• belfıtığı, bel omurlarının arasındaki kıkırdağın aşırı zorlama nedeniyle yerinden kayarak bacaklara gelen sinirlere ve omuriliğe baskı yapması sonucu oluşan bir hastalıktır.

    belirtiler:

    hasta belinden kalçasına ve bacağına yayılan ağrıdan şikayet eder. bu ağrı ayak topuğuna ve parmaklara kadar uzanabilir. bazı hastalar bacağının arka kısmından bir iple çekildiğini söylerler. hastanın beli bir tarafa eğilebilir. zamanla ayakta uyuşma, kuvvet kaybı gelişmeye başlar. ilerlemiş vakalarda idrar ve büyük abdest yapmakta zorluklar oluşabilir.

    ***önemli not: hastanın ayak bileğinde kısa sürede felç ve idrar yapamama durumu (idrar felci) meydana gelirse acilen ilk 6 saat içerisinde ameliyat edilmelidir. bu 6 saatlik süreye altin dönem denir ve bu süre gecirilirse hastanın klinik bulguları düzelmez. ayak bileğindeki felç kalıcı olur, idrarını yapamaz. hayat boyu idrar sondası kullanmak zorunda kalabilir. bu nedenle böyle bir durumla karşılaşan hasta hiç vakit kaybetmeden beyin cerrahisi uzmanına müracat etmelidir. unutulmamalıdır ki, sinir sisteminde kayıp edilen geri gelmez...

    hasta muayene masasına sırt üstü yatırılır. ağrıyan ayağı dizi bükülmeden yukarı doğru kaldırılır. bu muayeneye lasek testi veya bacak germe testi denir. bacak yukarı kaldırıldığında hasta kalçasında ve bacağında şiddetli ağrı duyar.

    hastanın diz ve topuk reflekslerine bakılır. doktor refleks çekici adı verilen bir alet ile hastanın diz ve topuk bölgesine vurarak, bu bölgelere gelen sinirlerin sağlam olup olmadığı hakkında bilgi alır. şayet belfıtığı sinire baskı yapmışsa diz veya topuktaki refleksler azalır veya kaybolur.

    hastaya ayak parmaklarının ve topuklarının üzerinde yürümesi söylenir. belfıtığı hastası parmaklarının veya topuğunun üzerine kalkamaz. yani bu bölgelere gelen sinirlerin baskı altında kalması nedeniyle kuvvet kaybı olmuştur.

    hastanın ağrı duyduğu bacağının ayak üstünde ve parmaklarında his kusuru (uyuşukluk) mevcuttur.

    özetlersek: belfıtığı diyebilmek için;

    bacak germe testi müspet olacak
    refleks kaybı olacak
    kuvvet kaybı olacak
    his kusuru olacak
    bu dört bulgunun hepsi veya en az ikisi bir arada olması halinde belfıtığı teşhisi koyulmuş olur.

    tetkikler:

    1.öncelikle hastaya halk arasında düz bel filmi diye tabir edilen (tıbbi ismi lumbosakral vertebra dır) film çekilir. bu film hastanın omurgalarının yapısı hakkında bilgi verir. bel kayması, kireçlenme, çökme kırıkları, doğuştan gelen anormallikler bu filmde görülebilir.

    2.bel tomografisi:belfıtığının teşhis edilebilmesi için mutlaka gereken bir tetkiktir. bu filmde; omuriliğin ve omurilik kanalının adeta haritası çıkarılır. tomografi cihazı keşfedilmeden önce, hastaların belinden ilaç verilerek, halk arasındaki tabiriyle "ilaçlı film" veya "renkli film" çekilirdi. omurilik kanalına verilen ilacın yan etkileri vardı. günümüzde yerini bel tomografisine bırakmıştır...

    ***önemli not:her tomografi filmi belfıtığını net olarak göstermez. çekilen filmin en az 600 miliamper gücünde olmasına dikkat edin. hasta şişmansa 1200 miliampere çıkılabilinir. bu nedenle film çektireceğiniz merkezden önceden bilgi alınız. aksi taktirde yeterli görüntü alınamaz ve ödediğiniz para boşa gidebilir...

    3.manyetik rezonans filmi:bel bölgesinin fotoğraf kalitesinde görüntülenmesini sağlar. tetkik esnasında 20-30 dakika kadar kapalı bir kabin içinde kalmayı gerektirir. kapalı yerlerde kalma korkusu olanlar zorlanabilirler. tomografiden farkı; omurganın ve omuriliğin hem yan hem de yatay kesitlerini inceleyebilmesidir. tomografi sadece yatay kesitleri alır.

    ***önemli not : 1- manyetik rezonans tetkiki tomografiye kıyasla daha pahalıdır. pahalı olması daha iyi sonuç vereceği anlamına gelmez. bel tomografisi ile de kesin teşhis konulabilir. bunun kararını hekiminiz vermelidir.
    2- manyetik rezonans cihazının gücü tesla olarak belirtilir.piyasada halen çalışan 0,5 tesla gücünde eski jenerasyon cihazlar mevcuttur. bel için en kaliteli görüntüyü 1,5 tesla gücündeki cihazlardan alabilirsiniz. bu nedenle film çektirdiğiniz cihazın gücünü önceden öğrenin böylece hem teşhiste yanılma olmaz, hem de ödediğiniz para boşa gitmez.

    karar:

    1-hastanın tek taraflı kalcasına veya bacağına ağrı vuruyorsa

    2- muayene bulguları yeterliyse

    3-tomografi veya manyetik resonans filmlerinde kayan fıtık net olarak görülebiliyorsa

    4-yukarıda sayılan maddelerin sadece biri ile kesin ve net teşhis konulamaz.

    belfitiği bazi hastaliklarla karişabilir

    1-brucella(peynir hastalığı): hastaların belinde şiddetli ağrılar olur. ağrı kalçalara doğru yayılabilir.hastaların aşırı derecede gece terlemeleri vardır. iç çamaşırlarını ıslatacak kadar bol terlerler. yapılacak kan tetkikleri ile belfıtığından ayırt edilebilirler.

    2-burger hastalığı: sigara içenlerde sık görülür. bacağa gelen atardamarın tıkanması söz konusudur. hasta yürüyünce bacağında ağrı oluşur. birkaç dakika dinlenince geçer. yürüyünce tekrar başlar. ayıt etmek için damar cerrahisi uzmanlarınca muayene edilmelidir. tıkanma varsa damarı açmak için ameliyat yapılır.

    3-omurilik kanalının daralması: kireçlenme nedeniyle omurilik kanalı daralmıştır. ameliyatla omurilik kanalı genişletilir.

