• nasıl yazılacağının sistematik olarak belirlenmesi gereken yazın türüdür. günümüzde halen makalelerde "bissürü", "herbişey", "tamamki", "çünki" gibi insanı sinirlendiren yazım hataları yapılmaktadır. insanlar doğru dürüst yazmayı, -hadi onu da geçtim- okumayı bilmeden yazmaya çalışınca (burada belirtmeliyim, üzülerek yıllanmış profesörleri de dahil ediyorum bu tanıma) olmuyor. bilimsel bilgi rezalet bir makaleyle çöpe gidiyor. oysaki yazmak için gerekli unsurları bilmek gerekir. şimdi biraz bunlara değinelim;

    - öncelikle okuyun. ne kadar çok -bilimsel olmak zorunda değil- makale okursaniz o denli iyi ve duru, aynı zamanda gerektiği kadar anlatımınız olur. fazla okumadan bir şeyler yazmaya kalkarsanız kısa süre sonra anlam kargaşası sonucu işin içinden çıkamaz, kelimeleri bir araya getiremezsiniz. giriş ve gelişme birbirine girer, sonra ortaya "dan" diye bir sonuç atılır. "nereden buldun bunu oğlum?" diye sormayacaklar o makaleyi değerlendirenler, direkt "olmamış" diyecekler.

    - öz yazmak pek önemlidir, "uzat allah uzat" gereksiz bir davranıştır. örneğin: "sodyum nitrat verilerek damar içinden bu maddeye maruz kalmış, etkilenmiş tavşanlar.." şeklinde belirtmek yerine "iv na nitrat verilen tavşanlar" dersiniz, olay biter. unutmayın, o makaleyi okuyacak insanların hatırı sayılır bir kısmı sabırsız. insanları bunaltmamak önemlidir.

    - bilimsel makalelerin jargonu vardır. bu, zamanla iyice öğrenilecek bir disiplindir. bir örnekle açıklamak gerekirse, "ilaçla kobaylarımızı öldürdük" derseniz ayıp olmaz ancak yanlış olur. "ilaçla kobayları sakrifiye ettik/ex olmalarını sağladık" derseniz daha hoş olacaktır. (burada değinmeden edemeyeceğim, geçenlerde okuduğum henüz yayınlanmamış* bir makalede "bissürü heyvan ilacnan uyutuldu." yaziyordu. makale inceleme komisyonu başkanlığındaki profesörlerden biri olsam doçent beyimizin makalesini dürer.. albrecht dürer.. neyse, anladınız kast ettiğimi.

    - işin özü bilimseldir ve bilimsel bilgi mutlaka nesnel olmalıdır. "kanımca", "bana göre" ifadeleri (-) puana neden olur. özellikle tıbbı makalelerde buna dikkat etmek gerekiyor. (özellikle conclusion bölümüne dikkatinizi çekerim.)

    - istatistiklere başvurmak "mükemmel" sonuç verir. standart sapmaya ve toplumdan seçeceğiniz örnekleme dikkat edin. spss kullanın. chi square testi, varyans analizi*, kolmogorov smirnov vs. ne işe yaradıklarını mutlaka öğrenin. olmazsa -ücrete tabidir- bir istatistik uzmanıyla iletişime geçin. epidemiyolojik bir araştırmanın makalesinde bunun olması zorunludur. yoksa "red"dedilir.

    - kabul edilmelidir, bilimsel makalenin "bilimin kendisi" ile direkt ilgisi olmayabilir. bilimin kendisi insanın aklında ve müsvedde olarak tükettigi kağıt parçalarındadır. ancak ne yazık ki akademik kariyer/yükselmek vs. için bilimsel makale yazmayı becermek, yazarken düşündüğünü gösterebilmek gerekiyor.*

    - giriş/gelişme ve sonuç. tıpkı lise kompozisyon sınavlarındaki gibi bunlar bütünlük içinde olmalıdır. genelde yapılan hata, girişi çok uzun tutup "dan" diye sonuca atlamaktır. direkt kırmızı ispirtolu kalemle çizilebilir, yapmamak gerekir. burada amaç, ssg'nin bir entrysinde bahsettiği gibi "uzaydan gelen bir canlıya dahi anlatmak"tır.

