• yeni dondum, bu ulkenin insani mest eden havasini getirdim, hislerimi ve anlarimi paylasayim.

    yolculugum parodan basladi, uluslararasi havaalanina indigimde, bir havaalanindan cok tarihi mistik bir kapidan gectim diyebilirim. onceden alinan izin ve vizelerimizin ınce ınce incelenmesinden sonra iceri girebildik.

    parodan thimphuya dogru yola ciktik. havaalani sehre yaklasik 1 saat uzaklikta. yol boyu size eslik eden pacu nehri, paro'dan gelen 'pa' ve nehir anlamina gelen 'cu' kelimelerinin birlesmesinden olusmus. sehre girmeden yaklasik yarim saat once nehrin uzerine kurulmus 1700 yillik telden elle yapilmis bir koprude durduk, uzerinde yuruduk. once 'hadi canim, yurumem ben burada' dedik demesine ama yuruduk, baya sapasaglam, hala kullanilan bir kopru, buyuleyici.

    thimphu
    bhutanin baskenti, yaklasik 100.000 kisi yasiyor. bhutan'in nufusu 700.000 kadar, en kalabalik sehirlerinden biri de baskenti. ancak hizla goc aldigindan nufus artis hizi yuksek. her yerde yeni insaat var. yeni evler, is yerleri yapiliyor. bu ulkede bir kural var, her tipte bina yapabilirsiniz ancak pencere ve kapilar geleneksel olmali. bu yuzden hic bir bina goze batmiyor, bir butunluk, bir ruh var.

    ulkenin milli sporu okculuk, thimphuda dolasirken bir turnuvaya rastliyoruz... 147 metreden atilan, aralarinda kraliyet ailesinin fertlerinin de oldugu turnuvada iska gecenlere soylenen bir tekerlemenin ayni bizdeki tavla gibi 'ogrende gel' oldugunu ogrenip sasiriyoruz, guluyoruz.

    gezilecek yerler arasinda sehrin sanat okulu da var, geleneksel el sanatlarinin yasatildigi okul ogleden once ziyaretci kabul ediyor, buradan ogrencilerin yaptigi eserlerden de satin alabiliyorsunuz.

    ikinci duragimiz hong-kong ve taiwan'li is adamlarinin sponsor oldugu sehre yukaridaki bir tepeden bakan 52 metrelik buddha heykeli oluyor. altin rengi, etkileyici ve dev.

    ulkenin % 95'i budist, % 5'i hristiyanmis.
    4 degil, 5 elementleri var, 5. si 'space' / 'emptinessolarak adlandiriliyor.
    ruhun olumsuzlugune inaniliyor.
    nefret, cehalet ve hirs insani zehirleyen 3 sey olarak adlandiriliyor.
    onceden kucuk kralliklar olan ulke 1907'de birlesik ulke halini almis.
    insanlarin 'demokrasi' nedir, nasildir bilmedigi bu ulkede son 1 yilin en heyecanli olaylarindan biri de prenslerinin evlenmis olmasi, yeni kral ve kralicenin -ki cok guzel bir cift- fotograflari sokaklari susluyor. genc kral modern, genc esi de cok zarif.

    sehrin icindeki kale etkileyici. ulkedeki hemen her kale gibi yarisi devlet isleri icin, diger yarisi da din isleri icin ayrilmis ve kullanilmakta. kralin ve kralicenin yasadigi mutevazi saray da tam bu kalenin yaninda. kalenin fotograflarini cekerken sarayi goren tarafta fotograf cekmek yasak.

    sehrin etrafinda erkeklerin oldugu kadar kadinlar icin de olan nunneryler var, ziyaret edebiliyor, sansliysaniz etkileyici dua torenlerini izleyebiliyorsunuz. mesafeli sicaklik neymis burada gordum, sessizce konusuyorlar sanki, sanki bu dunyada yasamiyor gibiler.

