• arkadaşlar merhaba, bu başlık şimdiye kadar neden dolmamış?

    benim gibi hayatı boyunca evde hiç üst üste iki gün boyunca oturmamış, bunu sevmemiş, evde biraz fazla zaman geçirince sokağa çıkma, hayata karışma arzusu, hatta ihtiyacı duyangillerdenseniz şu günlerde çok zorlandınız ve hayatı özlediniz. benim için evde hayat yok krdsm ya, zorla mı. işte bizim gibi milyonlarca insan da aynı şeyleri hissederek evde hayata benzer bişi olsun diye kendini bitki bakımına verdi ve böylece son yıllarda zaten bir trend haline gelmiş evde bitki yetiştirme çılgınlığı iyice büyüdü, büyüdü, kendi içinde bir sektör haline geldi. bu sektör, plant youtube (plantube) ve çılgınlıkları hakkında daha sonra yazmayı düşünüyorum aslında. ama şimdi buraya kendi engin deneyimlerimden ve pek tabii ki plantubedan edindiğim bilgilerle yeni başlayanlar için genel bir bitki bakım entrysi yazacağım. ama merak etmeyin ki çok uzun olmayacak çünkü göreceksiniz ki yazının ana fikri ışık, su gibi temel bitki ihtiyaçları dışında bitkilere dair genellenebilecek çok da fazla şey olmadığı yönünde olacak. başlayalım.

    ışık: evet, bitkilerimiz için en önemli faktör sudan ziyade ışıktır. mümkünse güneş ışığı, mümkün değilse yapay bir şekilde grow light. bilirsiniz ki bitkiler çok güneş sevenler ve az güneş sevenler olarak ayrılırlar, ama istinasız hepsi ışık severler. hiç güneş ışığı almayan mutfağınızda buzdolabının üstüne koyduğunuz bitki kusura bakmayın ama can çekişerek ölüyor. dolayısıyla evinize bitki alacaksanız ilk göz önünde bulundurmanız gereken faktör ışık olmalı. genel olarak ficus ailesi (kauçuk olarak geçen ficus elastica, keman yapraklı kauçuk olarak geçen ficus lyrata vs.), hoya (mum çiçeği) ailesi, sukulent ve kaktüsler, pilealar yüksek güneş ışığı seven bitkilerken; deve tabanı olarak geçen monstera türleri, prayer plant (dua çiçeği) ailesi, pothos (sarmaşık) ailesi, syngonium türleri görece düşük ışığı tolere edebilir bitkilerdir. burada yüksek ışık derken günde en az 4-5 saat direktimsi güneş ışığından bahsediyoruz (ki bu da pencereye olan uzaklık, pencerenin baktığı yöne göre değişir, mesela güneye bakan pencereler kuzey yarımkürede her zaman kuzeye bakan pencerelere göre daha direkt bir şekilde güneşi alırlar). düşük ışığa karşı en toleranslı olan bitkiyse paşa kılıcı (sanseveria) ve zizzi bitkileri gibi zor koşullara alışık çalımsı bitkilerdir. yine de en toleranslı bitki bile ışık sever diyip bu konuyu kapatalım. grow light konusu içinse ayrıca bir yazı yazacağım sanırım.

    su: bence bitki bakımı konusunda en çok karıştırılan konu su oluyor, çünkü bu işe yeni başlayanlar genelde iyi bakımın sık sulamadan geçtiğini düşündüklerini için bol bol sulayıp bitki köklerini çürütüyorlar. eğer bitkinize "o kadar da su vermiştim niye öldü anlamadım" diyorsanız, büyük ihtimalle tam da fazla suladığınız için öldü o bitki. hiçbir bitki için haftada bir, iki haftada bir sulanır gibi genel geçer kurallar yoktur, bitkinin yerine, boyutuna, saksısına, mevsime ve aldığı ışığa göre su ihtiyacı değişir. ama genel olarak hiçbir bitki su içinde oturuyor olmaktan hoşlanmaz. sukulent, kaktüs türleri, sansevieria gibi su sesmez türler tamamen kurumadan sulanmamalı (tahmini iki hafta), monstera, syngonium, hoya, tradescantia gibi türler üst tabakası kuruduktan sonra (tahmini bir hafta- on gün), dua çiçekleri, fern, peace lily gibi nem sever bitkilerse üst tabakaları azıcık kuruduktan sonra sulanmalı (tahmini beş gün-bir hafta). ama dediğim gibi bu yazılan zaman aralıkları tamamen tahmini ve hiçbir bitki bu şekilde bir sulama rutinini takip etmemeli. zaten bir süre sonra halinden, tavrından, yapraklarını bükmesinden ne zaman suya ihtiyacı olduğunu anlıyorsunuz.

