• türkçeye tercümesinin yetersiz(!) kaldığı düşünülüp iyiden iyiye kahvehane kültürüyle harmanlanmış oyun. yönetmen katkısı neden bu seviyeye inmiş anlamakta güçlük çekiyorum. öylesine derin konuları ironik bir dille yeren bir senaryon varken, kolpaçino terk esprilerle basit seyirci kitlesine hitap etmeye çalışmak ne üzücüdür. seyircimizin de buna katkısı yadsınamaz tabii. "siktir git"e gülen bir "tiyatro" izleyicisiyle aynı salonu paylaşmak çok iç açıcıydı.

    oyunculuklara gelecek olursak, büyük bir salonun arka sıralarında izleyerek normal şartlarda sıkıntı yaşamayacağımı düşünmüştüm ama yanılmışım. yetenek abidesi oyuncuları duymak için onlardan daha konsantre bir şekilde oyunu takip etmeye çalıştım. yutulan diyaloglar, devamlı aynı tonda konuşmalar, kulağa söylenen ayıplı sözden 5 saat sonra verilen "aaaaaaa" tepkileri, donuk sahneler arasındaki ışık bağlantısızlığı, ani kesilen müzikler direkt göze batan olumsuzluklardı.

    boşa zaman ve para kaybetmeyin, izlemeyin.
  • bira fabrikasi dedik aksamustu bi bira icip cikiyim dedik damsiz almayiz dediler. gorende reinaya giriyoz sancak sokim sizin zihniyetinize. en iyisi al tekelden ucuza sokakta ic amk.
  • öncelikle bir şekilde vicdanımı rahatlatmak için söylemem gerekirse moda sahnesi insanlarını çok seviyorum. çeşitli entrylerde de bahsettiğim gibi; yolda görsem sevindiğim, yaptıkları işlere büyük saygı duyduğum adamlar.
    bira fabrikası'nın çıktığını duyunca da aynı duygularla koştum. literally koştum, maslaktan ya yetişebilirsem diye. yetiştim.

    --- spoiler ---

    belki tercümeden, belki fazla türk işi yorum katmaktan bilmiyorum; ilk perdesi fazla sıkıcı olmuş oyun. anca melis birkan girdikten sonra hareketleniyor ve garip bir şekilde gecenin sonunda melis birkan en başarılı oyuncu olarak akılda kalıyor. garip olmasının sebebi şu ki, abi ben onur ünsal'ın parlamadığı oyuna hiç gitmemiştim. belki de melis birkan'ın textinin aşırı değiştirilmemesinden, en çok alman kadını anladım ve en çok alman kadına güldüm ben. melis birkan'ın geçişleri de fazla iyiydi bana göre. telefonu ay sürtme sürtme demeye geçişi mesela, fazla iyiydi.
    oyun sırasında moda sahnesi oyunlarını neden sevdiğimi düşündüm biraz. ve aklıma ilk gelen roberto zucco'da, yapılan göndermelerin tahtaya yazılması oldu. bayılmıştım bu harekete. bira fabrikasında ya ben anlamadım, ya gerçekten çok da tatmin etmeyen göndermeler vardı. "%50'yi zor tutuyorum"? seriously? ilk sahneye çıktıklarında "out damn spot, out" göndermesi falan bekledim ben ne bileyim o kadar kan görünce. diğer yandan, yüksek ihtimal benim kaçırdığım zibilyon gönderme vardır. yani anca ikinci perdede, aaa işçiler&azınlıklar gibi düşünmeye başlayabildim; ki ondan sonra keyifli hale geldi oyun.
    aslında sorun izleyici kitlesi benim kanaatimce. sadece küfüre, abartılı jest&mimiklere gülen seyirci oyunun tüm zevkini kaçırıyor. milletin bu tarz şeylerde yerlere yattıklarını gördükçe, devlet bahçeli'nin "gülmedim" capsindeki gibi buldum kendimi ilk perde boyunca. büyük penis geyikleri, popo sallama, küfüre gülen insanlar, olm gidin recep ivedik izleyin rahat rahat gülün niye geldiniz tiyatroya kadar. ikinci perdede ikinci biramı bitirmem ve arada kemal aydoğan'ın heyecanla sırıtan suratını görmem, belki benim de bahçelilikten uzaklaşmamda etkili olmuştur, bilmiyorum.
    yukarıda da bahsettiğim gibi, ikinci perde text anlamında çok daha tatmin edici olmuş. bu adamlar burda ne anlatmaya çalışıyor sorusunu sonunda sorduruyor. gürsu gür'u tanımak da kendi açımdan bir kazanım oldu. sinir edici bir sakinlikte, güzel yerlerde baya başarıyla araları tamamladı. bu ne demekse.
    bir de onur biraz vucut çalışmış sanırım, yazının geneline sıkıştıramadığım alakasız bir gözlem olarak kalsın bu da, doğru mu yanlış mı emin olamadığım.
    --- spoiler ---
    ayrı ayrı düşününce oyunculukların tabii ki de yardırdığı oyun olmuştur. farklı türlü olmasını beklemiyorduk.
    insanın çok sevdiği birilerine kötü yorum yapması ne zormuş.
    ayrıca müzikleri en bir süper olmuş oyundur.
  • masada arkadaşlarınızla oturup sohbet ederken masada boş duran sandalyeye barzonun birini oturtan garsonlara sahip. arkadaşlarla şaşkınlıktan ne yapacağımızı şaşırdık. adama soruyoruz "pardon siz neden buraya oturdunuz?" diye. (sizli bizli konuşuyoruz çünkü yanımızda kız arkadaşlarımız, eşlerimiz var. zaten böyle dalyaraklar hep böyle zamanlarda denk gelir)

