• adamlar şaheser gibi oyun yapmış yapmasına da üç gündür daha oyunun en baslarinda bonfire etrafında toplanmış dalyaraklar elime verip verip duruyor amk arkadan hayvanın biri de kapıyi yumrukluyor demek ki artık nasıl bişeyse o ipne hepten anami sikecek, azmettim bırakmayacağım. kol gibi oyun.
    (bkz: ne sandın yharnaaaam)
    (bkz: yharnam merkez otuz cm herkes)

    edit: ilk boss cleric beast e gelmiş bulunmaktayım. oyunun baslarinda onlarca kez ölüp oyunun dinamiklerini öğrendikten sonra sizi inanılmaz içine çeken bir oyun yapmış adamlar. harikulade.

    edit: amygdala da biraktim amk.
  • lore'u konusundaki en güzel kaynak linktedir. kitap gibi okuyun, okutun ve oyuna bakış açınız değişsin

    tl, dr isteyenler için özet geçmeye çalışacağım, her konsepti tercümeye kasmadan. genel olarak yazar oyunun içerisindeki bilgileri toparlayarak bir roman hazırlamış, bunların içerisinde kendi fikri/yorumu olanları () ile kendi görüşlerimi ise [] ile belirteceğim.

    bölüm 1 - byrgenwerth okulu ve vacuous spider

    herşey byrgenwerth'te (kısaltma "bw") başlıyor. bw şehirden biraz uzakta göl kenarında kurulmuş olan bir okul ve burada doğa ve evren üzerine araştırmalar yapılmakta. bu akademisyenlerin başlıcaları bw'nin başı olan master wilhelm, laurence, micolash ve carrly

    master wilhem bw'nin kurucusu ve burada insan zekasının sınırlarını anlamak için araştırmalar gerçekleştiriyor. bütün karakterlerin ondan usta olarak bahsetmesi, aralarındaki en kıdemli kişinin o olduğunu gösteriyor

    lawrence çok kilit bir karakter olmasına rağmen hakkındaki bilgilerin kıtlığı sebebiyle daha enigmatik. grand cathedral'deki yaratık kafatasına dokunduğumuzda master wilhelm ve lawrence'ın geçmişte yaptıkları bir konuşmanın anısına şahit oluyoruz, burada wilhelm lawrence'ı ihanet etmekle suçluyordu. healing church'un kurucularından biri olan lawrence görüş ayrılığı sebebiyle healing church'ü ikiye bölen kişi olarak önemli bir yer teşkil ediyor

    micolash, oyunun sonunda nightmare of mensis'de kapıştığımız boss'lardan biri. bw uniforması giymesi ve bw hakkında yaptığı açıklamalar sebebiyle onun da önemli/ eski bir akademisyen olduğu bilinmekte

    carrly ise oyundaki rune'lerden tanıdığımız dahi bir akademisyen. great one diye tabir edilen varlıkları bilinmeyen bir sebeple duyan, ancak dediklerini anlamadığı için kendini çizimler ile ifade edip runel'eri yaratan kişi

    bunların haricinde bu tayfadan olduğuna inanılan son kişi ise ilk avcı gehrman. upper cathedral ward'ın içinde gerçek (fiziksel) workshop'un kurucusu olan gehrman, örümcek boss'u öldürdükten sonra wilhem ve laurence'un isimlerini sayıklaması sebebiyle ilk akademisyenlerden ve wilhem ve laurence'ın yakın arkadaşı olduğu tahmin edilmekte

    görüşe göre bu akademisyenler bw'de araştırmalar yaparken yerin derinliklerine inip labirentleri buluyorlar, labirentlerde (pthemurian crpts) de bütün araştırmalarını değiştirecek bir şeye rastlanıyor: old blood. bu keşif hem insanın zihinsel ve fikisel limitlerini aşmaya olanak sağlayacak bir yapı ortaya koyuyor ve bw akademisyenleri bu eski kan'ı kullanıp insanoğlunun bir sonraki evrimine olanak sağlayacaklarına inanıyorlar. burada akademisyenler arasındaki büyük görüş ayrılığı ortaya çıkıyor ve akademisyenler ikiye bölünüyor, sadıklar ve radikaller olarak

    wilhem'e (ve onun yardımcısı carrlye) bağlı sadıklar evrimin insan zekasının limitlerini ortadan kaldırmaya odaklanıyorlar ve temel olarak insight olarak topladığımız gözlere tapıyorlar. nasıl karakterimiz insight'i arttıkça etrafaki yaratıkları vs görebiliyorsa wilhem'de bu bilgiye erişimi limitlerine kadar kullanarak insan zekasının en üst noktasına erişmeyi hedefliyor (ve başarıyor)

    laurence, miclolash ve gehrman'dan kurulu radikaller ise bu eski kan'ı kullanmaktan yana. bu kanın kullanımı ile insanları iyileştirerek healing church dedikleri kilise ve dini kurup, her taraftan insanların iyileşme için buraya gelmesini sağlıyorlar. ancak wilhem ve öğrencilerinin hep söyleidkleri gibi eski kan, korkulalacak bir unsur. insanları iyileştirdiği ve güçlendirdiği gibi aynı zamanda yavaş yavaş delirtip yaratıklara dönüşmelerine olanak sağlıyor. kurulan healing church'u bu iç kişi ayrı sorumluluklar ile yönetiyor, kilise ve kan verme kısmını laurence, buranın ar-ge, araştırma ve akademik kısmını yahargul'de yürüten micolash, idari düzen sağlama kısmı için workshop'u kilisenin içine kuran ise gehrman ve onun kurduğu avcılar ele alıyor.

