hesabın var mı? giriş yap

  • izmir'in ilçelerinden birine gitmiştim iş için, belediye binasında hesap işleri odasını arıyorum, baktım küçük bir odada bir kadın oturuyor, daldım odaya ve sordum kadına, kadın aniden panikle dışarı attı beni. meğer belediyenin hoparlörlerinden anons yapacakmış kadın, bütün ilçe benim "hesap işleri ne tarafta acabağağağğ" sesimle çınladı. ulusa seslendim lan resmen, keşke anlamlı bir şeyler söyleyebilseydim.

  • söz konusu işleri şöyle hak etmiş olabilir. kpss’de türkiye 50ncisi olmuş adam, 1000 kişinin başvurduğu pozisyonda ilk 600’a giremiyor. hani bir kurum olsa anlayacağım, o kadar yere başvurmuş. alevi olduğunu 1-2 yerde ima ediyor zaten. (düzeltme; alevi degilmis)
    türkiye’de devlette iş bulmak istiyorsanız akpli olacaksınız bu kadar basit. hala böyle bir olay yokmuş gibi davranan insanlar ya aktrolldür ya da kafasını toprağa sokmuş devekuşudur.

    bence kanada’ya gitmekle iyi yapmış. hayatında başarılar.

  • ortalıkta bırakılan telefon anne tarafından karıştırılmış ve bi arkadaşla yapılan muhabbetteki bolca amklar dikkat çekmiştir. anne dayanamayıp amk ne demek diye sorunca aklıma gelen ilk cevap. acayip merak ettim.

    ertesi gün annenin mesaji beni iptal eder.

    -nerdesin amk?

  • bütün yandaşların vergisini affet, halkın tüketimlerine fahiş vergiler koyup milletin kaçağa yönelmesine sebep ol.. sonra da ağla. ne ala dünya birader.

    not: kahveci muhalif bi de yani.

  • yeni tost makinesi almış biri olarak. yağ akıtma haznesinin olduğundan emin olun. ızgara metalinin dişlerinin derinlği önemli. ne kadar derin o kadar iyi pişirme demek. ama derin dişi temizlemek zor onun için yanında bir aparat veriyorlar. timer opsiyonu iyi olabilir. en önemlisi ise basınç yönü, ızgaralar kapanırken v şeklinde değil de yüzeyler paralel olacak şekilde kapanmalı. aksi takdirde üstteki ekmek yarıya kadar kayar.

    vaktinde baya araştırmasını yaptığım tavsiyelerdir. sonuçta ne aldığımı merak eden ortamı yeşillendirsin.

    bu entryi girdiğimde arzum ar 277 metallo ızgara ve tost makinesi almıştım başlarda kullandığımda hoşuma gitse de daha sonraki süreçte teflon yüzeyinin bozulması nedeni ile herşey yapışmaya başladı. plakaları söküp takma mekanizması da sorun çıkarmaya başladı, ızgaradan akan yağın toplanması için bardak gibi bir aparat vermişlerdi onlar da elin çarpınca vb büyük sıkıntı oluyordu. sonunda çöpe attık.

    yukarıdaki aleti attıktan sonra tefal gourmet grill classic ızgara ve tost makinesi aldım. 2 senedir onu kullanıyoruz. şimdilik memnunuz. yukarıdaki arzumun aksine daha rahat olduğu için daha fazla ızgara için kullanıyoruz yapışma oranı gerçekten farklı.

  • evde cok sık pisirilmeyen kabuklu bir deniz urunu pisirilmistir o gun.

    + yemem bunu.
    - daha önce beğenmiştin?
    + bu tadı kez güzel gelmedi, bilmem.
    - senin bu beğenmediğin yemeği hayatında hiç görmeyen cocuklar var dunyada!
    + cok sanslilarmis.

  • en güzelini tutunamayanlarda oğuz atay anlatmıştır.

    yatağımın karşısında bir pencere var. odanın duvarları bomboş. nasıl yaşadım on yıl bu evde? bir gün duvara bir resim asmak gelmedi mi içimden? ben ne yaptım? kimse de uyarmadı beni. işte sonunda anlamsız biri oldum. işte sonum geldi. kötü bir resim asarım korkusuyla hiç resim asmadım; kötü yaşarım korkusuyla hiç yaşamadım.

  • bir türk haberciliği klişesi. her kış kar yağdığında ''beyaz kabus ülkeyi esir aldı'' tandanslı bir giriş yapılıp yurdun dört bir yanından kaza yapmış araç manzaraları gösterilir, bunu takiben yolda kalmış sinirli vatandaşlar ekrana gelir, ardından ise okulların tatil olduğu yerleşimler liste olarak verilir. ve tabii ki bu haberin olmazsa olmazı ''karın tadını ise minikler çıkarttı'' ana temalı kar topu oynayan, kızakta kayan çocuklarla ilgili kapanıştır. her kar yağdığında sanki çocuklar kar topu oynamayı veya kızakla (çoğunluk için daha ziyade poşetle) kaymayı o yıl keşfetmiş gibi bu haberler yapılır.

  • kar ettirebilecek bir eylemdir.

    şimdi bir baktım, imax salonlarındaki cihaz 60.000 lümenmiş. benim evdeki cihazım 2300 lümen gücünde ışık veriyor. dolayısıyla 25 kat daha güçlü bir ampulden bahsediyoruz.

    nette baktım, panasonic'in 300k usd olan bir cihazı var 50 bin lümen. lambası "orta parlaklıkta" kullanılırsa 20 bin saatte değişmesi öneriliyor. değişim ücreti 6 bin usd.

    cinemaximum'un 848 salonu var. bir salonda ortalama 15 saat bir cihaz çalışıyordur. buna göre 1300 günde bir lamba değişimi lazım. yani 4 yılda bir. 848 salon*6 bin usd/4 yıl*9.5 tl= 12 milyon tl/yıl lamba değişim masrafı. yani ayda belki 1 milyon tl lamba masrafı var demektir. bu lambanın orta parlaklıkta kullanılması halinde çıkacak masraf. eğer ki parlaklık artırılırsa muhtemelen yılda 6 milyon tl/yıl masraf artacaktır.

    özetle parlaklığı düşürmek (orta parlaklıkta kullanmak), lambaları istenen ömürden daha fazla kullanmak, ikinci el lambalar kullanmak vs. benim netten bulduğum cihaz için hesaplarsak yılda belki de 6-8 milyon tl kar ettirecektir. diğer bir konu da en yüksek parlaklıkta 4500 watt enerji yakan bu cihaz en düşükte 1000 watt yakıyor. yani günde 50 kw, 848 salonda 42.400 kw/gün ve yılda 15 milyon kw enerji tüketim farkı çıkıyor. bu da şu anki elektrik fiyatları üzerinden 10 milyon tl tasarruf demektir.

    bunların hepsi tabii ki internette bulduğum verileri manipüle ederek benim ulaştığım sonuçlar. buna göre doğru düzgün bir salon yerine, karartılmış bir ekrandan seyirciye film izletmek 848 salonda yılda en az 20 milyon tl tasarruf sağlar ki bu hesaplama benim internette bulabildiğim cihazlar üzerinden. sinema salonuna uygun daha profesyonel cihazlar belki de daha büyük fark yaratır.