• https://www.youtube.com/watch?v=wznhfvwbipa

    "evinde mutsuz olan ve karisi tarafindan sekssiz birakilmis bahtsiz, azgin ve gerizekali bir herifin bir gece beyoglu'nda basina gelmeyenin kalmamasi ve bu arada bir seyler sacmalayan baska bir adamin filminin cekilmesi" gibi tuhaf bir sekilde tanimlanabilecek film.

    konu olarak bir halta benzemese de gorsel acidan, ozellikle isik kullanimi acisindan basarili sayilabilecek bir acayip film. konunun asiri daginik islenisi, hatta gercekte bir senaryo olup olmadigi konusunda suphe uyandiracak kadar daginik bir yapisi olmasi nedeniyle basarisizdir. ama beyoglu'nun coktan yok olup gitmis habitati ve mimarisini en cosmus zamanlarinda belgelemis olmasi bile izlemek icin yeterli bir sebeptir.

    filmin neredeyse tamami dis mekanda, hem de beyoglu'nun sokaklarinda oradan oraya dolasarak gectigi icin beyoglu'nda gecen diger filmlerden ayrilir. cunku o sokaklari hatirlayanlarin bilecegi gibi birebir beyoglu sokaklarinin gece halleri filme cekilmistir. zaten bu yuzden cogu sahnede kameraya bakan alakasiz ve tekinsiz elemanlar gorulebilir. isik kullanimi ise o donemin teknik ve maddi sartlari goz onune alindiginda gercek manada usta isidir. dikkatli izlerseniz her sokakta nerelere isik kaynaklari konuldugunu, bunlarin hangileriyle siluet, hangileriyle golge, hangileriyle neon tabela etkisi verildigini anlayabilirsiniz. karakterlerin uzerine dusen renkli tabela isiklari, evlerin isiklandirilmalari vesaire kesinlikle incelenmeye deger bir titizlikte yapilmistir. bunu beyoglu sokaklarinda geceleyin, kucucuk bir ekiple yapmak buyuk bir basaridir.

    sirf beyoglu sokaklarinin 80'lerdeki halini ve bir gecesini gormek icin bile izlenebilir. filmin tamamina yakini sokaklarda geciyor cunku.

    ha ayrica bir donem talimat almis gibi pespese yapilmaya baslanan "yozlasmanin merkezi beyoglu" temali filmler ve bunlari takip eden yillarda araliksiz yapilan "curumus beyoglu ve yozlasmis toplum" temali haberler yuzunden toplumun farkliliklara karsi iyice kapali, on yargili ve tepkili hale gelmesi saglanmis, bunun sonucunda da memleket ve beyoglu bugunku haline donusmustur. artik hangisi daha curumus ve yozlasmis onu da bir zamanlar bu tarz filmleri ve haberleri yapanlara sormak lazim.

    not: kariyerinin buyuk bolumunde tarik akan'i seslendiren pekcan kosar bu filmde tarik akan kendi kendini seslendirdigi icin diger yasli adami seslendirmistir. bu da vefa icin mi yapilmis yoksa tesaduf mudur bilmem.
  • 86 yapimi serif goren filmi.
    bir yil once cikmis scorsese after hours'undan etkilendigi asikar.

    80'lerde, 90'larda turk sinemasi cok sey denemis. bunlarin cogu (memleketin, izleyici kitlenin alt ust olusundan oturu) iz birakamadan silinip gitmis.

    yapimin kiymeti beyoglu'nun 80'lerdeki renklerini, havasini belgeleyebilmesinden ileri geliyor.
    gercekten de beyoglu o vakitler hava karardiktan sonra cok canli, tekinsiz, belali, "turk aile yapisina mugayir" bir yer. uyusturucu, alkol, kumar, biraneler, pavyonlar, soyguncular, dolandiricilar, escinseller, gasp, cinayet, fuhus. hep gundelik, siradan vakalar.
    (bunlari hayal meyal animsayabilirim belki ama, bittabii yas itibariyle meydandaki buyuk ekranda oynayan penbe panter cizgi filmleri daha cok ilgimi cekerdi)

    filmin bir yerinde haydar riza'nin (bkz: tarik akan) yol kenarinda travestiyi gorunce verdigi tepki dikkat cekici.
    cok degil, bes yil sonra orhan oguz'un donersen islik cal'inda, atif yilmaz'in gece melek ve bizim cocuklar'inda bu tuhafsamadan, alaya almadan eser yok. bakis, algi acikca degismis, donusmus.
    kanimca bu sahne, bir enstantane gibi o gunki vaziyeti kayda dusmus.

