hesabın var mı? giriş yap

  • kimine göre kapitalizmin bug'ı olarak adlandırılan bir oran. bir ekonomide çalışanlar, yarattığı katma değer nispetinde bir maaş alarak toplumunun ekonomik gelişiminin ilerlemesini sağlarlar.

    meritokrasi öyle buyurur ki, bir ekonominin en hızlı gelişimi her spesifik iş kolunda gereken en kalifiye çalışanın işe alınması durumunda gerçekleşecektir. bu durumda bile, piketty iddia eder ki eğer bir yatırımın kendini amorti etme süresi ekonomik gelişim oranından düşükse er ya da geç miras kalmış olan refah ekonomiyi domine edecektir.

    aslında bu durum, kriz dönemlerinde fakirin daha fakir, zenginin daha zengin olmasını da açıklıyor. benim açıklamak istediğim şeyse biraz daha farklı. sonuçta ister gelişmiş, ister gelişmekte olan olsun her ekonomide belli bir potansiyel büyüme oranı mevcut. türkiye gibi bir ülke için bu oran %5 olarak kabul edilebilir. yani kısaca %5'lik bir gdp artışı türkiye'nin temel makroekonomik göstergelerini sabit tutacak, bunun altındaki kötüleştirecek, üzerindeki ise iyileştirecektir.

    fakat bu kabul edilen oran bile, zaman içinde artmak zorunda kalacaktır. mesela hayali bir ekonomi düşünelim potansiyel büyüme oranı %5 olsun ve her sene %6 büyüsün. bu durumda gini katsayısı her sene düzenli olarak düşecektir. bunun temel nedeni de insanların yeterli iş bulma ve kendini geliştirme şanslarının daimi olmasıdır. lakin, çok değil bir nesil sonra, ki yaklaşık 35 sene eder, o çalışan nesilin bütün birikimleri de sonraki nesile aktarılacak ve sistemin sürdürülebilmesi için gereken potansiyel büyüme oranını yukarı çekecektir.

    iyi de ekonomik büyüme oranı sürekli yukarı çekilemeyecektir. bunun temel nedeni gelir arttıkça geliri daha çok artırmak için daha çok katma değer yaratmak zorunluluğudur. başka bir deyişle, çin için senede %7-8 büyüme çok matah bir şey değilken almanya için imkansızdır. optimizasyonla bir aracın verimini yükseltmeye çalışıtığınızı düşünün bir noktadan sonra verimi %1 artırmak için bile milyonlarca dolarlık arge yatırımı yapmanız gerekecektir.

    bu noktada da, aslında devreye miras maaş oranı dediğim oran giriyor. anne babanız, 30-40 sene boyunca yaptıkları tasarrufları size miras olarak bıraktığında sizin bu mirasın karşılığı olan parayı çalışarak ne kadar sürede elde edebileceğinizi belirten bir oran aslında bu ve kardeş sayısına da bağlı olmakla beraber bence bir çarpan da gerektiriyor. bu çarpan ise, eğer maaşlı çalışan olarak devam edecekseniz yapacağınız birikimlerin senelik ortalama faiz getirisini de içerdiği için ekleniyor.

    mirasın birikim süreci ekonomi geçmişte hızlıyken geliştiği için, ekonomi yavaşladığında geçmişten gelen birikim toplam refah içindeki payını artırmış oluyor. kısacası bunun önüne geçebilecek olan tek durum, ekonominin büyüme oranından çok büyüme oranının ivmesinin pozitif kalmasıyla mümkün olabilir. yani sürekli artan ivmeyle büyüyen bir ekonomi. ama bunun mümkün olmayacağını da optimizasyon örneğiyle ispatlamıştık. bir ekonomi büyüdükçe tam tersine büyüme hızı azalır almanya-çin örneğinde olduğu gibi.

    bu durum bende de, farklı düşünceler yaratıyor. ailemden bana kalacak olan mirası şu anki maaşıma böldüğümde yaklaşık 620 çıkıyor. yani yemeden içmeden 52 yıllık maaşımı biriktirsem o miras kadar para biriktirebiliyorum. bir yatırıma girişsem bile return of investment değeri, ev alsam ortalama 30 yıl, riskli bir yatırıma girersem belki daha kısa ama o da risk almayı gerektirdiğinden dolayı kolay değil. gelecekteki kariyer hedefime ulaşsam bile bu 52 yılın 26 yıl olması için enflasyondan arındırılmış maaşımı ikiye katlamam gerekiyor ki bunu da yapmak hiç kolay değil.

    bu durumda benim iddiam şu, eğer miras maaş oranınız 30 yıldan yüksekse çalışmanızın ekonomik açıdan bir anlamı yok. bu noktada devreye giren de insanın sosyal bir canlı olması ve çalıştıkça kendini değerli hissetmesi, yani çalışan olmanın getirdiği psikolojik faktörler.

    her ekonomi bir gün bu oran yüzünden batmaya mahkumdur. bunu engellemenin tek yolu ancak miras ve gelir sistemine okkalı vergiler getirilmesiyle mümkün olabilir ki sosyal refah yönüyle tanınan avrupa ülkelerinde olan da bundan çok farklı değil.

