• efsaneler der ki.....

    burayı kuran adam düşünmüş, taşınmış, "biz bir şehir kuralım ama bu şehir hiç büyüyemesin, hatta alçağa kuralım, dört yanı dağ olsun ki ki, kışın kömür yakıldığında komple şehrin üstüne çöksün, göz gözü görmesin" demiş.

    sonra birisi de düşünmüş, taşınmış, "şehirle özdeşleşecek en anlamsız eseri nasıl yaparız?" demiş ve 5 tane alakasız yere, 5 tane birbirinden özelliksiz minare koymuşlar.

    arkasından biri çıkmış demiş ki "biz buraya özgü bir yemek bulalım". ama yaratıcılıktan o kadar uzaklarmış ki, bu yemeğin "komple et" olmasına karar vermişler*

    en sonunda da toplanmışlar ve demişler ki "bok gibi şehir yaptık, bari biz de yobaz, sevimsiz insanlar olalım da kimse gelmesin, rezil olmayalım"

    ve ortaya nurtopu gibi bir bitlis çıkmış.

    (bkz: keşke tanımasaydım denilen 3 il)
  • siyasi bir forumda fikir acziyetinden muzdarip bir arkadaşın sıkışınca diğerine "hmmm... sen de bitlislisin ama neden hiç söylemiyorsun bakıyim" gibisinden rezil bir cümle çemkirdiğine şahit olmuştum, sanki dünyanın başka herhangi bir yerinde doğmuş olmaktan bir farkı, utanılacak bir yanı varmış gibi. şu ülkede "izmirliyim" ve "bitlisliyim" cümleleri kuran ve muhatabı için birbirinden farklı anlamlara geldiği sürece gerçek bir eşitlikten söz etmek mümkün mü? yerleşik dünyanın rezil düzenini kim kurmuş ele geçirip evire çevire dövmeli, avrupa'da doğulu olduğu için hakir görülen türkiye'nin batılısı, türkiye'de kendi doğulusunu hakir görüyor.

    hakkında beş minaresi olduğundan gayrı-türkülerimiz sağolsun- ne biliyoruz, kaç bitlisli tanıdık ki şimdiye değin, bitlis eren üniversitesi diye de bir tercih varmış öss kılavuzunda, duymuş muyduk? sahi acep bitlis'te aşık olmak tanımsız mı ki açılmaz başlığı?

    ülkemizin kayıp coğrafyalarından, 13., bir garip şehrimiz.
  • yemeklerinin çoğu emek, maharet ve ön hazırlık gerektirdiğinden zengin mutfak kültürü günümüzde ancak evlerde yaşatılabilmektedir.

    (bkz: bitlis köftesi)
    (bkz: büryan)
    (bkz: ciğer taplama)
    (bkz: çorti aşı)
    (bkz: corti taplama)
    (bkz: glorik)
    (bkz: has dolması)
    (bkz: katıklı dolma)
    (bkz: murtuğa) (bkz: şeker helvası)
    (bkz: şirin kayganak)
    (bkz: turşu aşı)
  • neredeyse her ilçesinden daha çirkin olan yegane merkez ilçe. belki de tatvan ve ahlat gibi iki güzelliği barındırdığından bana öyle gelmiş olabilir ama gerçekten de sadece 30-40 km giderek coğrafyanın bu denli dramatik bir şekilde değiştiği başka yer yoktur herhalde türkiye'de. göl havası yalnızca şehri şeklen güzelleştirmekle kalmıyor bu güzelliği şehir insanının içine de yansıtıyor. yıllar önce bir iki sene yaşadım tatvanlıyla bitlisliyi ayırt etmem 2 dakikamı alıyor. hani tartışıp duruyoruz ya türkiye'nin ortadoğu batağından kurtulmasının yolu nedir diye. belki de her ilçeye deniz o olmazsa göl, gölet, dere vs. ne varsa getirmekle bu sorunu aşabiliriz.

    ne dersiniz? evet dediğinizi duyar gibi oluyorum. benim aklıma yattı. (bkz: hayri gülle)
  • şehir kurmak için oldukça dar bir vadinin içine kurulmuş ilginç bir ilimizdir. şehrin merkezi bu vadinin ortasından geçer, dış mahalleleri de vadinin her iki yandaki dik yamaçlarına doğru serpiştilimiştir. merkezinden geçerken kafanızı kaldırdığınızda üstüste binmiş ve birbirine merdivenlerle bağlanan bir sürü eski ev ve sokak görürsünüz. bu manzaraya karlı bir kış gününde denk gelirseniz minas tirith havası almanız mümkündür.
  • güroymak (norşin) bitlis arası köylülerle birlikte yaptığım minübüs yolculuğunda kop gel günahlarından ı bir de ibrahim tatlıses yorumuyla kaliteli bir cd çalardan dinleme fırsatı bulduğum, dağın eteğinde mi desem kayalıkların tepesinde mi bilemedim, bazı binaların altından su geçen bir şehir. buralarda erkekler takım elbiseye pek meraklı insanlar sıkı giyiniyor terliyor. her yerde aynı koku. tek tük gezinen kadınlar büyük şehirlerde yaşayan ortalama kadınlar gibi örtülü, van da gördüğüm kadife eflatun pembe bolca ışıltılı uzun kıyafetli, beli kemerli, kalın belli kadınları görmek çok daha keyifli. bölgede okul, polis ve askeri lojmanlar bolca. tek farklı şey dil. vasat yaşayan çoğunluğun aynısı homojen homojen burda da yaşıyor. konuşacak yerli kadın bulmak güç. erkekler ve çocuklar bilingual belli ki bu yüzden türkçe telefuzlarda "o" ve "u" seslerinde bir karışıklık mevcut. şunun gibi buzdolabı, bozdulabı oluyor. hala gözlem yapıyorum.
  • memleketimdir. bir kere baştan belirtmeli.

