hesabın var mı? giriş yap

  • cumhurbaşkanlığı uçağında poz veren kişilerden birinin durumudur. acınasıdır.

    yetişmiş beyinleri biçtiler, yurtdışına gitmeleri için ellerinden geleni yaptılar, çoğu da vatan haini ilan edildi zaten.

    kala kala bunlar kaldı memlekete.

    tanım: siyasal islam rejiminde yaşanan rezil olaydır.

  • ölüm grubu deniliyordu türkiye'nin grubuna harbiden öyleymiş. biz elendik hırvatlar elendi ispanya elendi. mükemmel bir ölüm grubu. herkes öldü amk.

  • hayatının büyük bir kısmını "insanları neyin mutlu ettiğini", "parayla mutluluğun ilişkisini" bulmaya adamış, macar asıllı psikoloji profesörü.

    kendisinin en önemli çalışması "flow theory" diye adlandırdığı teoridir. flow theory'de genel olarak; insanların zor; fakat eğlenceli bir aktiviteye odaklandıklarında zamanın nasıl geçtiğini anlamadıklarını, zamanın onlar için adeta aktığını *, böylece dünyevi dertlerden uzaklaşıp mutlu olduklarını anlatır.
    fakat her eğlenceli aktivite, flow aktivitesi sayılmaz. mesela televizyon izlemek, uyumak sayılmaz, ama matematik problemi veya puzzle çözmek, resim yapmak, spor yapmak flow aktivitelerindir. yani mental yada fiziksel bir çaba, ayrıyetten büyük bir odaklanma gerektirir. ayrıca aktiviteyi gerçekleştiren kişinin bir amacı olmalı, ve aktivitenin bütün kontrolünün o bireyin elinde olması gerekir. bu yüzden teoriyle ilgili yazılarda sık sık "challenging but enjoyable" , "deep focus", "pursue a goal" gibi kalıplar geçer. ek olarak; teorisini düşününce aklımda hep dali'nin şu ünlü resmi canlanır http://3.bp.blogspot.com/…_-_1931_salvador_dali.jpg .

    dr. csikszentmihalyi ayrıca para ve mutluluk ile ilgili çalışmalarında da, aralarında bir ilişki olmadığını; fakat paranın insanları mutlu edeceği düşüncesinin, toplumdaki "başarıyı servet ile ölçme" takıntısından ileri geldiğini söyler.

  • karşı apartmana yeni insanlar taşındı, içlerinden biri de 90+ yaşlarında, gri uzun ve gür saçları olan bir kadın. camda sigara içerken ilk karşılaştığımda, parmaklarıyla pervaza yapışıp, ağır ağır inip kalkarak bir çeşit saklambaç oynuyordu. kadın deli ve ben, delileri acayip severim. yine sigara içtiğim bir gün, gri kadın bana bir şey işaret etmeye çalışıyor gibi geldi, aramızda yaklaşık 10 mt olduğu için iyice odaklandım ve kadının bana hareket çektiğini gördüm. kolunda 2 kalın altın bilezik şıngırdarken hareket çekiyordu bana, şlak şlak ses geliyordu ve aşırı mutluydu. mutluluğunu bozmak istemedim ve sadece gülümsedim. bu yaklaşık 1 ay böyle devam etti, camdaki deli beni görünce buruşuk yüzünde güller açıyor, o gri saçları elidor çılgın bukleler şampuanla yıkanmışçasına kabarıyor, önce "hey karşıdaki kadın, ben buradayım" dercesine el sallayıp sonra başlıyordu şlak şlaaaaak hareket çekmeye. bazen sırtını dönüp omuz başından elini uzatarak nah işareti de yapıyordu. ben de sakince sigaramı içerken kah hafifçe gülümsüyor, kah aydınlatma direklerini sarsan kahkalar atıyor, deli komşumun kim bilir gençliğinde ne güzel olduğunu, ne canlar yaktığını, şimdiyse bertha mason gibi tıkıldığı balkonda onu hayata bağlayan tek şeyin bana hareket çekmek olduğunu düşünerek efkarlanıyordum. sonuçta hepimiz yaşlanacağız ve delireceğiz. şahsen sir anthony hopkins gibi delirmeyi isterim.
    neyse, cumartesi yine akşamüstü cama sigaraya çıkmıştım, kokumu aldı ya da zihnefendarlık yeteneğine mazhar olmuş, fıtı fıtı geldi. önce her zamanki reveransını yapıp el salladı ve hareket çekme seansına geçti fakat biraz durgundu. onu neşelendirmek için ilk kez ben de kendisine hareket çektim. şlak sesi onunki kadar yüksek ve pürüzsüz çıkmadı ama olsun. önce donakaldı, ulan dedim kadına felç indirdin terbiyesiz, ölmüş babaannen yaşında kadına neden hareket çekiyorsun. sonra aman allahım bir sevindi bir sevindi. kendi etrafında dönmeler, öpücük atmalar. bir süre neşe içinde şlaklaştık. 2 gündür görmüyorum ve aşırı endişeliyim. gidip sorsam ne diyeceğim, "pardon sizdeki gri gandalf'la her gün 3 vakit aşık atışması gibi birbirimize hareket çekiyorduk, afiyette mi acaba" desem mi, kararsızım ya.

    neredesin camdaki nene, nolur geri dön :(

    edit: sabah körü işe giderken, prensesimi gördüm iki kez. mutluyum, umarım cama çıkacak vakti de bulurum.