• bugün yıl dönümü olan şey.
    yıl dönümleri kutlamaktan öte geriye dönüp süreci değerlendirmek için varmış gibi geliyor bazen.
    doğum günleri mesela.. 30'dan sonra her yıl ama beş yılda bir belki bir aya yayılan bir değerlendirme, düşünme süreci oldu. ne istiyordum, ne oldu, neden oldu?

    evliyken de zaman zaman konuşurduk nasıl gidiyor diye. konuşabildiğimiz zamanlarda pek de sorun yoktu galiba ya da olanlar göz ardı edilebilecek şeylerdi. asıl sorun iletişimimizin sekteye uğradığı, nasıl gidiyor diye sormadığımız o son üç sene olmuş olabilir.

    bizim için sorunun özgürlük, kısıtlanma, huzursuzluk vb olduğunu sanmıyorum. bana göre hiç biri yoktu çünkü. giderek "ben"e ilgi duymak, onu keşfetmeye çalışmak ya da ben olmayı istemekle ilgisi var sanki. hayat boyu birileri istedi diye bir şey yapıp, sonra ben ne istiyorum demek. keşke çocuk yapmadan önce söyleseydi diyorum bazen. çocuk sahibi olduktan sonra hayatını yaşamak istediğini dile getirmek bencilce geliyor hala. bazen de iyi ki çocuğumuz olduktan sonra söyledi diyorum. dünyaya bakışımı, algımı değiştiren, öğreten, onunla çocuk olmamı, kendi unuttuğum çocukluğumu severek büyümemi sağlayan bir çocuklayım. bazen hiç yalnız kalmadığım için bunalıyorum ama çoğu zaman yalnız olmadığımı bilmek güç veriyor.

    evlilikte de boşanma süreci ve sonrasında da büyük sorunlar yaşamadık. insanlar konuşa konuşa anlaşıp ayrılabiliyormuş.

    bu dört yılda kendimle ilgili keşiflerim oldu. üstesinden geldiğim çok şey de oldu. hiç yıkılmadım, ayaktayım havasında değilim çünkü yıkılmayı, yıkılacağımı hiç düşünmedim. hayat devam ediyor. bazen istediğimiz gibi bazen hiç tahmin etmediğimiz gibi.

    taa ilk gençlik yıllarımdan beri yapmak isteyip de yapamadığım şeyleri deneyimleme fırsatım oldu. kendimi çaresiz hissettiğim anlardan çok "bir yolu vardır, bakarız gidişata" rahatlığı oldu. bunda izmir havası da etkili olmuş olabilir. terapinin de desteği ile anksiyetemle başa çıkmada epey yol aldım.

    çocuğum, anne ve babasının arkadaş olduğunu, iletişimde olduklarını biliyor. bu onu rahatlatıyor. o öyle sansın, rahat hissetsin diye böyle değiliz. biz böyleyiz.

    bir insan her şey olsun istiyoruz; iyi *eş , sevgili, baba, arkadaş, çalışan olsun.. eski eşim iyi insan ve iyi arkadaş. dönüp bakınca ikimiz de evlilik insanı değildik ama iyi ki onunla evlenmişim. her şeyin bir son kullanma tarihi var, ilişkilerin de. bitince bitiyor. boşanma da demek ki zamanı gelmiş olmuş. ben , ilk dile getiren olmadığım için aklıma da gelmemişti ya da nasıl söylenir diye kaygısını yaşamamıştım. başka bir hayat istiyorum dediğinde peki dedim. başta istenmiyor olmak kırıcı gelmişti. şimdi istenmeyen ben değilim, istediği başka türlü bir şeydi galiba diyorum.

    hayat devam ediyor ve ne getiriyorsa hoş geliyor.
  • son 10 yılda boşanma oranı yüzde 84.5'lik artış göstermiş.
    1993'de 1785 iken,
    2003'de 3294 olmuş.
    2011'de 28370 çift boşanmış.

    ''efenim boşanmada olan artış, türk aile yapısının bozulduğuna işarettir''
    değildir efendim. boşanmanın artması bir şeylerin bozulduğuna işaret değildir.
    çünkü ayrıntıya inilirse, zaten bozuk olduğu görülür.

    peki neden eskiden boşanma az idi de, şimdi böyle?
    günün koşulları, toplumsal dayatmalar yüzünden, efendime söyleyeyim, kadının ekonomik özgürlüğünün olmamasından dolayı (ayrıntıya girersek; çok çocuk yaptığı ve çocuklarına bakamayacağı için, baba evine de dönüşü olamayacağını bildiği için) kadın dizini kırıp oturmak zorundaydı. zaten dayağını yiyip oturuyordu da.

