hesabın var mı? giriş yap

  • nokia'nın tam 15 yıl önce çıkardığı ve müzik performansında yıllarca zirvede rakipsiz kalan telefonu. günümüzdeki(!) birkaç telefon hariç tüm telefonlarda müzik deneyimini iyileştirmek adına özel müzik yazılımları bulunur. fakat bu telefonda bu özellik yazılımsal olarak değil doğrudan donanımsal olarak bulunuyordu. yani içinde fiziksel ses yongaları mevcuttu. hiçbir müzik yazılımı sesi fiziksel bir yonga ile aynı kalitede işleyemez. işte n91'i diğer telefonlardan ayıran ve yıllarca rakipsiz kılan özelliği buydu. çünkü içinde toshiba dsp-33 dac mevcuttu. bu sayede mükemmel bir ses kalitesi sunuyordu. sadece bu da değil. nokia mühendisleri madem böyle bir dac koyduk ses çıkışını da yüksek tutalım demişler ve içersine dünyanın en iyi ses sistemleri üreticilerinden biri olan harman kardon imzalı altın alaşımlı amplifikatör koymuşlar. adamlar hadi sıkıyorsa daha iyisini yapın amk demişler. öyle bir amplifikatör kullanılmış ki telefon muazzam bir ses çıkış gücüne sahipti. içersindeki dac + amp sayesinde yüksek ses seviyelerinde dahi distorsiyonu minimuma indirerek mükemmel bir telefon özellikli müzik çalar ortaya çıkmıştı. zamanında sony ericsson'un çıkardığı ve fanlarının öve öve bitiremediği telefonları *** eze eze yenmiştir. telefonlarını geçtim sony walkman ve apple ipod touch gibi müzik çalarları bile donunda sallamıştır. bitti mi? hayır. yetmemiş bir de mühendisler hafıza birimi olarak telefonun içine mikro hard disk * koymuşlar. öyle diğer telefonlardaki gibi flaş hafıza değil baya bildiğin bilgisayarlarda kullandığımız hard diskin mikro versiyonunu koymuşlar ve 3600 rpm dönüş hızına sahip bir hard disk. bilindiği üzere hard diskler hareketli mekanik parçalar barındırdığından düşme çarpma gibi durumlardan etkilenirler. bu düşme çarpmalar sonucu haliyle bad sector dediğimiz kullanılamayacak şekilde geri dönüşü olmayan hafıza kayıpları olabiliyor. olaki önemli bir veriniz o sektörün içindeyse geçmiş olsun geri dönüşü olmayacak şekilde gitmiştir. adamlar bunun önüne geçmek için telefonun içersine ivmeölçer koymuşlar. olaki telefon elinizden kaydığında ivmeölçer bunu farkedip hemen hard diski devre dışı bırakıyor ve bu sayede disk ve içersindeki veriler zarar görmüyor. yazdıkça ben bile şaşırıyorum amk. tabi bunlarla da yetinmemişler ve kablosuz internet erişimi için wlan ve daha üst seviye kulaklık kullanmak isteyenler için 3.5 mm kulaklık girişini de koyarak 5x ultra komboyla masaya çıkarıp vurmuşlar. 3.5 mm ve wlan günümüz için komik durabilir ama 2005 model bir cihazdan bahsediyoruz. ne iphone var ne android. daha o zaman wlanmış 3.5 mmmiş falan telefonlarda bulunmayan özelliklerdi. o zaman için 3.5 mm ve wlan gibi özellikler büyük bir devrimdi.

