• bomboş bir laf. hatta bonnnnboş.

    kimseyle mutsuzluğa falan yokum. olmam da. hayatı biriyle paylaşmaya karar verdiysem eğer, hayatın içinde olan iyi-kötü her şeyi de kabullenmiş oluyorum zaten. mutsuzluğu paylaşabilirim, umutusuzluğu yaşayabilirim, zor günleri beraber geçirebilirim, sorun her neyse çözüm arayabilirim. hiç sorun değil. ancak mutsuz olacağımızı, sırf mutsuzluk paylaşacağımızı bile bile ne kimseyi hayatıma sokarım, ne de birinin hayatına dahil olma yönünde bir çabam olur.

    belli bir yaşa gelmiş olanlar zaten gerçeklerin farkındadır. ancak genç, heyecanlı ve gözüpek arkadaşlar için böyle cümleler çok havalı geliyor. hayat dizi ve filmlerdeki gibi değil. orada kadın bu cümleyi sarf ediyor, sonra ''kestik'' sesi ile herkes evine gidiyor ve mutlu olduğu kişinin yanına dönüyor. öyle biri olmasa da en azından mutlu olduğu arkadaşlarının, mutlu olduğu hobilerinin veya uğraşlarının yanına dönüyor. siz de sanıyorsunuz ki aşklar ne güzel, meşkler harika, insanlar mutsuzluğa bile evet diyorlar.

    hayatın koşturmacası bir yanda, iş güç diğer yanda, özel hayat veya ailevi sorunlar varsa onlar sağ kanattan, belki varsa sağlık sorunları sol kanattan, hiçbiri yoksa geleceğe dair endişeler tam merkezden yaklaşıp duruyor. işten çıkıp geliyorsun, yorgunsun, düşüncelisin, belki hali hazırda zaten mutsuzsun, elektrik faturası gelmiş kol gibi, kredi kartı yaklaşıyor, bilgisayarın yavaşlamış değiştirmen gerek, dünden kalan yemeği canın istemiyor, sonra bakıyorsun, salonda koltuğa yayılmış mahkeme duvarı suratlı mutsuz biri daha. veya senden sonra eve geliyor, eve girer girmez üstüyle başıyla yatıp uyuyor. çünkü mutsuz. seninle paylaşabilecek tek şeyi bu. şimdi oturup beraber mutsuzluk paylaşacaksınız. nasıl? böyle söyleyince kulağa hoş gelmedi değil mi?

    aşk veya özel hayatınızı içi boş laflara göre değil, hayatın gerçeklerine göre dizayn edin. sizi mutlu edecek, rahatlacak, mutsuz olduğunuzda onu paylaşmayı değil mutsuzluğa sebebiyet veren konuyu size soracak, varsa çözümü onu paylaşacak, yoksa da mutsuzluğunuzun yükünü sizden alacak insanlarla hayat yaşanır. öyle biri olmadığına ve olmayacağına dair bir inancınız varsa da hiç kimseyi hayatınıza dahil etmezsiniz. bu da bir seçenek. bilinçli ve tercih edilmiş yalnızlığın iyi bir seçenek olmadığını kimse iddia edemez. neticede yalnızken veya ilişkideyken her zaman mutlu olamazsınız. her zaman mutsuz da olmazsınız. ikisini beklemek de gerçekçi değil. gerçekçi olmak en iyisidir.
  • ancak bir dizi karakterinden duyabileceğiniz cümledir.
    mutlu etmek için çaba göstermeyi götü yemeyenler, karşı taraftan bu tarifeyi bekler hep. yesinler sizin arabeskinizi! biri de çıkıp demez: "yeterince mutsuz olduk; artık birlikte gülelim, eğlenelim, coşalım, delirelim." diye. size bir nefes olamayacak kimseyi hayatınıza dahil etmemenizi tavsiye ederim zira ortam çok havasız.
  • galiba isin en kotusu bu cumleyi soylediginiz, soylemek istediginiz, soyleyeceginiz kisinin sizinle mutluluga da olmamasidir. soyle 'ben seninle mutluluga da yokum'.
  • +ağladım çünkü seninle konuşamadım. ağladım çünkü sen beni görmüyorsun ve ben seni seviyorum.
    -ama ben bunu bilmiyodum.
    +bilmiyosun. tabi nerden bileceksin. sen ancak birisi öldüğünde duygusal yaklaşıyorsun. senin duygu radarına girmek için illa ölmek mi gerek behzat.
    -yok. yani. yapamam ben.
    +haklısın. cesaretin olmadan ne yapacaksın ki. hayatımda tanıdığım en korkak adamsın. herkese meydan okuyosun ama kendi duygularından korkuyosun. geçmişe saplanıp kalmışsın. en büyük felaketler senin başına gelmiş demi, en büyük acıları sen çekmişsin ben hiçbir bok bilmiyorum ki. acı nedir bilmem yalnızlık nedir bilmem. dünyanın ekseni kaydı behzat, 12 santim yerinden oynadı sen bana 1 santim bile yaklaşmadın. saplantılısın.
    -haa. bak ne güzel söyledin. saplantılıyım ben. benden bi bok olmaz. biz senle hep kavga ederiz. mutsuz oluruz biz senle.
    +mutsuz olalım. ne var. biz de mutsuz oluruz. ben seninle mutsuzluğa da varım.