    şimdi olmuş yıl 2013. nasıl bir manzara onu da resmedelim.
    kadın boşanma davası açıyor, boşanmak istemeyen koca tarafından öldürülüyor. http://www.sabah.com.tr/…nmak-isteyen-esini-oldurdu
    ya da yol ortasında bıçaklanıyor.
    http://www.aktifhaber.com/…n-bicaklandi-742367h.htm
    ha devlet nerde, orda tabi ki de. koruma sağlıyor. he işe yaramıyor gerçi, neyse dostlar alışverişte görsün.

    bu manzaralar batıda. bir de doğu kısımlara bakalım, bakmayalım mı? bakalım bakalım.
    doğuda boşanma yok arkadaşlar, talebin halinde de töre adı altında öldürülüyorsunuz.
    http://www.milliyet.com.tr/…/03/07/guncel/agun.html

    kocasından dayak yemesine rağmen boşanmayan kadın tartışılıyor, o cümle öyle değil, dayak yiyor boşan-a-mıyor.

    çözüm ne peki?
    insanlarımızın doğduğu andan itibaren eğitilmesi, doğru düşüncelerin dikte edilmesi falan.
    bu en az 3 nesil herhalde. olacağından değil de işte, yazayım, iş olsun.
  • "boşanma budur işte: artık sevmediğin insanlardan istemediğin şeyleri geri almak"

    ( zadie smith - inci gibi dişler, 9. baskı, s.9 )
  • bir kere ağızdan çıktı mı bu kelime, üzerinden kaç yıl geçse de gerçekleşiyor sanırım. ilk kavganızda boşanırız olur biter canım dediniz mi, bu ihtimal hep aklınızın bir köşesinde yer ediyor. sıkışılan her anda da ona sarınıyorsunuz. ve gün geliyor, şakayla karışık yıllardır söylediğiniz şeyin hiç de kolay olmadığını görüyorsunuz. ne kadar kararın doğru olduğuna iki taraf da inansa da, gidip de adliyeye o dilekçeyi verince, işin ciddiye anlaşılıyor. gözlerden akan yaşlara engel olunamıyor. insan aklına hep ama hep iyi anılar geliyor. eski fotoğraflara bakınca, aslında mutlu olduğumuz günler de varmış, bunca yıldan sonra ben yalnızlığa nasıl alışacağım diyor insan.

    evet ne kadar takılmamaya çalışılsa da, travmatik bir durumdur. allah kimseye göstermesin.
  • çocuk varsa da yoksa da zor olandır. ne kadar birbirinizden nefret etseniz de, çocuk olsa bile ve çocuğa rağmen birbirinizi görmeyecek olsanız da zordur. birlikte kurduğunuz, maddi manevi her anlamda yokluğa katlanarak inşa ettiğiniz dünya yıkılacaktır. sezen aksu'nun son bakış diye bir şarkısı vardı. o son bakıştaki gözler kaldı aklımızda diye, o son bakış bir duruşma salonunda atılır ve gidilir.

    zaman geçtikçe daha az acıtır. bir süre sonra ise acıtmaz olur. çocuk varsa iyi bir eş olamadı ama iyi bir baba olmayı beceremedi hala beceremiyor diye üzer. velhasıl kelam o kadar kolay sevgiliden ayrılmaya benzemez. yatak odası takımı, oturma odası takımı paylaşmak bile yıpratır. her şey maddiyata dökülür, pisleşir. ego tatminleri devreye girer, aileler karışır, olmadık şeyler söylenir. hiç bir şey bulunamazsa boşandıktan sonra iş yerinize yakın olduğu için oturmaya karar verdiğiniz semte laf edilir.

    düşünüldüğü kadar kolay değildir ve evlenmekten çok daha zordur. evlenmeden iki değil on iki kez düşünmeyi gerektirir.
  • birçok kişi boşanma davaları konusunda sağlıklı bilgiye ihtiyaç duyuyor sanırım. bu yüzden boşanma davası süreci ile ilgili olarak, kısa da olsa hukuki bazı bilgiler vermek isterim.

