• julio iglesias'tan nathalie adı altında dinlediğimiz, aslen rusların kara gözler -ochi chyornye- türküsünün ajda pekkan tarafından söylenmiş halidir. güzeldir.
    bir-bir buçuk yıl öncesinde paris'in mühim dj'lerinden claude challe'ın çıkarttığı "nirvana lounge" isimli derlemeye konularak adından söz ettirmiştir en son:

    bir sayfa kopuyor zamandan,
    ayrılırken sen yanımdan.
    bu aşkın daha en başından
    korkuyordum ben sonundan
    (bu kıta gayet düzgün, manalı)

    bir günah gibi gizledim seni
    kimse görmedi seni ve beni
    ağlarken içim güldü gözlerim
    bir günah gibi, gizledim

    ne bugün, ne de yarından
    beklediğim ne kaldı? (bir şarkı sözünden düzgün gramer beklemeye hakkımız yok mu? üzülüyorum)
    beni o gün senden kıskanan
    resimler de sarardı (burası da çok derin herhalde, ben anlayamadım hiç zira ne demek istediğini)
  • enteresan bir şekide ratinglerde çakılan dizi. öyle ki, sıralamada ilk 50ye bile giremiyor. böyle bir hezimet uzun zamandır yaşanmamıştı. oysa ki, bakıyorsunuz iş güzel, pahalı, gösterişli, özenli. ama olmuyor. türk seyircisi çok acayip.
  • ajda pekkan'nın mukkemel yorumu ve sesi sayesinde yurtdısında da oldukça tutmuş olan sper şarkı...lk 1983'de superstar 83de yer almıştır.
  • kibar beyefendileri, hırçın kızları, gizli hesapları, dönemi resmen yaşatan kostümleri ve çekimleriyle beğeniyle izlediğimiz dizi. ayrıca gayet sürükleyici.

    bir hatırla sevgili tadı yakalayacakmışız gibi. hadi bakalım.
  • dişe değer bir konusu olduğu için sona ermiş dizidir. oysa içinde ensest olsa, tecavüz olsa, efendime söyleyeyim toprak ağaları olsa, o ağaların birbirine kuma olmuş karıları olsa, bolca çığlık bağırış olsa, ağlak suratlı kapıcı kızı olsa bitmezdi. hay ben böyle işin...
  • aşk-ı memnu'yu ve onu yaşayanın acısını çok güzel anlatır.

    bir sayfa kopuyor zamandan
    ayrılırken sen yanımdan : hayatından bir günün daha kaybolmasıdır.

    bu aşkın daha en başından
    korkuyordum ben sonundan: en sonunda ayrılacağını bilmenin korkusu ile yaşamak

    bir günah gibi gizledim seni
    kimse görmedi seninle beni: asla ulu orta olamamak...en yakındayken bile en uzakta durmak zorunda kalmak

    ağlarken içim güldü gözlerim
    bir günah gibi gizledim: beraber geçen her an bir ömre yeterken aynı zamanda onsuz her anın götürdüğü ömürle baş başa kalmak. ve kimse tarafından anlaşılmayacağını bilmenin acısı ile derdini içine atmak.

    ne bu gün ne de yarından
    beklediğim ne kaldı : beklenecek bir şey yoktur. bir şey beklemeye hakkın da yoktur. sadece an'dır sana vaat edilebilecek, ötesi yoktur.

    beni o gün senden kıskanan
    resimler sarardı: zaman geçer, yıllar geçer, her şey değişir ama sen hep aynı yerde kalırsın...
  • dün akşam başlayan ve güzel olacakmış gibi görünen yeni bir dönem dizisi. görüntü kalitesi, detaylar güzel. müzikhol değişik bir konsept olmuş, biraz daha izlersek hakkında kararımı verebileceğim. ilk bölümden, şu zamana kadar bence bu topraklarda yapılmış en iyi dönem dizisi olan hatırla sevgili'nin verdiği samimi sıcaklığı ve nazik havayı alamadım ama adı üstünde ilk bölüm ne de olsa, bence olacak gibi duruyor. yalnız şu gözüme (kulağıma) takıldı ki; 1940'lı yıllar canlandırılırken konuşulan türkçe biraz daha eski dile dönük olmalı, arapça ve farsça kelimeler daha fazla olmalı dilin içinde. zira dilde asıl sadeleşme ve bugün konuştuğumuza benzer kelime ve deyişlere geçiş 1960'lardan itibaren başlamıştı. 40'lar için dizinin 1. bölümünde konuşulan dili fazla 2000'li buldum ben. yine hatırla sevgili'den bahsedeceğim ama orada bu geçiş çok güzel yapılmıştı; ilk başlarda herkes eski kelimeleri kullanırken, 60'ların ortalarından itibaren özellikle genç karakterler bugünkü dağarcığımıza benzer kelimeleri kullanmaya başlamışlar, yaşlı olanlar ise bu değişime daha yavaş ayak uydurmuşlardı. bir dönem dizisi için kullanılan dil, en az kıyafetler kadar önemlidir, bunun altını çizmek isterim eğer ki senaryo yazarları buraya da bakarlarsa...