    (bkz: behzat ç.)
  • aklıma tek getirdiği şey ergenlik sms'leri olan cümle. gece gece duyunca alaycı bir tebessüm yerleşti suratıma. varsa gerçekliğine inananın ilişki tecrübesi max. 20 yaş olsa gerek.

    hayatın bazı kuralları vardır, bilhassa da eğer erkekseniz, düşenin dostu olmaz. bu tondaki herhangi bir edebiyata inanmamanız sizin ruh sağlığınıza olacaktır biraderler. kendi hayatım itibariyle bu tür safsataya kanacak bir durumum olmadı ama, 35 yıllık yaşamımda, bu tür edebiyatlardan aklı yiten, dünyayı çöpe atacak derecede çıldıran nice koçyiğit gördüm. hepsi de kimden bu cümleyi duyduysa nihayetinde terk edildi. haydi hayırlı traşlar *
  • aslen çanakkaleliyim. 11 yıl işim gereği istanbul'da yaşadım. 2014 senesinde evlendim. eşim de çanakkaleli. evlenince mecburen 7 yıldır idareci olarak çalıştığı işinden ayrılıp benimle istanbul'a yerleşti. kendi sektörüyle tamamen alakasız bir işe girdi. 2017'de işlerim bozuldu. 1 aylık bebeğimizle çanakkale'ye döndük. kiralık ev bulamadık. çünkü ikimiz de işsisiz diye ev sahipleri evlerini kiralamaya yanaşmadı. annemlerde kalmaya başladık. hep isyan ettim. o hiç sesini çıkarmadı. gece gündüz çocuğumuza baktı. aralık ayının 18'iydi. o günü hiç unutmam, ömrüm boyunca da unutmayacağım. neredeyse 1 yıldır işsizdim. eşime dedim ki, "affet beni. hayatını da düzenini de mahvettim". hiç tereddüt etmeden "senle yokluğa da mutsuzluğu da varım" dedi. tutamadım kendimi hüngür hüngür ağladım. onun dirayeti, metaneti olmasa yenilmiş gibi memlekete dönmeyi, onca işsizliği, kundaktaki bebeğimizin geleceğine ilişkin kaygılarımı asla yenemezdim. zira delirmenin eşiğindeydim. şimdi çok şükür ikimiz de çalışıyoruz. anne ve babam da oğlumuza bakıyor. kısacası düzenimizi yeniden kurduk. eşimin tek bir lafı sayesinde, "seninle yokluğa da mutsuzluğa da varım!"
  • 'mutsuzluğun kaynağı sen olmadığın sürece' diye eklenmesi gereken cümle. yoksa bazı hıyarlar sanıyor ki ağzıma da sıçsan paçandan ayrılmam. yok arkadaş o iş öyle değil.
  • +neden aramıyorsun beni?
    -ben kimseyi aramıyorum.
    +insanlardan kaçtıkça sana daha çok destek oluyorlar. onlara ne yaparsan yap terk etmeyeceklerini biliyorsun. rahatsın. şimdi böyle konuşuyorum ya ne diyeceğini o kadar iyi biliyorum ki, ben kimseye yardım et demedim diyeceksin, hiç kimseye ihtiyacım yok diyeceksin, saçma sapan konuşma la diyeceksin. zor şeyler yaşadığını herkes biliyor, ben de biliyorum. seni zaten herkes biliyor. senden herkesin haberi var. sen ne biliyorsun? abinin boşanacağını biliyor musun?
    -hee biliyorum bir kaç saat önce öğrendim bende.
    +bunu da abin söylemiştir. yoksa sen sormazdın bile. içerdeyken ne değişti bilmiyorum, neden benden bu kadar uzaklaştın, bilmiyorum. bir şey söyle! neden?
    -ben kimseye zarar vermek istemiyorum.
    +veriyorsun. bana zarar veriyorsun. artık seninle birlikte miyiz değil miyiz anlayamıyorum.
    -ben bilmiyorum.
    +ben seninle mutsuzluğa da varım dedim, ben varım sen yoksun.

    (bkz: behzat ç.)
  • laf.

    bu tarz iyi günde kötü günde artılarınla eksilerinle seninleyim insanlarına gram güvenmiyorum zira bunların hepsi laf söz. olay basittir ucuz aforizma gibi olacak ama lafa değil icraata bakılır. devrin insanı büyük büyük sözleri çok rahat söylüyor. bu kadar rahat büyük laf edenler kolpayı da rahat yaparlar, rahatça terk de ederler, her türlü naneyi beklerim özetle.

    bütün bunlar haricinde güzel bir dizinin güzel bir repliğidir.
  • bu vakitten sonra seninle mutluluğa bile yokum.
hesabın var mı? giriş yap