    baştan belirtmeliyim ki, fiilen avukatlık yapmıyorum. avukat meslektaşlarımdan gelebilecek itirazlara karşı ise, "bilginin kimsenin tekelinde" olmadığını, ülkemizde özellikle hukuk davalarında kişinin kendi davasını kendisinin takip edebileceği, zorunlu vekâlet sisteminin bulunmadığını, burada yapılan açıklamaların "hukuki danışmanlık hizmeti" de olmadığını belirtmek isterim.

    boşanma davası öncesinden başlayalım; süreç zor ve yıpratıcıdır. boşanma kararı da kolay alınabilecek bir karar değildir. aile birliğinin devamı ve sorunların çözüme kavuşturulması konusunda yapılabilecek denenmiş ve ortak bir noktada buluşulamamış ise boşanma son çare olarak düşünülmelidir. evliliğin; taraflara, çocuklara hatta topluma yarardan çok zarar verme olasılığının bulunduğu noktada, artık boşanma istek ve iradesinin ortaya konulması gerekir. özellikle ilişkilerin yıpranmaya başladığı noktada, tarafların aklıselim ile hareket edebilecek yakınları, arkadaşları bulunuyor ise birçok evlilik boşanma noktasına gelinmeden kurtarılabilecektir. bu konu belki daha sonra ayrıca ele alınabilir.

    boşanma davalarında yetkili mahkeme; eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir. burada seçimlik bir yetki söz konusudur. daha açık anlatımı ile, boşanma davayı açmayı düşünüyorsanız ya mernis'e kayıtlı adresinizde bu davayı açmanız ya da eşiniz ile son altı ayda hangi adreste birlikte oturduysanız ora mahkemesinde boşanma davasını açmanız gerekir. bu iki yerde de davayı açmak istemezseniz ne olur? örneğin eşiniz ile son 6 ayda istanbul'da oturdunuz. mernis adresinizi izmir'e aldırdınız. daha sonra ankara’ya kendi anne babanızın yanına gittiniz. davayı ankara'da açmak istediniz. davayı ankara'da açmanız da mümkündür ancak karşı taraf süresi içinde yetki itirazında bulunur ise bu itiraz kabul edilecek hem yargılama süreci uzayacak hem de dava dosyanız karşı tarafın itirazında belirttiği yer mahkemesine gönderilecektir. bu yüzden mümkün mertebe ya mernis adresinizde ya da son altı ayda birlikte yaşanılan yer mahkemesinde davayı açmanızda yarar olacaktır.

    boşanma davalarında görevli mahkeme; aile mahkemesidir. bulunduğunuz yer küçük bir yer ise ve kurulmuş bir aile mahkemesi bulunmuyor ise, "-aile mahkemesi sıfatıyla- asliye hukuk mahkemesi"nde davanızı açmanız gerekir. dilekçenizin başlığına bu ibareyi yazmanız yeterli olacaktır.

    özel boşanma nedenlerini (zina, cana kast, suç işleme, terk, akıl hastalığı vs.) dışarıda bırakacak olursak, genel boşanma davası türünü (tmk 166 m.); evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı çekişmeli genel boşanma davası (tmk 166/1 m.) ve anlaşmalı boşanma davası (tmk 166/3 m.) olarak ikiye ayırabiliriz.

    boşanmanın en pratik ve kolay yolu olan anlaşmalı boşanma davasından başlayalım. anlaşmalı boşanma davası için; - evliliğin bir yıldan fazla sürmesi - tarafların boşanma ve sonuçları (tazminat-nafaka, diğer mali haklar vs) konularında bir protokol çerçevesinde anlaşmış olmaları ve - boşanma ve anlaşma iradelerini bizzat mahkeme huzurunda özgür iradeleri ile beyan etmeleri gerekir. anlaşmalı boşanma davası için taraflar, protokol ile boşanma isteklerini belirtip, maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk ve iştirak nafakası ödenip ödenmeme ve miktarı konularında anlaşmış olmalıdırlar. bu protokol duruşmada okunur ve tarafların bunu kabul edip etmediklerini sözlü olarak da beyan etmeleri istenir. müşterek çocuğun velayeti konusunda mahkeme protokol ile bağlı değildir. mahkeme protokolde taraflar için uygun görebileceği değişiklikleri de yapabilir. uygulama genelde mahkemeler taraflar arasındaki protokole çok fazla müdahil olmazlar. ancak çocuğun velayeti konusunda öncelikle çocuğun yararları gözetileceği için örneğin protokolde çocuğun velayeti babaya bırakılması konusunda taraflar anlaşmış olsalar bile, çocuğun yaşı, annenin bakım ve şefkatine muhtaç olması, anne ve babanın maddi-manevi durumları gözetilerek velayet hakkının anneye verilmesi konusunda protokolde değişiklik yapılması ve tarafların bunu kabul etmesi istenebilir.

