hesabın var mı? giriş yap

  • arabasının kazasından dolayı ettiği zararı hırsızların ailesinden temin etmesini temenni ettiğim ukraynalı.

    ülkemize gelen bir yabancı bu şekilde birini öldürüyorsa eline sağlık deriz.

    edit: fırsattan istifade, entry dikkat çekmiş. nft, kripto ile ilgili güzel zamanlar geçiriyoruz şu sıra. bekleriz.

    twitter

  • kural değişmez. küçük çalarsan hırsız olursun, büyük çalarsan beyfendi. bu da öyle.
    daha 4-5 yıl önce cemaati destekleyen başbakan, milletvekili pozisyonundaki adamlar bırak yargılanmayı şu an kahraman ilan edilirken, çapı daha küçük olan adamlar günah keçisi ilan ediliyor. ikiyüzlülük bu milletin damarlarına sızmış. yapacak bir şey yok.

  • günlerden duruşma,
    sen yoksun,
    ben,
    çoktandır beynime hapsettiğim yüreğimle,
    sessiz kalma hakkımı kullanıyorum.
    aşkın, adın, varlığın
    her fırsatta yüreğimi yeniden sorguluyor
    katip hala adını adımla yazıyor
    salon tıkbasa bomboş
    şahit vedat,
    okuldan kalma ezber yeteneği ile
    ifadesini güzel sunuyor.
    beni ilk oturumda haklı çıkartan adalet
    riya ile flört etmekte
    o yüzden o da yok mahkemede
    hakim “karar” diyor.....

    ve katip,
    adını adımla yazmıyor artık!

  • [3/9]
    goruldugu uzere bizimkiler coktan istanbulu ele gecirmeyi akillarina koymuslar, bizansin gelecegi parlak degil. once sirp kralligi sonra muslumanlar/turkler derken adamlar tum ic kaynaklarini tuketmisler. ozellikle bizim beyliklerin 12.yydan itibaren anadoluyu paylasmalari bizansin en buyuk asker kaynagi olan topraklarin yokolmasi demek, o yuzden salt parali askerlere dayaniyorlar ve bu da hem cok pahali hem de yeterli degil.

    uzun donemde olasi stratejiler, avrupali kuvvetlerle bir savunma anlasmasi yapmak ve/veya yunan ortodoks kilisesini latin papalikla birlestirerek, katoliklerin himayesine girmek. ikincisine elbette halk zerre destek vermiyor, ilkine de avrupalilarin pek ilgisi yok, kendi sorunlari var. iste bu yuzden meslektasi yildirim’in mektuplarina cevap yazarken, imparator 2. manuel avrupada ciktigi destek turunda gereginden fazla iyi sans dilegi ve gereginden cok daha az yardim sozuyle karsilasiyor. tam bu sirada osmanlinin ankara savasinda bozguna ugramasi ve yildirimin esir alinisi, bizans icin buyuk bir firsat ama osmanlinin yeniden dirilip tehlike olusturmasi ihtimali, avrupalilarin aralarinda anlasip birlesik bir kuvvet getirmelerini gerektirecek kadar yuksek degil anlasilan.

    timur bursaya kadar gelip baskenti yagmaliyor, osmanli haremini toptan alip goturuyor ve butun bu olaylar sirasinda ankarada ele gecirmis oldugu yildirimi bir kafeste gezdiriyor (bazi yerlerde kafesin altin oldugu soylenir, bilemem, bayeziti altin kafese de koysan evim demistir) fakat yildirima pek de kotu davranilmamis anlasilan; ertesi sene oldugunde cesedi bursaya goturuluyor evine gomulmesi icin. timur da semerkanda donmus ve cin’i isgal etme planlari yaparken oluvermis. timurun buralara kadar gelip etrafi dumduz etmesinin onemi sadece bizansin bir firsat kacirmis olmasi degil. anadoludan kacan binlerce turk avrupaya goc etmis ve bazi kayitlara gore anadoludaki turk nufusu avrupadakinden daha az kalmis. tabii bu goc, gemilerini fahis fiyatlarla servise sunan cenevizlilerin kesesine yaramis.