    4-bel kayması:bel omurlarının kaymasıdır. kayan kemik özel bir metal ile vidalanarak tedavi edilir.

    belfitiği hastalarini uyariyorum:

    bazı hastalar ağrı içinde kıvranırken maalesef doktora gitmek yerine hiçbir bilimsel kimliği olmayan kişilere müracaat etmektedirler. buradan beline çizik atıldığında iyileşeceğini zanneden hastalara seslenmek istiyorum. eğer bele jiletle 3-4 çizik yapınca hastalığınızın iyileşmesi mümkün olsa inanın bizler 33 çizik atarız. beline tezek bağlayanlar, balık saranlar, bilinçsizce belini çektirirken boynunu zedeleyenler sizlere sesleniyorum. belfitiğindan korkmayin bilgisiz kişilerin sizleri oyalamasina ve sonuçta sakat kalmaniza sebep olacak gecikmelerden korkun. belfitiği doğru teşhis edildiğinde, uzman kişilerin elinde tedavisi mümkün olan bir hastaliktir.

    iddia ediyorum. zamanında yapılan doğru operasyonlar neticesinde ertesi gün normal günlük işlerinizi yapacak duruma geleceksiniz ve bir ay sonra futbol oynayacak kadar iyileşmiş olacaksınız.

    **yeter ki felç olmadan doktorunuza gidin,

    **yeter ki hekimlerin işini zorlaştirmadan, başari oranini düşürecek kadar hastaliği ilerletmeden doktorunuza gidin,

    **belfitiğinda muhatabiniz yalnizca beyincerrahisi uzmanlari olsun.

    kaynak : belfitigi.com ve genel sağlık bilgileri ansiklopedisi
  • aslında hayatımızda gerçekleştireceğimiz çok basit değişikliklerle korunabileceğimiz illet.

    satırları yazan kulunuz l4-l5, l5-s1 arası fıtıklarından 6 ay sürünerek çekmiş, ayağının kontrolünü kaybetme raddesine geldiğinde ameliyat olarak kurtulmuştur.

    yatağa yatarken önce yatağa oturacaksın güzel kardeşim. ergen enerjisine kapılıp pozisyonlara girmeyeceksin. önce yatağın orta yerine oturacak, ardından belden yukarısını yastığa hareket ettirdiğin anda ayaklarını da yukarı çekmeye başlayacaksın.

    tam sırt üstü, tam yüzükoyun yatmayacaksın. yüzü koyun ne zaten? nasıl bir tamlama bu? yüzük oyun mu yoksa? ne?
    bacaklarının arasına bir yastıkçık alıp, dizlerinden kendine doğru bükecek hafiften cenin pozisyonunda yan uyuyacaksın.

    çok basit bu: ayakta iş yapıyorsan saat başı 5 dakika oturacak; oturarak iş yapıyorsan 5 dakika gezineceksin.

    öyle harst diye belinden eğilmeyeceksin. aa beynine kan toplanır mazallah... eğileceksen dizleri kıracaksın öyle yere yakınlaşacaksın. merak etme yeterince uzun kolların var.

    spor yaparken belini sağlam bir yere dayayacaksın, desteği ondan almayacaksın.

    spor demişken yürümek ve yüzmek çok iyi gelir bunu aklında bulunduracaksın. öyle götü göbeği salayım, badiye gider arnold gibin olurum demeyeceksin.

    ola ki bel fıtığından mustaripsin. komşunun, teyzenin, eniştenin, aynı kaynımın, taksi şöförünün, hocanın, arkadaşın, mahalle bakkalının muhakkak ki bilmemne ilçesinde doktorların bile gittiği bir fıtık iyileştircisi vardır. bunlara kulak asmayacaksın. bu şahıslar seni ameliyat aleyhinde "para için yapıyor doktorlar" savıyla dolduracaklardır. dolduruşa gelmeyeceksin.

    aksi gibi ameliyatlık bir durumunuz yok diyen doktora da riayet etmeyip kendini keseni bulana kadar gezenlerden de olmayacaksın.

    muhakkak ama muhakkak bir beyin cerrahına görünüp fıtığın vücutta nasıl bir tahribat yaptığını öğrenceksin. fıtık dediğin kişiden kişiye değişik etkiler gösteren bir merettir. eşsizdir, unique'tir, yumiciktir... sadece ağrıyan fıtığı kolay kolay ameliyat etmeye yanaşmazlar.

    aksi gibi bende başgösteren güç kaybına maruz kalırsan bu sefer de o 'çevresel tavsiye etkenleri' "ameliyat çözüm değil yengemin görümcesi 534684654 kere oldu düzelemedi" diye beyin yıkamaya, mazallah felç olmana katkıda bulunmaya çalışacaklardır. kanmayacaksın. ilime, fene güveneceksin.

    ve bel fıtığı yaşı çok gerilediğini unutmayacaksın. o çocuk sabah akşam bilgisayar başında oturmayacak, fil gibi yeyip kilo almayacak...

    ha bir de vücut ağırlığının 2/3ü bele binmektedir. varın siz hesaplayın.

    edit: entry tarihi 2009... ameliyatımın üzerinden 4 yıl geçti. o zamanlar max 50 metre yürüyebilen, sol bacağını fazlalık olarak yanında, taşıyan kortizon iğnelerinden 135 kiloya çıkan ben; ameliyat sonrası verdiğim beylik tavsiyelerin ancak yarısına uymama rağmen 40 kilo verdim ve 365x4 gündür bir kere "belim!.." demedim.
    bu tavsiyelere ek olarak bel fıtığınız varsa bir mehmet yaşar kaynar hoca bulun kendinize, vallaha eline sağlık...
  • başlangıç döneminde, aşağıdaki tavsiyelerin iyi geleceği rahatsızlık.

