• yillar once behruz cinici'nin tum projelerini tasnif ettigim bir hafta gecirdim ki hayatimin onemli sanslarindan biridir. biz iki arkadas birbirine karismis proje cizimlerini kronolojik olarak ayiriyor, behruz bey de arada gelip bu cizimleri keyifle oksayip gidiyordu. akabinde de ofiste "odtu’yu uzaylilar cizmis" diye bir soylenti yaydim. ofis dedigin zaten 5 kisi. bir sure gulduk eglendik. lakin bu esprinin musebbibi proje, gercekten de elimiz altindan gecen yakinen inceledigimiz (mecburen oksadigimiz) diger hicbir projeye benzemiyordu. kariyerinin basinda tasarladigi odtu binalarinin brutal modernizminin keskin cizimlerine karismis bir sikir sikir en osmanli revivalisti apartman projesine denk gelince mola vermek durumunda kaliyorduk. iki tasarimi yanyana tutup nasil ayni kisinin elinden cikmis olabilecegi tartismasini kac proje uzerinden bastan yaptik simdi hatirlayamiyorum. bizim tasarimda 'stil'e odaklanmis egitimimiz elimizdeki materyale surekli error veriyordu.

    behruz cinici tam olarak nev-i sahsina munhasir bir kisilik. hem onceki entrylerde bahsedildigi gibi zor, hem de bazi acilardan oldukca rahat en nihayetinde zehir gibi adam. kendini "taksim yapan mimar" olarak tanimlamasi ile benim gibi densizlerin ekol-tarz acisindan yapacagi elestrileri daha baslamadan topraga gomuyor. her projesi ayri bir dunya olarak ele alinmali. ancak her projesi icin de bu zahmete deger mi?

    degecegini dusundugum -uzaylilarin el attigi- projeleri hakkinda biraz yazmak istiyorum. odtu ne kadar adanmis bir uluslararasi akim takipcisinin elinden cikmis gozukuyorsa, tbmm halkla iliskiler binasi da o derece uluslararasi akimin islam ile bulustugu incecik bir cizgiyi isaret ediyordu. yumusatilmis degil, sert bir sentezdi. baskasini bilmem ancak benim icin basyapiti da aslinda bu ince, derin cizgidir. sonralari meclis camisi ile cizgi biraz kalinlasti, islama kaydi. cami olmasindan mutevellit dogru bir karardir. bu 3 projenin ortak ozelligi, mekansal biraraya gelislerdeki bazi hissi kararlar. tasarim sirasinda bazi noktalarda ozellikle mantikli karar almak istemedigini orayi 'eline birakmak' istedigini soyledigini hatirliyorum. digerleri icin degil belki ama en azindan bu uc proje icin bu kararin sonucu uhreviyattir.
  • gençliğime ev sahipliği edecek odtü'ye ilk gittiğimde küçüklüğümün geçtiği * artur'a çok ama çok benzetmiştim. ikisinin de aynı ellerden çıktığını ise salt beyoğlu'nda açılan "yazlık: şehirlinin kolonisi" adlı sergide öğrenecektim. ilerleyen günlerde deli gibi ev aradığım bir dönemde soyak sitesinin yanından geçerken dışarıdan bile o kadar güzel görünen binaları tasarlayan zekayı, kim olduğunu bilmeden, içimden tebrik etmiştim. çünkü dönemin * binalarından bariz bir şekilde ayrılan tasarımıyla dikkat çekiyordu. mimarının kim olduğuna baktığımda, karşıma odtü'yü ve artur'u tasarlayanbehruz çinici'nin ismi çıktı.

    mimarlık eğitimi almadım. hatta mimariye dair pek bir şey de okumadım. tek bildiğim, çevredeki binaların birbirinin aynısı olmasının insanları boğduğu, görsel hazzı ise yok ettiği. tek kaygısı "üç daire çıkabilecek yerden nasıl beş daire çıkar?" olan müteahhitlerin, "tasarım" yaparken kullanışlılık faktörünü tamamen gözden çıkaran mimarların döneminde; tasarladığı binaları görme, içlerinde yaşama ve eğitim alma şansına erişmiş biri olarak kendisini rahmetle anıyorum.