    alisveris icin sehrin merkezindeki magazalarda, degerli taslar, sallar, ulkeye ozgu sanat eserli var. yakin ulkelerdeki fiyatlar dusunuldugunde biraz pahali.

    kalacak yer olarak migmar oteli tercih edebilirsiniz, ulkenin turizmi gelistikce yeni ve her fiyat kategorisinden oteller insa ediliyormus, var olanlarin yildizlarina bakmamak lazim, bizdeki 4 yildizlilardan daha az luks var onlarin 4 yildizlilarinda ancak tertemiz ve iyi hizmet var.

    thimphuda sadece evlerde sigara icmeye izin var, sokakta, otellerde sigara yasak. bakkallara sigara sorarsaniz panige kapilirlar 'yasaklandi!' diye sizden kacabilirler.

    yemekler daha cok hint etkisinde, baharatli.

    sakin ulkelerini o veya bu ulkelerle benzerlikle sorular sormayin, aliniyorlar.

    punakha
    miniminnacik bir kasaba-sehir arasi, yine yemyesil, nehir kiyisinda cok cok guzel, huzurlu bir yer. nehir kenarindaki otelleri tercih etmenizi oneririm, nehrin sesinin uykunuza eslik etmesi muhtesem. isim vermek gerekirse damchen resort diyebilirim, bahceye acilan alt katta kalmanizi ozellikle tavsiye ederim, oda kapisini neredeyse sadece ilk giriste ve ayrilirken kullandik.

    phunakhada ozel bir tapinak var, inanisa gore cocugu olmayan kadinlar burayi ziyaret edip, dua alirlarsa cocuklari oluyormus, bu yonuyle unlu, adi da fertility manastiri.

    tiger's nest
    bhutan yazdiginizda internette cikan ünlü manastir. paro yakinlarinda. ulkeye gelen turistlerin neredeyse tamami burayi gormeye geliyor. otelleri bol bir bolge, bir cogu da insa ediliyor. tiger nest inn kalinabilecek iyi otellerden, odalari tiger's nest'i karsidan goruyor.

    manastir 3400 metrede. 8 km yukari yaklasik 2,5 saat saatte tirmaniliyor, inis daha kisa yaklasik 1,5 saatte iniliyor. ortalarda bir yerde durup cay icilebilecek, yemek yenecek bir kafe var. yemekler lezzetli, manzara harika.
    manastir kayalara yapilmis, icerideki bazi odalarin duvarlari kayanin kendisi. cok buyuleyici bir havasi var, iceri kamera kesinlikle alinmiyor. kapidaki odaya cantanizi oylece asip giriyorsunuz, 'calinir mi' diye sorarsaniz 'burasi bhutan ' derler, oylece kalirsiniz. gidecek olan varsa, burayi gormeden donmemeli. sabah erken gitmenizi oneririm, sessiz ve sakinken, yolu da nacizane tek basiniza yapin, dusunun derim. adini icinde yer alan kaplan magarasindan aliyor, burayi da gorebiliyorsunuz, kayaliklar arasinda daracik bir magara.

    paro cok guzel bir sehir, bir ana caddesi var ki tipki film studyosu. mini magazalar, ulkedeki her bakkalda oldugu gibi, patates cipslerinin parlak paketlerinin asildigi bakkalar... sehirde sadece bir kafede sigara icilen oda var, o da muhtemelen kafenin sahibinin yattigi oda, bildigin oturma odasina benziyor.

    alisveris icin yine hindistan ve nepale kiyasla biraz pahali ama yine de buradan alinacak guzel taslar var, kolye, bilezik, sallar, tutsuler vs var. bu ulkede pazarlik diye bir sey yok, bilmiyor, anlam da veremiyorlar, kulturlerinde yok.

