• homoseksuellik gibi biseksuelligin de hastalik olmayan, dogustan gelen bir cinsel yonelim oldugunu dusunuyorum. ozentilikle, cinsel sapkinlikla bagdastirilmamasi lazim.

    5-6 yaslarinda sirf guzel olduklari icin begendigim kadinlarin gazete ve dergilerden fotograflarini keser, saklardim. hatta kesip sakladigim bazi yari ciplak kadin fotograflarini annemin bulmasiyla benim gibi cocuk yaslarda olan agbimin basi benim yuzumden derde girmisti. agbim, annemi fotograflari kesip biriktiren kisinin ben olduguma zor inandirdi.

    benim kendi yonelimimle yuzlesmem yirmili yaslarimin yarattigi farkindalikla basladi. hemcinslerimi hicbir zaman kiskanan biri olamadim. gerek karsi cinse, gerekse hemcinsime olsun; her daim guzele ve estetik olana hep imrenerek baktim; takdir ettim.

    biseksuel olmanin en rahatsiz edici tarafi, biseksuel oldugunuzu yeni ogrenen kisilerin size sevisken gozuyle bakmaya baslamasi. sanki ucan kacan elinizden kurtulmuyormus, cinsel sapikmissiniz gibi sohbetlere maruz kalabiliyorsunuz. kadinsaniz ve biseksuel oldugunuzu bir kadin arkadasinizla paylastiysaniz ve arkadasiniz kismen homofobik ise her icten sarilisinizi yanlis yorumlama egilimleri olabiliyor, yuzundeki rahatsiz gulumsemeden bunu anlayabiliyorsunuz. haliyle bu da sizi rahatsiz ediyor ve zayiflamaya baslayan arkadasliginiz yuzunden iciniz huzursuz oluyor.

    karsi cinsten sevgilime cinsel yonelimimden bahsettigimde "benimleyken hemcinsinle birlikte olursan kiskanmam. ama bir sartla: ben de izleyebilir miyim?" ya da "uclu yapalim mi?" tarzi muhabbetlerin ne kadar yaralayici ve asagilayici oldugunu da bahsetmeden gecemeyecegim.

    biseksuellik, cinsiyet farki gozetmeksizin insani insan olarak kabullenerek sevebilmek, asik olabilmek, kendi vucudunla barisik olabilmek demek bir yerde. gercekten sevdigim, anlastigim ve "iste bu insan" dedigim takdirde bir hemcinsimle evlenip, evlat edinebilecegimi bile dusunuyorum. sevginin, asik olmanin ve yurekten baglanabilmenin bir cinsiyeti olmamali bence.
  • ibnelerin arasında bile ibne muamelesi görmekle sonuçlanır. nedense (!) homoseksüellerin birçoğu kendi gördükleri ayrımcılığı biseksüellere göstermekten çekinmezler. heteroseksüellerin büyük kısmındaki cehalet ve hoşgörüsüzlük bi derece anlaşılır da, homoseksüellerdeki daha çok koyuyor be arkadaşım. (bkz: panseksüel/@aphrael)

    özgürlüklerden birini savunup da diğerine burun kıvırmak da neyin nesi? dinini yaşayamadığı iddiasıyla yeri göğü inletip geri kalan özgürlüklere gelince "ıyy sapıklar cehennemde yanacaksınız" diye ağzından köpükler saçanlardan ne farkınız kalıyor?
  • heteroseksizm tek ve meşru ilişki şeklini heteroseksüellik olarak tanımlayan baskılama ideolojisidir.

    geyler azınlıktır. heterolar da azınlıktır. kinsey skalasına göre ise esas çoğunluğu biseksüeller oluşturur. heteroseksizmin esas baskı altına almaya çalıştığı grup aslında biseksüellerdir. çünkü geyler, zaten umutsuz vakadır. ama biseksüel erkeklerin amcık gondikleme gibi bir potansiyelleri varken ibnelik yapmaları kabul edilemez.

    eşcinselliğe özendirme denilen şey de aslında bu.
  • ne olduğundan önce, ne olmadığına gelirsek; sapıklık değildir, çokeşlilik demek değildir. bir çok kişinin hayalinde olduğu gibi, "hetero bir çift var ve bunlar yataklarına +bir kadın daha alıyorlar" demek değildir.

    bakın bilal'e anlatır gibi anlatıcam, sori (bkz: bilal'e anlatır gibi anlatmak). ama harbiden ancak düşüyor bazı jetonlar.