    burada sonra yapılan araştırmalar ile ilk defa tam olmasa da bir great one yaratanın wilhem'e bağlı sadıklar olduğu tahmin ediliyor. wilhem bütün öğrencilerini ve bw akademisyenlerini deneylere tabii tutuyor ve sonunda rom'u kuvvetsiz de olsa bir "great one" yaratmayı başarıyor. burada yazar sonrasında rom'un hem diğer great one'lara göre çok korumasız ve savunmasız olması sebebiyle hem de bw'de wilhem'in işarate ettiği gölün içerisinde korunaklı olarak adeta saklanması sebebiyle aslında bir great one olmadığı, wilhem'in araştırmaları sonucunda muhtemelen bir bebek denek olarak kullanılarak yaratılmış bir canlı olduğuna işaret ediyor. rom'u öldürünce ortaya kin coldblood düşmesi ve great one coldblood düşmemesi sebebiyle, micolash'ın onunla dövüşşürken sürekli "ey cosmos bize de rom'a verdiğin gibi gözler bahşet" vb sözleriyle rom'un eskiden bir insan olup great one mertebesine yükseltildiğinin kanıtı şekilnde. yine bir tl,dr yaparsak wilhem uzun araştırmalar sonucu insanlardan great one benzeri yaratıklar yaratmanın yolunu açıyor ve başarılı oluyor

    (devam edecek)
  • dark souls 2 de bosslardan önce save ve ulaşım noktası olurdu bunda boss u temizledikten sonra save ulaşım noktası var. oyunu zor yapmak için ne yapacaklarını şaşırmışlar. kardeş bunu da insan oynayacak insan. işi gücü olan adam günde 15 dakika oyuna ayırabilse farmlaya farmlaya 1 yılda biter lan oyun bize de yazık.

    adını bloodborne yerine (bkz: git gel konya altı saat) koysunlar daha uygun bence.
  • git saatlerce oyna, save edeme, sonra alakasız bir yaratık minicik canıyla gelsin seni öldürsün, baştan başla.

    benim için oyunun özeti bu. bezdim ulan.
  • bu oyunu yapanın yedi ceddini sikeyim.
  • beyler toplanın bossları yazıyorum en alta da trick weapons ile oynanışın temellerini anlatıyorum.

    --- spoiler ---
    önce en güzel farm yerini yazayım:
    mergo's loft middle süper bir yer.şimdi de bosslar.

    cleric beast : ateşe dayanıksız ateşi verip yakın durup vurup vurup evade edin. yine ateş vur vur sonra evade.

    father gascoigne : ateşe dayanıksız yalnız can yarıya inince dönüşüp çılgın atıyor o ara ateşi verip yapştırdınız yapıştırdınız yoksa baştan.

    vicar amelia : ateşe dayanıksız bir de tek eliyle kolyesini tutuyor. o taraftan çalışacaksınız. çılgın atıp kendini iyileştirmeye kalkınca izin vermeden çökeceksiniz.

    witch of hemwick : eleman summon ediyor kendisi görünmez gezip arada gözüküyor kendi klonlarını çıkarıyor vs. summon ettiklerinden kaçıp ortada bir o tarafa bir bu tarafa koşun ortaya çıkınca vurun. çılgın atmaya başlayıp kırmızı palayınca evade edip vurun bu da tamamdır.

    blood-starved beast : ateşe dayanıksız. normal başlayın ama panzehiri , pungent blood cocktails ve ateşi hazır tutun. canı yarıya inince zehir saçmaya çılgın atmaya başlayacak sağa sola pungent blood cocktails sallayın oraya saldırınca çökün.

    darkbeast paarl : ateşe dayanıksız ama tam da değil . büyük çok uzun mesafeye uzanabiliyor roll roll ile bacaklarına yaklaşıp vurun elektiriği gidince çökün sonra ayağa kalkınca aynısı yapın biraz zor bir boss.

    shadow of yharnam : bunlar üçlü geliyor tekini temizlerseniz çılgın atmaya başlıyorlar o yüzden enerjilerini eşit azaltın sonra birini temizleyip hemen diğer ikisine dönün. birini daha temizleyince sonuncusuna verin cannon u. combatta bol bol roll roll evade evade.

    rom, the vacuous spider : bunda örümcekleri umursamayın vurun da vurun bir yuvarlanıyor bir de meteor gibi bir şeyler atıyor meteorla örümceklere yakalanmazsanız teleport olduğu yere hemen gidip çökerseniz kolay.