    suat adil beyefendinin araştırdığı ve kaleme aldığı krom madeni ve türkiye'nin nazi almanyası ile gizli işbirliği konusu dizinin ana öğelerinden biri gibi görünüyor ama birkaç bölüme bunu da aşka kurban edebilirler, ki umarım etmezler. bu konu gerçek midir yoksa kurgu mudur bilmiyorum, araştırma fırsatım olmadı velakin dizinin, eğer altından kalkabileceklerse, siyasi yönünün de olmasını arzu ederim.

    bunun haricinde dizi boyunca kafama en çok takılan şey şuydu: iki tane taş gibi erkek oyuncunun** karşısına, tipsiz değil ama, adı geçen erkeklerin güzelliğine yaklaşamayan ve malesef birbirinden itici kadın oyuncuları koymaktaki amacınız nedir acaba sevgili casting? dizi boyunca benan'ın güzelliğine övgüler geldikçe içim bayıldı. hele hele enver "rus kadınlarının güzellikleri dillere destandır" deyip benan'a "siz de böyle misiniz?" diye sorunca içtiğim çayı püskürttüm valla. yapmayın rica ediyorum. ha yok bunu biz sıradan görünüşlü kadınların iyiliği için, umudumuzu kesmeyelim diye yapıyorsanız o zaman eyvallah der, öperim sizi*.

    dizide karakterlerin tavırları isabetli olmuş. efenim "kız kısmı okuyup da ne olacak" demeler olsun, "aa olur mu o da öğretmen olur, bir bayan için en güzel meslek öğretmenlik bence" şeklinde fikir beyanları olsun, mevzubahis lafları üreten karakterlerin sosyal konumlarına uygun ve (malesef) gerçeği yansıtır halde. iyi gözlem biriktirilmiş, o belli. de, bakalım bunu senaryoya ne kadar yedirebilecekler?

    bir de bu flashback mevzusu. takdir edersiniz ki özellikle ezel'den sonra bu flashback-flashforward sahnelerinde bir artış, bir zenginleşme oldu. olsun bence gayet güzel. gördük ki bir günah gibi de bu furyadan eksik kalmamış. merak ediyorum acaba böyle devam edecek mi yoksa yalnızca 2 bölümlük, fuat-benan-enver üçgeninin iç açılarının gelişimini göstermek amaçlı mı kullanılacak? neyse izleyip göreceğiz.

    edit: fuat kim yahu, cabbar, cevval, atakan gazetecimizin adı suat!
  • biraz önce trt gap'ta seyrettiğim türk filmi. başrollerinde halil ergün ve zuhal olcay oynuyor. filmin genel olarak diyalogları kopuk olmakla birlikte filme ortasından girdiğim için ben de anlayamamış olabilirim. aralarda gözüken 80'lerin istanbul görüntüleri daha enteresandı.
  • yıllarca severek dinlediğim aşk-ı memnu yüzünden dinleyemez olduğum parça. an itibariyle toygar ışıklı- ajda pekkan ikilisinden fonumda çalmaktadır. sanıyorum sonu görülerek girilen ilişkileri en güzel ifade eden türkçe sözlü şarkıdır.
  • atv'de başlayacak olan yeni bir dizi. bugün istanbul üniversitesi'nde çekimleri yapılıyordu. 1940-1950 yıllarındaki gibi giyinmiş insanları bahçede dolanırken görünce insanı bir heyecan sarıyor doğrusu. özge borak'a da dönem kadını rolü yakışmış.

    (bkz: ben bugün ünlü gördüm)
hesabın var mı? giriş yap