    saksı: eveet, erken bitki ölümünde önemli rol oynayan bir başka faktör de saksılar sanırım. terracotta, plastik ve beton olarak üç ana gruba ayırabiliriz. ben beton saksı kullanmadığım için diğer ikisi üzerinde duracağım. bitkileri ilk aldığımızda genelde plastik altı delikli saksılar içindeler ve bir çok insan eve gelir gelmez bitkiyi o saksıdan çıkarıp dekoratif durması için yeni, bazen altı delikli olmayan ve hava almayan sırlı saksılar içine koyuyor. bitki, yeni ortamına alışmanın üstüne yeni saksısına alışmanın şokunu yaşıyor ve üstüne bir de fazla sulanıyorsa havasız saksısı içinde hızlı bir şekilde kötüye gitmeye başlıyor. bu bakımdan ben bitkileri gerçekten büyüyüp ihtiyaç duyacakları bir hale gelene kadar saksılarından etmiyorum. üstelik hoya gibi bazı türler saksı değişimden hiç hoşlanmıyorlar. saksı değiştirmek gerektiğini bitkiyi saksıdan çıkarıp köklerin tabana deyip değmediğini kontrol ederek anlayabilirsiniz. eğer çok sulamayı seviyorsanız saksı değişimi yaptığınızda terracotta saksılar alın, çünkü bu saksılar hava aldıkları için fazla suyu muhafaza etmeyeceklerdir. çok su isteyen peace lily, fern gibi bitkileriyse suyu koruyan plastik saksılarda tutmak daha avantajlı olabilir. her zamanki gibi bitki ihtiyacına göre değişen bir şeydir saksı seçimi.

    bitki besini: genel prensip bitkinin büyüdüğü zamanlarda ayda bir, iki haftada bir ek besin vermek, büyümediği kış aylarındaysa hiç ellememektir. bunun üzerine ve bitki çoğaltma üzerine bir sonraki entrymde detaylı bir şekilde değineyim diyorum, ne de olsa lanet covid bür süre daha devam edecek gibi.

    son olarak bir amme hizmeti daha yapıp favori plantuberlarımı buraya bırakıyorum. dediğim gibi bu mesele de başka bir yazının konusu ama girişi yapalım:

    planterina (en ünlülerinden biri, benim de ilk tanıdığım oldu sanırım.)
    summer rayne oakes ( kendisi bir ara evindeki bitkilerle her güne bir bitki videosu çekti ve 365 günü tamamlayabildi)
    kaylee ellen (daha ziyade nadir bitkiler üstüne)
    harli g (bebeğini doğurma sürecine şahit olduk ve çok tatli bişi allahım)
    crazy plant guy (esprileri kötü ama sempatik)
    nick pleggi (bazen kişisel hayatından falan da bahsediyor, dedikodu yapıyor, arada sivri dilli olabilen tek plantuber olduğu için seviyorum)

    türkiye'dense sanırım şimdilik sadece fem güçlütürk'ün labofem'i var, dolayısıyla henüz satürasyona ulaşmamış açık bir alan bu. meraklısına duyrulur. neyse yoruldum, hadi bakalım bir saat oyaladık kendimizi ve işten kaytardık, darısı diğer günlere.
  • (bkz: #117819016)

    eveet, yukarıda yazdıklarıma toprak ve gübre konusuyla devam ediyorum.

    toprak: ilk aşamada kendi toprak karışımınızı üretmek istemeyeceğinizi varsayarak kaliteli bir genel kullanım bitki toprağı önerisi yapayım: compo sana. aroidler için farklı, kaktüs ve sukulentler için farklı karışım versiyonları bulunmakla birlikte kaliteli bitki toprağı karışımı için türkiye'de de kolayca bulunabilecek bu markaya güvenilebilir gibi. marketlerde falan bulunan karışımlardan bi tık pahalı olmakla birlikte çok sık saksı değiştirmiyorsanız 10 litrelik bir karışımla en az bir yıl idare edeceğiniz için almaya değebilir.