    bu ulkeyi ziyaret edecekseniz, tek bir yere gidip donmeyin, mutlaka yol yapin. sehirler arasi gidip gelin, yollarin, daglarin, pirinc tarlalarinin arasindan gecin. yukseklerin essizligini izleyin, cay icerken bulutlarin gozunuzun onunden suzulusunu izleyin. tertemiz, berrak havasini icinize cekerek uzun yuruyusler yapin. mumkunse huzurlu arkadaslarinizi alin yaniniza. turist gibi degil de orada yasiyormus gibi takilin, kosturmayin, oldugunuz yerin tadina varin.

    gezdigim yerler arasinda bu kadar az seyle bu kadar doyum saglayan baska bir yere rastlamadim.

    ayrilirken de veda etmiyorlar, onlara gore tanismak asla tesaduf degil, 'yeniden gorusmek uzere' diyorlar.

    uzerinize insanlik sinmis olarak ayriliyorsunuz.

    yeniden gorusmek uzere bhutan.
  • vatandaşı olan bir gazeteciyle tanıştığım, o kadar dünyadan kopuk ki 200 gazeteciden birinin dahi bhutan'ın üst düzey yöneticisinin konuşmasına katılmadığı ülke. içim acıdı lan resmen, adam bir de iyi bir adam. diyordu ki "benim yöneticinin konuşması kaydedilmiş mi bakabilir misiniz?" baktım, kimse kayıt cihazını alıp kaydetmemiş adamcağızın konuşmasını, ta bhutan'dan kalkmış en az gelişmiş ülkeler zirvesine gelmiş, kimse de dememiş ya kardeşim bu nedir bi dinleyelim adam ne diyor diye.
  • anayasasına göre ormanlık alanların %60 ın altında olamayacağı ülke. vayy be.
  • himalayalar'ın arasında küçük ülke.. rahatsız olmamak için yılda 3ooo turist kabul ediyorlar(mış)..
    sıkı budist bunlar..
  • bana tur rehberinin soyledigine gore sabahtan akşamüstü 5'e kadar geleneksel kiyafetin giyilmesinin zorunlu olduğu ülke. bu saatten sonra, bütün bir gün kumaş, ekoseli bir kıyafetin içinde gördüğünüz kişiyi, bir anda kot pantolon ve tişörtle gezerken görmeniz biraz şaşırtıcı olsa da mümkün-müş..

    ayrica yeni bir ev inşaa ederken belli kurallara uyulması gerekmektedir, bu kurallar da:
    - yeni yapılan evin görünümü ve inşaasında kullanılan maddeler, geleneksel evlerinkinden farklı olamaz*
    - binada üçten fazla kat olamaz.

    bhutan'daki evlerin hemen hemen hepsinin üzerinde, üzerine fiyonk bağlanmış penis çizimleri bulunmaktadır. ilk görüldüğünde turistlere garip gelse de, bu çizimlerin amacı eve bereket getirmesi içindir.

    bhutan'da, birçok buddist ülkede olduğu gibi dua bayrakları bulunmaktadır. halk bu bayrakları olabildiğince yüksek tepelere koyar ki, bayraklar rüzgarda dalgalanabilsin. bunun nedeni ise, bayrak ne kadar çok dalgalanırsa, kişinin bayrağı koyarken ettiği dua o kadar tekrarlanmış oluyor.
  • tv yayını olmayan bu ülkede 2003 yılından beri bir tane linux kullanıcısı vardır. 2004 ylında kısa bir süreliğine 2 kişiye ulaşan linux kullanıcısı sayısı ne yazıkki yine bir kişiye inmiştir.
    (bkz: http://counter.li.org/reports/place.php?place=bt)
  • 2016 senesinde hiç planda yokken ziyaret ettiğim, hayatımın seyrinin değişikliğinde yer etmiş, görsel ve hissi tarifi çok zor olan saklı bir cennet. günümüzün batı modelli dünya yaşantısı ile değerlendirmenin hiç mümkün olmayacağını düşünüyorum ve bir kaç notumu aşağıya bırakıyorum.