    piyasadaki en sert ortopedik şiltede yattığından emin ol.
    günde on saat bilgisayar başında oturma.
    sandalyede, koltukta, kanepede, bankta v.s. kaykılarak oturma. kıçını, sandalyenin, koltuğun arkalığına iyice yapıştır ve dimdik otur.
    uzun süre oturduğun yerlerde, televizyon karşısında, bilgisayar karşısında veya otomobil kullanıyorsan, şoför koltuğunda mutlaka kaliteli bir bel yastığı kullan. bel yastığı, belinin tabii eğimini korumalı ve sert olmalıdır. doğru dürüst bi şey kullan, komşu inayet teyzeden ödünç aldığın kırlentleri kullanma.
    yatakta, kanepede "uzun" oturma.
    bel ağrın geçtiğinde, biraz iyileştiğinde yani, omurganın her iki tarafındaki kasları güçlendirici egzersizler yap. en iyisi yüzme, ikinci en iyisi yürüme. ama günde bir saat yürümen lazım, o kasların güçlenmesi için.
    bel fıtığı, mikrotravmaların birikiminden oluşur. senin belin, bir "tik" atmış şimdi. eğer korumazsan belini, tik ata ata devam edecek ve ameliyata kadar gidecek. ama korursan, çok iyi toparlar.
    şu dönemde, en az bir hafta dediğim gibi sert bir şiltede günde yirmiüç saatten az olmamak üzere yatabilirsen çok çok iyi olur. yirmi saatin esprisi de şu: sadece tuvalet için ayağa kalkacan. bunu yapmak hakikaten çok zordur.
    bu dönemde sakın yüz üstü yatma.
    bu dönemde ve genel olarak, sakın "mekik" hareketi yapma.
    barfikste sallanmanın faydası olur çünkü omurların arasını açar.
    dayanılamayacak gibi ağrın olursa ve miden sağlamsa, diklofenak sodyum tablet alırsın.
    uzun vadede yürüyüşle ve merdiven çıkmayla kurtaracan kendini.
    günde dört saat televizyon seyredip sekiz saat bilgisayar başında oturan bir adamken, günlerden bir gün, komşu ayşe teyzeye acıyıp, onun ağır masasını, valizini her neyiyse işte onu, kahramanlık yaparak "hayda breaaaaaghhh!!!" diye kaldırmaya yeltenirsen, belin babayı yir.
    ne tür bi adamsan, o tür bi adam olmaya devam et. masa başı bi adamsan, bu tür maceralara kalkışma.
    şu dönemde, bir elinde iki kilodan fazla yük taşıma. özellikle elinde yükle, uzun mesafeler yürüme.
    hayatının hiç bir döneminde, omzuna çocuk oturtup yürüme. (yetişkin de oturtma tabii).
    öne doğru eğilerek herhangi bir şey kaldırmaya yeltenme.
    kaldırman gereken şeyleri çömelerek kaldır. senin kapasiteni aşacak şeylerde, kahramanlık yapma, paraya kıy ve hamal tut. o hamala vermediğin paranın bilmem kaç katını, mr'lara, doktorlara, ameliyatlara, ilaçlara verirsin. çektiğin acılar da yanına kâr kalır.

    işin biyomekaniğini anlamak bakımından:

    http://www.youtube.com/…awr1m90ng5s&feature=related

    http://www.youtube.com/…_t-eqjnzrrk&feature=related

    http://www.youtube.com/…22e0q4-bnwg&feature=related

    http://www.youtube.com/…zeolxmuek7o&feature=related

    surada biraz daha bilgi var:

    http://www.eksiduyuru.com/index.php?m=d&id=508829

    sorunun silinme ihtimaline karsi:

    eksi duyuru'dan bir soru:

    yaklaşık 1 ay önce belimin sol tarafında bir ağrı başladı ben böbreğim ağrıyor diye hastaneye gittim. bir ünite serum yedim ama böbrek değilmiş; bel ağrısı neyse emar çekildi. beyin sinir hastalıkları ve fizyoterapist doktoru gördü bir egzersiz planı kas gevşetici ve ağrı kesici verdi ama bumudur tedavisi . pek beni tatmin etmedi.birde ben binicilik eğitimi alıyorum buda rahatsızlığımı tetiklermi doktorlar ikiside farklı konuşuyor anlamadım : birisi kuşak tak diğeri takma gibi tezat şeyler söylüyorlar .tavsiyeleriniz olursa sevinirimm.

    cevaplar:

    compadrito üstadım çok güzel anlatmış entry'sinde. 2005 yılında ben de aynı durumdaydım. egzersiz planı ve kas gevşetici hap+iğne verdiler. başlangıçta tedavisi budur, doğru yapmışlar. sonra ben evlenince dikkat etmedim. ağrısı geçince unuttum. kilo da aldım. 2012 yılında sol bağaüım iptal oldu, acil ameliyata aldılar. yani dikkat edersen iyileşir. dikkatetmezsen ameliyata kadar yolu var.

    akıllanmaz bi hıyar olduğum için egzersizlerimi yine aksatır oldum. kilo da veremiyorum. ikincisi de patlamadan kampa sokmam lazım kendimi.

    bu arada binicilik bel fıtığı için oldukça sakıncalı bir spor bence. sürekli zıp zıp zıp durumunda olduğun için.
    kibritsuyu (12.11.12 12:41:26)

    ***

    yüzmenin iyi geldiğini söylerler hep. özellikle sırtüstü. bir de yürüyüş, sırt kaslarını güçlendirme, kilo almama vs. bende de var, spor hayatımı bitirdi, ameliyatlık olmadım hiç ama şimdi koşsam yine azar diye koşamıyorum bile. sanki bedeninin üstü ile altı pamuk ipliği ile bağlı gibi. en ufak bir ters hakette ikiye ayrılacak gibi. çok çok dikkat et. bişey kaldırırken, bacaklarını bükerek kaldır, ağır taşımamaya çalış, bunları zaten doktor da söylemiştir.

    puc (12.11.12 12:49:34)

    ***

    kibritsuyu hocam cok akilli oldugu icin, benim goremedigimi hemen gormus.

    bak suradaki binicilere, "unut biniciligi" demis doktorlar.

    http://www.chronofhorse.com/…ated-disc-amp-sciatica

    http://www.spine-health.com/…ritis/horseback-riding

    iclerinden bi tanesi, ameliyattan sonra, cok egzersiz yaparak ve ati rahvan veya dort nala kosturmadan, sadece yuruterek biraz iyi sonuc almis. ama genel olarak, herkese soylenen sey, biniciligin, fitik olmak uzere olan bele cok zararli oldugu.

    neden? cunku atin seni ziplatmasi, benim sana "omzuna cocuk bindirip gezdirme!" dememin daha da siddetlisi olan bir etki yaratacak omurgan uzerinde... cok mantikli. disk dedigin, iki omur arasindaki sert jel kivamindaki yastikcik, bir cesit "şok emici" lastik ya da kaucuk ya da silikon conta gibi dusun yani. bel fitigi ya da disk hernisi dedigin sey ise, o sert jel kivamindaki yastikcigin o iki omurun arasindan "fırtlaması" ve omurilige baski yaparak, uzun sure tedavi edilmezse, ayaklarini felc bile edebilecek bir durum olusturmasi. eh, omurlara dusey eksende tekrar tekrar uygulanacak basinc, mesela sirtinda agir sirt cantasiyla uzun meseafe yurumek, bir elinde agirlikla uzun sure yurumek, omzunda cocukla yurumek, kosmak, omzunda cocuk ziplatmak gibi hareketler de omurlarin o aradaki sert jole kivamindaki contaya ya da yastikciga, alttan ustten surekli baski uygulayarak mikrotravma yaratmasi ve bu mikrotravmalarin birikimi sonucu sana helalinden bir bel fitigi olarak geri doner.