    belki de memleket olduğundan, tüm ceddimin orda olmasından dolayı güzel gözükmektedir gözüme. ama ben sanmıyorum yine de.

    dünyadaki en ilginç volkan göllerinden 2sine rastlayabilirsiniz bu şehirde. nemrut dağının eteğindeki göllerdir bunlar. birisi alabildiğine sıcak, diğeri ise buz gibi soğuktur. doğal olarak renkleri de yeşil ve koyu mavidir.

    van gölüne van'dan daha çok sınırı olmasına rağmen göl bitlis gölü olmamıştır, olsun.
    tatvan ilçesi, merkez ilçesinden daha gelişmiştir.

    bitlis denilince akla gelen ilk şeylerden birisidir büryan kebabı. tüm kuzunun tandırda pişirilmesiyle yapılır. 1 porsiyonu bitirmek sağlam mide ister zira ağırdır fakat bir o kadar da lezizdir.

    yöresel yemekleriyle insanın başını döndürür bitlis.
    yalancı köftesiyle, çortu taplamasıyla(çortu lahana turşusuna verilen addır), ciğer taplamasıyla(favorimdir), "jağ"ıyla insana kilo aldırır, hepsi de lezizdir.

    "bitliste beş minare" adlı türküyle bilinir zaten memleketim birçokları tarafından. beş minarenin olayı ise bildiğim kadarıyla şudur: beş minare gerçekten de vardır lakin çok önceleri bunlar kalenin gözetleme kuleleridir. sonraları minare olarak kullanılmıştır.(bildiğim kadarıyla)

    kalesi ise bitlisin kalbidir, merkezidir. kalenin tepesinden harika görüntüler yakalayabilirsiniz.
    tabii kalenin içine giren kişilerin azlığından çeşitli efsaneler vardır hakkında. kalenin içinde büyük iskender'in hazinelerinin olduğu söylenir, hazine avcılarının dikkatini hep çekmiştir.

    daha ilginci ve bilinmeyen söylenti ise şudur: kalenin altından tünellerin geçtiği ve bu tünellerin siirte kadar çıktığıdır.

    düşününce çok da mantıksız gelmemektedir. kalenin içinin labirent gibi olduğunu ve giren insanların çoğunun geri dönmediğini var sayarsak insana neden olmasın? dedirtir.

    insanı üzerinde ise yıllarca konuşabilirim.

    çoğusu kürtçe konuşur, fakat merkezde bu farklıdır. insanlar türkçeyi daha fazla kullanmaktadır ama ağır bir bitlis şivesiyle konuşmaktadırlar. ağır dediğime bakmayın, bu esasında çok hoş bir şivedir. hele ki bir de kibar olmaya çalışırlarsa, yani istanbul ağızıyla konuşmaya çalışırlarsa kendinizi gülerken bulabilirsiniz.

    kürt çoktur bitliste. çok iyileriyle de tanıştım, çok pisleriyle de. mutkilileri sevmezler(ben öyle biliyorum) genelde.

    halk cahildir. işte bu yüzden orada yaşayan öğretmenlere daha bir saygılı bakarlar. öğretmenlerin işi de zordur.
    kızların okula gitmemesi gibi bir olayın kaldığını sanmıyorum. en azından çok kıyıda köşede kalmış köylerin dışında. onlara da devletin el attığını düşünüyorum, yani öyle duydum.

    büyükşehirde harcadığınız paranın yarısıyla orada rahat rahat yaşayabilirsiniz. fakat ilçelerde elektrik kesintileri sıkıntı oluyormuş, onun dışında çok da olumsuz bir şey duymadım.

    mevsimi ise acımasızdır. sıcağı çok fazla bunaltmaz, ama kar yağmaya başladı mı günlerce durmadan yağabilir. ben hatırlamıyorum ama annemin ve babamın anlattığına göre 3 metre karın olmadığı kış yaşanmazmış. lakin buradaki bir yazar arkadaşımdan duyduğuma göre 2 senedir kış pek çetinceviz geçmiyormuş. küresel ısınma nelere kadir işte..