    "aynı anda" hem bir kadından hem de bir erkekten hoşlanmak, "aynı anda" ikisiyle de sevişmek istemek değildir. ikisinden de "aynı zamanlarda" ya da "farklı zamanlarda" hoşlanabilme durumunun var olması demektir. direk poligami ile bağdaştırılmamalıdır, ikisiyle de aynı anda yiyişiyor şeklinde bir çıkarım yapılmamalıdır.

    monogamik biseksüel tek bir kişiyledir. misal biseksüel kadının, kadın sevgilisi olabilir (sevgili/hoşlanılan kişi/ya da adını her ne koyarsanız işte). ondan ayrılınca erkek sevgilisi olabilir. 10 yıl boyunca erkek sevgilileri olabilir. sonra belki yine kadın olabilir. yani önce lezbiyendi, sonra hetero oldu, sonra yine lezbiyen oldu gibi yaklaşımların hepsi yanlıştır. hayatı süresince zaman zaman kadın ve/veya erkeklerden hoşlanıyor ise (hoşlanmak/sevmek/aşık olmak/sevişmek istemek vs vs vs) biseksüeldir. orange is the new black'te şöyle gösterilmiş mesela: hatun 10 yıl önce lezbiyenmiş, sonra hetero olup bir adamla nişanlanmış, sonra exi olan hatunla karşılaşınca yine lezbiyen oluyor. yok öyle bir şey, o ne lan. hatun düpedüz biseksüel işte. "ben heteroydum, sonra lezbiyen/gay oldum"ların hepsi biseksüeldir. zaten biseksüelin tanımı bu. aynı anda hem kadın hem erkek sevgiliye sahip olmak değil.

    o hayallerinizde canlandırdığınız şeye gelirsek;
    poligamik bir biseksüel bir kadının, hem kadın hem erkek sevgilisi olabilir. ya da misal 3 tane kadın sevgilisi olabilir. ama bu biseksüelliğe has bir şey değildir. yine örnek üzerinden gidersek; poligamik hetero bir erkeğin, iki tane kadın sevgilisi olabilir. ya da poligamik hetero bir kadının beş tane erkek sevgilisi olabilir. 3'lü 5'li ilişkileri biseksüelliğe indirgemek tamamen mantık dışı. hatta en çok hetero erkeklerde görülüyor poligamik ilişkiler. ayrıca poligamik diye de halihazırda her an 54347967 sevgilisi var demek de değildir. birden fazla kişiyi aynı anda sevebiliyor olma (yine aynı şekilde aşık olma/sevişmek isteme vs vs vs gibi durumlar) durumunun olmasıdır.

    bir de şöyle muhabbetler var:
    a: ben biseksüel bir erkeğim.
    b: hadi ya kaç erkek, kaç kadın oldu hayatında?
    a: 74125685 kadınla yattım ama hiç erkekle yatmadım.
    b: aa sen nasıl biseksüelsin? heterosun o zaman sen.

    oldu öpt cnm ok kib bys.