    one reborn : ateşe dayanıksız, bulunduğu yerin balkonlarında chime maidens var. önce chime maiden ları temizleyin sonra yakın vurup vurun. enerjisi azalınca bir şeyler döküyor yakın mesafedeyseniz asit gibi ondan kaçıp vurun temize havale.

    amygdala : büyük görüp korkmayın koşup bacaklarının arkasına vurun. enerjisi azalıp zıplayıp kaçmaya başlayınca peşini bırakmayın aynı yerden devam.

    micolash, host of the nightmare : bu eleman kaçıyor kaldıdığı elemnları umursamayın peşine takılın enerjisi yarıya gelince üst kata kaçıyor. üst katta kovalayın kapıyı üstüne kitleyince üst kata çıkıp aşaığa atlayın. sonra evade vur evade vur.

    celestial emissary : bunların grup halinde geliyor içlerinde biri boss onu bulup dalın. enerjisi azalınca büyüyor seçmemiz kolaylaşıyor evade vur evade vur kolay bir boss.

    ebrietas, daughter of the cosmos : bunun hareketlerini izleyin bir üstünüze dalıyor ondan evade edip vurun. enerjisi azalınca bir şeyler atıyor yine avde edip vuracaksını ortalama bir boss.

    martyr logarius : işte bu kazulet zor kaçıyor bir şeyler atıyor vuruyor vs. beşli attığından roll edin vurun ama o da aynen sizin gibi evade ede ede geziyor işte soldan büyük sallayınca sağında durup yapıştıracaksınız. enerji yarıya inince yere sapladığı kılıcı kırın kırmazsanız pek şansınız yok üstünüze gelince evade edip çökün sonra aynısı.

    mergo's wet nurse : bunun bıçaklarından uzak durup vuracaksınız canı azalınca durup bir vurma hareketi var bir deklon çıkartıyor klon çok dert değil ama tek atmasından kaçıp yapıştırın

    gehrman ve the first hunter: normalde zor hızlı kaçıyor hızlı dalıyor. bunu izleyeceksiniz dalıp budruduğu anlarda yapıştıracaksınız.

    moon presence : ilk başta kaçıp hareketlerine bakın evade edip yapıştırın. yeterince yaklaşırsanız kuyruğundan doğru yapıştıracaksınız canı azalınca durup bir patlıyor falan tam o arada yapıştırıp kaçın

    chalice dungeons :
    şimdi ne yalan söyleyeyim buralar online oynamıyorsanız bir yerden sonra uğraşmaya değmez defiled chalice te mesela canınız manızını yarıya iniyor zaten boss lar güçlü iki vursa nakavt. ama bir kaç bossunu yazayım

    watchdog of the old lords : buna alev işlemiyor şimşekle dalın. bunun üstüzüne zıplama kafayla sağlı sollu ısırma ve magma tükürme gibi hareketleri var bundan her zaman bir kaç adım uzak durun hareketlerini izleyin daldığında evade edip sağlı sollu yapıştırın.

    undead giant : bunun uzanma alanı uzun ama bir iki hareket yapıp kendini şaşırıyor tam o arada yapıştır ve bol bol roll.

    merciless watcher : üç kişi geliyorlar ama tek tek hallderseniz kolay. kaça kaça vuracaksınız tek tek bitireceksiniz.

    beast-possessed soul : bu da kolay ateş topu atmaya kalktı mı vur vur geri çekil saldırdı mı evade et vur.

    keeper of the old lords : bu kolay ama hızlı bir boss mümkünce katana kullanın vur kaç taktiğiyle halledeceksiniz ki fire arms olarak evenly le de tam üstüze dalarken durdurabilirsiniz uzaktan da çalışabilirsiniz.

    maneater boar : bu klasik üstüne geldi mi evade vur vur geri çekil aynen devam.

    abhorrent beast : normal oyunda canavara dönüşen dilencinin aynısı bunda da hareketlerini takip edeceksiniz hem hızlı hem peşinizi bırakmayabiliyor takip edip açık verince yapıştırın.

    loran silverbeast : bu kolay hiç aman vermeden vurun stamina bitince geri çekilin evade edip aynısını yapın.

    pthumerian descendant : bu biraz zor çünkü hızlı ve evade ediyor. saldırmasını bekleyip evade edin arkasından yapıştırın ama yakalanırsanız hemen geri vitese takıp iyileştirin kendinizi.

    rom: dancındaki rom normaldekinden çok daha zor çünkü örümcekleri hem agresif hem kuvvetli. ilk başta tek tek örümceklerini temizleyip öyle dalın kaçınca hiç örümcekleri takamadan dalmaya devam biraz da şans işi bunu geçmek örümcekler çok yakınsa ya da 2. teleportta aynı yere ışınlanmazsa bitiyorsunuz.

    chalice dungeons ta çok ilerlemedim şimdilik buranın bossları bu kadar bir de bir kaç bulaşmamanız gereken düşman ve yer yazacağım.

    bloodlicker : cainhurst kalesinin dışındalar bunlarla hiç kapışmaya kalkmayın hem hızlılar hem swarm ediyorlar bunlar verdikleri rahatsızlık gelen blood echo ya değmiyor.