    eh, anakronik olmamak gerek.
    toplumun durumu, cagin ruhu goz ardi edilince, kisilere haddinden fazla onem yuklenebiliyor.
    cemal sureya'nin sevgiyi naksettigi dizelerine. pablo neruda'nin insancil huznune. yilmaz guney'in mazlum gulumseyisine. falan filan.
  • --- spoiler ---

    filmin bi yerinde disko çarli* ile zeynep*, işe çıkmadan önce hazırlanırken birbirlerine o sırada radyoda çalan i love you* (ümit besen) şarkısını düet yaparak söylerler.

    --- spoiler ---

    sırf bu sahne bile filmi izlemek yeterli bi sebeptir.
  • erdal özyağcıların disko çarli rolüyle fena halde döktürüğü film..demem o ki disko çarli'yi sevmeyen ölsün..
    sırf beyoğlu'nun 80'lerdeki halini görmek için bile izlenebilecek eğlenceli bir film...
  • film noir kategorisine uyuyor aslında. dönemin mizojinistliğini olay örgüsündeki fahişelere olan yaklaşım ve dil yeterince ifade ediyor. transeksüelliğin yeni yeni türediğini, insanların transeksüellere bakışını da vurgulamaktan alıkoymamış kendini şerif. filmde bir diğer ilginç kısım işi olan herkesin kendi işini hakkıyla ifşa etmesi. iş disiplini. taksici disko çarli oldukça şık. dolandırıcı ama usta dolandırıcı. ağzı laf yapıyor, çevresi oldukça geniş, fahişelerle arası iyi. fahişe zümrüt hakeza. iş disiplini olan bir kadın. uydurduğu hayat hikayeleri, giyimi, kuşamı ve dolandırdığı müşterilere karşı olan tutumundaki disiplin. disko çarli'ye müşteri ayarlayıp komisyon alan çocuktaki disiplin. saatçi ibo'nun bir gecede ettiği hasılata bakılırsa onun sahip olduğu disiplin vs. bunun yanında polislerin gece baskınları...

    haydar'ın kültürlü fahişe seçmesi karakteri hakkında verilen ipuçlarından biri. kendisi sıradan bir memur ancak konuşması düzgün, giyimine dikkat eden bir tip. eşiyle tartıştıktan sonra kendini beklemediği olayların içinde bulacak bir geceye düşüncesizce atsa da sonunda yine ailesine dönmesi, dönmesine rağmen pişmanlıklarından ve siteminden vazgeçmemesi karakter hakkında verilen diğer bilgiler.

    hiçbir amacı olmayan sadece koşan beyazlı kadından çok etkilenmesi, ileriki sahnelerden birinde "ben de ona doğru koşmadım" derkenki pişmanlığı, hayatında yaptığı yanlış seçimler ve bunun yarattığı pişmanlığa bir gönderme gibiydi. bu da yine karakterin ince işlenmiş olmasıyla alakalı sanıyorum. ya da ben öyle görüyorum.

    filmde pop kültür de hakim. biralar, viski ve sigara markaları, kokoreç vs.

    ilerleyen sahnelerde beyoğlu'nun her kesimi gösteriliyor. sokak kedisine kadar. evsiz çocuklar, işsiz meyhane adamları, aşık atışması yapan adamlar, uyuşturucu bağımlıları vs. bir gecelik bir olay örgüsünde muhite dair yapılan betimlemeler oldukça başarılı.
  • başrollerini tarık akan oya aydoğan ve erdal özyağcıların paylaştığı filmdir.tarık akan karısı tarafından tam maaşını aldığı gün cebinde bok gibi parayla evden kovulan ve geceyi beyoğlunun arka sokaklarında içerek geçiren adam rolünde.
  • youtube'dan tamami izlenebilen 1986 yapimi serif goren filmi. oyuncular arasinda yavuzer cetinkaya da var
  • bir şerif gören filmi...

