• kişinin kendisinin yada kendi gibi olan yakın çevresinin farkına varamayacağı, ancak cinselliği bastırılmamış sağlıklı bireylerce kolaylıkla farkedilebilecek bir psikolojik problem kaynağıdır.

    2 aşamalıdır; öncelikle cinselliği, cinsel organları, anne-babasının cinsellik yaşıyor olduğunu keşfettiği 2-6 yaşlar arası dönemde baskı gören, ayıp, günah, çek elini, çık odadan, sus bakiim 'lerle engellenen erken çocukluk dönemi ve sonrasında gerçek anlamda cinselliğin keşfedildiği, mastürbasyonun, aktif seks hayatının başladığı ergenlik dönemi. yine bu dönem günah'larla, ayıp'larla, yasak'larla, elalem ne derlerle harcanıp geçiverir, bir daha geri gelmesi mümkün olmayan, insan ömründe bir kez yaşanan o "delikanlılık" denen dönemi yaşayamadan, bastıra bastıra, deyim yerindeyse ot gibi yaşanır, bu dönem sonrasında da muhtemelen kendi gibi bir geçmişten gelen biriyle evlenilir.

    din kavramı bu gibi yetiştirme tarzlarında en başta gelen etken olmakla beraber, cinselliğin bastırılması için aşırı dindar bir aileden gelmek çok da şart değildir, zira (örneğin türkiye'de) dinden temellenen toplumsal kurallar da en azından dinin kendisi kadar etkilidir.

    sonuç olarak, asosyal, gergin, sinirli, kolay parlayan, eleştiriye tahammülü olmayan, cinselliğini yaşayanlara nefret dolu, en alakasız obje ve durumlarla cinselliği bağdaştırabilen, çocuğunu da kendi gibi yetiştirme çabasında bir yetişkin olur. bu sinirli yetişkinimiz, kızlı erkekli sosyalleşen, arkadaşlıklar kuran, birlikte yiyip içip gülüp eğlenebilen sağlıklı bireylere kin ve nefretle bakar, onların da tıpkı kendisi gibi sürekli cinsellik düşündükleri sanrısına kapılır. çünkü kendi algısında kızların ve erkeklerin cinsellik düşünmeden birarada bulunabilmesi kavramının içi boştur. ve hoşlanmadığı bu durumdan kaçınmak için çabalar. zihninin derinliklerindeki ezikliği daha da bastırdıkça, bunun dışarıya yansıması yükselen bir ego, kendiyle manasız biçimde gurur duyma şeklinde ortaya çıkar.

    ancak en tehlikelisi de bu cinselliği bastırılmış dostumuzun eline yetki verilmesidir. çünkü sahip olacağı yetki, onun ezilmiş, bastırılmış yanını besleyecek, hükmedebildiği kitlelerin oranı doğrultusunda kendisini daha güçlü, daha erekte hissedecektir. alkışlayanı çok oldukça, yükselen egosu artık hadsizliğe varacaktır.

    elindeki yetki ve gücün onu yiyip bitirmesi çok kolaydır, zira bir süre sonra engellenemez biçimde sahip olduğu yetkilere bağımlı hale gelecek, kendisini sorgulayan, eleştiren, karşıt görüş bildiren herkesi, kendi yakını dahi olsa, bilinçaltında potansiyel düşman olarak kabul edecek, insanları siyahlar ve beyazlar (kendi gibi düşünenler - düşünmeyenler) olarak zihninde ayıracak, onların da bunun farkına varması için, onları kendi içinde bölebilmek için manipülasyonlar yapacaktır. hayatında ilk kez sahip olduğu o kudretin ellerinden kayıp gitmemesi için her yolu mübah kabul edecektir.

    bu durumun tedavisi farkındalık 'la başlar, ancak ilk ve en zor aşamadır farkındalık. zira kendisinin hatalı olabileceğini, normal olanın o olmadığını kabul edebilmesi, çetin psikoterapiler gerektirir. geçmiş olsun...
  • pippa bacca isimli hanımefendinin hazin ve beşeri bir dürtüden ziyade, hayvani bir güdünün eseri olan sonunu görünce tekrar hatırlamak ve hatırlatmak istediğim cinselliktir.

    bastırılmış cinsellik; dinsel inançlar ve eğitim seviyesi ile alakalı nedenlerle, gelişmemiş toplumlarda ortaya çıkan bir durumdur. çiftleşme isteği, toplumlar ilerledikçe karşılıklı rızaya dayalı bir istek halini almıştır, artık günümüzde rızadan yoksun bir çiftleşme ancak hayvanların dünyasında normal görülür.

    bastırılmış cinselliğin en tipik dışa vurumu olan tecavüz; insan eğer ki akli melekelerini yitirmemişse, mart ayında karşı cinsten bir kediyi gören erkek kedinin gösterdiği reaksiyona benzemez, kendisini hiçbir surette makul gösteremez..

    dolayısıyla terbiye edilmemiş, öğretilmemiş, saklanmış ve hatta "bastırılmış cinsellik" sonunda -nasıl ki parasızlık, hırsız bireyler ortaya çıkarıyorsa- tecavüzcü bireyler ortaya çıkaracaktır. sonuç olarak bu olguya aileler ya da devlet eğilmedikçe, toplum aşağıdaki semptomlara maruz kalmaya devam edecektir.