    brainsucker : bu mini kutulu lara bulaşmayın bulaşırsanız verin alevi verin alevi.

    cramped casket : bunlarda çoklar ve verdikleri eko yine uğraşmaya değmiyor.

    giant lost child : kapışmaya değer ama bunlar birbirini görecek şekilde durduklarından birine dalarken öbürü yapıştırıyor kayayı.

    snake ball ve snake parasite : bunlardan brine dalrken öbürü çıkıyor. poison resistance yüksek değilse bulaşmayın.

    winter lantern : bu eleman sizi görürse direk madness damage i yiyorsunuz o yüzden bulaşmayıp blue elixir ile görünmez olup uzayın .

    fazla durulmayacak mekanlarda şunlar :

    forbidden woods : yılanı çiyanı çok biriyle uğraşayım derken iki tanesi yapıştıryor sağdan soldan poison falan direk lootları alıp kaçın.

    nightmare frontier : zehirli yerler ve kaya atan devlerden dolayı burası da çok dolaşılacak yer değil lootu alıp direk boss a koşun.

    upper cathedral ward :werewolf ve brainsucker kaynadığından adım adım temizleye temizleye gidip boss a yolu açın ve geri dönmeyin.

    yahar'gul, unseen village : chime maidens kaynıyor lootunuzu alıp en yakın lambaya koşun.

    bir de bir yerde üç hunter birden dalıyor ilk seferde uğraşmayın kaçın çok sonra geri gelirsiniz oraya.

    trick weapons a gelirsek :

    threaded cane : ilk gelen ilk üç silahtan en az hasar vereni ikinci modda zincir kılıç oluyor hızlı ama az hasar veriyor ve rakibi zor sersemletiyor. ilerlemesi skill -strength.

    hunter axe : ilk gelen ilk üç silahtan en fazla hasar vereni ama yavaş. ikinci modunda uzayıp hasarı ve menzili artıyor vurdumu sersemletiyor. hızlı rakiplere karşı dikkatli olmak lazım ama güzel. oyunun sonuna kadar gidilebilecek bir alet. ilerlemesi strength- skill .

    saw cleaver : ilk gelen ilk üç silahtan ortalama olanı. hızı iyi ikinci modunda menzili artıyor ufak ve orta boy rakiplere karşı gayet etkili yine oyunun sonuna kadar götürebiliecek bir alet.ilerlemesi strength- skill .

    saw spear : başlarda buluyoruz saw cleaverın mızrak olanını düşünün cleaverın kullanımı genel olarak daha rahat.ilerlemesi strength- skill .

    rifle spear : ikinci modu tabanca olan mızrak. bence kullanışlı değil geçişi yapana kadar çullanıyorlar. ilerlemesi skill -bloodtinge- strength

    kirkhammer : ilk modu kılıç ikinci modu çekiç. ilk başta yoklukta iyi gibi gözükse de çekiç çok yavaş.ilerlemesi strength- skill .

    reiterpallasch : üzerinde tabanca olan meç (ince ispanyol kılıçları var ya onlardan işte). menzinin kısalığı ve hareket setinin esnek olmamasından bence iyi değil. ilerlemesi skill -bloodtinge- strength (arcane de var )

    logarius' wheel : bir çift at arabası tekerleğinden menkul bu aletin ikinci modunda arcane hasara dönüyor yanılmıyorsam berserk deki bir chapterdaki elemanlardan esinlenmişler. hareket seti çok dandik ve yavaş bir alet. ilerlemesi strength ve arcane (ikinci modu için)

    stake driver : kazık saplayan ikinci modunda şarj edip çakıyorsunuz. yavaş gibi daha doğrusu kullanırken çok açık veriyorsunuz ve menzili kısa. ilerlemesi strength- skill .

    blade of mercy : ilk modda kılıç ikinci modda iki bıçak gibi. menzili kısa ama çok hızlı alışırsanız ve doğru kullanırsanız çim biçme makinesi gibi devam edersiniz. ilerlemesi skill ve arcane.

    tonitrus : gürz ikinci modunda şişmekle şarj ediyorsunuz. menzili biraz kısa ve biraz yavaş. ilerlemesi strength- arcane-skill .

    chikage : katana ikinci modu blood katana ama hitpointten yiyor. gayet hızlı ve üstü üste vurdu mu sersemleten bir alet. hızlı rakiplere mutlaka elinizin altında olsun. ilerlemesi skill- arcane-bloodtinge (ikinci mod)- strength

    ludwig's holy blade : işte olay bu ilk modu normal ikinci modu gatts ın dragon slayer ının iki boy küçüğü. hem sersemletiyor hem hızı ortlama hem menzili uzun hem de hareket seti esnek süper bir alet. ilerlemesi strength- skill - arcane

    burial blade : ilk modu kılıç (tırpanın keskin yeri) ikinci modu tırpan. çok kral alet diyolar ama uzun uzun denemedim tırpan modunun menzili uzun ve kuvvetli. ilerlemesi skill -strength - arcane.

    beast claw : çaliş dancınsta bulmadım bunu daha.

    firearms : bunda sadece işinize yarayacakları yazayım.

    hunter pistol : durdurma gücü normal hasarı iyi

    repeating pistol : iki mermi birden atıyor yakın mesafede hasarı ve durdurma gücü gayet iyi.

    flamesprayer: ateşi bununla yapıştırın. ufak boy flamethrower.

    evelyn : kral alet bloodtinge yükselince çok güzel hasar veriyor durdurma gücü de iyi.

    cannon : bildiğin top. gülle atıyor evelynle beraber el altında bulundurun.