    --- spoiler ---

    haydar karakterini canlandıran tarık akan kariyerindeki farklı rollerden birine daha imza atıyor...

    karısıyla sorunları bulunan haydar kendini beyoğluna atıyor ve ondan sonra olan oluyor rıfat abicim...

    dolandırılıyor,bıçaklanıyor,hapçılarla yatıp kalkıyor...neler neler...

    erdal özyağcılar ise genellikle can verdiği yavşak,üç kağıtçı karakter tiplemesiyle karışımızda...

    sürekli işler çevirme peşinde...

    daha önceki benzer tipler için;

    (bkz: züğürt ağa)

    (bkz: yılanların öcü)

    (bkz: ya ya ya şa şa şa)

    bu kadar yeter heralde...

    o değilde bir ara top gun afişini ve yanılmıyorsam eğer michael jackson posterini gördüm...

    normaldir...

    sene 86...

    --- spoiler ---

    ayrıca;

    (bkz: after hours)
  • bir beyoğlu filmi.
    olaylar bir gecede, beyoğlu'nda geçiyor. arada güzel detaylar var. mesela bir sahnede aldanma çocuksu mahsun yüzüne, bir sahnede de careless whisper çalıyor. bize anormal gelen bıçaklanma, kavga gibi sahnelerin de beyoğlu ahalisi için son derece alışıldık şeyler olduğu, figüranlardan bile gözlenebilir. yeniden çevrilmesini istediğim filmlerden.

    --- spoiler ---
    evinde mutluluğu bulamayan tarık akan, kendini beyoğlu'nun arka sokaklarına atıyor. film ekibinden pezevengine, konsomatrisinden travestisine, ayyaşından adam bıçaklayanına kadar onlarca insanla karşılaşıyor. uçkuruna yenik düşüp randevu evine gidiyor; ancak ücretini peşin öder ödemez mekanı polisler basıyor. kaçıyor. pezevenk bu sefer oya aydoğan'ı ayarlıyor ona. pavyon, sonrasında otel derken bizim tarık akan iyice sarhoş oluyor ve bitkin düşüyor. zaten ota boka gitmekte olan parasını bir de oya aydoğan hacılıyor, iyice dımdızlak kalıyor. kendini kaybedip sokaklarda kah beyoğlu'nun belgeselini çeken film ekibinin, kah oya aydoğan'ın peşine düşüyor. oya aydoğan'ı bulduğunda ise çıkan olaylar yüzünden soluğu karakolda alıyorlar. sonunda tarık akan'ın karısı gelip alıyor onu karakoldan ve aralarında şu konuşma geçiyor:
    - ne oldu?!!
    + ...bir şey olmadı...
    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---
    şerif gören’in tarık akan’la bir başka birlikteliği olan beyoğlu’nun arka yakası’nın, martin scorsese’nin after hours’uyla koşutluklar kurulabilecek bir öyküyü kalkış noktası aldığı söylenebilir. istanbul’un meşum gece yaşamına içkin bir öykü var önümüzde. scorsese’nin anlatısında kafkaesk bir belirsizliğin, absürd bir gizemler silsilesinin öykünün bütününe yayıldığını, fantazmatik açılımlara gebe bir gece yaşamının tasvir edildiği söylenebilir. gören’in filminde gözlemci-kamera domestik şiddeti, mutsuz aile yaşamını; istanbul’un nezaretlerini, karanlık arka sokaklarını, pavyonlarını, fahişelerini, otellerini takip eder.

    beyoğlu’nun arka yakası’ndaki haydar (tarık akan) ile after hours’taki paul’ü (griffin dunne) keşiflerden, serüvenlerden kurulu, riskli, tehlikeli bir gece bekliyordur; her iki öykü de bir tam gecede yaşanıp biter. after hours, modernizme içkin bunaltıcı ofis yaşamından kaçışın fantastik bir karşılığıdır. beyoğlu’nun arka yakası aile yaşamının birleştirici gücüne inanan bir filmdir. dolayısıyla haydar, karısına geri dönecektir. bu olumlayıcı final öyküyü scorsese'nin gece öyküsünden tümüyle ayırır.

    stuart gordon’un david mamet’in senaryosuna dayanarak çektiği edmond (2005) her iki filmi de anımsatan öykü çeşitlemeleriyle dolu varoluşçu bir başka denemedir.
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap