ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
babanın söylediği unutulmayan sözler
-
benim babam bana kızar ve bir şeyi beceremediğimde bana "çöçe" derdi.
ağzını çok şapırdatırdı. ama bizden ufacık bir ses duysa çok sert tepki verirdi.
çok sertti babam çok sert.
salak bir devlet hastanesinde, salak bir asistan bizi başından kovmak için hastanenin kantinine gönderdi. sonra orada beklerken bir kaç kız ile geldi. hemen yanına gittim. babamın filmleri ne oldu diye. canı sıkıldı kızların yanında ona yaklaşmama. birazdan yanıma gel diye bana emir verdi.
tostunu çayını bitirip kızlarla muhabbetini bitirmesini bekledim ve iki adım arkasından merdivenle yukarı çıkıyoruz. annemle babam orada kantinde sırada oturuyorlar.
yukarı çıkarken salak doktorun, salak asistanı, babamın beyninde kocaman bir ur olduğunu 3 ay bile yaşamayacağını, maç skoru söyler gibi söyledi. biraz biliyordum durumu ama böyle de söylenmezdi ki.
neyse filmleri aldım. annemle babamın yanına gittim. hiç çaktırmadım onlara.
babam durumu anladı ve
"size ben doyamadım ki" dedi sadece.
ameliyatlar kötü günler ve ben "çöçe" ellerimle ona biraz da olsa yemek yedirebildiğimde "şapırdatmasından hoşlanırdım". sadece biraz yemek yedi diye. sadece 3 ay sürebildi zaten.
yani dediği tüm kötü sözleri kızmaları değil de "bize doyamadığını" söylemesini unutmamam.
budur.
----
edit: doktorlar kızmasın ama salak olan kişi salaktır. salak olmayan salak değildir. doktorluk teferruattır.
türklere sorulan salak sorular
-
yer, ingiltere'de hukuk ingilizcesi kursudur*.birkaç italyan dallama, türkiye ile ilgili klasik deve, arap alfabesi ve türban sorularını sıralamaktadır. o sırada araya ingiliz hoca girer.
- türkiye 1923'ten beri demokrasiyle yönetilmekte çocuklar. atatürk'ün yapmış olduğu devrimlerle, birçok avrupa ülkesinden çok daha önce cumhuriyet rejimine geçmişlerdir. sizin ülkede kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmezken, türkiye'de bu hak tanınmıştır.
(bkz: oha filan olmak)
alper'i doğum gününde miami'ye gönderin kampanyası
artık seni sevmiyorum için alternatif cümle
-
biz seninle şirin ile mecnun gibiyiz.
whatsapp'ta durum paylaşanların kalitesiz oluşu
-
babam bir kaç gün önce vefat etti. acına mı yanarsın, ne oldu diye soranlara bilmem kaçıncı kere anlatmak zorunda kalışına mı, haber verilmesi gereken yüzlerce insana nasıl ulaşacağına mı derken en azından işin bu kadarını whatsapp'ın çözebileceğini düşündük, babamın, annemin, kardeşimin ve kendimin whatsapp hesabından durum mesajı olarak vefat haberini, cenazenin nereden kaldırılıp nereye defnedileceğini paylaştık.
çok işe yarayıp yaramayacağını bilmiyordum, çünkü ilk defa whatsapp durum mesajı paylaşmış oldum, işe yaradı. babamın yıllardır görmediğim arkadaşları, izmir'den, ankara'dan çıkıp geldiler, onlarca insanla, o sıkıntılı halde iken konuşmak zorunda kalmadık.
kalitesiz insan olduk ama olsun yükümüz bir nebze hafifledi.