    bhutan'a giderken bhutanlı bir turizm şirketi ile gidilebilir, vize, otel, tur hepsi ayarlanır. buraya sadece royal bhutan airlines uygun büyüklükte bir jet ile uçar, kapıda vize yoktur. kalküta yada khatmandu üzerinden gelinebilir .

    bhutan uçuşu dünyanın en zor ikinci inişi, youtube dan bakmanızı öneririm. en zor iniş ama en harika uçuş.. himalayaların hizasından geçip k2 everest' e selam çakıp, bir kaç 8000 lik tepenin arasından bir kaç 5000 lik tepenin arasından inerken kanatlar dağlara değdi deyecek diye gözlerini kapatmak istiyorsun. tabi kaptanlar bu iniş için özel eğitimli, sağ salim indiğinde tam anlamıyla bambaşka bir evren'de buluyor insan kendini.

    o zaman sigara kullanıyordum. yanımda bir miktar paket sigara götürmüştüm, girişte vergi alanına girdik sigara var mı diye sordu memur, insanlar çok tatlı, sevimli bir de konrol edilirse sıkıntı çıkmasın diye diye 3 adet var dedim. kontrol yok ama 40 dolar vergi çıktı. herhangi bir mazeret kabul edilmedi. verigiyi ödediğim gibi ve tur rehberine tüm edepsizliğimde sinirlendiğimi hatırlıyorum. sonra sakince benim yanıma gelip neden sigaranın bu şekilde vergilendirildiğini 30 dakika boyunca anlatan bhutan'lı rehbere karşı olan mahcubiyetimi de..

    sigara içmek yasak, sigara satışı yasak. 3 paket sigara için 40 usd vergi ödedim. turistlere gizli kapaklı içmee izin var, her insanın özgür iradesine saygılılar. bu arada barlarda sigara fosur fosur gençler tarafından içiliyordu.

    bhutan, dağların yüzölçümünü hesaba katmadan, konya kadar bir alan, 700bin kişik bir nufusu var. üniversite sayısı 5.

    bhutan' da alışveriş vergilerinin hepsi çocukların eğitimine gidiyor. eğitim, sağlık hizmetleri bedava. ülkede tedavi yetersiz kalırsa yurtdışına gönderiliyorsun. genelde hindistan'a gönderiliyorlar. başarılı bir öğrenciysen yine burs verip yurtdışında okutuyorlar.

    krallarına bayılıyorlar, bir önceki baba kral 20 ayrı eyaleti tek tek gezip bakın arkadaşlar demokrasi kazanılmış bir hak değil, doğuştan gelen bir haktır demiş. halk kralın hizmette kalmasını istemiş ve no demokrasi demiş.

    bhutan 1 milyarlık hindistan, 1.5 milyarlık çin arasında küçük bir nokta. kral bu küçük noktada bağımsızlığı sağlayacak kadar maşşaklı.

    bhutan'da trafik ışığı yok. başkente bir trafik ışığı yapılmış, halk reddetmiş ve kaldırmış. biz birbirimize yol vermeyecek kadar medeniyetsiz insanlar mıyız diyorlar.

    bhutan anaerkil bir yapıda. kadın erkekten üstün, kadının seviyesi erkekten üstündür diyorlar. erkekler inanılmaz kibar, ülkeye ilk indiğimde duyduğum ilk cümle: bugün çok güzelsin oldu. kadınların mesleği var, evin reisi kadınlar. bir önceki yüzyılda kadınlar 3-4 koca ile evleniyormuş, zaman geçtikçe bu gelenek körelmiş.

    yazılı tarihleri yok, mit ve kulaktan kulağa yayılan hikayeler tarihleri. bu hikayeler ejderhaların bu topraklarda yaşadığını ve köklerinin ejderhalara dayandığını söylüyor. gerçekten'de ejderha kavramı bhutan coğrafyasından komşu coğrafyalarına yayılmış, daha gerçekçi söylentiler yüksek dağların arasındaki şimşek, yağmur gibi gök harekelerinin çıkardığı sesler bu kavramı doğurmuş.