    (bkz: 9 yasindaki cocuga 25 kisinin tecavuzu)
    (bkz: dort yasindaki cocuga tecavuze yeltenilmesi)
    (bkz: 17 aylik bebege tecavuz edilmesi)
    (bkz: yedi kucuk kiza tecavuz eden yuzbasi)
  • az gelişmiş ve baskıcı toplumların kanayan yarası...cinsel doyuma ulaşamama ve cinsel kimliğini özgürce ifadememe bireysel olarak strese ve ruhsal bozukluklara yol açar ki bu huzursuz, bunalımlı bir toplum yaratır..
  • konstantin karamanlis in emine erdoğan ı öpmesiinde bile bir cinsel unsur aramak, am got sik sokmak yalamak komak sikmek kari ibne kelime kombinasyonlarından oluşan başlıklarla sözlüğü playboyla karıştırmak ve uzayıp giden örneklerin görüldüğü, bu kadar özgür geçinenlerin olduğu bir platform bu haldeyse halkın diğer unsurları ne haldedir diye endişe yaratan durum.
  • kadınlara sorulan "erkek olsaydın ne yapardın?" ve erkeklere sorulan "kadın olsan ne yapardın" sorularının cevaplarında yatan bir olgudur (kanımca). genel olarak kadınlar bu soruya "vallahi çok çapkın olurdum, denemediğim kadın kalmazdı" şeklinde cevap verirken, erkekler "orospu olurdum, her isteyene verirdim, süründürmezdim adamları, farklı şeyler denerdim" diye cevap veriyorlar. tabi ki istisnalar vardır fakat genel için konuşursak cevaplar böyle.
    bu cevaplar bana şöyle düşündürüyor; kadınlar toplumda bastırılmışlar ve istedikleriyle birlikte olamıyorlar, akılları kalıyor başka başka erkeklerde. e tabi erkeklerin etrafında da böyle kadınlar olunca onlar da istedikleri kadınlarla beraber olamamış oluyorlar. hal böyleyken, iki cins de bu sorulara en arsız şekilde cevap vererek kendilerini "sözel olarak" ifade edip rahatlamaya çalışıyorlar.
  • bilimsel konuşmak gerekirse;

    (bkz: cinsellik.rar)
  • bir toplum düşleyelim başka hiçbir derdi olmasın, açlık diye bir şey olmasın, gayri safi milli hasıla tavan yapmış olsun, sanata büyük bir değer veriliyor olsun, tayyip gibi bir başbakan zaten hiç olmasın vs., işte bastırılmış cinselllik, tek başına bu koca toplumu mutsuz kılabilecek çok önemli bir tehdit ve olgudur.

    bir toplumun mutsuzluğuna tek başına sebep olabileceği gibi, toplum bireyleri arasında kutuplaşma, nefret ve ötekileştirme gibi sorunlar da doğurur. cinsel dürtüleri ailesi tarafından bastırılmış ve sosyalleşmeye adapte olamayan bireyler, cinsel hayatını dilediği gibi yaşayabilen bireylere karşı bir nefret geliştirmeye başlar. anamız, babamız, toplum ahlakı, mahremiyet gibi kavramların önemine kendini daha da inandırarak onları koruma çabasına girer. bu da toplumda bir savaş, bir değerler çatışmasıyla birlikte özgürlüğünü kaybetme endişesine yol açar.

    bunun yanında o toplumun suç oranını arttırır. cinsel taciz, seksist söylemler ve tecavüz bunların en bariz örneklerinden. bundan başka zihni sürekli meşgul eden bu sorunla baş eden bir birey, aşağılama ya da faşizm suçlarına da meyilli olacaktır.

    bastırılmış cinsellik, bunların yanında, o toplumun evlilikte sadakati engeller ve boşanma oranını da arttırır. adam, cinselliğini hep bastıra bastıra cinsel ilişkinin önemini kafasında daha da erişilmez bir konuma ulaştırmıştır ve kendisi gibi tecrübesiz eşiyle birlikte büyük bir hayal kırıklığına uğrarlar. iki taraf da sorunun kendinde olmadığını düşünür ve dışarıya ilgi duymaya başlarlar. erkek daha çok kişi ile çiftleşmek isterken kadın, kendisine kadınlığını hissettirebilecek erkekler düşmeye başlar.
  • cinselliğin insandan ayrı bir olgu olarak düşünülmesi, "belden aşağının gettolaştırılması" neticesinde ortaya çıkan "ötekileştirilmiş cinsellik".
  • böyle mide bulandırıcı sonuçlar verir, ruhu sakat çocuklar yetiştirir ülkemde. ne yazık ki...

    `http://www.hurriyet.com.tr/…50.asp?gid=229&sz=52441`
hesabın var mı? giriş yap