absinthe
-
absinthe, ya da diger adiyla « yesil peri » bitkisinden üretilen ayn adli likör tarihin belki de en kült alkollü içecegi. adina siirler dökülen, tablolar yapilan, kimisine göre körlüge yol açan hatta insani delilige sürükledigi öne sürülen absinthe 19. ve 20. yüzyilin birçok ileri gelen sanatçisina ilham kaynagi olmus. halüsinasyon görmeye yol açan ve kolay kafa yapan (etkileriyle bu « antik lsd » nin cezbettigi ünlüler içinde verlaine, zola, baudelaire, hugo ve rimbaud gibi edebiyatçilar, manet, toulouse-lautrec, munch gibi ressamlar bulunuyor. 1900ler’in basinda gelisen alkol karsiti hareketlerin de baskisiyla yesil perinin üretimi basta fransa olmak üzere avrupa ülkelerinin çogunda yasaklanmasina ragmen popülaritesi hiç azalmadan bugüne kadar ulasti ve 2005 martinda isviçre yüzyildir ilk kez absinthe üretimine tekrar izin verdi.
efsanevî içkinin kaynagi olan, gümüsî beyaz renkte ipeksi tüylerle kapli ve parlak yesil bir sapli absinthe bitkisinin hikayesi ise antik yunan’a kadar uzaniyor. alkolle karistirildigi zaman olumlu ve olumsuz özellikleri ebedî bir tartisma konusu olan absinthe bitkisi, 2000 yil öncensinin mucize sifa kaynagi. hipokrat’in (460-370 i.ö.) da afrodizyak özelliginin altini çizdigi, o zamanlar artemis’in bitkisi diye bilinen absinthe yunan sitelerinde kürtaj amaçli ve panzhir olarak kullanilirmis.
ilik iklimlerde yetistirilmesi çok kolay olan absinthe’ten içki üretimine ilk kez 1792’de isvicre’de fransiz doktor pierre ordinaire tarafindan baslandi. bugün onlarca farkli yapim sekilleri olan absinthe likörlerinin ortak özellikleri anasonla elde edilen hafif aci ve serinletici tadiyla 80°ye varan yüksek alkol orani.
absinthe yasaklandiktan sonra yerini tutabilecek bir içki üretme girisimlerinden dogan pastis ve pontarlier gibi likörler bir asir boyunca yesil perinin unutulmasini saglayamadi. bugün fransa’da her yil özel izinle yerel absinthe festivalleri düzenleniyor.
(bkz: paul verlaine) (bkz: emile zola) (bkz: arthur rimbaud) (bkz: victor hugo) (bkz: charles baudelaire) (bkz: henri de toulouse lautrec) (bkz: edouard manet) (bkz: edvard munch) (bkz: hipokrat) (bkz: pierre ordinaire)
sürpriz sınav yapmanın imkansız olması
-
yabancı literatürde ingilizcesi unexpected hanging paradox iken türkçe'de daha çok sürpriz sınav paradoksu olarak bilinen paradoksun konusudur.
yabancılar bu olayı idam gününü bilmeyen bir mahkum üzerinden anlatırken, türkiye'de ise genellikle aynı paradoks sınav gününü bilmeyen öğrenciler üzerinden anlatılır. özünde ikisi de aynı durumun farklı biçimlerde anlatılan versiyonlarıdır.
problemin özü aslında şu şekildedir:
bir öğretmen cuma günü ders bitiminde öğrencilere sonraki hafta bir sınav olacağını, ancak bu sınavın hangi gün olacağını kimsenin bilemeyeceğini, çünkü bu sınavın bir sürpriz sınav olacağını söyler.
öğrenciler bu cümleyi duyduklarında hemencecik haftaya bir sınav olmayacağından kesin olarak emin olup derin bir oh çeker. sonuç olarak perşembe çarşamba günü sınav yapılır ve öğrenciler sınavın çarşamba günü olmasının matematiksel olarak imkansız olmasından dolayı şok geçirir.
peki öğrenciler neden sınav olmayacağını düşünmüştür?
yukarıda belirtildiği üzere öğretmen, öğrencilerine yapacağı sınavın gününün kimse tarafından bilinemeyeceğini söylemiştir.
sınav mecburen okul günleri olan pazartesi, salı, çarşamba, perşembe ve cuma günlerinden birinde olacaktır.
diyelim ki sınav ilk 4 gün olan pazartesi, salı, çarşamba ve perşembe günleri yapılmadı. bu durumda haftada yalnızca bir gün kalacağından ve öğrencilere sınavın o hafta olacağı söylendiğinden, öğrenciler sınavın cuma günü olacağından emin olurlar. bu durumda sınav cuma günü yapılamaz, çünkü eğer sınav günü olarak cuma günü seçilirse bütün öğrenciler sınavın o gün olduğunu önceden bilir.
bu durumda geriye pazartesi, salı, çarşamba ve perşembe günleri kalır.
zaten sınavı cuma günü yapmak imkansız olacağından, öğrenciler sınavın perşembe günü yapılamayacağını da bilirler. çünkü eğer sınav pazartesi, salı ve çarşamba günü yapılmazsa, cuma günü yapılması imkansız olduğundan sınavın perşembe günü yapılacağı kesin olarak bilinmiş olur. bu durumda eğer sınav günü olarak perşembe günü seçilirse yine öğrenciler sınavın o gün yapılacağından bir önceki gün emin olur ve sınav tarihini önceden bilirler.
aynı durum pazartesi, salı ve çarşamba günü için de geçerli olacaktır. bu durumda matematiksel olarak sürpriz sınav yapmak imkansızdır.
bu aslında bir paradoks değildir çünkü sürpriz sınav yapmanın imkansız olması aslında sınavın sürpriz bir sınav olmasına sebebiyet verir.
çünkü öğrenciler sınavın hiçbir gün yapılamayacağını bilirler ve bu sebepten sınavın mümkün olmadığını düşünürler. ancak bir gün sınav yapılırsa, önceden bilebilecekleri için sınavın o gün olamayacağını bildiklerinden sınavın o gün yapılmayacağı görüşünü benimser ve sınavın o gün olacağını bilemezler.
bu durumda sınavın sürpriz olmasının sebebi aslında sınavın sürpriz olmamasıdır.
wiki link: unexpected hanging paradox
ileri okuma için: wolfram
sınav şeklinde anlatılan versiyonun ingilizcesi: pdf
the mill and the cross
-
brueghel'in tıpkı bethlehem'de nüfus sayımı resmindeki gibi zamanı başka zamana mekanı başka mekana taşımış olduğu resminin bence aynı güzellikte sinemaya yansıması olmuştur. brueghel'in dehası bana göre hemen yanı başımızda olan hakikati hem göstermesi hem de aynı anda saklayabilmesidir. en merkezde ve fakat en gizli. filmde brueghel ve arkadaşının tuval başındaki konuşması muhteşem ötesidir. her sanat severin mutlaka izlemesi gereken filmdir klişe olacak ama tek defa izlemek yetmez.
karne hediyesi et yalanına soruşturma
-
nasıl yalan çıktı? anlamadım.
çocuğu tutup zorla "annem karne hediyesi olarak et aldı diyeceksin" falan mı dediler?
farz edelim ki bu haber yalan.
türkiye'de çocuklarına karne hediyesi alamayan, yeterince et yiyemeyen ailelerin olduğu da yalan mı?
edit: evet, gerçekten muhabir çocuğa " ayazcığım bize şey der misin? annem karne hediyesi et aldı" diyerek kendi istediğini dedirtmiş.
o değil de muhabir çocuğun adını nereden biliyor? garip garip işler.
https://twitter.com/…?t=jb0vfniemi73mpir927wjg&s=19
yine de ikinci söylediğimin arkasındayım.
bu ülkede evine ayda yılda bir et giren, çocuğuna karne hediyesi alamayan aileler var. hiç zafer kazanmış gibi davranmayın aktroller.
gezegenler hücre olabilir mi
-
uzun zamandır aklıma takılmış sorudur. gülünecek bir şey olabilir farkındayım fakat gerçekten merak ediyorum.