    kendi karışımınızı hazırlamak istiyorsanız da şöyle buyrun:
    her zamanki gibi karışım bitki cinsine göre değişmekle beraber sanırım genel kanı altın kural 4-2-1 oranlarında peat moss/coco coir - perlit - compost şeklinde. yani kullandığımız her bir birim bitki besini için iki katı oranında perlit, onun da iki katı kadar su tutucu ana maddemiz coco coir ya da peat moss kullanabiliriz. bunları ingilizceleriyle yazdım ki googlelayıp aratmak kolay olsun, fark ettiğim kadarıyla türkçe çevirileri hep farklı şekile yapıldığı için biraz kafa karıştırıcı, ingilizce isimlerdeyse görüş birliği mevcut. örneğin coco coir ya da peat moss dediğimiz (ikisi birbirinden farklı malzemeler) hazırladığımız karışımdaki esas madde olarak bulunması gereken şey burada şemsiye bir tanımla genelde hindistancevizi torfu olarak geçiyor. bu benim kafamı karıştırıyor, çünkü torf dediğimiz kurumuş yosun gibi olan madde peat moss'ken, onun ikamesi olan coco coir torf değil, bambaşka bir madde (hindistancevizi lifi). (bunların temel farkı sanırım ph derecelerinin farklı olması, ama ben henüz o kadar advanced bir bitki yetiştiricisi olmadığım için ph farklılıklarının bitkileri nasıl etkilediğini bir türlü çıplak gözle anlayamadım. dolayısıyla o meseleyi es geçiyorum.) ayrıca bitki ek besini niyetine kullandığımız compost'un adı da zaman zaman torf olarak geçiyor, neyse torf meselesi acayip karışık buralarda. bu konuda benim de kafam karışık daha çok bilgisi olanlar aydınlatırsa sevinirim, ama şimdilik kafa karışıklığını daha fazla artırmamak için ingilizce isimlerle devam edeceğim ben.

    peat moss ve coco coir karışımımızın baz maddesi olurken perlit (ya da vermiculite ya da lav taşı) drenaj, havalandırma için kullanılan bir madde. dolayısıyla yukarıdaki oran biraz tabii ki sallama olup bitkinin ne kadar su sevip sevmediğine göre karışım içindeki oranları değiştirmemiz lazım. örneğin, su sevmez kaktüslere karışım hazırlarken daha çok perlit kullanırken, su sever bir begonya için suyu bünyesinde daha çok tutabilen coco coir ya da peat moss kullanmalıyız. compost dediğimiz şeyse aslında gübre olup bazen humus adıyla da geçebiliyor, yani organik bir şekilde çürümüş bitkilerden, yapraklardan, sebze meyvelerden oluşan toprağın üst tabakası. bazen organik compost yerine worm castings adıyla solucan gübresi de kullanılabiliyor, ama ben türkiye'de bu ürünlere kolay yoldan ulaşmanın biraz zor olduğunu keşfettim açıkçası. internette bu isimler altında satılan çok fazla ürün var ve hangi birine ne kadar güvenebileceğimizi anlamak çok zor. bu yüzden gübreyi toprak karışımına katmak yerine inorganik ek besin olarak veriyorum, o da çok sık değil.

    yani kısacası, toprak karışımımı coco coir/ perlit seklinde yapıyorum, çoğu zamansa zaten hazır olan compo sana karışımını alıp içine biraz perlit koyarak drenajı yüksek hale getiriyorum. (drenajı yüksek toprağı hemen hemen her bitki seviyor bence.) perlit yerine lav taşı falan da kullabilirsiniz, hatta kaktüsü fazla drenaj isteyen bitkilerde lav taşı zamanla ufalanıp küçülmediği için daha avantajlı olabilir. ben genelde perlitciyim, çok kolay ve ucuz olduğu için sanırım. gübre olaraksa yine internette onca satılan ürün arasından bir şey seçip (ben labofem'in önerisi beybek markayı kullanıyorum) bitkinin büyüdüğü dönemlerde ayda bir falan sulama suyuna azııcık karıştırıp suluyorum. bu konuda söyleyeceklerim bu kadar, hatam varsa düzeltiniz, şu torf konusunu da bi aydınlatınız be.
  • perlit drenajdan ziyade toprağın topaklanmasını engellemek ve hava almasını kolaylaştırmak için kullanılır.

