuşulmaktadır.
  • insanı çocuk olup yuvarlanmaya teşvik eden golf sahaları, nefis fish and chipsi, elinizde fotoğraf makinesi görünce hemen profilden poz veren, sonra gelip fıstık isteyen sincapları, 2 günde bir başka türklere rastlayışımla hatırladığım huzur dolu yer. insanlar ya çok yaşlı ya gencecik ama hepsinin kanı kaynıyodu. sokakta dakikalar boyunca durmadan öpüşen çok yaşlı bi çift vardı mesela, sinema izler gibi izlemiştik küçük yaşımız itibariyle. bi de kliplerden fırlama genç gruplarının, insanı içine çeken denizde yüzüşlerine seyirci kalmıştık, o soğukta bikiniyle dolaşmayı bile hayal edemediğimiz için.
  • ingiltere nin yazlık bölgesidir. uzun bir sahil şeridine sahip mavi bayraklı plajları vardır. çok güzel evler vardır burada bir de dil okullarıyla meşhurdur. hava sıcaklığı bizim yaz diye tabir ettiğimiz inanılmaz sıcakların uzağındadır ama 26 dereceye sahit olunmuştur. aynı zamanda ingilizlerin denize girmesine seyirci kalınmıştır nitekim okyanus hiçbir zaman ısınmamakta ve su her daim buz kokmaktadır. oldukça yeşillik bir yerdir ve bahçeleriyle meşhurdur aynı zamanda. yazın öğrenci akınına uğrar nüfus patlaması yaşar. kızları gayet bakımlıdır bir de her milletten insan bulundurmaktadır sadece ingilizlerin yaşadığı bir mekan değildir. ingiliz aksanının hat safhalarının yaşanması ilk başlarda şok yaşatmaya yeterlidir. bir de yazlık yer olması yağmur olmadığı anlamına gelmez, her daim yağmura hazır bir şekilde beklenmelidir. çevresinde adam gibi bir kebapçı yoktur, bu da ister istemez kendin pişir kendin yeolayına iter. belirli bir türk nüfus barındırmaktadır, her an rastlayabilirsiniz özellikle yazın dil okuluna gelenler. yapacak doğru düzgün birşey yoktur memleket hasreti çektirir ingiltere nin tamamında olduğu gibi. ama tolkien'in mezarını halen bulamadığım ve burdaki gençlerin bunu bilmiyor olmasına fazla şaşmadım nitekim boğaziçi universitesinde de tevfik fikretyatmaktadır manzaranın yanında ama birçok kez bilinmediğine sahip olmuştum. (bkz: ayıp)
  • 2011 yılında çalıştığım yerden ücretsiz izin alıp 2 ay kaldığım dünya tatlısı kasaba. filmlerdeki hatta masallardaki gibi bir evde kaldım. bahçeli, müstakil 3 katlı bir evdi. vejetaryen, hayvan sever bir karı kocanın eviydi bu. 90 yaşında bir kaplumbağa, arka bahçede tavşanlar ve evin içinde 2 kediyle birlikte yaşıyorlardı. bana çatı katı odalarını verdiler. bisikletle bol ağaçlı yollardan geçerek okula gidip gelirdim. holly taylor isminde acayip kafa bir hocam vardı. her fırsatta geziyordum, tesco marketten yiyecek alışverişimi yapıyordum. primark'a da sık sık giderdim. sık sık yaptığım şeylerden biri de derslerden kaçmaktı. cuma günleri araplarla birlikte camiye gidiyorum diye dersten çıkardım. sonra biri beni ispiklemiş ki bir cuma günü çantamı alıp çıkarken hoca tarafından "kadınlar cuma günü camiye gitmiyorlarmış, çıkarsan seni yok yazacağım" diye uyarılıp oturdum oturduğum yerde. güzel günlerdi..
  • 99,00 ve 01 yillarinda cocukluk yazlarimi gecirdigim, plajlarinda fink attigim, zoo & cage adli barda 00 yilinda japonlar ve turkler olarak bilimum ingiliz ve almana daldigimiz, kavga cikinca, dj'in turkce "turklere saldiriyorlar hucuuum" anonsuyla cage adli barda neden bu kadar cok tarkan ve bilimum turkce sarki calindigini anladigim, bu anonsla beraber cagenin kapilarindan suruyle turk cikmasina sahit oldugum, ingilterenin londradan sonra yasanacak en guzel yeri olduguna kanaat getirdigim tatil sehri. neredeyse hergun duzenlenen sahil festivallerinde birbirinden guzel her ulkeden insan gorebilirsiniz.
    ayrica okyanusta oyle gelgitler olur ki, siz kiyida denizdeyken bir de bakmissiniz ki sular yukselmis ve denizin tam ortasindasiniz. ya da gece denizin ortasina koydugunuz botunuz sabaha sularin cekilmesiyle beraber kumlara saplanmis olabilir.
    ama herseyiyle yasanilasi ve insanin icini ferahlatasi muthis bir yer.
    ayrica gittigim yillarda 174 ashley road da bir adana kebab house vardi, hala var midir bilmiyorum ...
    yolunuz ingiltereye duserse gidip bir gorun ...
hesabın var mı? giriş yap