    biseksüel olmak için illa birileriyle yatmanız gerekmiyor, lezbiyen olmak ya da hetero olmak için yatmanız gerekmediği gibi. aynı mantık ile örneklendirirsek: bakir hetero bir erkek, bir kadınla yatmadan önce hetero değil miydi? mal mısınız lan? o zaman heterolar da hep sonradan hetero oldu, ondan önce neydi peki? gayet de heteroydu, 10 yasındayken de heteroydu 15 yaşındayken de hetero. hayatında biri varken de heteroydu, yokken de. birinden hoşlanırken de heteroydu, hoşlanmazken de. 15 yaşında bakirken de heteroydu, 25 yaşında 472584 kadınla yattıktan sonra da hetero. ha belki oldum olası biseksüeldir, ama henüz farketmemiştir, o ayrı bir konu. yani illa "kaç kadınla yiyiştin, kaç erkekle yiyiştin, ona göre biseksüellik lezbiyenlik levelını belirleyelim" gibi bir durum yok. belki de biseksüel bir kadının hayatı boyunca erkek sevgilileri olacak, ama bu onun illa hetero olduğunu göstermez, belki bir kadından hoşlandı bir dönem, sadece hoşlandı. vs vs vs böyle gider bu.
  • isviçreli bilim adamlarından hakkında yorum duymamış olsam da, bir sosyal psikoloji profesorunden, heteroseksüelliğin öğrenilmiş bir davranış olduğunu duymuşluğum olduğundan kelli, default olduğunu savunabileceğim durumdur. ha ama kadınların bacak koltuk altı kılları, erkeklerin çok eşliliği, kadınların her ay yumurtlaması da defaulttur ve fakat -güya- medenileştiğimizden ötürü kadınlar tertemiz bacaklarla dolaşır, erkekler çok eşliliğini ya bastırır ya da gizliden takılır, kadınlar da her sene doğurmaz. yani artık neyin insan doğası olduğunun pek bir önemi kalmamıştır. bu da bazen avantaj bazen de dezavantaj olarak dikilir durur karşımıza da bunlar bi tarafa, hadi eşcinsellik soyunuzu tüketir diye korkuyosunuz bırakın biseksüelleri onlar rahat etsin be ya.

    kişi ilk defa karşı cinsten hoşlanıyo olmasına rağmen hemcinsinden de hoşlandığını fark ettiği anda hissettiği eşcinsel miyim acaba paniğinden -sadece türkiyede değil bir çok ülkede panik yaratabilir bu- sıyrılmak için sığınılabilcek bir kıyı gibi görünse de, gerçekten biseksüel olduğunu anladığında, hiç de sanıldığı gibi maske olarak kullanılabilecek bir şey değildir. çünkü, eşcinseller, biseksüelleri eşcinselliğini kabullenemeyen o yüzden "onlardan" olmayan insanlar gibi görürken, heteroseksüeller de sürekli iki uçtan birine yerleştirmeye çalışırlar. bi de, aynı anda hem kadınlar hem de erkeklerle beraber olan doyumsuz insan sınıflandırması vardır ki değinmek bile istemiyorum.
  • lgbt bireylerin stigma yaşantıları üzerine tez yazarken homo-hetero-kimlikleri yirmi beş sayfa anlatıp biseksüel kimliği bir sayfa yazdığımı farkedince zenginleştireyim istemiştim. 10'a yakın akademik makale okudum ve hepsi bütün literatürün biseksüelliği bu şekilde sunmasına yapılan eleştiri yönünde idi. hayatımın oksimoronudur.

    "...

    jones (2010), “lgbt’nin b’si nerede?” sorusuyla başladığı değerlendirmesinde, birleşik krallıkta, 2008 yılında, lgb bireylerin ayrımcılık yaşantılarını değerlendirmek üzere stonewall isimli örgüt tarafından yapılan ve bir ilk olan, 1658 lgb bireyin katıldığı araştırma raporunda, katılımcıların önemli bir kısmını oluşturmasına rağmen
    biseksüellerin yok sayıldığını aktarır.

    araştırmacılar, katılımcıların lezbiyen, gay ve biseksüel olduğunu belirtmelerine rağmen raporun başlığı “lezbiyen ve gaylerin ayrımcılık algıları” şeklindedir ve raporda “biseksüel” kelimesini bulmak imkansıza yakındır.

