• bateri calan kisi, ya da bateristin sanatindan cok, kamuya acik alanlarda, misal bir kafe olsun, sarki calarken hayali bir sekilde eslik etmesine ilgi duyar, bu gibi oluslari, yasayislari incelemek icin mesai ayirir, purdikkat kesilirim. on kollarini capraz atmis, isaret parmaklarindan baget yapan bu adamlari izlemek, ve dolayisiyla var olduklarini bilmek bana cocuksu bir mutluluk verir (cocuksu mutluluk almaya hazir bir insanim.)

    hayali baterilerini calarken cok dikkatlidirler, masa altindan kotrol ederim,eger kickler ile kickleri (kros da diyebiliriz), hihatler ile hihatleri eslestiren gercek bir davulcu gorursem cok mutlu olurum, meslegini acik havada, kafede dahi layigiyla ifa eden bir insandir. hayali baterisini calan adamin gozlerinde bos bir bakis yakalarim cogu zaman, uzaklara dalmis gitmis, tiyatrocularin "ufuk cizgisi" kabul ettikleri seyicilerin 10 santim uzerine bakar gibi profesyonel beyinlerini bir seye yormus gibidiriler. umuma acik yerde koca koca kroslar, tomlar ile dolasamayacak olduklari icin icten ice kahroldugunu bildigim bu insanlara buyuk sempatim vardir, empatim vardir.

    lakin harp calan insanin hayali harp calmasina tahammul edemem, eger oyle bir insan gorursem herseyi goze almak pahasina masamdan kalkar yanina giderim

    "kendinizi de yakinlarinizi da rezil ediyorsunuz, lutfen su sacmaligi kesin" der, masama geri otururum. bateri ayri, harp ayri. baterist kendisine baterist denilince "pilci miyiz ulan biz, davulcuyuz" derse hic sorun etmem, nabzina gore serbet veririm, ama harp calan adam "savasci miyiz ulan biz, arpciyiz" dese burnu ile dudaginin arasina denk gelecek sekilde kafa atmaktan bir an dahi cekinmem.
  • alması bir zor*, çalması başka bir zor* olan; çalmayı öğrenip aldıktan sonra koyacak yer bulması daha da zor* olan enstruman... tüm bu zorlukları aştığınızda ise ''gürültü'' en büyük engel olarak karşınıza çıkacaktır... bir enstrumana merak salacaksanız 'flüt' tavsiye edilir...
  • ba$langicta cok kolay olsa da, orta halli bir davulcu olduktan sonra geli$mek icin kicinizi yirtmaniz gereken hin enstruman. emek ister, duzenli pratik ister, para da ister(zira kol gibi fiyatlari olan bir alettir, i$in kotusu bu "bir" alet de degildir, binbir zili belli boku pusuru vardir, ve "bana dunyanin en pahali davulunu verin" dediginizde alacaginiz 1 cevap degil 2 sorudur; "ne kadar paran var? ve de ne renk olsun?..).
    en buyuk avantaji ise yardimci oge olmadan (bkz: amfi) calinabilmesi, ortamdaki popularitesi* ve iyi davulcularin cooook tek tuk olmasidir.
    dezavantajlari ise saymakla bitmez, sahnede hep geri planda kalir(tabi esek olmayan davulcu gokgurultusu gibi muhte$em bir donu$ yapar seyirciye.), pahali bir alettir, ta$imasi cok zordur, ta$insa da kurulabilecegi yer cok zor bulunur, tum ayi gorunusune ragmen cok da narin bir alettir, ister zil, ister davul kasasi, ister derilerde olsun her yani devamli oynayan ve baski altinda olan * bir enstruman oldugu icin olu$abilecek en ufak hasar bile onarilmadigi takdirde kisa zaman icerisinde kanser etkisi yapip olu$tugu organin olumune neden olur. tum bunlarin yaninda, baterinin volume dugmesi yoktur, zaten bu volume tu$unun insanlardan sonra en cok lazim oldugu alet de bateri*dir. "evladim bak elektronik alalim yahu" gibi serzeni$leri dinlemeyin, onlar kolpadir, tu$esi olmaz, bilek ayarini bozar, esas davul ba$inda afallatir. cok lazimsa havlu baglayin derilere, zillere de bant yapi$tirin. pahali bir alettir, gerek calmasi, gerek geli$tirmesi, gerek almasi.

    siz siz olun, bateriye ba$larken bir kere daha du$unun, sagduyunuza siginin. gidin efendi gibi gitara ba$layin, hatta sadece vokal yapin, elinize bile almayin o bagetleri, netekim o bagetler ki ocaginiza dikilen incir agacinin can a$ilaridir.*
  • müzikte duymaktan en haz aldığım enstrüman. çalması da dehşet zevkli görünüyor.