    şimdi roll ve evade ile oynanışa geleyim. roll yuvarlanma, evade zıplayarak kaçma. düşmana sağ kontrole tıklayıp kitlenirsen evade ediyorsun yani kitlenirsen geri sağa sola sıçrayarak kaçıyorsun kitlenmezsen yuvarlanıyorsun. nerede roll nerede evade. normal düşmanların ve bossların hareket setleri var bu setlerde önemli olan hızları ve hareketlerin çeşidi. yerin(toprağın) kendisine de vuran splash damage oluyor bu ( eski quakeciler daha iyi birlir) evade ederek uzaklaşacaksınız. özellikle boss ların veya büyük düşmanların çapraz saldırılarından / \ şekillerde saldırılardan evade ederek kaçacaksınız. üstünüze karışık saldıranlardan da evade edeceksiniz. kalabalık düşman gruplarında evade edereken diğerleri sağdan soldan yapıştırdığından bunlardan roll (yuvaralanarak kacaksınız veya uzak durup tek tek halledeceksiniz. büyük düşmanların splash damage vermeyen dikey l saldırılarından ve yere paralel -- saldırılarından roll ile kaçacaksınız hatta yuvarlana yuvarlana arkasına ya da yanına gelip yapıştırabilirsiniz.

    --- spoiler ---
  • bloodborne bünyesinde sayısız incik cincik barındırıyor. öyle ki, oyunun ana akışının yanı sıra şuradan şunu yaptığın vakit başka bi yerde yepyeni bir olay oluyor gibi örnekler pek fazla. böyle taşşaklı bir rpg oyununu görünce 'gamer' damarım bangır bangır herşeyi tamamlamayı emrediyor ancak hayallerle gerçekler bir değil. oyun planlarınıza pek saygı göstermiyor. önce şunu halledeyim sonra şuraya geçer şunu hallederimi planlıyorsanız pek de ümitlenmeyin çünkü birşeyler kesinlikle yolunda gitmeyecek ve kendinizi bambaşka bir ortamda bambaşka şeylerle uğraşıyorken bulacaksınız. resmen oyuncunun afyonu bu oyun. 5 saatte kesemediğim 'sıradan' bir bossu da var 2 saat boyunca hiç ölmeden geçtiğim diyarları da var. zorluk bakımından oldukça acımasız olsa da oyun yeri geldiğinde sizi en kral sofralarda karnınızı doyuruyor, sırtınızı giydiriyor, muamelesini yapıyor. mesela bir vakitler parasızlık ve can iksiri eksikliğimden kısır döngüye girip çaresiz kalırken, bir anda oyunda sahip olabileceğiniz maksimum şişe sayısı olan 120'e ulaştım (21 üzerinizde + 99 kasada). gizemi, gerginliği, ucube tasarımları, mimarisi ve sesleri ile bloodborne, from software'in bugüne kadar yapmış olduğu (evet önceki tüm oyunlarını da bitirdim!) en iyi oyun bence. rpg seviyorsanız, mücadele seviyorsanız ve en önemlisi konsolunuz varsa kesin alın oynayın. vereceğiniz her bir kuruşu sonuna kadar hak ediyor.
  • seriye yabancı olanların* bu ne lan nasıl oyun bu diye düşünüp, bir kenara fırlatmadan önce biraz şans vermesi gereken, sabır duvarlarınızı test eden gotik oyun.

    oyunun belli başlı dinamikleri daha önce bu tarz deneyimi olmayanları zorlasa da, zamanla öle öle ölmeye alıştırıyor insanı *. oyunu save etmek için önceden belirlenmiş noktalara ulaşmadan hiç bir şekilde kaydedemiyorsunuz mesela. ve inanın iki save noktası arası mesafe hiç kısa değil. biraz ilerleme kaydedip öldünüz diyelim. hoop en son nerde kayıt yapıldıysa oraya dönüş. ölmeden önceki tüm ilerleyişiniz de gidiyor tabi. herşeye baştan başlamak zorunda kalıyorsunuz, tekrar kestiğin canavarları kes, geçtiğin yerlerden geç uğraş dur. ilk başta bu tarz dinamikler insanın canını sıkıyor gibi olsa da, biraz zaman verilip öle öle oyuna ve dinamiklerine alışıldığında da enteresan bir zevk vermeye başlıyor. karakterimiz güçlendikçe ve yeni silahlarına itemlerine kavuştukça bir anda oyunun bağımlısı oluyor, öldükçe ölüyor ama tekrardan aynı yolları gitme ve başarma arzusu duyuyorsunuz. bu yönden biraz sabır edilip denenmesi gerekiyor.