şimdi biliyorsunuz milyarlarca gezegen var. ya bu gezegenler, galaksiler; bizde olduğu gibi birleşip başka komplike bir canlının bedenini oluşturuyorsa?
hatta aklıma şu da geldi, biliyorsunuz kanser kontrolsüzce çoğalan ve durdurulamayan hücrelerdir. insanoğlu başka bir canlının kanseri olabilir mi?
çünkü biz de kontrolsüzce çoğalıp içinde bulunduğumuz gezegene zarar veriyoruz.
bilmiyorum çok garip gerçekten.
devrimcilerin dia-sa'yı kamulaştırması
-
gençliğinde ankaralı bir devrimci olarak istanbul da kurumun genel merkezinde aktif rol almak için gittim
istanbul daki devrimci çeşitliliği ilk başta beni şoka uğrattı aslında
herkes devrimciliği kendi dünyasına göre yorumluyor ve ona göre davranıyordu
evrensel literatürmüş
devrimciliğin etik anlayışı ve hoşgörüsüymüş
nerdeeeee
ev tutmamız gerekiyodu
bende beşiktaşta bi teras katı buldum
şahane bi manzara
binanın sahibi ve sülaleside o binada oturduğu için biraz sorun yaşıyacağımızı düşünerek işe giriştim
ne devrimciliğimizden nede solculuğumuzdan bahsettim
eğer devrimciyiz veya solcuyuz deseydim o manzara, o teras yalan olucaktı
3 kuzeniz hikayesiyle girdim, kurumdan bir arkadaşın anneside geldi kefil oldu
devrimciyiz deseydik evi vermiceklerdi , çünkü hacı amca devrimcileri sevmezdi diye değil
devrimcilerin kira borcu takmadığı tek bir yer yok
hesap ödediği nadir yerler var
devrimcilik bu değildir çok konuştum kurumda ama anlatamadık açgözlü pinti materyalistlere
daha da rezaletini yaşadım,
bi sabah evden çıktık
beni güç bela uyandırdılar ve yarı uykulu yola düştük kuruma gitmek için
yolumuzun üstünde bir süpermarket var ve ordan kahvaltılık bişeyler alıncak
girdik içeri bi ton gezdik aldık falan kasaya geldik ben cebimdeki 20 liği arkadaşa uzattım
gerek yok ya aslı ödüyo dediler neyse ben hala uyuklama modundayım
kuruma geldik ve kızlar kahvaltı hazırlarlarken, süpermarketin sahibinin bizim kuruma ne kadar çok yardım yaptığını falan da öğrenmiş oldum
eski devrimcilerdenmiş o da, zamanın hızlılarından...
kızlar kahvaltıya çağırdığında gözlerime inanamadım
masada ne arasan var, yuuuhhh naptınız dedim
pis pis gülüşleriyle aslında sadece ekmek ve peynir parası verdiklerini öğrendim
vay amk dedim ya
adam o kadar yardım etsin siz gidin onun marketini soyun
şakamısınız lan
bendenizde yüksek tansiyon olması nedeniyle sinirlendiğimden başıma giren ağrıyla balgamlı bi tükrük salladım masaya
bi kaç gün sonrada 18 saatle doğu ekspresle geldiğim ankaradan
uçakla 50 dakikada döndüm
devrimcilik hikayesine de o günlerden beridir girmiyorum
çünkü bu ülkede gerçekten sosyalizmin ne olduğunu bilmeyen devrimciler
hayatında nutuk adlı eseri okumamış kemalistler
kuran açmamış müslümanlar var
emniyet genel müdürlüğü'nün toplu sms göndermesi
-
" bu aralar hiç olay çkmyr. çok sklyrm. akşam planın var mı? cvbını bekliyorum. celalettin"