    gel gelelim nokia yine bu telefonda da çakallığını yapmıştır. öyle ya bir yerden veriyorsa illa bir yerden kısıyor. nokia bu telefonu tanıttığı lansmanda aynı zamanda 2 telefon daha tanıttı. nokia n70 ve nokia n90. zaten nseries bu üç telefonla başlamıştı. n91 kendini müziğe adamış bir telefon haliyle mobil halde müzik alıp göndermek için bluetooth gerekiyor. bluettoth var ama sen kalk daha alt model olan n70'e daha hızlı bluetooth v2.0 koy ama n91'e daha yavaş versiyon olan bluetooth v1.2 koy. adamların kıstığı yere bakın senin ta amk dedirtiyor. 3 dakikalık 320 kbps mp3 dosyasının boyutu yaklaşık 7 mb. öyle 1 mb'lik fotoğraf göndermeye benzemez. hatta video bile olsa. çünkü o zaman video çekimi için cep telefonu kameraları hala istenen seviyede değildi ve kalitesiz düşük bitrate çekimler olduğu için boyutları da düşüktü. tek kıstığı yer burası da değil. sen böyle bir müzik telefonu yapıyorsun ama kameraya otofokus koymuyorsun. neden? çünkü o özellik n90'a verilmişti. anladık tamam n90 kamera n91 müzik ile ön plana çıkıyordu ama zaten n90'a bir de carl zeiss lens koymuşsun. n91'e carl zeiss koyma ama en azından otofokus koy di mi? nerdeeee... bu arada n90'ın adı geçmişken ufak bir dip not verelim. n90 otofokusa sahip ilk nokia modelidr. aynı zamanda efsanevi kamera telefonlarının çıkmaya başlamasında payı olan carl zeiss lensli ilk nokia'dır. nokia'nın n91'de yaptığı bir diğer hata ise 220 mhz'lik arm9 * işlemci kullanmasıydı. halbuki bu işlemciyi daha düşük sistem kaynakları isteyen symbian v8.0a *** ve symbian v8.1a *** işletim sistemli cihazlarda kullanmıştı. n91 ise daha gelişmiş olan symbian v9.1 işletim sistemiyle çıkmıştı ve bu işlemci bu sistem için yavaş kalıyordu. aynı hatayı tekrar yaparak çeşitli (220/235/268mhz) hızlardaki arm9 varyasyonlarını neredeyse symbian v9.1 işletim sistemli tüm cihazlarda ************ kullanmıştır. fakat daha sonra yüksek kaliteli video çekimi için tasarladığı nokia n93 ve nokia n93i'de bu işlemciyi kullanamayacağı için arm11 332 mhz * işlemci kullanmıştır. çünkü o kadar yüksek kaliteli çekimin o işlemciyle yapılması mümkün değildi. zaten n93 serisi yukarıda adını zikrettiğim cihazlardan gerek daha gelişmiş işlemci mimarisi gerekse de daha yüksek saat hızı ile çok bariz şekilde hızlıydı. o zamanın snapdragon 865'i gibi bir şeydi. işletim sisteminin istediği donanımın bu olduğu açıkça belli oluyordu. ayrıca günümüzde çoğu akıllı telefonun gpu temelli arayüzü kullanmasında mihenk taşı olmuştur. çünkü n93 donanımsal hızlandırmaya sahip ilk telefondu ve 200 mhz'de çalışan 3d grafik çipi gpu * da barındırıyordu. video çekimi demişken günümüzde akıcı video deneyimi 60 fps kabul ediliyor ama o zaman için konuşursak n93 çoğumuzun akıcı olarak nitelendirdiği 30 fps video çekimini yapabilen ilk telefondu. sene 2006 dikkatinizi çekerim. hatta n93'ün o meşhur reklamı gary oldman ile çekilmişti. dileyen youtube'dan izleyebilir. o zaman telefonlar qcif çözünürlükte 15 fps video çekimleri ile oldukça kötü bir deneyim sunuyordu. n93'ün çektiği videolar karşısında milletin dibi düşmüştü. n93 ile nokia çıtayı yükseltmiş ve standardı belirlemişti. video çözünürlüğü 12 kat artmış (yuh amk) ve fps de 2 katına çıkmıştı. yani 144p15'ten 640p30'a çıkmıştı. şimdi çoğu telefon video kameralarla yarışıyor. ama telefonlarda video kamera kalitesi ilk kez n93 ile yakalanmıştı.üstelik vga çözünürlükte ve 30 fps çekebilmesi (640p30) takdire şayan o zaman için. ayrıca n93 optik zooma sahip ilk telefondur. ama videoda ne kadar iyiyse fotoğrafta da bir o kadar kötüydü. fotoğrafta kral nokia n73 idi. ayrıca çift mikrofonlu ilk telefon da yine n93 idi. dolayısıyla streo kayıt özelliğine sahip ilk telefondu. videolarda 48 khz aac formatta streo ses kaydı yapması da cabası. tekrar edeyim 640*480@30 fps + 48 khz aac streo kayıt. yazdıkça ben bile şaşırıyorum. o yıllarda neler yapmış adamlar. n93 gerçekten de mobil telefon tarihinde hem kamera hem de donanımsal olarak getirdiği özelliklerle ve ilklerle çok özel bir yere sahip telefondu.

    neyse tekrar n91'in eksilerine gelelim. nokia symbian v9.1/9.2/9.3 sistemlerinde nokia e60, nokia e70, nokia n80 ve n91 hariç tüm cihazlarında qvga çözünürlük kullandı. sonra ne mi oldu? çoğu uygulama uyumsuz ekran çözünürlüğü yüzünden bu cihazlarda kullanılamaz oldu. bari n91'e e60, e70 ve n80 ile aynı çözünürlüğü koyaydın. n90'a bile e60, e70 ve n80 ile aynı ekran çözünürlüğünü koymuştu ki n90 için buna ihtiyaç yoktu. tabi kamera telefonu olduğu için çekilen görüntünün ekranda daha güzel görünmesi adına yüksek çözünürlük koyup n91'e bu çözünürlüğün çeyreğini reva görmesi bir başka ayıbıydı nokia'nın.