    benzer biçimde lezbiyen ve biseksüel kadınlarla yapılmış başka bir araştırmada, 6000 katılımcının % 16’sı biseksüel olmasına rağmen, öneriler bölümünde “lezbiyenlerin sağlık ihtiyacını anlamak” başlığı kullanılmıştır. yazar haklı olarak sormaktadır: “biseksüeller nereye gitti?”

    yazara göre biseksüelliği görünmez kılmanın diğer bir biçimi, karşı cinsle de önemli ilişkileri olan kişilerden “ünlü gay” ya da “ünlü lezbiyen” şeklinde bahsedilmesidir. örneğin oscar wilde, kadınlarla da önemli ilişkiler yaşamış olsa da “gay” olarak lanse edilmektedir.

    biseksüelliğin medyadaki temsilini araştıran barker ve arkadaşları (2008a), biseksüelliğin yok sayıldığı sonucuna varmışlardır. karakterler karşı cinsten biriyle birlikteyse heteroseksüel, hemcinsiyle birlikteyse homoseksüel olarak sunulmaktadır. karakter, öncekinin tersine bir birliktelik yaşarsa “heteroseksüellikten homoseksüelliğe (ya da tersi) geçiş yaptı” şeklinde sunulmaktadır.

    2007 yılında gerçekleştirilen ve popüler psikoloji ders kitaplarında cinselliğin sunumunun analiz edildiği çalışmada, kitapların üçte ikisinde biseksüellikten hiçbir şekilde bahsedilmediği bulunmuştur. kitapların büyük bölümü cinselliği, homoseksüel-heteroseksüel şeklinde dikotomik bakışla sınıflayan bir anlayışla sunmaktadır. geriye kalanlarda ise çok kısa bahsedilmekte ve ardından dikotomik anlayışla sunuma devam edilmektedir.

    biseksüelliğin şimdiki zamanda kendisine yer bulamadığını tartışan yazarlar, konumlandırılışını şu cümleyle anlatmaktadır:

    “psikanalizde monoseksüel olgunluğa doğru giden yolda geçirilen bir evre ve biseksüellerin sahiplendiği queer teoride, insanları cinsel yönelimleriyle etiketleme ihtiyacının duyulmayacağı ütopik bir geleceğin parçası olarak sunulmaktadır” (barker ve ark., 2008).

    angelides’e (2001) göre bir kimlik olarak biseksüellik gerçeği ile ilgili tartışmalar yeni değildir. egemen cinsellik yazınında çok uzun yıllar bir gelişmemişlik, olgunlaşmamışlık formu, geçiş evresi, kendini kandırma ya da çatışma durumu olarak geçen biseksüellik, yüz yıldan uzun süre ısrarla, meşru bir kimlik olarak değerlendirilmemiştir.

    bunun gerekçelerine dair açıklamalar, politik gelişmemişlik sebebiyle biseksüel hareketin görünmezliğinden, biseksüeller ve gayler, özellikle de feminizm çerçevesinde lezbiyenler ve biseksüel kadınlar arasındaki çekişmeli ilişkiler tarihine kadar uzanmaktadır (jones, 2010). angelis bu sorunu, tarih boyunca insan düşüncesine hakim olan heteroseksüel-homoseksüel ikiliğini temel alarak tartışmaktadır. angelis’e göre bu ikiliğin dışına çıkabilen queer teori de lezbiyen ve gay yazınına odaklanmıştır.

    tarih boyunca bütün kültürlerde varolduğu açık olan biseksüelitenin, terapi literatüründe de görünmez olduğunu belirten petford (2006), biseksüel bireylerin yaşadığı çift yönlü stigmaya dikkat çekmiştir: “kendisini biseksüel olarak tanımlayan bireyler, açıldıklarında sadece gay ve lezbiyenlerin karşılaştığı ayrımcılıklarla karşılaşmaz, ayrıca gay topluluğundan da destek almaz.”