    anlaşmalı boşanma davasında, mahkemeler yoğunluklarına göre, genelde yakın duruşma günü verirler. taraflar protokol çerçevesinde anlaşmışlarsa ve duruşmada hazır olurlarsa dava genelde tek duruşmada biter. daha hızlı boşanma sağlanmış olur. boşanma kararı verilir ise aynı gün kararı veren mahkemeye istinaf ve temyizden feragat dilekçesi verilebilir ise boşanma kararı aynı tarihte kesinleşmiş olur.
    taraflar arasındaki evlilik birliğini temelinden sarsan geçimsizlik, anlaşmalı boşanma ile sonuçlandırılamıyor, taraflardan birisi boşanmak istemiyor veya boşanmanın fer'i sonuçları konusunda taraflar anlaşamamış iseler bu durumda çekişmeli boşanma davası açılması gerekecektir.

    evlilik birliği içerisinde eşlerden birisi karşı tarafa hakaret ediliyor, küçük düşürücü davranışlarda bulunuyor, eşini aldatıyor, tehdit, yaralama vs. gibi eylemlerde bulunuyor ise ve bu durum yargıtay uygulamalarına göre "evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına" neden olan bir boşanma nedeni olarak kabul edilecektir. bunun yanında cimrilikten, ağız kokusuna, tedavi edilebilecek bir hastalığı tedavi ettirmemekten, aile bireyleri ile görüşmenin engellemesine kadar birçok neden de geçimsizlik nedeni olarak kabul edilmiştir. sınırlı sayı ilkesi burada geçerli değildir. daha birçok benzer neden evlilik birliğini temelinden sarsan geçimsizlik nedeni olarak kabul edilmiştir. her davada bunlar tarafların durumuna göre somut olay çerçevesinde mahkeme tarafından değerlendirilecektir.

    anlaşmalı boşanma davasının aksine, çekişmeli boşanma davası, dilekçelerin sunulması aşaması ve duruşmada delillerin toplanması, tanıkların dinlenmesi, sosyal hizmet uzmanı bilirkişi raporu alınması gibi nedenlerden dolayı, bulunduğunuz yere göre farklılık gösterecek şekilde, daha uzun süreçte sonuçlandırılacaktır.

    tarafların, geçimsizlik nedeni olarak dilekçelerinde ileri sürdükleri hususları hmk' da belirtilen usulüne uygun delillerle kanıtlamaları gerekir. tmk 184/3 maddesi gereğince, hmk' dan farklı olarak; tarafların ikrarları hâkimi bağlamaz. boşanma davalarında yemin deliline başvurulamaz. bunun dışında taraflar iddialarını, tanık beyanları (akrabaları dahi olsa), yazılı senet veya belgeler, bilirkişi raporu (sosyal hizmet uzmanı raporu), dijital veriler, cep telefonu kayıtları, sms, hts kayıtları ile kanıtlayabilirler. konusu ve elde edilmesi suç teşkil eden kanıtlar boşanma davalarında eşler arasında genelde boşanma davalarına münhasır olarak kanıt olarak kabul ediliyor olsalar dahi karşı tarafın şikayeti ile bu fiilleri işleyenler hakkında ceza soruşturması açılabileceğini de gözden uzak tutmamak gerekir. bu yüzden boşanma kararının alınmasından sonra, boşanmayı kolaylaştırmak için kanıt elde etme adına konusu suç teşkil eden davranışlardan uzak durmak gerekir.