    * *
  • terk-i diyar ettiği yolunda haberler var.

    o zaman yunus emre'nin sözünü değiştirelim:

    'gafil ne bilsin behruz'u bilen var'
  • yaninda calisan mimarlarin tuvaletten cikinca isigi kapatip kapatmadigini bizzat kontrol eden aga khan odullu unlu mimarimiz. ofisinde besledigi kedilerine duydugu sevgiyi hicbir insana duymamaktadir. kendisi bilgisayarin ekran koruyucusu devreye girdiginde aletin bozuldugunu sanip o an autocadte cizim yapmakta olan genc mimarlara bu ve bunun gibi enteresan sebeplerle dunyayi dar eder. yanında en uzun süre calisan genc mimarin rekoru 4 ayla sinirlidir.
  • paftaları üstüste koyup, aks kesişimlerinden birine iğne batırıp; tüm katlarda isabet edip etmediğini kontrol ettiği söylenen, titizliği ile meşhur mimarımız.
    çalışanları için büronun ss disiplini bezdirici olsa da; yillar sonra herkes hosgörü ve saygı ile anar muhteremi.
    tanbur ile haşır neşir, türk musıkisine sevdalı... egosantrik, fakat hoşsohbet, zarif bir insandır.
    büronün en sıkışık zamanlarında içki servisi veya tanbur taksimi için ara verdirmek suretiyle çalışanlarının gazını aldığı rivayet edilir. tanbur yüzünden aydın boysanla birbirlerine girmişlikleri vardır.
  • (bkz: ukte dolduruyorum)
    sedad hakkı' nın ölümünden sonra şeyh-ül-mimarun koltuğunun adaylarından bir kıdemli mimar.
  • soyak göztepe sitesi'nin de mimarıdır. aklına estikçe, balkonlarını kapatan ev sahiplerine dava açar kendisi. bu kadar da boş vakti vardır demek ki, aferin.
  • daha dün ilk defa gözümle gördüğüm istanbul'daki platin sitesi'nin yanından geçerken anmıştım kendisini: "eh be behruz dedim, yakıştı mı sana o yıllardır hayranlıkla baka baka bitiremediğim odtü'nün her köşesinden sonra bu garip binalar."

    gerçekten daha ileri yaşlarında tasarladığı bazı yapılarını kendisine pek yakıştıramasam da, odtü mimarlık fakültesi ve tbmm camii arkasında bıraktığı iki şaheser olarak bu dünyada bizlere yâdigar kaldı. şahsım adına kalan da odtü'nün kuruluşunun 50. yılında konuşma yapmak için geldiği ve yine kendi eseri olan mimarlık amfisi'nde birkaç arkadaşımla beraber çektirdiği güzel bir fotoğraf...

    nur içinde yatsın.

    hayatı ve yaptıkları için: http://www.arkiv.com.tr/m34-behruz-cinici.html
  • behruz çinici'nin eseri olan, ağahan ödüllü tbmm camisi dindar ama kindar akp kadroları tarafından gün itibarıyla yıktırılmıştır. ilk ankara ziyaretimde gidip görecektim; kısmet değilmiş. tarihin kara sayfalarına bir not daha düşüldü.
  • ölümünü yeni öğrendiğim mimar. mimarlık camiasının duayenlerinden bir tanesi. bence en iyi eseri odtü mimarlık fakültesidir çinici'nin. orada okumasam da, mimarlık kurultayı için birkaç gün vakit geçirme fırsatım olmuştu o binada. brüt beton tekniğinin en iyi örneklerinden bir tanesidir odtü mimarlık fakültesi.
    bir kez de okulumuza konuşmacı olarak gelmişti, ben de ilgiyle dinlemiştim kendisini.

    mekanı cennet olsun. eserleriyle bu dünyada yaşamaya devam edecek.
hesabın var mı? giriş yap