    doğal kaynakları inanılmaz, maden ve mineral rezervleri var. anayasaya göre ormanlık alan 60% olmalı ve şu an 73%. ağaç kesmek yasak.

    doğal kaynakları doğaya saygıdan dolayı kullanmıyorlar.

    hidroelektrik üretimi ve turizm ile geçiniyorlar. elektriği hindistana satıyorlar, ülkeye sadece 40000 kişi senelik kabul ediyorlar çünkü o kadar tesis var. elektriğin 10% kendileri kullanıyor, e başka da neye ihtiyacımız var herşey yeterli bakış açıları var.

    bhutan' a yerleşmek mümkün değil, toprak alamazsınız, vatandaşlık vermiyorlar. gelmenin tek yolu günlük 250 usd lik konaklama ve turizm geliri bırakmanız. o da 3-4 günden daha fazla olmuyor.

    geleneklerine oldukça bağlılar, herhangi bir görevde olan erkekler görev esnasında etekli bir takım giyiyor.

    gece eğlence var, alkol kültürü var, canlı müzik var, klüp var. müzik olarak biraz geriden geliyorlar ancak olması bile güzel. bu arada türk ile karşılaşmaz mıyız, gece daha önce tanımadığım türk kadın bir yazar ile -aa türk müsünüz? şaşkınlığıyla tanıştık. hatta yakın bir arkadaşımın kuzeninin eşiymiş, dünya küçük lafı kesinlikle klişe değil..

    wifi heryerde yoktu sanırım bir cafe'de görmüştüm, otellerde mevcut ancak 2016'dan bugüne yaygınlık ve teknoloji mutlaka gelişmiştir. ancak sürekli instada takılacağınız, whatsapp dan mesaj kovalaycağınız bir yer kesinlikle değil. uzun bir yolculuk ve insan böyle bir yere vardığında pek de dış dünya ile irtibat kurmaya ihtiyaç da duymuyor.

    her canlının kutsal olduğuna inanıyorlar.. ölüleri mezara gömmek adeti yok, ölüleri dağlara bırakarak adak olarak adıyorlar. ormanın ve hayvanların hayat döngüsünü sürdürmeleri için bir geri dönüşüm süreci. anıt olarak dağlara o kişiyi sembolize eden ucunda beyaz flama benzeri olan 2-3 metrelik kamış, dal benzeri bir çubuk yerleştiriyorlar.

    thimpu'daki tapınağı, gerçekleşen bir savaş sonrası her iki tarafta ölenler için yapmışlar. rehber her ne kadar biz kazandıysak da savaşın kazanını yok, bu sebeple bizim için üzücü bir olay dedi.

    ortalama yıllık refah seviyelerini bilmiyorlar çünkü refah kazandığın para ile değil milli mutluluk endeksiyşe ölçülüyor.

    bunun dışında bunu takip edecek ayrı bir yazı konusu ise (bkz: tiger's nest)
  • efenim kendileri yeni yeni cumhuriyet ilan etmis bir ulkedir.
    ilanin henuz kirki cikmamistir.
    mutlak monarsi'den parlamenter demokrasiye gecmislerdir...
    yil 2008
    tarihe taniklik ettik kasla goz arasinda...
    (bkz: torunlara anlatilacak anilar)
  • geçen gün ayna programında gördüğümüz kadarıyla 1960 yılına kadar yolun olmadığı, ilk turistin 1974 yılında geldiği, halen trafik lambası diye bir şeyin olmadığı ülkeymiş. adamların dünyanın geri kalanını iplemeyen sülalesi rahat bir görünümleri var.
  • 1959 yılına değin dünyanın gerçek anlamda özerkliğe (autarky) sahip, yani dışarıyla hiçbir bağı olmayan tek ülkesiymiş. o tarihte hindistan'a bir yol mu ne yapmışlar..
hesabın var mı? giriş yap