    su adam ise "core muscle"larini guclendirmen ve bel destekleyici korse ile core short giymen gerektigini yazmis.

    http://www.selfgrowth.com/…ng-with-a-herniated-disc

    core short neymis? diyerek baktim. suymus:

    http://therightwinger.co.za/…-recharge-core-shorts/

    core muscle lafini da bilmiyodum. baktim, genel olarak sirt ve karin kaslari demekmis. bu kaslari guclendirmenin, omurgaya nasil yardim edecegi, surada guzel anlatiliyor:

    http://www.sportsandspinalphysio.com.au/…e-muscles/

    compadrito (12.11.12 19:12:53 ~ 19:13:53)

    ***

    bir sozlukcuden gelen soru:

    ben test mekik çekiyorum belimde ağrıyor günde 10 saat bilgisayar başındayım bu test mekik belimi rahatlatıyor. günde 23 kez ters mekik çekiyorum bu belimi daha da sikik kılar mı ilerde sizce ?

    benim cevabim:

    ne dedik? disk, iki omurun yani omurgayi olusturan omurlardan ikisinin arasindaki silikon contaya benziyor dedik. geometrideki kup seklini dusun. omurlari o kuplerin ust uste konmus hali olarak dusun. aralarinda da silikon ya da kaucuk conta var gibi dusun. fitiklasma, "firtlama" egiliminde olan diskin oldugu noktadaki iki omuru ele alirsak, mekik de, ters mekik de, bu iki omurdan usttekini ya one, ya da arkaya dogru kanirtacaktir. fizikteki, mekanikteki "kaldirac" ilkeleri uyarinca, bu tur kanirtmalar, 1 birim kuvvet, etrafindaki dokulari, 1 birim olarak degil, 2 misli 3 misli, bazen 8 misli bazen 16 misli gibi kuvvetlerle etkiler. ustte duran omurun alttaki omur uzerinde one veya arkaya dogru kanirtilmasiyla, arada silikon ya da kaucuk conta kivaminda olan disk daha kolay "firtlar". bel fitiginda, yuz ustu yatmayi yasakliyor beyin cerrahlari. neden? cunku yuz ustu yatmada, dogal olmayan bir kanirtma soz konusu. ters mekikte bunun cok daha ilerisini yaptigini saniyorum.

    on saat bilgisayar basinda oturan adamin en iyi yapacagi sey, bir saat sabah, bir saat de aksam olmak uzere, gunde iki saat yurumektir. bir de, profesyonel kalitede, ortopedik bir bel yastigi kullanmalidir, bilgisayar basinda. ayrica, barfikste sallanmak, omurlarin arasini acmak, omurgayi duzeltmek acisindan iyi olur. sallanmak derken, salincak gibi degil tabii de, barfikse tutunup bir sure oyle asili kalmak.

    sunu hic unutma: belin en iyi ilaci, uzun yuruyuslerdir. cunku bel kaslarini en iyi, uzun yuruyusler guclendirir. yolda yururken, elini beline koy. tam omurganin uzerine. bel kaslarinin nasil calistigini goreceksin. bel kaslarin ne kadar kuvvetli olursa, omurgana binen yuk de o derece azalacaktir. gunde on saat bilgisayar basinda oturmayla birlikte, beli sikip atan diger bir sey de, gobeklenmedir. gene, yukarida bahsettigim kaldirac ilkesi uyarinca, 5-10 kiloluk bir gobek, bele cok daha fazla bir yuk bindirir. uzun yuruyusler, uzun vadede gobeklenmeyi de onler. yolda yururken, karnina dokun. karin kaslarinin nasil calistigini goreceksin. londra'da madalya alan atlet kizlarimizin karin kaslarina dikkat ettin mi?

    yapacagin tek sey var: yurumek, yurumek, yurumek.

    tabii, sabahlara kadar bilgisayar basinda oturup, kola, gazoz, ice tea, fast food'la beslenirsen, bel fitigindan baska dertlerin de olur. seker hastasi, tansiyon hastasi, metabolik sendrom hastasi olursun. yaslaninca da felc olur ve yatalak olursun.

    16 ocak 2016 tarihli ekleme:

    hocam saygılar

    entry ini okudum ve birkaç soru yöneltmek istedim müsaitsen.
    bel fıtığı olup olmadığımı bilmiyorum mr sonrası belli olacak fakat kas spazmı geçirdim. bildiğin sadece küçük bir sandalyeyi bir yerden bir yere taşırken oldu ve hala geçmedi.
    dediğin tavsiyelerdeki bilgisayar başındaki adam benim :) mesleğim de bilg mühendisliği. yani işim hep masa başı. eve gelince de oyun vs oynuyorum. yürüme eylemini kışın üşüdüğüm için yapamıyorum yazın her akşam dışarı çıkıp parkta yürüyebiliyorum.

    öncelikle yatak için insanlar ortopedik, bazıları yumuşak ortopedik tavsiye ediyor senin tavsiye ettiğin bir model var mıdır?
    ikincisi doktorum bana kronik ağrın olabilir dedi. bu hiç iyileşmeyecek miyim demek?

    şimdilik sorularım bu kadar müsait bir zamanda cevap atarsan çok sevinirim

    iyi akşamlar

    ****benim cevabım:

    demin bi arkadaşa şunnarı yazdıydım, senin işine de yarar:

    sürekli oturuyosan, belin cortlamaya devam eder ve amaliyatlık olun allah etmiye. yürüyemiyosan ve sürekli oturuyosan, bi fizyoterapist bul ve ona sor. bel kaslarını nasıl güçlendirebileceğini. ayakta durmak işe yarayabilir. ayakta çalışmak. benim bel de cortladıydı iki ay önce filan. masayı yükseltip ayakta çalışmaya başlayalı beri, belden yana problem yaşamadım. diyeceksin ki, nağalâqası var??? şöyle izah ediyim güzel abim: betonarme bir bina, beton kolonların üzerinde durur değil mi? asıl taşıyıcı sistemler o kolonlardır. bir de duvarlar da destek atar. perde duvar derler hani. bazı duvarlar perde beton olur. onlar da destek atar. ficuğudun ayakta durmasını sağlayan asıl kolon, columna vertebralis ya da vertebral column ya da omurga. ona destek atacak olan elemanlar da, core muscles. yani karın ve sırt kasları. ayakta dinelebilmen için, o kaslar müthiş bir iş yapıyor. göt kasları da öyle tabii. ama bizim işimize asıl yarayacak olan, karın ve sırt kasları. sen ayakta çalışmaya başlayınca uzun sürelerle, bu karın ve sırt kasları, sürekli iş yapıyor. sürekli iş yapan kas ne yapar? gelişir. gelişe gelişe, omurga üzerindeki yükün bir kısmını devralıyor. dolayısınnan, bele faydası oluyor. gendine mukayyet ol.