    biseksüellikle ilgili yapılan “biseksüeller kendi orijinal yönelimlerini bir gün bulacaklar”, “gay ya da straight kimliğe giden yolda sadece bir evre” ya da “bir kimlikten sapma” şeklindeki değerlendirmeler (mcdonald, 1981), tıpkı transgender bireyleri reddeden/ötekileştiren kadın erkek dikotomisinde olduğu gibi, homoseksüel-heteroseksüel
    dikotomisinin de ne denli yaygın olduğunu göstermektedir. yaygın olan üç mitin ortak özelliği, biseksüelliğin kendine özgülüğünün kabul edilmemesi, ya homoseksüellik ya da heteroseksüellik nihai noktasından değerlendirilmesidir."
    ..."
  • kişinin karşı ve kendi cinsiyle duygusal ve/veya cinsel birliktelik yaşayabilme durumunun cinsel tanımıdır.

    kişi her iki cinsede aynı yüzdede ilgi gösteremez, bir taraf her zaman baskın çıkacaktır. ister karşı cins ister kendi cinsi ilişki söz konusu olduğu taktirde zamanla ilgi iki uç nokta arasında gidip gelicektir.

    türkiye'deki cinsel ilişkiye girmek için nefes alsın yeter prensibinin dışında biseksuellik erkek ve kadın için açıklanması zor ve tehlikeli durumlar oluşurturmaktadır. biseksuel erkeğe bir süre sonra ibne denilip, biseksuel kadın ise degişik mastürbasyon fantezilerinin önemli bir öğesi olur.

    biseksuellik, hem erkekle hem kadınla çatır çatır şevişen kişiler olarak görülebilir ama her biseksuel kişi karşı cinsiyle ve/veya kendi cinsiyle ilişkiye girmek zorunda değildir. o yüzden işine gelince bisekseul işine gelince mal olan çok insan vardır.
    kafalarda karşı cinsle ilişkiye giriyorsa heteroseksuel, kendi cinsiyle ilişkiye giriyorsa homoseksuel, her iki cinsle ilişkisiye giriyorsa biseksuel, hoşuna gittiği herhangi bir cinsiyetle ilişkiye giriyorsa panseksuel olarak görülür fakat bu tanımlamalar çok dar kalıplar oluşturmaktadır. örnekle açıklamak gerekirse;

    - heteroseksuel bir erkek, evlendikten sonra ego tatmini için başka kadınlarla ilişkiye giriyorsa buna şerefsizlik denir.
    - heteroseksuel bir kadın, evlenmeden önce ilişkiye giriyorsa buna orospu denmez.
    - fahişelerle beraber olup, sonra kadında bekaret arayıp ve namus savunanlar karaktersizlikten üst rütbeli derecelilerdir.
    - sırf iki cinslede ilişkiye girdi diye insan bisekseul olmaz, dedelerimiz eşeklerle değişik kamasutra pozisyonları denemişlerdir. bunlar hayvan sevgisinden değil, abazanlığın başa vurmasından dolayıdır.

    kendi cinselliği insanın kendisini ilgilendirir, başkalarının dar görüşleri ile kendinize olan dünyanın içine edebilir.
  • son zamanlarda kafamı oldukça sık kurcalayan bir konu var ki kendisi cinsel ayrımlar. bu keskin ayrımların -yanlış değil ama- yetersiz olduğunu yavaş yavaş hissetmeye başlıyoruz. cinsel kimliklerimiz, cinsel yönelimlerimiz, pipilerimiz ve kukularımız, dünyadaki her şeyi sınıflandırmak ve etiketlemek için inanılmaz bir çaba sarf ediyoruz, inanamazsın.

    şimdi öncelikle bir konuda anlaşalım, cinsellik ve aşk* oldukça farklı iki kavram. ha elbette duygusal bir bağ olmadan seks yapamayan azımsanmayacak bir kitle de var, olabilir, haricen konuşuyorum. ancak sevmeden sevişmek, hem sevip hem sevişmek, hatta sevişmeden sevmek de mümkün. neyse, yani konuyu bu iki kavram için farklı iki açıdan düşünmenizi rica edeceğim esasen, belirtme sebebim buydu.