  • anlama güçlüğü çeken, ikiz gebelik sahibi bir hasta. bebeklerde gelişme geriliği var. olması gereken gebelik haftasından daha küçükler. bebeklerin beslenmesini gösteren kan akımları iyi ama yine de riskli bir durum. hastaya hastaneye yatış önerdim, kabul etmedi. durumum riskli mi dedi. evet dedim. işte bebeklerin anne karnında iyi gelişemediğini, olması gerekenden küçük kaldıklarını vs anlattım. yatarak takip olmanız gerekiyor dedim. hasta, evde daha rahat ediyorum dedi. 1 hafta sonra kontrole gelmek üzere gitti. ama içim hiç rahat etmedi. çünkü hastanın durumunun ciddiyetini anlayıp anlamadığından emin olamadım.

    içim içimi yedi dayanamadım. sistemden hastanın telefonunu bulup bugün için kontrole çağırmaya karar verdim. sabah kayıtlı telefonu aradım. bir erkek açtı.
    - iyi günler, x hastanesi kadın doğum bölümünden arıyorum. ayşe hanımı aramıştım.
    + he
    - iyi günler, x hastanesi kadın doğum bölümünden arıyorum. ayşe hanımı aramıştım.
    + haaa
    - kiminle görüşüyorum acaba?
    + ahmet
    - ayşe hanımın neyi oluyorsunuz?
    + kocası
    anlattım yine. bebeklerde gelişme geriliği var. bu riskli bir durum. aslında eşinize yatış önerildi ama kabul etmedi. bebeklerin kalp atışlarının düzenli olup olmadığını görmek için nst'ye bağlamamız lazım. kontrol için bugün acile gelebilir misiniz? diye.
    + namazdan sonra gelsem olur mu?(cuma namazı)
    - olur olur. (sen yeterki gel)
    + eşimin de gelmesine gerek var mı?
    - bebekler eşinizin karnının içinde ya. onları kontrol etmek için elbette bebekleri karnında taşıyan eşinizin de gelmesi lazım.

    söyleyeceklerim bunlar hakim bey! ben bu hastayı ya yatırırım, ya yatırırım öyle görünüyor.

    edito: müjde a dostlar:) hasta dün kontrole gelmişti. 35 haftalık olması gerekiyor ama bebeklerin bazi ölçüleri 31-32 hafta civarında. gelişmeleri iyice geri kalmış. hala durumum riskli mi? diye sorarken yatırdım hastayı. bugün doğum ağrıları ve doğumu başladı. sezaryen ile canlı! bir kız bir de erkek doğdu.

  • istanbul havalimanı, 3. köprü, osmangazi, çanakkale, şehir hastaneleri ve bir çok atıl havalimanı ihalesini euro ile yapıp halkın mevduatlarını tl’de tutmasını istemek nedir yahu? aptallara dolar yaktırtmak en sevdiğim akvitiviteleri; kendi yandaşına bir yandan euro ile ödeme yaparken oy veren kitlene elindeki euro’yu bozdur baskısı yapmaları tam anlamıyla komedi. aptal turnusolü gibi bir olay. sen tl kullan çomarım, euro bana ve yandaşıma lazım.

  • eminim cok az da olsa istisnalari vardir ama genel olarak bu kadar sevmedigim bir meslek grubu yok. her taksiye binisim ayri bir olay. zaten cogu maske takmiyor. hadi tek basinayken takmayabilir, musteri binince de takmiyor. illa uyarmak lazim.

    bugun avrupa yakasindan asya yakasina gecmek icin tam 40 dakika hem bi taksiden hem normal yoldan gecenlerden taksi bulmaya calistim. 4 tane taksici karsiya geciyorum diye almadi. boyle rezillik olur mu ya? bu kadar zengin mi bu taksiciler keyfine gore karsi musterisi almiyor!?

    sonra uber geldi diye aglarlar. beter olun.