    - başlık puntosu, yazı karakteri, çerçeve genişliği vs. bunları bilmeye zerre kadar gerek yok. çünkü hazır programlar var. bunlardan edinmek icin kadıkoy'e uğrayın ya da internetten indiriverin. freeware oldugunu tahmin ediyorum. önemli olan içeriğidir, süsleme hiçbir şey; bilimsel bilgi her şey!

    kolay gelsin, başarılar..
  • makalenin bilim için yazılmış olanı. bu tür makalelerde sıkça karşılaşılan bir durum, yapılan çalışmanın illaki faydalı bir sonuç çıkarma endişesidir. yazar bunun için sürekli "yine de şöyle olmuştur, böyle bitmiştir" gibi ibareler kullanıp işe yaramayacak bir sonuç içeren çalışmayı işe yarar bir hale getirmeye çalışır. olayın tadı tuzu kaçar.
  • basili, hakem denetiminden gecmis masturbasyon.

    bilimsel makale prestij icin yazilir. amerikada tenurealmak, kadrolu hale gelmek icin yazilir. insanin ogrenme acligiyla alakasi yoktur, insani bilime yonelten merak duygusuyla alakasi yoktur. bilim insani olmanin angaryasidir.

    ote yandan bilim adamini tartmak icin kullanilabilen hemen hemen tek terazi oldugu icin vazgecilmezdir. bilim insanliginin organik ve entegre bir parcasi olsa da aslinda ozu itibariyle cenderedir. ayrica cogu zaman hakemli dergilerde yayinlanmak uzere yolladiginiz makalenin o konuda daha once yazip cizmis birisine gidecegini bildiginiz icin bilimsel gelismenin ve yaraticiligin onunde engeldir. cunku hakemlik eden akademisyenler bizzat kendi yazdiklariyla o alanin durumunda akademik cikari olan insanlardir. acikca kabullenmek zorunda kalmadiklari yenilikleri basilmasi icin onermezler. o yuzden pek cok alanda (ozellikle sosyal bilimlerde) cigir acan makaleler cigir actigi alanin en prestijli dergilerinde yayinlanmamislardir. ya baska bir alanda yayinlanmistir ya da ikinci ucuncu derece bir dergide yayinlanip sonradan meshur olmustur.

    kisacasi bilimsel makale hakemlik kurumu dolayisiyla muhafazakar bir muessesedir. ayiya dayi diyerek yazmak ama bilimsel merakini ve bilimsel yaraticiligini bilimsel yayin ugruna kurban etmemek icab eder.
  • standart formati olan, bilimsel herhangi bir calismayi o bilimle ilgilenen insanlara bildirmeyi amaclayan yazi turu.
    formati genellikle: ozet (50-500 kelime arasinda makalenin genel ozeti), giris (konu hakkinda neden makale yazildigi, daha once konu ile ilgili nelerin yapildigi ile ilgili bilgileri barindiran bolum- literatur arastirmasi), metod ve uygulama (arastirma yapilirken ne gibi metodlarin uygulandigi. deneysel calismaysa, deney duzeneginin detaylarinin anlatildigi, teorik calismaysa, teorinin onemli bolumlerinin aciklandigi bolum), sonuclar (calismadan elde edilen sonuclarin, grafik ve tablolarla bildirildigi bolum), cikarimlar (elde edilen sonuclardan nelerin cikarilabilecegi hakkindaki bolum. bu bolum genelde sallama bolumudur. akla yatkin olarak sallayabildigini sallarsin, tutarsa unlu olursun, tutmazsa, makalen binlerce siradan makale arasinda kaybolur gider), tesekkur bolumu (arastirmaya yardimci olan, yazarlar disindaki insan ve kuruluslara teskkur edilen bolum), kaynakca (makalenin yazimi sirasinda faydalanilan kaynaklarin siralandigi bolum. her derginin, kaynaklari bildirme seklinde kendine has bir formati vardir, yazilan dergiye gore bu format ayarlanir), ender olarak da yapilan hesaplamalarin veya baska yan islemlerin detaylarinin bulundugu bir "ekler" bolumu eklenebilir, makalenin sonuna... makale daha sonra derginin editorune yollanir, editor de konuda guvendigi 2,3,4 bazen de 5 kisiye (ender olarak bu sayi artabilir) makalenizi yollar... bu insanlar makalenizi okur, bir takim yorumlarla birlikte bir not verirler.. notlama genelde "yetersiz", "yeterli", "iyi", "cok iyi" ve "mukemmel" seklinde yapilir ve genellikle "cok iyi" ve "mukemmel" notlandirmasi bol olan makaleler dergide yayinlanma hakkina sahip olurlar. yayinlanmadan once butun hakemlerin yaptiklari yorumlar dogrultusunda makalede degisiklikler yapilir ve tekrar derginin editorune gonderilir. sayet yapilan degisiklikler yerindeyse makale, derginin bir sonraki sayisinda (sayet yer varsa) yayinlanir. bu degerlendirme donemi 2-3 aydan 1 yila kadar surebilir (hatta bazen daha uzun). derginin sayginligina gore, degerlendirmenin sikiligi degisir. sayet cok saygin bir dergiyse, yayinlanmasi icin, cok iyi hazirlanmis ve icerigi cok saglam bir makale olmasi gerekir.
  • ne olduklarını anlamak için: http://blog.radikal.com.tr/…yinlar-ve-turleri-42528