    (demem o ki, ayakta çalışabileceğin bir düzenek kur gendine ve yürüyüşlere hafif hafif başla. günde 10 dakkanın bile faydası olur uzun vadede. merak etme. belin zamannan toparlıycak).

    ***

    bir soru:

    merhaba hocam uzun süredir dönem dönem bel ağrısı çekiyorum bir kaç defa doktora gittim her seferinde sağlıklı deyip gönderdiler bir ara kilo verdim uzunca bir süre hiç ağrı olmadı. şimdi bir kaç gündür ayakta bir süre durunca sol bacağım uyuşmaya başladı ayrıca sağ dizimi yükseğe kaldırınca sanki sol bacağımın ön tarafındaki bir kas çekiyor. şuan komşum olan bel ağrısını söylemiyorum bile. araştırdığımda bu belirtiler bel fıtığını işaret ediyor en son ayakta dur demişsiniz ya o bacak uyuşmasını umursamayım mı? bir de yürümekten başka bir öneriniz var mı? şuan hayatımdaki en kilolu dönemimdeyim ama diyete başladım yeniden zayıflasam faydası olur mu? cevap verirseniz çok mutlu olurum.

    cevabım:

    bacak uyuşmasını umursayın.
    benim size tavsiyem, eğer yapabilirseniz, 1 hafta yatın. sert bir yatakta yatacaksınız. sırt üstü veya yan yatacaksınız. yüz üstü yatmayacaksınız ve sadece tuvalete kalkacaksanız.
    bu söylediğimi yapabilme ihtimaliniz nedir bilmiyorum.
    büyük bir ihtimalle, işim var, okulum var yapamam diyeceksiniz.
    bu dediğimi yapabilirseniz ve beliniz toparlarsa, yavaş yavaş kilo verme dönemine geçeceksiniz.
    belinizin toparlaması şu demek: kendinizi, daha iyi hissediyorsunuz. beliniz daha az ağrıyor.

    yürümekten başka önerim yüzme veya bisiklete binme. bunların ikisi de, herkesin, her zaman, her yerde yapabileceği şeyler değil. ayrıca para gerektiriyor biraz. halbuki yürümeyi, herkes, her zaman, her yerde yapabilir.
    hani yürüyemeyen insanlar hariç tabii.

    siz benim (bkz: garantili zayıflama yöntemi/@compadrito) yazımı okudunuz mu?
    okuduysanız, uyguladınız mı tam mânâsıyla?

    buraya kadar yazdıklarım birinci seçenekti.

    ikinci seçenek de şu:
    okulunuz veya işiniz var. 1 hafta yatıp, belinizi toparlama imkânınız yok.
    o zaman bir beyin cerrahına gideceksiniz. muayene olacaksınız. onun söylediklerini yapacaksınız.

    şunu hiç unutmayın: kilo verme işini kaplumbağa hızıyla yapacaksınız. saldırgan diyetlere başlamayın. verdiğiniz kiloları geri alırsınız.

    gelelim en önemli sorunuza:

    yeniden zayıflasam faydası olur mu?

    kendinizi bir apartman binası olarak düşünün. binayı ayakta tutan en önemli bir beton direk var. bina sahibi açgözlü olduğu için, binaya iki kat daha çıkmış. o beton direk de çıtırdamaya başlamış. biraz daha yük binerse binaya, o beton direk çatırdayacak. şimdi ben size şu soruyu sorayım: o sonradan çıkılan iki katı yıksak ve binayı o yükten kurtarsak, binayı ayakta tutan beton direk rahatlar mı, rahatlamaz mı?
    işte sizin durumunuz da aynen bu!
    hatta birazcık fizik dersindeki kaldıraç konusunu biliyorsanız, sizin durumunuz daha kötü. çünkü göbeğinizin ağırlığı, kaldıraç etkisi nedeniyle, omurganızı geriyor. diyelim 8 kilo göbeğiniz var. o 8 kiloyu, omurganız, 8 kilo olarak taşımıyor. belki 20 kilo olarak taşıyor. çünkü göbeğin, omurga üzerinde yarattığı bir kaldıraç etkisi var.

    ben de size şöyle söyleyeyim. kilo verirseniz çok mutlu olurum. ama saldırgan bir diyetle değil, benim yöntemimle… 4-5 senelik bir süreye yayacaksınız bu süreci ve yavaş yavaş kilo vereceksiniz. acele etmeden. kaplumbağa hızıyla ilerleyeceksiniz ama hiç durmayacaksınız.
  • bu illeti yaşamış ve kendi kendini tedavi etmiş birisi olarak tecrübelerimi paylaşmak isterim.

    başta bel fıtığı başlangıcı teşhisi konuldu ve doktor yüzme tavsiye etti. ama bana niye bu sorunu yaşadığımı adam gibi anlatamadı. 1 yıl yüzdüm. 1 yılın sonunda baya rahatlamıştım. tabi geçti artık, kurtuldum diye yüzmeyi bıraktım. yüzmeyi bıraktıktan 1 - 1,5 yıl sonra, hava alanında seyahat öncesi, elimdeki çantayı x-ray'e bırakırken belimden küt diye bir ses geldi ve kitlendim kaldım. uçağa ambulansla taşıdılar. arkasından doktor ziyaretleri başladı. çektirdiğim mr'i 5 doktor gördü. 2'si ameliyat, 3'ü fizik terapi dedi.

    açtım internet'i, bu iş dünya'da nasıl hallediliyor araştırmaya başladım. öncelikle kesinlikle hastayı son ana kadar ameliyat etmiyorlar. bunu görünce tedavi yöntemlerini araştırmaya başladım. amerikalı bir doktorun sitesine denk geldim. doktorun tavsiye ettiği şeyleri uygulamaya başladım.

    1- kitlenme gibi bir sorun olursa 48 saat kesinlikle sıcak yapılmamalı. bölgeye buz tedavisi uygulanmalı. sebebi; zaten şişmiş olan sorunlu bölge sinire baskı yapıyor ve sıcak uygulamak bunun artmasına sebep oluyor. buz şişi indirip, baskıyı azaltıyor.