    bir çok inceleme puanı mükemmele yakın olan bu oyun için gerçekten oynamaya değer ve belki de en iyiler arasına girebilecek bir ps4 exculusive. şehrin detayları, oluşturulan o gotik orta çağ atmosferi, sesler gürüntüler gerçekten güzel. her anında dikkat ve konstrasyon gerekiyor. allah ne verdiyse dalarım değil de karşıda ki düşmanın cinsine göre bir strateji oluşturma ve buna göre hareket edilmesi gerekiyor. aksiyon, stres, nolacak burdan ne çıkacak merakı bir şekilde sarıyor insanı. god of war tarzı ya da devil may cry tarzı oyunlarla kesinlikle karıştırılmaması gerekiyor. her anında kontrollü olmamız isteniyor oyunda. bunun yanında keşfetme ve kazanma duygusu iyi veriliyor.

    eğer ki yeni başlayanlar için bir süre sonunda sabredip sevilmeyi başarılırsa, kendine bağımlı hale getirecek bir oyun olmuş. senenin en iddalı exclusive oyunu olarak da adını şimdiden tabelaya yazıyor.

    http://www.metacritic.com/…playstation-4/bloodborne

    ayrıca hakkında detaylıca kaynak içeren şu siteye de göz atmak faydalı olabilir. ne nerdedir, hangi item neye yarar, nasıl kullanılır bir çok bilgi veriyor. kurcalanabilir.

    http://bloodborne.wiki.fextralife.com/…odborne wiki
  • herkese göre olmayan ve zorluk derecesini "kaydetmek yok" seviyesinde belirleyen oyun. öncelikle ortam ve grafikler cidden çok hoş ama belirledikleri zorluk şekli herkese göre değil. misal bana. aslında oyunu çok fazla oynama şansım olmadı. oyunu cuma günü sipariş etmiştim ve aras kargo denilen abuk kargo firması yüzünden pazartesi günü anca elime geçti. bi heves ve amatörlük ile 2-3 saat arası oynadım ve bu zaman zarfında bile beni delirtmeyi becerdi, ki bunda benim de payım oldukça fazla. zira dakikada bir kayıt yapıp en sevdiğim oyunu bile ikinci kez oynamayan bana aynı bölümü bilmem kaç kere oynattı. peki sonuç ne mi? ne olacak hala ilk bölümü geçemedim. öncelikle bu oyunu alacak arkadaşlara nacizhane tavsiyem bu tür bir oyun tarzına uygun değilseniz boş yere paranıza ve sinirlerinize yazık etmeyin! hakikaten insanı çileden çıkartan bir yapısı var ve bu yapıya göre inşa edilmiş. adamlar resmen sürekli ölmeniz için elinden geleni yapmış ve eninde sonunda ölüyorsunuz. o yüzden oyunu almayı düşünüyorsanız bilinmesi gerekenler şunlar;

    1) oyunda kayıt sistemi yok gibi bir şey, bu yüzden aynı bölümü bir çok kez oynamak sizi sıkmıyorsa alabilirsiniz (yine de emin değilim aslında)!
    2) düşman sayısı bazı yerlerde aşırı fazla, yapay zeka ne kadar oyunun işlevinde etkili olmasa da ara sıra 2-3 yaratık saldırısına maruz kalabiliyorsunuz. durum böyleyse ya direk kaçın ya da ölüme razı olun.
    3) silah olarak testere, balta ve uzayan keskin bir alet var (hadi baston olsun). balta en güçlü vuruşa sahip ve klasik olarak en yavaş olanı, akabinde testere ve baston geliyor. ayrıca bu silahların yanında bir de sol elde taşınan tabanca var bu da iki çeşit. birincisi çok fazla darbe vermiyor ve sanırım daha çok düşmanın gardını düşürüp sersemletmek için kullanılıyor. diğeri ise yakın mesafeden düşmanına göre ciddi hasar verebiliyor. bir de molotof tarzı bir ateşli silah var. bu arada ana silahların hepsinin iki türlü bir kullanımı var, yani silahınız değişebiliyor. birinci hali daha hızlı iken ikinci hali daha yavaş saldırı yapmanızı sağlıyor, doğal olarak hasar güçleri de farklı.
    4) yaratıklardan kan yankısı tarzından bir şeyler kazanıyorsunuz ve bunlar silah onarma ve geliştirmek için kullanılıyor yalnız silah geliştirmenin asıl etkeni kan taşı ve bu düşman ya da belli ortamlardan çıkabiliyor (sanırım).
    5) topladığınız kan yankısı ya da kan taşları en son öldüğünüz düşmanı öldürene kadar orada kalıyor, yani ölürseniz bu adamı bulup öldürmek farz gibi bir şey.

    kısacası tecrübelerim şimdilik bu kadar ve oyun almak isteyenlerin işine yararsa sevinirim, zira ben oyunu almak için sazan gibi atladığım için biraz da pişmanım. bu gidişle playstation'u ya da başka bir şey kırmam umarım. oyunu oynayacaklar için şimdiden sabırlar diliyorum.