    neyse yeşil bitkilerin bakımından ziyade önümüz bahar olduğundan balkon kenarında,cam önünde özellikle biber yetiştirmek isteyen arkadaşlara özellikle belirtmek isterim ki,emeğinize yazık.2019-2020 öncesinde bu tip şeyler çok sık görülen durumlar değildi fakat son yıllarda tohumluklar veya fideler korkunç derece böceklenme yapıp,bitkinizde boylanma olsa bile üretim yapmasına engel oluyor.

    o yüzden ben bu tohumların genleri ile oynayıp camda yetişen minyatür biber domates keyfimize edenleri inandıkları yaratıcıya havale ediyorum.
  • eve yeni aldığımız ya da uzun zamandır bizimle olan bitkimiz zaman zaman bize bir takım yolunda gitmeyen şeyler olduğuna dair sinyaller verir. ancak bizim bunu yanlış yorumlamamız sonucunda o durumu iyileştirmek yerine daha kötü sonuçlar doğurabilecek hamleler gerçekleştirebiliriz. işte bu gibi durumlarda bitkimizin bize ne anlatmak istediğini iyi anlamalıyız.

    ilki kök çürümesini nasıl anlarız?
    "bitkim bir anda çöktü. yaprakları kahverengiye dönüp kıvrıldı, soldu.” şeklinde bir durum söz konusu ise bu çok yüksek ihtimal kök çürümesi olduğunu işaret etmektedir. kök çürümesi çoğunlukla bitkinin çok sulanması sebebiyle karşılaşılan bir durumdur. hepimiz bitkiye ne kadar su verirsek o kadar mutlu olacağını düşünüyoruz ama bitkilerimizin en sık karşılaştığı problemler genellikle onları gereğinden çok sulamamızdan kaynaklanıyor.

    kök çürümesi yaşayan bir bitki şu şekilde tepkiler verir;

    sağlıklı görünen bitki bir anda aniden çöker.
    yaprakları kahverengiye ve hatta siyaha döner.
    yapraklar kıvrılmaya başlar.
    bitkinizi kök çürümesinden kurtarmanın tek bir yolu vardır o da eğer bitkiniz tamamen solmadıysa toprağını tamamen değiştirmektir. fakat bu girişimden de çoğu zaman olumlu bir sonuç alınmaz. çünkü kökleri kurtarmak için artık fazlasıyla geç kalınmıştır.

    ikincisi bitkimizde küf olduğunu nasıl anlarız?
    “bitkimin yaprakları üzerinde gri beyaz lekeler oluşmaya başladı. toprağın üst katmanında da beyazlıklar görünüyor." şeklinde bir şikayetiniz varsa bitkinizin küf ile savaştığını belirtmemiz pek mümkün.

    çoğu zaman nemli soğuk günlerden sonra gelen ilk sıcak havalarda görünen bu hastalık bitkilerin yaprakları üzerindeki beyazlıklar ile kendini belli etmektedir. bitkilerde küflenmenin bir sebebi de yapraklardaki özsuyu emen zararlılardır. bu mikroskobik zararlılar arkalarında şekere benzer bir madde bırakır ve bu madde küflenmeye sebep olmaktadır.

    küfe karşı yapılacaklar;
    organik ya da iç mekanda kullanılabilen kimyasal ilaçlar ile bitkinizi zararlılardan arındırırsanız küflenme de sona erecektir. bitkinin yapraklarındaki küfleri su ve saf alkol ile karıştırılan bir solüsyon ile temizle ve toprağın ilk katmanını alma işlemi yaparak küften kurtulmayı deneyebilirsiniz. yaprakları sürekli gözlemleyerek sonraki günlerde düzenli sulamaya geçerek bu durumu güzel sonuçlandırabilirsiniz.

    üçüncüsü bitkilerde oluşan sarı lekeler neden oluşur?
    ficus lyrata -yani pandora kauçuğu- gibi kalın yapraklı ağaç formlu bitkilerin yeni çıkan yapraklarında nokta nokta kahverengi lekeler görüyorsanız bilin ki bu lekeler çok sulanmanın sebep olduğu lekelerdir. lyrata’nız yapraklarında oluşan bu lekelerle size çok sulandığını anlatmaya çalışmaktadır. sulamanızı gözden geçirerek problemi çözebilirsiniz.