    - eğer sevdiğiniz bir şarkıyı dinlerken baterinin her vuruşu ile birlikte kalbiniz de yerinden fırlamaya hazır bir ritimle ona eşlik etmiyorsa, ölmüşsünüz demektir siz.
  • gidip çok severek karar verdiğiniz ama insanlar arasında "allam sopa var işte çalıyisin ne var ki " şeklinde sikimsonik yorumlar alabileceğiniz bir alettir. sinirli insanlar için birebir bir alet olan bateri (bkz: ben 5b baget kırmıştım) iyidir hoştur. kim 500 milyar ister yarışmasında bir kadının bir ekmek türü olup aynı zamanda bateri çalmaya yarayan aleti "galeta" olarak işaretlemesi ve "eminim" demesiyle sarsıntıya uğramış bir sektördür bateri.
  • öğrenciliğimden beri kıçımı yırtarak öğrenmeye çalıştığım,insanı cuşa getiren,1 saat aralıksız dinlenmesi/çalınması durumunda,alınan gazın tesiriyle küffarlara tek başınıza savaş açabilecek kadar psikopata bağlayan, muhteşem ötesi müzik aleti. genel olarak ortalama bir davul kiti 5 parçadan oluşur(ziller hariç).trampet,kick,2 adet tom ve 1adet floor tom şeklinde.daha sonra keyfinize ve stilinize göre ekler veya çıkarırsınız. tüm bu kite bide ziller dahil olur. genel olarak hi-hat,ride ve 16'lik crash zil olarak olmazsa olmazdır.
    kesinlikle belli bir yeteneğe,kulağa ve çalışma azmine sahip olmanız beklenir.ilk ikisi eyvallah ama sonuncusunu aşabilmek için benim gibi eve davul almak gerekir ki, her gördüğünüzde oturup çalışasınız. her daim çalışılması gerekir,stick-controller sizi canınızdan bezdirir.özellikle orta seviyeyi biraz geçtikten sonra kastırmalar başlar.bu noktada sebat edenler olayı aşar, kastıramayanlar komple bırakır.. genellikle dogum tarihleri 73-78 arasına denk gelen baterist kardeşlerimizin hepsi lars dinleyerek, aldıkları gazla bu işe girişmişlerdir.
  • bateriyle ilk defa 20 yaşında gitar kursuna gittiğim stüdyodaki elemanın yandaki küçük odada 16'lık ritmini duyarak tanışmıştım. 1 ay sonra gitar kursunu bırakıp, "iki baget kaç para" diye sorup bagetleri alıp o küçük odaya daldım. birkaç gün boyunca odaya girip çıkıp tamamen içgüdüsel olarak çalmaya çalıştım. 2 hafta sonra bir gün yine random çalarken amatör bir grup bana grubun bateristi olmayı teklif etti. inanılmaz hızlı ritim tutuyodum çünkü. "random çalıyorum, bir teknik bilgim yok" diyemedim o an. sonra 10-12 ders kadar alıp az buçuk teknik öğrenmeye çalıştım. stüdyodaki üstadların dediğine göre çok hızlı öğreniyordum. projelerin yoğunlaşmasıyla enerji/vakit bulamadığımdan bırakmak zorunda kaldım. ondan sonra okuldu, erasmustu, iş hayatıydı derken 10 yıldır bagetleri elime alamadım ama her metallica dinlediğimde lars'ın dağınık ritimlerine hayali bir bateri ile eşlik etmeye çalışırım. ama kararlıyım, bir gün şehirden uzak bir villa sahibi olursam ilk işim bir odasına yalıtım yapıp tama'yı koymak olacak.
  • otuzundan sonra çalmayı hayal ettiğim ritim enstrümanı. iç anadolu'nun göbeğindeki köy evimize alıp kurmak gibi fantastik bir planım var. doğu-batı sentezi esintiler sunarım diye düşünüyorum. köyüm belki buna hazır değil fakat ben hazırım. bazı heveslerin yaşı olmuyor. köy eşrafı kıvama geldiğinde beni baterimle gömün bile diyebilirim.*
  • (bkz: drum) olayina turkiye'de verilen isim.
  • drum un fransizcasidir aslinda. batterie olarak yazilir, vurmak, dovmek anlamina gelen batter fiilinden turer.
hesabın var mı? giriş yap