    şehir içinde birçok yatır ve evliyaların türbeleri de bulunmaktadır. abdülkadir geylani'nin, şems-i bitlis'in türbeleri orada bulunmaktadır.

    kesinlikle ama kesinlikle gidilip görülmesi yerlerdendir bitlis.

    ha gidip de büryan yemeden dönerseniz, ortalıkta bitlise gittim diye dolaşmamanızı öneririm.
  • bir süredir bitlis’teyim. karayoluyla geldim ve etrafın görülebileceği kadar aydınlık olduğu saatlerde elazığ’daydım. ilk defa geliyorum bu taraflara ve ilk gözlemlerim çok olumlu. bingöl dağlarından geçerken sanki isviçre alplerinden geçiyordum. solhan’dan bitlis’e kadar iklim şartlarının da etkisiyle görsel bir şölen izler gibi yolculuk yaptım.

    bitlis ve tatvan arasında sürekli gidip geliyorum ve çok keyifli, insanların günlük ilişkilerdeki yaklaşımları gayet güzel henüz rahatsız edici bir durumla karşılaşmadım ki karşılaşmayacağımı da düşünüyorum. muhtemelen ters anlarında dünyanın geriye kalan tüm bölgelerinde olduğu gibi sorunlarla karşılaşılabilir.

    büryan yedim, ilk birkaç denemede bana biraz kuru geldi ama bu yediğim saatten kaynaklıymış daha erken saatlerde yediklerim fena değil. esas kararımı sabah erken saatte yiyeceğim büryan’dan sonra vereceğim.

    daha önce hiç değinilmemiş ama yediğim hemen hemen tüm ekmekler mükemmel. çok lezzetli ekmekler var ve abartısız söylüyorum katıksız yenilebilir. kötüsüne denk gelmedim.

    peynirler de fena değil aslında geçen gün ekmek arası bitlis menşeili tulum peyniri gömdüm elinizin artığı muhteşemdi.

    oteller genel olarak tatvan tarafında, çok lüks sayılabilecek bir otel yok. creater, taşar, mostar, kardelen tercih edilebilecek oteller ben kardelen oteli tercih ettim fena değil. kahvaltı bu ayardaki ankara, istanbul, izmir otellerinden üst seviyede ama çok da coşkulu değil.

    geldiğimden bu tarafa kötü kalitede et yemedim, ancak bu kalitedeki etlerle başka şehirlerde show yaparlar bence. malzeme kalitesine oranla hizmet ve sunum biraz zayıf.

    kışını bilmem ama bu mevsim için konuşuyorum şu an’a kadar keyifliydi. inşallah böyle devam eder.

    şimdilik gözlemlerim bu kadar ama bir süre daha buralardayım yaşayacağım diğer tecrübeleri de yazarım.

    güzel insanlar tanıdım. misafirperver olduklarını düşünüyorum. hani allah korusun çaresiz kalsan evlerini bile açabilirler. hemen hemen genele yayılan bir alçakgönüllülük ve ikram isteği var.

    büryan iyi bir yerde yedim. iyiki yemişim mutlaka denenmeli ancak bir şekilde yerli bir arkadaş ve/veya tanıdıkla gidilmeli. yoksa çok iyi bir deneyim imkanı düşük. azmi ustayı tercih ettim ben çok çok iyiydi.

    bal aldım, o kadar çok bal aldım ki suyumu çıkardım resmen ama hepsi hediye. kendime almadım. bal ucuz, eğer bir tanıdık olursa kuvvetle muhtemel iyi bir bal bulacaksınız.

    tütüne alıştım. güzel tütünler var. ben çok almadım, keyifli bir deneyim oldu benim için.

    nemrut krater gölü muhteşem, dünya gözüyle gördüğüm en güzel yer oldu. ahlat ve adilcevaz tarafları da çok güzel. tatvan göl kenarı keza öyle. yapacak çok şey var. iyi bir programla dolu dolu 5-6 gün geçirilebilir.

    gözüm ve gönlüm arkada kaldı. bugün ayrıldım şehirden. sağolsunlar iyi misafir ettiler.

    ömürleri de gönülleri gibi bol olsun.
  • türkiye'nin en istikrarlı şehir merkezine sahip ili.

    bundan yıllar yıllar önce gittiğimde ki bu yaklaşık 15 yıl kadar önceye denk gelmekte, şehir merkezi nasılsa şu anda da en ufak bir değişiklik yok diyebilirim. açıkçası bu bence oldukça iyi bir şey. nüfus artmadığı ve şehrin maddi durumu pek iyi olmadığı için şehir otomatik olarak korunuyor.

    yalnız şehre yaklaştıkça türkiye'nin en masraflı, yoğun tempolu ve geniş çaplı yol çalışmasının yapıldığını görebiliyorsunuz. kaç adet kepçe olduğunu sayamadım bile.

    şehirdeki işsizliğe ve yerinde saymaya karşın oldukça mutlu ve pozitif bir halkla karşılaşmak mutluluğun kısıtlılıkla ilişkisini tekrar gözler önüne seriyor. evet kısıtlılıklar kesinlikle mutluluğu arttırıyor.
  • mermer ocaklarında balık fosillerine rastlanılan il. bilindiği üzere bitliste deniz yok. bu fosiller tarihi tetis denizinin ilk kanıtları olarak görülüyor.
hesabın var mı? giriş yap