    barzo "bira içecem" diye cevap veriyor. siker misin sabaha mı bırakırsın.

    garsona diyorum ki "bu barzoyu neden masamıza oturttun?"

    -"o buranın müdavimidir" diye cevap veriyor. peki kardeşim o adam müdavim de biz yarrakbaşı mıyız acaba?

    biz kalktıktan sonra umarım 6 kişilik masaya boylamasına yatırmışsınızdır o barzoyu.
  • sıkıcı, ortaokulda olsam belki güleceğim seviyede esprilerle dramatik bir konuyu işlemiş moda sahnesi oyunu. fazlaca yereleştirilmesi rahatsız etti ama en kötüsü sanırım her sahnesine katılarak gülen izleyici kitlesiydi. ya biz çok huysuz yaşlılar olduk ve yerde debinen oyunculara coşkuyla gülen seyirciyi anlamıyoruz, ya da genel olarak izleyici seviyemiz gercekten tiyatroda da olsa recep ivedik'ten hallice dedik eşimle. oyunculuklara lafım yok ama oyun vasat, zamaniniza değmez.
  • en has biranın içilebileceği yer. konumu son filtre çıkışı. soğukluk kesinlikle garanti değil.
  • orjinal adı brasserie olan bir koffi kwahule oyunu. ezgi coşkun tercüme etti. mart'ta moda sahnesi oynayacak.
  • kadıköy'de fena olmayan bir bar. menülerindeki çoğu bira olmasa da masalarda gezinen kediler nedeniyle gidilesi bir mekandır.
  • hastası olduğumuz onur ünsal, necip memili, melis birkan ve gürsu gür'un oynayacağı, moda sahnesi'nin 5 mart'ta prömiyer yapacak yeni oyunu.
  • moda sahnesi'nin temposu bir dakika azalmayan, müzikleri dandadadan tarafından yapılan, demokrasi, savaş, militarizm, erkeklik, para üzerine yeni oyunu. onur ünsal hamlet'ten sonra yine olağanüstü ama bu sefer alkışın büyüğü başkasına. dizilerden hayran olup ilk kez tiyatro sahnesinde izleme şerefine nail olduğum necip memili öyle bir oynamış ki sabaha kadar övsek az kalır. onur ünsal ve necip memili varken, melis birkan çok yavan kalmış bu performansların yanında. yer yer -özellikle tecavüzle ilgili kısımlar- biraz rahatsızlık verse de twitter'daki "çok ağır, anlaşılması zor bir oyun" yorumlarına aldırmadan gidip izleyiniz.

    edit: http://tmblr.co/zwyrht1exuhmr
hesabın var mı? giriş yap