    2- yatarken cenin pozisyonunda bacakların arasına minder alınarak yatılmalı ya da sırt üstü dizlerin altına minder koyularak yatılmalı şekil 1a

    3- ilk dalgayı atlatıp rahatladıktan sonra, bir adet pilates topu edinilip, her gün 5 dakika üzerine oturup, zıplanıyor. şekil 1b
    bunun sebebi, bu bölgenin iyileşmesi için kan gitmesi gerek, ancak bölgeye çok az kan gidiyor. bu egzersiz o bölgeye kan akışını arttırıyor.

    4- yine doktorun önerdiği, ancak benim yapmadığım bir trambolin egzersizi mevcut. şekil 1c

    5- yatak çok önemli. eğer beli desteklemeyen bir yatak ise ilk yapılması gereken şeylerden birisi yatağın değiştirilmesi.

    doktorun youtube kanalı
    ne yazık ki ingilizce.

    şimdi gelelim neden bu problemi insanoğlu yaşıyor. aslında sebebi çok basit. evrim geçirip, yürümeye başladığı için. dört ayak üzerinde yaşamaya devam etse, böyle bir problem yaşamayacaktı. ayağa kalkınca, eskiden yere paralel olan omurga, yere dik konumlandı. tabi yer çekimi diye bir şey var. insan ayakta durduğunda üst vücudunu taşıyan herhangi bir iskelet yapısı mevcut değil. üst vücudu, karın ve bel kasları taşıyor. eğer bu kaslar güçsüz ise, işte o zaman bu yükün tamamı omurgaya biniyor. omurga, benim deyişimle bir kemik, bir yastık, bir kemik şeklinde. şekil 1d. kaslar ağırlığı taşıyamıyor ve iki kemik yastığı sıkıştırıyor. yük yastığa binince (ki literatürde bu yastığın adı disk olarak geçiyor.), ağırlığı taşıyamıyor, dışarı fıncırıyor ve sinire baskı yapmaya başlıyor.

    sonuç olarak bu illeti hiç yaşamamak ya da yaşıyorsanız da kurtulmak için, karın ve bel kaslarınızı güçlendirmelisiniz. pilates topunu aldıktan sonra, internette bu kasları geliştiren çok basit egzersizler mevcut. günde 15 dakikanızı ayırmanız yeterli. mesela beni en rahatlatan egzersizlerden biri, pilates topunu bele dayayarak köprü kurulan egzersiz oldu. şekil 1e

    herkese fıtıksız, sağlıklı günler...
  • bu hastalık sayesinde sol bacağım bana hükmetmeye başladı. arkadaş sen benim bacağımsın normalde benim komut verip senin yerine getirmen lazım ama tam tersi.

    ben: arkana yaslan ohh aç behzat'ı izleyelim şimdi.
    sol bacak: hşş düzgün otur lan.
    ben: lan bir dur be olm iki dk keyif yapalım dedik.
    sol bacak: siktir lan, düzgün otur.
    ben: tamam amk tamam.

    resmen böyle yaşıyorum. resmen bacağımın maskarası oldum. adam benim içimde yaşayan benden ayrı özerk bir bölge gibi. çekilecek çile değil.
  • kafamda bir süredir buraya yazmak vardı, gün bugünmüş. öncelikle efendim, zor hastalıktır.

    biraz geri plandan bahsedeyim, çocukluğum futbol, basketbol, yüzme ile geçti, 16 yaşında salona gitmeye de başladım (şu anda 26 yaşındayım), o zamandan beri ara sıra boşluk bırakmış olsam da, düzenli olarak gittim, hayatımda spor hiçbir zaman eksik olmadı. sprint, trekking, basketbol, yüzme, vücut geliştirme...

    her zamanki gibi spor salonuma gittim, squata sarmıştım bir süredir, kendi rekorumu geliştirmeye çalışıyordum, 3 setteyim 130 kg, kafamda 4. son set var 140'ı geçerim bu sefer diye düşüyorum, 130 o kadar zorlamıyor, son tekrar, kafam dağınık, odağımı kaybettim, belimi biraz büktüm herhalde, nedense o an barı squat rack'in üzerine bıraktım ve bir an ağırlığı durduğu yerden kaldırmaya çalıştım, olan oldu, ağırlığın yarısını kaldırmıştım ki acıyla kilitlendim kaldım, üzerimde 130 kg, hemen ağırlığı geri indirdim, sürüklene sürüklene yürüyorum, yarım saate eve gittim (5-10 dk yürüme mesafesi)

    aslında o kadar önemsemedim çünkü daha öncede belimi incitmiştim, kısa süre sonra geçmişti, ama gece olunca, bu seferkinin önceki seferler gibi olmadığını anladım, gece uyuyamadım nerdeyse, ağrı kesici almaya başladım, o kadar da fark etmiyordu, geceleri acıdan uyuyamamak ve özellikle sabah kalktığımda acıdan yerlerde sürünmem hala aklımda. böyle acı dolu 10 gün falan geçti, sonra biraz daha iyi oldum. 3 ay geçti kendimi çok daha iyi hissettim, az ağrım vardı, hafif hafif koşuya başlayabilirim diye düşündüm. 10 dk falan çok hafif koşu yapmışımdır, öğleden sonra ağrılar geri döndü yine bir haftaya yakın sürem acıyla geçti. 2 ay kadar bekledim baktım geçmiyor. fizik tedaviye başlamaya karar verdim.

    özel bir tedavi merkezinde fizik tedaviye başladım, mr çekildi, l3-l4 büyük bir fıtık, l4-l5 küçük bir fıtık. 2 tane fizyoterapist vardı tedavi merkezinde, biri bundan sonra hayatım boyunca basketbol gibi sporları oynayamayacağımı, hayatım boyunca kendime dikkat etmem gerektiğini, söyledi; moralim altüst oldu, hayatım sporla geçmiş, spor yapamamak, nerdeyse hayattan zevk alamamakla aynı şey benim için. diğer fizyoterapist her şeyin iyi olacağını hayatıma kaza öncesi aynı halimle döneceğimi söyledi, tabi o an insan kim iyi bir şey derse ona inanmak istiyor, neyse 20 seans fizik tedavi, 2-3 ay fizik tedavi merkezine git gel. ilk zamanlardaki manipülasyon tedavisi vb. belli bir süre rahatlama sağladı, moralim düzeldi işler iyi gidiyor diye, ama olmadı, bir süre sonra eski haline döndü. bu andan sonra artık fizik tedaviden de umudum kalmamıştı, fizyoterapist ilk fıtık dediğinde deli gibi korktuğum, olacağıma hiçbir ihtimal vermediğim ameliyat fikrini düşünmeye başladım.