    ekleme : ilk bölümlerde olabildiğince kan yankısı denilen zımbırtıları toplayıp kan taşı ile birlikte silahı güçlendirirseniz ilerlemek daha kolay oluyor. ayrıca kıyafetlerinde dayanıklılığa direk etkisi var 4000 küsür kan yankısına daha iyileri ilk zamanlarda alınabiliyor. bunlardan sonra ilerlemek daha kolay ve de önemli bir nokta, ki ben dün akşam öğrenmiş oldum, oyun kendi içerisinde seçeneklerden oyundan çık denildiği zaman bölüm içerisinde nerede kaldıysanız oradan devam ediyor. misal bir hayli yaratık öldürüp ara vermek isterseniz bu şekilde kapatırsanız oyun açıldığı an buradan devam ediyor.
  • bu oyun neden zor;

    1. aşırı büyük düşmanlar ve aşırı küçük vurulabilir alanlar ve kilitlenme sistemi
    özellikle bölümsonu canavarları iri cüsseli ve lakin ince kol ve bacakları üzerinde duran şekilde tasarlanmışlar, bu da ilk olarak kilitlenme sistemin aşırı sorunlu çalışmasına ikinci olarak da rakibe vurulacak alanların -kol ve bacaklar- kısıtlı büyüklükte olup vurulamamasına neden oluyor... kilitleme sistemi genelde sadece gövde ve baş arasında seçilebiliyor, eğer kollar/bacaklar kilitlenebilir olsaydı oyun mevcut halinden epey ama epey daha kolay olurdu.

    2. abartılı derecede geniş alanı kapsayan saldırılar
    aslında düşmanların aşırı büyük olmasının bir getirisi bu; büyük düşmanlar haliyle geniş alanları kapsayan saldırılar yapıyorlar; 180 hatta 270 derecelik bir açıyla savrulan saldırılar mevcut oyunda ki kaçabileceğiniz bir alan yok!

    2.5. abartılı derecede uzağa yetişen saldırılar
    bu yukarıdakinin bir farklı versiyonu, ileriye yetişen saldırılar inanılmaz mesafeleri kat ediyor; mesela logarius'un orağıyla yaptığı saldırlar ya da yharnam'ın gölgesinin kolunu uzatarak yaptıkları gibi...

    3. tutarlı hızda hareket etmeyen düşmanlar
    oyunda en nefret ettiğim şeylerden biri de bu... hatta oyunu bana göre başlı başına 2 kat daha zorlaştırıyor... nedir bu tutarlı hız? oyundaki düşmanların birçoğunun saldırı animasyonlarına bakarsanız yavaş başlayıp birden hızlandıklarını fark edersiniz; el ağır ağır kalkar ve hızlıca iner! buna en tipik örnekler adam kaçıran çantalı düşmanlar, iri baltalı infazcılar, tuğlalı devimsiler... bu beyninizin rakibin hareketini doğru zamanda algılamasının önüne geçiyor ve genellikle önceden reaksiyon göstermenize neden oluyor.

    4. düşmanlarla aynı kısıtlamalara/koşullara tabi olmamak
    her oyunda mevcut bulunan bir saçmalık elbette buradada var;
    - sınırsız stamina
    - sınırsız tüketilebilir nesne(özellikle mermi)
    - yerdeyken hasar almama
    - menzilli saldırılarda mesafe engeline tabi olmama
    - karakterinizden çok çok daha fazla sahip oldukları poise(bakınız 6'nci madde)

    5. cevher sistemi ve kadeh zindanları
    silahlara cevher eklemek souls oyunlarında bulunan bir özellik değildi, bir silahın güçlü olmasını istiyorsanız yapabileceğiniz yegane şey silahı güçlendirmek ve silahın en fazla bonus kazandığı niteliğinizi artırmaktı. bloodborne'da da silahlar belirli taşlar kullanılarak güçlendiriliyor ve silahların nitelik bonusları var ve lakin esas olarak bir silahı gerçekten hasar konusunda müthiş yapmanın yolu cevher eklemek öyle ki eklenen cevher silahın ham gücünün 2-3 katı daha fazla ek hasar sağlayabiliyor... bu başta güzel bir fikir gibi ancak kaliteli cevherler sadece kadeh zindanlarında bulunuyor ve daha önce dediğim gibi kadeh zindanları oyunun normal akışına oranla en az 2 kat daha zor ve ayrıca hayli sıkıcı. haliyle oyunda karakteriniz asla dark souls oyunlarındaki kadar güçlü olamıyor.