    yildirimin olumunu takip eden taht mucadelesinde, sirplarin kurtardigi yildirimin buyuk oglu suleyman, bizansla muttefik oluyor fakat kardesi musa onu ve sponsoru olan sirplari siddetle bastiriyor. bunun uzerine musa’nin zulmunden bikan sirplar, onunla anlasamayacaklarini anlayan bizanslilar ve bazi turkler, en genc kardes mehmeti destekliyorlar. celebi mehmet bu sayede tahta cikiyor. bariscil bir politika guduyor ve bizans imparatoru 2. manuelle kisisel bir dostluk kuruyor. bursa’daki yesil camii ile hatirlanan zati muhterem 1421’de oluyor ve yerini kendisi gibi bariscil bir adam olan ikinci murata * birakiyor.

    fakat kader bu adami asker yapmaya zorluyor cunku artik 2. manuel yasli ve daha agresif bir politika guden oglu 8. john’un ekibinin (bunlarda baska isim yok) sozu geciyor. 1422’de 2. murat istanbulu kusatiyor ama duvarlari asamayinca, 13 yasindaki kardesini kullanarak anadoluda isyan cikaran germiyan ve karaman emirlerinin uzerine yuruyor, sonra gerisin geri balkanlara.

    1430’da 2. murad selaniki ele gecirince, bizansta got tutusmasi tabir edilen bir fenomen gerceklesiyor ve sonunda latin dunyasinin yardimini alabilmek icin roma’da, kiliseleri birlestiren ve idari birtakim degisiklikler ongoren bir anlasma imzaliyorlar. fakat anlasma hem buyuk halk tepkisine hem de politik bolunmeye yolactigindan yururluge konulamiyor; boru degil sonucta, 1000 yildir ortodoks kulturunun merkeziyken bir gecede insanlar bunu degistiremezler. bizansin isi ister istemez agirdan almasi yuzunden, papalik da hala mesafeyi koruyor; onlarin amaci avantajli durumlarini kullanarak kontrol alanini genisletmek tabii. ek olarak diger ortodoks ulkelerin de bizansa tepkisi buyuk oluyor, patriarcha bagli olan ama bizans topraklarinda yasamayan yuksek din adamlarinin dortte ucunun destegi bir hareketle kaybedilmis oluyor dogal olarak. yani bir bakima bizans, romadaki pirince giderken eldeki bulgurdan oluyor.

    zaten bu siralarda kiliselerin birlesmesi yerine osmanlinin yonetimini kabul etmek isteyen yunanlilar da cogalmis. herkesin bildigi latin serpuşu yerine türk sarığı görmeyi yeğlerim sozu de, biraz yanlis da olsa bu baglamda akla geliyor. sozun sahibi lucas notaras, son bizans megaduxu (mega doux), resmen olmasa da pratikte basbakanliga tekabul eden bir pozisyon bu. yanlis baglam olmasinin nedeni, notarasin aslinda epey pragmatik bir insan olmasi ve tek derdi ortodoks muhafazakarlari fazla uzmeden, papalikla mumkun oldugu kadar arayi iyi tutmak. bu dogrultuda da roma’da yapilan lobi calismalarina uzun suredir katiliyormus zaten. fakat bu politikalari imkansizlasinca iki taraf da ondan nefret ediyor ve onu kendi propagandalarinda seytanlastiriyorlar; bu yuzden de bu son ve en meshur bizans megaduxunu tarih, yalnizca bu sozlerle hatirliyor.