    beyin cerrahlarına gitmeye başladım. 3 beyin cerrahına muayene oldum, 2 tanesiyle telefonda görüştüm, 1 tanesine mr'ımı gönderdim, ameliyatı internetten araştırdım. en son gittiğim beyin cerrahıyla 1 saat konuştuk, diğer gittiğim beyin cerrahlarından sonra kendisine güvendim. zaten benim düşündüğüm şeyi söyledi "bu şekilde yaşarsın, gece uyuyabiliyorsun, işine gidip geliyorsun; ama hayat standartın bu şekilde olur". ameliyatı olmaya karar verdim, tabi çevremden bir sürü itirazla karşılaştım: "ayağını sürümüyorsan ameliyat olmana gerek yok", "çok gençsin (ne alakası varsa, gençliğimi bu şekilde mi yaşayalım yani, yaşlanınca mı olayım, mantık bu mu?)", "ameliyat işe yaramıyor", "yüzersen geçer", herkesin bel fıtığı konusunda bir fikri var arkadaş. ben bunlara kulaklarımı kapadım, internetten tıbbı araştırmaları okudum, bel fıtığı ameliyat başarı yüzdesi %80-%85 civarında, komplikasyon riski %15 civarında, aynı şekilde tekrarlama riski de. bu noktada doktora güvenmek gerekiyor, ben bu konuda şanslıydım, doktora güvenim yüksekti. ameliyat öncesi yeni bir mr çekildi küçük fıtık da büyümüştü, sinire bası uyguluyordu, eski mr'a göre bunu ameliyat etmem demişti doktor, yeni mr gelince bunu da alalım dedi. 2 fıtık, 4 saat süren bir ameliyat, 1 gün hastanede yatış, 14 gün evde dinlenme sonrası, işe başladım. tabi burada yazarken kolay ama ameliyat sonrası çok rahat değil, ama korkulacak bir şey de yok. sırttaki kas kenara çekilip tekrar yerine koyulduğu için bu kasta hasar meydana geliyor, zaten ameliyat sonrası rehabilite edilen bu hasar. ilk gün özellikle kas ilk ayağa kalkarken zorluyor, zor kıpırdıyorsun, ama her ayağa kalkışında kas biraz daha iyileşiyor ve birinci denemende ayağa kalkamazken 3-4 denemende birer adım birer adım olsa yürüyebiliyorsun. 1 gün hastanede kaldım, 2. gün eve gittim, 3 kat merdiven çıktım.

    şimdi üzerinden bir ay geçti, kontrole gittim, herhangi bir sorun yok, evde fizik tedaviye başladım, arada bacağımda ağrı oluyor ki onlar da kas ağrısı anlayabiliyorum, bacak kasım gergin durumda, doktor kullandıkça kaslar yumuşayacak, kullandıkça kısa süre sonra hepsi geçecek dedi ki öyle oluyor. 4 ay gibi bir sürede eskiye göre %90-%95 durumda olmayı bekliyorum. 1 yıl boyunca koşma ve ağırlık kaldırma yok. yüzme, tempolu yürüme gibi egzersizler serbest. hiç ama hiç acelem yok.

    şu an için iyi ki ameliyat olmuşum diyorum, önümüzdeki süreç ne getirecek göreceğiz, belli aralıklarla bu entryi editleyip yazacağım.

    yaşadığım bu süreç fiziksel acıdan çok psikolojik olarak beni çok zorladı, eminim benim gibi bir sürü insan daha var bunu yaşayan, umudunuzu kaybetmeyin.

    not: insan bazı şeyleri başına gelmeden bilemiyor, sakatlık sonrası omur sağlığı konusunda çok araştırma yaptım, büyük ihtimal başına gelmemiş biri bu entryi okumayacak, çünkü başına gelmeyeceğini düşünüyor, ama bir anlık dikkatsizliğin büyük sonuçları olabiliyor. özellikle omur sağlığı konusunda dünyada bir numara olan stuart mcgill'i (dr spine) araştırmanızı tavsiye ederim. bu adam ne diyorsa yapın, özellikle merkezi bölge çalışmaları konusundaki tavsiyeleri çok önemli, "stuart mcgill's big 3" hareketleri kesinlikle günlük olarak yapılmalı.

    edit (ameliyat sonrası 6 ay): bugün üzerinden tam 6 ay geçti, 6 ay önce bu sıralar, sedye ile ameliyata doğru götürülüyordum, şimdi hayal gibi geliyor.

    son 3 aydır haftada ortalama 4 gün spor yapıyorum, 2 gün yüzme 2 gün spor salonu olarak, spor salonunda sadece makina kullanıyorum; hayatım boyunca kullanmamaya çalıştığım makinaları şimdi kullanmak zorundayım, zaten bu makinaların tek iyi oldukları nokta bu: kasları izole çalıştırmak, bu da özellikle sakatlıklar sonrası için gerekli oluyor. genel olarak belimden memnun durumdayım, çok daha hızlı hareket edebiliyorum, belim beni çok az sınırlıyor, sadece haftada belki bir belki iki kere belde ağrı değil ama biraz rahatsızlık hissediyorum, bunlar da oradaki kasların rehabilite olmasıyla 6 ay içinde tamamen geçeceğini düşünüyorum.

    edit (ameliyat sonrası 14 ay): 2 ay önce doktora gittim, doktoru soru bombardımanına tutunca kesin cevaplar verebilmek için mr çektirmemi istedi, mr sonucu: ameliyat olmuş diskler ile ameliyat olmamış diskler arasında çıkıntı olarak bir fark yok (tabi diskler dejenere olarak kalıyor bunlar için yapacak bir şey yok , fakat tekrar fıtık belirten hiçbir şey yoktu, diskler ne zaman dejenere oldu kim bilir), benim de için rahatladı. koşulara başladım ufak ufak arttırıyorum, 2017 yazına kadar aralıksız 60 dakikaya çıkabilirsin dedi doktor; ağırlıklara başladım, sene sonuna kadar kafanın üzerinde 40 kg kaldırıyor olabilirsin dedi doktor; barfiks yapabilirsin dedi fakat ben ağırdan alıyorum, lat pulldown ile başladım. yüzmeden sıkılmaya başlamıştım, vücut geliştirmeyi haftada 3'e çıkardım 2 gün de yürüyüş yapıyorum, her hafta yoğunluğu arttıyorum, amacım 2017 yazında sprintlere ve basket oynamaya başlamış olmak.