    6. yeni 'poise' sistemi
    poise istatistiği, souls oyunlarında karakterinizin sersemlemeden alabileceği hasar miktarını belirliyordu... bloodborne'da görülebilir bir poise istatistiği mevcut değil, elbet bir poise istatistiği vardır ancak bu arkaplanda hesaplanıyor ve oyuncunun artırıp, azaltabileceği bir şey değil!
    poise bu oyunda muhtemelen sabit bir istatistik ve sadece güç yüklenmiş saldırıların son raddesinde karakter 'hyper armor' kazanarak, ne olursa olsun sersemlemesinin mümkün olmadığı bir poise seviyesine kavuşuyor.
    eğer karakterin arkaplandaki poise istatistiği doğru oranda ayarlansaydı bu bir problem olmazdı ancak karakterin poise'u o kadar az ki her saldırı sersemletebiliyor; karganın fiti fiti saldırıları, örümceklerin ağ fırlatma saldırısı gibi saçma saldırılar mesela... sersemlemek demek başlattığınız bir saldırıyı tamamlayamamak ve yeni bir saldırıyı performe edememek demek ve eğer rakibiniz peşi sıra saldırılarda bulunuyor ya da siz doğru şekilde sersemleme animasyonundan kaçamıyorsanız sonuçta 'stunlock to death' durumu meydana geliyor, ölene kadar sersemleme animasyonunda kilitli kalarak hasar alıyorsunuz yahut en iyimser senaryoda can puanlarınızın %60-70'ini kaybetmiş oluyorsunuz. ki eminim pek çok oyuncunun en basit düşmanda bile ölmelerinin temel nedenidir bu sersemlemede kilitlenmek.
    burada başka bir soru devreye giriyor, düşmanların poise istatistiği ne alemde? maalesef düşmanlar bizim karakterimizin en az 2 katı posei'a sahip... bazı silahların poise kırma oranı çok çok düşük bu da başlı başına oyuna bir zorluk katıyor! dark souls'da ağır bir zırh giyerek hem defansı hem poise'u yükseltmek mümkündü en olmadı direkt poise veren yüzük vardı böylece sersemlemeden saldırılarınızı performe edebiliyordunuz.

    7. hiçbir şekilde kaçılamayan yakalama saldırıları
    şu hani sizi görür görmez çıldırmanıza neden olan düşmanlar var, ingilizce kullananlar winter lantern diye adlandırmış... hah onun ve daha pek çok düşmanın yakalama saldırıları kaçılamaz şekilde tasarlanmış, şöyle ki kaçabilmenizin tek yolu doğru zamanda geriye, sağa ya da sola değil ileriye doğru atılmak!? hal böyle olunca eğer zamanlamayı tutturamazsanız ya da silahınızı kullanarak düşmanı sersemletemezseniz mutlaka yakalanıyorsunuz...

    peki, bu kadar eveleme geveleme yeter, bu oyun ne kadar zor? söylemek gerekirse kısa bir karşılaştırma yaptığımda dark souls'u bu oyundan çok çok daha zor buldum. bu oyunu oynadıktan sonra karşılaştırma yapmak adına tekrar dönüp dark souls'u oynadım ve resmen kıçıma tekmeyi yedim... her ne kadar yapımcı firma aynı olsa da kontrol şeması bener olsa da savaş sistemi benzer olsa da, bloodborne'la dark souls arasındaki küçük farklar tecrübeyi büyük oranda değiştiriyor ve bir kez bloodborne'a alışınca dark souls çok zor geliyor.

    aslında bloodborne'u dark souls'dan farklılaştıran her şey bloodborne'u kolaylaştırıyor! şöyle ki bloodborne aşırı hızlı bir oyun, oyun sizden hızlı olmanızı saldıraların içine doğru hücum etmenizi ve darbe yeseniz bile saldırmaya devam etmenizi istiyor. tam olarak en iyi savunma saldırıdır prensibi üzerine kurulu... ve eğer oyunu bu şekilde oynamazsanız oyunu kendi kendinize zorlaştırmış oluyorsunuz. örneğin karakterinizin poise'u olmadığı için düşmanların saldırılarıdan hızlıca kaçmak veya silahınızı kullanarak düşmanı sersemletmeniz gerekiyor, düşmanlar geriye doğru uzandığı için geri kaçmak büyük bir hata tam aksine düşmana doğru ne olursa olsun düşmana doğru atılmanız gerekiyor darbe alsanız bile hızlıca düşmana geri vurarak kaybedilen canı telafi etmelisiniz. ayrıca bloodborne'da bol bol silah ile sersemletme yapmalınız gerekiyor... ateşli silahınızı doğru kullanamıyorsanız oyun zorlaşıyor! bunu dark souls'a kıyasladığımda bloodborne'un sersemletme sistemi çok daha güvenli ve cesaretlendirici zira düşmandan çok uzak bir mesafede olsanız dahi düşmanı sersemletmek mümkün, dark souls'da ise düşmanın dibine kadar girmeniz gerekiyor ve geri kazanım sistemi olmadığı için ıskaladığınız bir bölme* hareketi size bloodborne'a oranla çok daha olumsuz yansıyor.

    hasılı kelam, bloodborne belki hiç dark souls oynamamız birine zor geliyor olabilir ancak dark souls'a aşina olup bloodborne'a da adapte olabilen biri için hayli kolay bir oyun. yapmanız gereken yılmadan oyunun mekaniklerini anlamak hepsi bu...
hesabın var mı? giriş yap