    şayet karşı taraf ile tazminat ve nafaka konularında anlaşamaz iseniz; çekişmeli olarak bir boşanma davası açmanız halinde, karşı tarafın boşanmaya neden olan olaylardaki kusuru nedeni ile maddi tazminat, manevi tazminat, çalışmıyor iseniz kendiniz için yoksulluk nafakası, müşterek çocuklar için dava açıldığı tarihten itibaren tedbir nafakası, dava sonunda iştirak nafakası almaya hak kazanabilirsiniz.

    bunları ayrı ayrı incelemek gerekir ise;

    maddi tazminat talebinin kabulü için, talep edenin boşanmaya neden olan olaylarda karşı tarafa göre daha az kusurlu olması gerekir. eşit kusur halinde maddi tazminata hükmedilmez. bunun yanında, boşanma nedeni ile mevcut veya beklenen menfaatlerin zedelenmesi gerekir. maddi tazminat miktarı belirlenirken boşanma nedeni yanında tarafların yaşı, ekonomik ve sosyal durumları, meslekleri, tekrar evlenme şansları vb. gibi durumlar da nazara alınır.

    manevi tazminat talebinin kabulü için, yine maddi tazminatta olduğu gibi talep edenin diğer eşe göre daha az kusurlu olması ve boşanmaya neden olan olaylar yüzünden kişilik haklarının saldırıya uğraması gerekir. kişilik haklarına saldırı teşkil eden davranışlara, hakaret, aldatma, her türlü küçük düşürücü davranış örnek olarak verilebilir. mahkeme tarafları eşit kusurlu kabul ederse her iki taraf da karşı taraftan maddi ve manevi tazminat alamaz, bu talepleri mahkeme tarafından reddedilecektir.

    yoksulluk nafakası talebinin kabulü için, talep eden tarafın boşanma ile yoksulluğa düşecek olması ve karşı tarafa göre daha ağır kusurlu olmaması gerekir. bu duruma göre, taraflar eşit kusurlu ise talep eden taraf boşanma ile yoksulluğa düşecek ise kendisi lehine yoksulluk nafakasına hükmedilebilir. yoksulluk nafakası ile ilgili olarak kadınlar lehine pozitif ayrımcılık yapıldığı söylenebilir. örneğin her ikisi de işsiz olan taraflar eşit kusurlu olarak boşanmış iseler kadın lehine yoksulluk nafakasına hükmedilebilinir. kocanın her ne kadar işi olmasa da asgari ücret seviyesinde gelirinin olması gerektiği kabul ediliyor. sağlık veya başka nedenlerle boşanan kocanın çalışamaz olması halinde bu durum ayrıca değerlendirilebilir. her somut olayın farklı özelliklerinin olabileceği unutulmamalıdır.

    boşanma davası sonunda müşterek evlilikten olan 18 yaşından küçük olan çocukların velayetleri taraflardan birisine verilir. velayet konusunda öncelikle çocukların menfaat ve yararları gözetilecektir. tarafların durumları uygun değil ise çocukların velayetleri anneye veya babaya verilmeye de bilinir. bu durumda çocuklara vasi atanması gerekecektir. çok istisnai hallerde uygulanabilir. velayet konusunda karar verirken mahkemeler sosyal hizmet uzmanı bilirkişiden rapor aldıracaktır. çocukların yaşları, cinsiyeti, eğitimi, özel durumları tarafların durumları gözetilerek velayet taraflardan birine verilir. çok özel durumlar bulunmadıkça kardeşlik bağının zedelenmemesi için küçük çocukların velayetleri genelde aynı tarafa verilecektir. çocukların yaşları küçük ise, anne bakım ve şefkatine muhtaç olmaları nedeni ile annenin çocuklara sağlık ve psikolojik açıdan bakmaya engel bir durumu da yok ise, genelde küçük çocukların velayet hakkı anneye verilecektir.

    çocukların velayeti karşı tarafa verilmiş ise, diğer eş; çocuklar için ayrı ayrı olmak üzere, çocuklar 18 yaşını doldurana değin, çocuklarının bakım ve eğitim giderlerine katkı olarak “iştirak nafakası” ödeyecektir. iştirak nafakası miktarı diğer nafakalarda olduğu gibi tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına göre, çocukların özel eğitim, sağlık gibi durumları gözetilerek belirlenecektir.

    boşanma davası açan taraf kendisi için ve müşterek çocuklar kendisinin yanında bulunması halinde çocuklar için ayrı ayrı, boşanma davasının açıldığı tarihten hükmün kesinleşeceği tarihe kadar geçerli olmak üzere, “tedbir nafakasına” karar verilmesini talep edebilir. boşanma davasının açılması ile eşlerin ayrı yaşama hakkına sahip oldukları kabul edilir. mahkemeler genellikle ekonomik ve sosyal durum araştırması sonucunun mahkemeye ulaşmasından sonra; özellikle dava açan kadın ve çocuklar lehine ayrı ayrı olarak uygun göreceği tedbir nafakasına hükmedecektir. davayı kendiniz açacak iseniz, karşı taraftan tedbir nafakası talep etmeyi unutmamalısınız.