    2. murat selaniki ele gecirdikten sonra balkanlardaki akinlari durdurmaya calisirken, belgradda durduruluyor. bundan cesaretlenen macaristan krali, sirplarin ve bizansa biraz seker uzatmak isteyen papanin yardimlarini yanina alarak, karamanlilarla koordineli bicimde saldiriyor. 2. murat once anadoluda karamanlilari yeniyor, sonra da balkanlara ucuyor ama saatlerimiz haziran 1444’u gosterirken karsilasan iki buyuk ordu, yeterli avantaja sahip olmadiklarini dusunerek savasmaktan vazgeciyor. iki tarafin lideri kendi kutsal kitaplarina ellerini koyup barisi 8 sene mi 10 sene mi ne bozmayacaklarina yemin etmisler.

    murat geri dondukten sonra, papanin gonderdigi birliklerin komutani olan kardinal, “kafire edilen yemin yeminden sayilmaz” diyerek macarlari gaza getiriyor ve ordu anlasmayi saniyesinde bozarak tuna nehrini geciyor. kahpe bizans bu noktada delikanliligin kralini yaparak, kardinali serefsizlikle sucluyor ve imparator 8. john bu macar ordusuna yardim etmeyi reddediyor. sirplar da geri cekiliyorlar ve bu sayede 1444’teki varna savasinda, murat dusmani 3’e 1 oraninda bir sayisal ustunlukle ezerek, hem macar kralini hem de kardinali olduruyor. yillardir kafa dinlemek icin bekleyen 2. murat firsat bu firsat diyerek yari emeklilige geciyor ve basa 12 yasindaki oglu mehmet’i getiriyor.

  • the last dance gibi türünün belki de en değerli örneklerinden olan ve nakış gibi işlenmiş bir belgeseli, cahil oğlu cahil bir çevirmenin eline teslim edip, çıkan ürünün nasıl bir facia olduğunu algılayamayan cahil oğlu cahil bir denetim mekanizmasına sahip kişi, kurum ya da kuruluş. ya hep kendimi tekrar ediyormuş gibi hissediyorum ama gerçekten vasatlık bizde ata sporu. tüm genetiğimize sirayet etmiş.

    televizyon sektöründe çalışmaya başladığım ilk yıl boyunca yaptığım diğer işlerin yanında altyazı da yazıyordum. hata yapmamak için o kadar çok kontrol ediyordum ki yazdıklarımı, hakim olmadığım bir alanda yazıyorsam en az 2 gün ön çalışma yapıp, her tereddütümde de arama motoru üzerinden çevirilerimi teyit etme ihtiyacı duyuyordum. az izlenen ve görece değersiz projeler olmasına rağmen verilen emeğe olan saygımdan dolayı bunu yapmak zorunda hissediyordum.

    arkadaşım eline the last dance altyazı çevirmeni olma fırsatı geçmiş, be cahil oğlu cahil, bilgiye ulaşmak bu kadar kolayken bir adet basketbol terimini bile nasıl doğru çeviremezsin. hadi diyelim bu adam/kadın içerikle alakalı cahil, tamam denetim mekanizması da basketbol topunu görse bomba zannedecek tipler, abicim ilk iki bölümün ardından bir sürü eleştiri ve uyarı gelmiş size. 10 saatlik bir içeriğin altyazısını küçük bir ekiple yazmak 2, bilemedin 3 günlük iş. ver parasını, al danışmanlığını, tekrar yazdır. eminim ki sözlükten bile bu işi bedavaya yapmaya gönüllü pek çok insan çıkar.

    ben belki 2-3 kişinin okuyacağı şu yazıyı yazarken bile en az 5 defa kelimelerin doğru yazılışını aratıyorken, her ay belli bir miktar para karşılığında bana sunulan bu vasatlığa tahammül edemiyorum.

  • medyum memis kimligimle soylemek isterim ki bu filmin muzigi acar televoleciler ve haberciler tarafindan aglamakli huzunlu sahnelerde kullanilacak.

    misal:sibel can in eski kocasi supper insan hakan ural bir mafya hesaplanmasinda kanlar icinde hastaneye falan goturulurken calacak bekgraund da.
    benzer bi uygulama schindlers list ve apocaliptikanin unforgiven versiyonunda yapilmisti hatirlatayim.