    neyse efenim konu çok uzadı. konumuzun kahramanına gelelim tekrar. her ne kadar bazı eksi yanları olsa da bunlar asla n91'in bir efsane olduğu gerçeğini değiştirmez. 2005 yılında çıkmış ve yıllarca müzik telefonları için referans telefon olarak kabul edilmiş hatta sony walkman ve apple ipod touch gibi müzik çalarların dahi erişemediği ses çıkış gücüne ve ses dinamiğine sahip oluşuyla ve içersinde barındırdığı bunca teknolojiyle ve özellikleriyle gelecekten gelmiş fütüristik bir telefondu n91. günüzmüde sadece lg v20, lg g6 ve bunların halefleri olan modeller n91'i ses konusunda geçebilmişlerdir.

    debe editi: ayrıca diğer nokia modelleri hakkında yazdığım yazılara da buradan ulaşabilirsiniz.

    n82: #67265852
    n93: #63571392

  • reklam afişlerini ilk gördüğümde şaşırdığım, sonra birisine anlatırken "3 yaş olmasın" dediklerinde "ya belki de 3 yaştı hakkaten yanlış mı okudum acaba dediğim, gidip tekrar bakıp 3 ay yazdığından emin olduğum kurs.

    yabancı bir firma. afişte "3 ay - 12 yaş arası çocuklarınız için ingilizce" yazıyor.
    internet sayfalarına girdim şimdi, evet 3-22 ay arası için bir sınıfları var.

    3 aylık bebeği bıraksam kurs süresince anca kıçını temizleyebileceklerini düşünüyorum.
    onu da ingilizce yaparlarsa çocuğun ilk kelimeleri çok hoş olmayacaktır.
    (bkz: oh shit)

  • doldurdular şöyle tipleri silahlı kuvvetlere, verdiler ellerine binlerce lira parayı, köyde babasının traktör emanet etmediği tiplere orduyu emanet ettiler, şimdi bunların nasıl ayıklanacağını kendileri de bilmiyor.

    utanmaz arlanmaz herifler, o mesaj attığı tipi de iştirak ile yargılamaları gerek.

  • sinirden elimi ayağımı titreten lanet olası durumdur.

    ihracat ağırlıklı çalışan bir firmayız. geçen hafta başında siparişini geçtiğim malzeme için önce %50 ödeme talep edildi, ödedik şimdi ödemeyi iade edip fiyat güncellenecek dediler.

    boya siparişimiz fabrika tarafından iptal edildi. siparişini 1 ay önce verdiğimiz kaynak telleri halen gelecek.

    sürekli övündükleri ihracatçı yakında işleri durdurma kararı alabilir. durum inanın çok kötü.

    ekleme: bu süreçte banka limitlerinin de işe yaramadığını gördük. 15m limitin içinde dolar bazında verilen riskler olduğu için şu an limit 20m üzerinde görünüyor ve kredi kartına bile bloke koyuyor banka.

    altta arkadaşların da dediği gibi sadece dolar bazında fiyat alabiliyoruz o da malzeme varsa. çelik sektörü için kötü günler yakınlarda gibi.

  • şunun binde birini yapsaydım 50 kere lanetli çaylak olmuştum. diyeceklerim bu kadar.

    unutmadan! barda ölümüne darp edilen arkadaşın başlığı vardı. ekşi yönetimi mağdur yazarı entrysini sık güncelediği için direkt uçurmuştu. hatırlatasım geldi.

  • başlık, akıllara aşağıda yer alan, benim de bir zamanlar bir yerde okuduğum hikayeyi getirmiştir.

    çapa tıp fakültesi'nde okuyan arkadaşlar anatomi hocasi sami zan'ın ününü
    bilirler.

    sami hoca sırf üreme organlarını kendi üslubuyla anlatan ve her dersinde 400 kişilik anfiyi dişarıdan gelenlerle birlikte yaklaşık 700-1000 kişiyle dolduran çok değerli bir hocadır... anatomi derslerinin birinde, erkek menisindeki yüksek glükoz, yani bizim bildigimiz şekerin seviyesini anlatıyordu. o yıl liseden mezun genç bir ögrenci kız arkadaşımız el kaldırdı ve bombayi patlattı:
    "anladığım kadarı ile, menide çok şeker olduğunu söylüyorsunuz.."
    "evet aynen öyle" dedi sami hoca ve dediklerini destekleyen istatistik oranlarin tablosunu gösterdi. arkadaşımız gene elini kaldırıp söz istedi:
    "o zaman tadı neden şekerli değil, tuzlu?.."
    anfide korkunç bir sessizlik oldu... ve sonra bütün anfi gök gürültüsü gibi bir kahkaha koyverdi... yüzü birden kıpkırmızı olan arkadaşımız, hızla defter ve kitaplarını toplayıp kapıya koşarken, sami hoca çok ciddi bir yüz ve buz gibi sesle derse devam etti...

    "şeker tadı alınamaz. çünkü şekeri hisseden tat alma hücreleri insanın dilinin ucundadır... gırtlak derinliğinde ise, acıyı ve ekşi tadı algılayan reseptörler bulunur..."

  • dibine eşşek kadar taşlı bilezik koymuşlar, sonra da vay efendim "dünyanın en pahallı tatlısı"

    ben de kaşıkçı elmasına krem şanti sıkayım o zaman yeni yeni rekorlara koşayım...