    mahkemece boşanmaya karar verilir ise, hükmolunan "tedbir nafakasının" talep eden eş işin "yoksulluk nafakası" olarak devamına, çocuklar için ise "iştirak nafakası" olarak devamına karar verilecektir. boşanma davasından sonra, “nafakanın azaltılması veya artırılması” veya “velayetin değiştirilmesi” için ayrıca dava açılabilir.

    son olarak, boşanma davalarında hak kaybına uğramamanız için bu davaları bir avukat aracılığı ile takip etmeniz yararınıza olacaktır. ancak maddi durumunuz iyi değilse ya da başka nedenlerden dolayı avukat tutmak istemiyorsanız boşanma davasını kendiniz de açarak, davayı yürütebilirsiniz. boşanma davasında özellikle, geçimsizlik nedeni olarak ileri sürdüğünüz hususların usulüne uygun kanıtlarla kanıtlayabileceğiniz hususlar olmasına dikkat etmelisiniz. hukuki sonuç doğurmayacak gereksiz ayrıntılar, süreci uzatacak, mahkemeyi ve tarafları yoracaktır. sürecin zaten kendisinin yıpratıcı olduğu düşünülürse, bundan özellikle kaçınmanız iyi olacaktır.

    şimdilik bu kadar bilgi yeter sanırım.

    kimsenin hak kaybına uğramayacağı, herkesin hakkını bilip usulüne uygun olarak kullanabileceği güzel, mutlu ve sağlıklı günler dilerim.

    not: yargı bağımsızlığının büyük yaralar aldığı günümüzde, bir yara daha açılmasın diye, baroların haklı mücadelesine destek vermenizi beklerim. ülkemiz ve çocuklarımız için…
  • esasen boşanma sebebiyle mutsuz evlilikler bitirildiği için toplumdaki mutlu evlilik oranı artıyor.
    bir bakıma toplumun refah düzeyi artıyor. evet.
  • evrim ağacı yazmış..

    ilgimi çeken nokta, aşkın boşanmaya giden bir neden olmasıydı. aşk evliliklerinde evliliğin temeline alınan aşk bitince evlilik de daha yaygın olarak bitiyormuş. uzun yıllar ilişkisi olup evlendikten 1 yıl sonra boşananlar da aşkı bitirip mi evlenmiş oluyor acaba?

    içimi biraz rahatlatan bir nokta da boşanmadan 1-2 yıl sonra çocuklarla yapılan çalışmalarda okul başarısı, mutluluk vb konularda evli bireylerin çocuklarınkinden farklı olmaması oldu. çocuklar yeni koşullara uyum sağlıyorlar. mutsuz evlilik içinde büyüten çocuklarsa sürekli bu duruma maruz kalıyor denilmiş.

    toplumsal bakış açısına da yer verilmiş. benim de çevremde boşanmayı bir başarısızlık ve dışlanma nedeni olarak gören insanlar var(dı). biz evliyken haftanın 3-5 günü evimizden çıkmayan insanlar boşanmadan sonra bıçak gibi kesti bağları. boşanan insan yalnızlaştırılıyor, en azından eski çevresi tarafından. sonra yıllar içinde onu "boşanmış" olarak kabul eden yeni bir çevre edinebiliyor. toplumun kadına bakışı erkeğe olandan daha farklı. bu, yaşanılan yere de bağlı. ankara'da dul kadınken izmir'de bekar anneyim. iki şehrin durumu karşılayışı farklı. bu arada kimliğimizde dul değil bekar yazıyor. boşanma oranının yüksek olduğu bir şehirde olmak uzaylıymışız gibi görünmememizi de sağlıyor. ben çalıştığım yerde, çocuğum okulda kendi ile benzer koşullarda olan insanları görüyor. ben normal görüneyim diye millet boşansın demiyorum, boşanmanın normal karşılanacağı bir ortamda yaşamak istiyorum.
  • erken boşanma hayat kurtarır.
  • yasaklanası eylem. allah'ından bulun ey boşananlar. kaçıncı kez sınavına girdiğimi ben hatırlamıyorum şu dersin. burada bana ergen atarı yaptıracak kadar illallah ettirdi ya, asıl boşanmaya lanet olsun.

    (bkz: ders çalışmamak için yapılan anlamsız hareketler)
hesabın var mı? giriş yap