• bir insanın bencil olup olmadığına, ona ne zaman ölmek istediğini sorarak karar veririm ben.

    ben sevdiğim tüm insanlardan önce ölmek isterim çünkü. kalan olmak acısı çok fena. bir daha kaldırabileceğimi sanmıyorum. sonra diyorum ki, bencilim mına koyim, niye sevdiklerim o acıyı çeksin ki benden sonra, ben çekeyim. böyle deyince de, onlar ölsün demişim gibi hissedip yine kendimi kötü hissediyorum. ben ölümle baş edemiyorum.
  • iki eliyle tuttuğu bir boy aynası ile yürüyen insan gibidir. gözleri kendisine çevrilidir. putudur kendi kendisinin.

    oysa ki elindeki aynanın gözleriyle görebilse; fark edeceği tek şey, arkada bıraktığı insanların onun ardından acıyarak baktıklarıdır. nerde biraz önceki ihtişam, nerde şimdiki acınası varlık..

    ben'inden kurtulan aynanın ötesini görür.
  • yaptıklarının kimi, nasıl etkileyeceğini umursamaz. "düşünmez" demiyorum bak. umursamaz.
  • bencil kendini dusunen degil, bence, karsisindakini dusunmeyendir.
  • kendimci.
  • ''aslında benim ne istediğimi biliyor musun?
    hepinizin canı cehenneme!
    rahatlık, sakinlik istiyorum!
    kendi huzurum için bütün dünyayı beş paraya satarım ben.
    beni kıyametin kopmasıyla çaysız kalmam arasında bir seçime zorlasalar,
    dünyanın batmasını umursamaz,
    çayımdan vazgeçmeyeceğimi haykırırdım.''

    fyodor mihailoviç dostoyevski, bu satırlarla bencili anlatıyor sanki.
  • telaffuzu basit, yüklemesi kolay sıfattır.
    bazen o kadar inanılmazdır ki, kendini düşünmediğinden yapışıverir yakana. herkesi düşünmeye koşturup, bir tanesini yapamazsın, ki o da en seninle alakalıdır, çünkü anlar dersin, benden dersin, ama olmaz, bencilsin, beni düşünmüyorsun deyiverir. ya ben'i bilmiyordur, ya bencilin anlamını.
    esas bencillik, ol dediğinde olmamasını kaldıramamaktır. olmadığında dağı taşı yıkıp, evi yurdu kafasına geçirmektir en sevdiğin insanların. beni'i bulamadığından, sana en yakın, seni en seven herkese saldırmaktır. ''ben de bennnn, beeennn de bennnn, ama nasıl olcak ben bilmemm'', diye bağırıp eline geçirdiğini duvara fırlatmaktır.
    bencillik, sakin olmamaktır. dinlememektir kimseyi.
  • o kadar açtır ki yalnız kendine yetebiliyor,
    yetemediği zamansa bir başkasına el açıyordur.
    .
    ne acı; bu açlık nerede başlar, nerede biter bilinmez.
  • dış kuvvetlerin de etkisi vardır bu işte. insanın içinde zamanla birikir tortul tabakalar. birikir birikir birikir. ve başlarlar hareket etmeye. bir dağ yükselmeye başlar içinde. onun tepesinden, insanlar daha küçük gelir gözüne. aslolan biricik şey kendi hayatındır artık. seni mutlu eden şeydir doğru olan. geri kalan teferruattır. bu nedenle önemsizdir. bakarsın görmezsin. görsen duymazsın. her şeyi bilen biricik sen aşmıştır her şeyi, "olmuş" bir meyvesindir sen. lakin sonun yenilemeyen meyvenin kaçınılmaz sonu olacaktır. çürümek!
  • cogu tek cocugun sahip olalmakla suclandigi ozellik.
hesabın var mı? giriş yap