    sırada biraz zararlı versiyonu var. yapraklardaki lekeler çeşitli mantar ve bakterilerin yola açtığı lekeler olabilir. bunları ayırt edebilmek için yakından gözlem yapmanız gerekmektedir. eğer yaprak yüzeyinde minik siyah benekler varsa bitkide mantar oluşmuştur ve gördükleriniz de mantarın spor taşıyan parçacıklarıdır. mantar ya da bakteriden etkilenen yapraklar eğer tüm bitkiyi sarmamışsa kesebilirsiniz. bitkinizi bir süre karantinaya alıp ilaç uygulaması yapabilirsiniz.

    bu gibi bitki zararlılarına karşı evde yapabileceğiniz birkaç bitki ilacı mevcuttur:

    1- toz kadar küçük partiküller halinde yaprakların altlarında görünen örümcek akarı (spider mites) için ılık 1 litre suya 3-4 damla bulaşık deterjanı karıştırın. bu karışımı sprey şişesine alıp bitkilerin yaprak altlarını spider mite’lar kaybolana dek sıkın. bitkinizin yapraklarını bu bakımlar sırasında nemli bir bezle silip temizlemeyi ihmal etmeyin.

    2-bitkinizin dallarında, yaprak alt ya da üstlerinde minik beyaz bitler görüyorsanız, sprey şişesine su doldurun ve 1-2 tatlı kaşığı kadar arap sabunu karıştırın. bitkinizin tüm yapraklarına düzenli bir şekilde bu karışımı sıkın. ve ardından yaprakları nemli bir bezle silin.

    unutmayın bitkilerdeki zararlılarla mücadele için yaprakları sürekli gözlemlemeniz gerekiyor, problemi ne kadar erken fark ederseniz bitkinizi kurtarma olasılığınız o derece artacaktır.
  • kendim dikip büyüttüğüm iki yıllık minik limonlarım var, bu bahar birden çok uzadılar, sağlıklı da görünüyorlar ama bir tanesi sağlam iki yaprağını dökmüş, normal mi bu? anlayan birisi mesaj atarsa çoookkk mutlu olurum
  • sorum var, iki büyük monsteram var. şehir dışında olduğum zamanda babam bakıyordu. alttaki birer yaprakları sararmış, fazla sulamadan olduğunu biliyorum ama yaprakları kesmeli miyim yoksa kalmalılar mı? anlayan birileri yardımcı olursa çok sevinirim.
  • merhaba bitki bakan suserler.
    labofemden bahsedilmiş. bir de sanırım herkesin karşısına ilk çıkan içerik üreticilerinden evyeşili var. ben ise tesadüfen şimdi linkini bırakacağım crazy ivy lady ye rastladım ve severek izliyorum. özellikle yeni başlayanlar için güzel içerikler hazırlamış. hak ettiğinden az izlense de çok eğitici: link link

    bahar geliyor hazırlanmamız lazım!
  • güya eve çeşit çeşit bitkiler alcam ve onlarla ilgilencem falan... pehh

    iki ay önce yazı geçirmek üzere karısıyla birlikte adana ya gitmeden evvel dairemin kapısında denk geldiğimiz emekli asker mustafa amca ve onun kariyeri boyunca yaşadığı stres ve kaygıyı omuzlarında taşımışcasına bir havası olan karısı beni iyice tembihledi.

    - "hakan bey evladım; biz yaz boyunca burada olamicaz. o yüzden bizim bitkilerimizi arada bir sular mısın? zaten 3-4 günde bir sulasan yeter, bunlar çok su isteyen bitkiler değil."

    - "tabi tabii... ben hallederim, gözüm gibi bakarım. zaten ben de çok meraklıyım böyle şeylere. gözünüz arkada kalmasın."

    sonuç: iki ayda 3 kere falan anca suladım heralde. neyse ki sahiden çok da su isteyen bitkiler değilmiş. dimdik ayaktalar

    soru: kalan 1 ayda bitkileri hatırlayıp kaç kez sulayacam?!, %) =(%(
  • kumaş saksı kullanın toprağın her yerinden hava almasını sağlayacak ve böcek oluşumunu minimuma indirecek.
    kumaş saksının hemen altına kümes hayvanları için satılan güvercin & tavuk mazgalı koyun, delikli olur ve kumaş saksının altından da hava almasını sağlar.
    saksının en altına topraktan önce çakıl & kil bilyesi koyun drenajı hızlandıracakdır.
  • unlu bit, nam-ı diğer mealybuglarla uğraşanlar için geliyor: (bkz: #152825444)
hesabın var mı? giriş yap