    ayrıca (bkz: açık bilim) www.acikbilim.com
  • kimisi de insanı inanılmaz yetersiz hissettiren makaleler bütünüdür. misal biz daha cumhuriyet'in 25. yılında yeni yeni ayağa kalkıyorkene adamlar protein denen bugünün mikroskoplarıyla dahi detayları görülemeyen, yapısını bulmak için milyar dolarlık teçhizat gerektiren nesnenin yapısı hakkında ~%90 netlikte tahminde bulunuyorlarmış. (bkz: ikincil yapı)

    bu yıl 1951'e denk geldiğinden, ve bu entry'yi yazan yazar makaleyi okuduğunda 2005 yılında olduğundan, ve bu adamların o zaman yaptıkları işi elindeki o imkanlarla nasıl olup da başardıklarını hayal bile edemediğinden kendini yetersiz hissetmiştir yazar..
  • bir şeyi belirtmeyi unuttum, onu da söylemek isterim.

    makalenin biçimine (format) takılmayın. her dergi başka biçimde yazı talep eder. hangi dergiye gönderecekseniz, zaten belirtilmiştir, ona göre uyarlayın yazdıklarınızı (sağdan şu kadar santim, soldan şu kadar bilmem ne).

    ama bir şey daha var. iki şey değişmez.

    1. eğer metnin içinde özel bir alıntı yapıyorsanız, yani alıntı ile yeni bir paragraf açıyor ve o paragrafı o alıntıya ayırıyorsanız, anlatamadım ama neyse, şöyle yapmanız gerekir: kesinlikle tek boşluk olacak o alıntı (single space) ve bir de diğer paragrafların başladığı yerden biraz daha içeride başlayacak ve gene biraz daha içeride bitecek.
    2. göndermeleriniz (references) mutlaka tek boşluk (single space) ile yazılmış olacak.
  • bölüm 1: önceki çalışmalar

    brown ve arkadaşları [1] çalışmalarında otrifokolik çizimleri halemonik açıdan ele aldığını iddia etmiş, artis artis bir sürü çizimle makaleyi doldurmuş, ayrıca her biri bir paragraf uzunluğunda saçma sapan cümleler kurup kafaları karıştırarak güya çok mühim şeyler yapmış gibi göz boyamaya çalışmışlardır.

    carmichael [2] ve arkadaşları, brown'ın [1] çalışmasını genişletmiş, yani cümlelerin uzunluğunu arttırarak iyice anlaşılmaz hale getirmişlerdir. bu sebeple, cümleleri okurken ortalarını geçtikten sonra baş tarafı unutulduğundan dolayı cümlenin sonuna gelene kadar ipler kopmaktadır. dolayısıyla anlaşılmadığı için "ne büyük adamlarmış bunlar neler yapmışlar böyle" dedirtmektedir.

    kim ve arkadaşları [3], brown [1] ve carmichael'a [2] göre çok daha farklı bir teknik kullanmış, her paragrafın arasına dörder beşer tane logaritmalı türevli integralli falan denklem yazarak daha ilk görüşte "vaaay bu adamlar amma kasmışlar ha" dedirten bir çalışma ortaya koymuşlardır.

    jeng ve arkadaşları [4], kim'in [3] çalışmasını daha da ilerletmiş, otokette çizdiği ilginç şekilleri de aralara serpiştirerek çalışmalarına ayrı bir görsellik kazandırmış, aslında çalışmalarının öyle o kadar da mühim bişey olamadığını çok güzel örtbas etmişlerdir. ancak bu çalışmanın güzel yanı, formülleri falan anlamasanız bile en azından resimlerine bakarak sıkılmadan vakit geçirebilmenizi sağlamasıdır.
  • bilimsel makaledeki minicik bir tablo kimi zaman yıllar süren bir çalışmanın eseri olabilir. yüzlerce farenin hayatına malolmuş, uğrunda binlerce dolar harcanmış olabilir. acayip bir alemdir bu bilimsel makale alemi.
  • su ana kadar gordugum/duydugum en mukemmel abstract'a (özete) sahip olani şudur :)

    (bkz: http://goo.gl/hlzx2)
hesabın var mı? giriş yap