    öncelikle, homo ve hetero kavramlarının son derece yanlış olduğunu düşündüğümü belirtmekle başlayayım. ikisi de tektipleştiren kavramlar zira. düşünelim, sen şu an yalnızca erkeklere karşı cinsel/duygusal çekim duyan bir erkeksin. fakat bundan 10 yıl önce kadınlara duyuyordun? bu durumda gay misin biseksüel misin? 'eskiden heteroydu şimdi homo, bunda bilmeyecek ne var' demeyin, gülerim. birini etiketleyecekseniz, ki biz etiketlemeye bayılan bir milletizdir, bari doğru olsun. yalnızca erkeklerden hoşlanan bir kadın, tek bir kadına dahi cinsel/duygusal bir kıvılcım gösterdiğinde teorik olarak biseksüel oluyor, yahut 'bir kere deneyeyim' de bu kategoriye girer bence mesela. kişisel fikrim, dünyadaki büyük çoğunluğun hayatlarının bir döneminde hemcinsten yahut hemcinsseverlerin karşı cinsten hoşlanma ihtimalleri olduğu ve olaya bu açıdan bakıldığında herkes biseksüel.

    çok saçma geldi di mi sana şimdi? gelir, bilirim. belki de bu yüzden seviyorum bu terimi. insanları cinsel kimliklerinden bağımsız sevebilme özgürlüğünü sunduğu için. bu etiketin arkasına sığınarak etiketsizleşebilmek için mesela. neden yalnızca erkeklerden/kadınlardan hoşlanmak zorundayım? ister cinsel çekim yaşarım, ister duygusal bağlılık, ister şiddetli ister zayıf, ister sadece tutku, ister sadece faghag. her şey öyle olağan ki aslında, o kadar doğal. etiketlere ihtiyacımız yok arkadaşlar.

    neyse esas anlatmak istediğim kısım şuydu aslına bakarsanız. bazıları var, zannediyorum bunlar azınlıkta, kişinin beynine/kişiliğine vurulanlar. bu yalnızca 'seksi gelmesi' ve cinsel açıdan da olabilir, yahut ciddi anlamda değer vermek, saygı duymak ve akabinde duyguların yoğunlaşmasıyla sevgiye/aşka evrilen bir süreç. böyle bir senaryoda, o çok etkilendiğin ve çok bağlandığın kişinin cinsiyeti o kadar önemsiz kalıyor ki, yalnızca homo, hetero, bi gibi kavramlardan kopmakla kalmıyorsun; topyekün cinsiyet kavramından sıyrılıyorsun. karşındaki bir 'varlık'a dönüşüyor ve sen ona sırf var olduğu için değer vermeye başlıyorsun. bu 'doğru' ya da 'yanlış' demiyorum, sadece bu 'var' diyorum. oluyor, oldu.

    etiketlerden kurtulmak gerek derken dahi bu etiketi yüceltmek ironik olsa gerek.
  • insanın birebir yaşamadıkça anlamasının imkansız olduğunu düşündüğüm cinsel yönelimdir.
    geçenlerde ismini vermeyeceğim bir tv programını arayan eşcinsel bir arkadaşımız, biseksüellerin "ikiyüzlü" olduğunu söyledi ve nefretini kustu.
    arkadaşım, biz burada heteroseksüel halimizle "kimsenin cinsel yönelimi kimseyi ilgilendirmez" diyoruz, yönelimleri kendi hemcinsleri doğrultusunda olan biri çıkıp biseksüellere ikiyüzlü diyor. ben kendimi senin yerine koyup empati kurmaya çalışıyorum, "olmaz yine de bilemem" diye saygı duyuyorum, sen benden önce sahip çıkman gerekirken, sırf anlayamadığın için "ikiyüzlü" diyemezsin.
    dersen kendi kızdığın homofobiklerden de hiçbir farkın kalmaz.
hesabın var mı? giriş yap