    ilk 6 ay için yazdığım arada olan rahatsızlık hissi tamamen geçti. sadece spor sonrası kas ağırları oluyor, özellikle fıtığın önceden vurduğu sol tarafta, bunun nedeni de sakatlık süresinde sol tarafımı daha az kullandığım için şu anda tekrardan sakatlık öncesi hayat düzeyine yavaş yavaş döndükçe, kaslar tekrardan buna adapte olmaya çalışıyorlar, bir antreman sonrası yaşadığım kas ağrısını, aynı düzeyde yaptığım 2. antreman sonrası yaşamıyorum, uzun süre bu düzeyde kullanılmayan kaslar gelişiyor. bunların dışında bel ağrısı, bacakta ağrı vb yok.

    edit (ameliyat sonrası 34. ay): ameliyat üzerinden o kadar zaman geçti ki ameliyat olduğumu böyle bir sakatlık yaşadığımı unuttum, sprint koşularına ağırlık çalışmalarına başlayalı aylar oldu. haftada 5 gün vücut geliştirme, koşu, yüzme gibi sporlar yapıyorum. 4-5 ay önce boulderinge başladım. bel fıtığımla ilgili olarak hiçbir sorun kalmadı.
  • belinizin her saniye size "ben buradayım" demesi anlamına gelir. ama bağımsızlığını da ilan etmiştir.
    ne de olsa:
    "orada bir bel var uzakta
    o bel bizim belimizdir."

    yapılmaması gerekenler:

    - yataktan ani kalkmak (tören mangasını hazırlayın, borazanı öttürün, hasta en ağır hareketleriyle yataktan kalkacak)
    - ayakkabılara doğru eğilmek (aşçı, uşak, bahçıvan bir araya gelsin, ayakkabı bağcıkları bağlanacak)
    - ağır kaldırmak ( iki defter bir kitap taşınacak, nakliye şirketleri aransın, teklif alınsın)
    - şekilsiz yatmak ( yatağa beyaz tebeşirle ceset çizgisi çizilsin, hastamız onun içine yerleşip uyuyacak)
    - öksürmek (felç melç geçirmeden öksürük tutulsun, buna alışılsın)
    - hapşırmak (felç melç geçirmeden hapşırık da tutulsun, buna da alışılsın)
    - çok gülmek (çok gülen, çok ağlar zaten; evladiyelik bilgi)
    - çok yürümek (tahtırevan hazırlatılsın, yürüyüş var)
    - az yürümek (gelsin depresyon, panik atak)
    - bastığın yeri titretmek (topuktan bele bir yol var, köy olur)
    - herhangi bir şeye ulaşmak için uzanmak (komşular, dostlar, imece grubu; bir el atıverin, üst raftan kitap alınacak)
    - uzun süre aynı pozisyonda oturmak, çalışmak (bunlar zaten hep kilo)

    cümleten geçmiş olsun.
  • her yere telefonunu yazan yalnız bir şey(!)
  • ülkemiz için en bi yaygın nedeni;
    . erkeklerde; araba itmek
    . kadınlarda; halı çırpmak ve eşek kadar olmuş çocuğu bir hamlede kucaklamak
    olarak saptanmış sağlık problemi.

    not: atatürk üniversitesi tıp fakultesi nöroşirurji ana bilim dalından bir profesorun yalancısıyım.
  • ankara nın vaktiyle sahip olduğu en ilginç şehir efsanelerinden biriydi bel fıtığı. bir sürü duvarda çarpık çurpuk yazılmış ne idüğü belirsiz bir telefon numarası vardı. gördüğüm en çarpıcı reklam kampanyasıydı üstelik, ismi sizi çeker, numara merakınızı uyandırır kıvrandırırdı ve herkes farklı mı farklı bir şey söylerdi onun için. numaranın sıkça değişmesi de cabası.
    hala bilmeyenler varsa üzülerek de olsa bu şehir efsanesinin aslını anlatacağım şimdi, siz varın inanmayın, orhan pamukvari düşler kurun o numara üstüne, ben gene de anlatayım.
    lise sonda sınıfta bir patlama oldu birden, ders arasında oğlanlar fısır fısır konuşmakta, biz kızlar meraktan çatlamaktayız ki duyuldu: bel fıtığı'nın meşhur numarası aslında bir genelevin telefonu!
    inanasımız gelmedi, lise çağının yoğun cinsel merakı içinde, filmlerden kapılma orospu hikayeleriyle süsledik orayı aklımızda ve dayanamadık.
    öğlen tatili, öğretmenlerin sık geçmediği bir koridordaki telefona soktuk kartımızı, diğerleri kikirdeşip utanmakta ben numarayı çevirmekteyim. çaldı, kaba sesli bir adam açtı, ne alo ne efendim, kaba saba bir şeyler yuvarlandı adamın ağzında. orası genelev mi diye sorulmaz tabii, bir lise merakıyla bir yalan kıvırıverdim:
    _ pardon ben istanbul'dan yeni taşındım, konsomatrislik yapıyordum, diye.
    adam çat diye telefonu kapadı.
    kızlar ne oldu ne oldu diye yırtınırken bir inat tekrar çevirdim numarayı, adam aynı kabalıkla açtı:
    _ ben konsomatrislik yapıyordum, ankara'da parasız kaldım.
    adam bir an sustu, sonra anlayamadığım bir açıkyüreklilikle patladı:
    _ hanfendi, burası tellalhane!
    doğruydu demek oğlanlardan aldığımız duyum ama ne hikmetse bunu öğrendiğim halde adam bana doğruyu söylemişken yüzüne kapamayı istemedim, oyuna devam ettim:
    _ tamam, çalışmak istiyorum parasız kaldım.
    _ iyi o zaman gelin görelim, dedi adam
    ben de bütün iyi aile kızları gibi kibarca adres sordum:
    _ etlik falanca numara, öğleden sonra gelin.
    ben bunca şeyi hem de bir pezevengi kandırarak öğrenmiş olmanın gururuyla bekleşen kızlara olayı anlatırken birisi sordu:
    _ tellalhane genelev mi demek?
    bilemedim, öyle olduğunun bilip, türkçe sözlükten referans veremeyince birden suskunlaştı kızlar, inanmadılar bel fıtığı'nın genelev olduğuna, ders başladı, ben bunca çabanın takdir görmemesinin kırıklığıyla tarih kitabının sayfalarına yarı fettan-yarı anaç ille de oyuncu valide sultanlar çizdim dalgın ve kırgın. hoca bir padişahın yaptığı yenilikleri anlatadursun ben padişahı değil, bana yalan söylemeyip kandırmaya çalışmayan dobra bir pezevengi düşündüm.
    yazık, hiç türk filmi seyretmemişti cibi bici kolej talebeleri.
hesabın var mı? giriş yap