hesabın var mı? giriş yap

  • #123803429

    oğlum sen kayınvalidene anne demediğin için boşanmıştın zaten daha önce.
    ayrıca sen bazen itü, bazen odtü mezunu bir erkeksin. neden erkekle evlenip bikini giyiyorsun.
    tamam madem giydin, neden çıkarıyorsun*

    debe editi: sözlüğün bu trollerden temizlenmesi çok önemli. çeşit çeşit troller türedi.
    çeşit çeşit demişken türkü severlere de insan kısım kısım türküsünü bırakıyorum.

  • bazen de bunca yılı (2,5 yılı) bir anda silip atmaya yönelik olaylardır. hani bazen insan anlar ya, ya da şöyle anlatayım, sizden daha tecrübeliler bir ortam da der ya: "abicim güvenme kimseye, kimse babanın oğlu değil. " siz de kişisellikten, aklınızdan kötü bir şey geçmediğinden güvenirsiniz, umursamazsınız. olay sadece patronla ilişki değil, genel olarak para bazen gerçekten ikinci plandadır.

    ama malasef öyle değil...

    ........................

    -sen heralde bundan sonra yemezsin? yedin yani bi şeyler. istersen de ye ama, neyse...
    -....... (herşey biter, silip atarım o anda ama anlarım durumu)

    ........................

    olay bursa'da geçiyor. iş için gitmişiz yine. genelde ben tek giderim de o gün müdürle gitmişiz. bir lokantada öğle yemeğine oturduk. o da yemek öncesi mail atıyor ama ben felaket açım. kafe gibi bi yere oturduk, yemek kısmı diğer yanda. bana dedi "önce burada oturalım 20 dakikaya geçeriz yan tarafa". ama hayvani açım, cidden. sabah 5'te kalkmışım, kahvaltı da edemedim zaten. beynim durmuş toplantılardan. bi de bu adamın 20 dakikası en az 45 dakika demek, net biliyorum.

    +ben alayım buradan bişiler yemek öncesi. siz de ister misiniz? tost falan alayım size. çay?
    -yok ben almayım.
    +çay da mı içmezsiniz.
    -yok sen iç ya.(ters ters bakıyor ama da ben anlamıyorum)

    gittim tost falan aldım. tabii kredi kartımla aldım ben de. o da elimde gördü. ben farketmiyorum. gittim afiyetle yedim. diğer tarafa geçtik.

    malum diyalog.

    -sen heralde bundan sonra yemezsin? yedin yani bi şeyler. istersen de ye ama, neyse...
    -....... (herşey biter, silip atarım o anda ama anlarım durumu)

    benim şarteller attı resmen. "ne diyor bu adam?" diyorum. konuyu da uzatmak istemedim, yemedim bi şey. çıkarken kasaya gittik. ben de arkadayım. bu hesabı ödeyecek bakıyor bana.

    +şirket kartı sendeydi? hscb versene bi onu?
    -yok bende değili, hiç bende olmadı ki?
    +az önce elindeydi ya? (jeton sesi geldi benden, düştüresmen jeton)
    -yok o benim kartımdı, kendi kartım.
    +..........

    adam resmen kartı elimde gördüğünde sanmış kafama göre şirket kartınla alacağım (ki alsam ne olacak 2 tost ama yapmam biliyor) ben adama tost ısmarlayım diyorum kendi paramdan. bahsettiğimiz konu o kadar basit ama beni bitirdi. bunca zamandır ne o beni tanıyabilmiş demek ne de ben onu. patron heryerde aynı, küçük hesaplar yaparlar ister istemez. ne düşündü o an, nasıl böyle şeyler düşündü bilemedim. yok, "beklenti meselesi" demeyin. ben bi şey beklemiyorum zaten. aramızda espirili zamanlar geçse de asla ciddiyeti ve o patron-çalışan ilişkisini bozmadım. ama bazı değer yargıları vardır, ve kırılma noktaları vardır. bu da onlardan biriydi.

    koca koca adamların bu tarz küçük hesap yapması, sizin bile bu hesapları yapmıyor olmanız sinir bozucu oluyor hani şu minik sinekler gibi.

  • üzüleyim diyorum, birden aklıma patlayan bombadan sonra 100 dolar tarife açan taksiciler geliyor, uberi duraklarına çağırıp dövmeleri geliyor, sonra birden vazgeçiyorum ve daha beter olmalarını diliyorum.
    ayrıca;
    (bkz: svihs)

  • yıllardır dizimag ve türevlerini izleyerek en az 3000 yıla mahkum olduğum acı gerçeği ile yüzleştiğim durumdur. keşke adam öldürseydim lan.

  • minübüste tam inilecek yere yaklaşırken ve şoföre "müsait bi yerdeee" ya da "inecek vaaar" diye seslenmeye hazırlanırken saate bakmak ve hemen ardından kafayı kaldırıp şoföre doğru "saat beeeş" diye bağırmak.

  • istanbul'da otel odasında hakkın rahmetine kavuşmuş kişi. gerçek ismi nihat özpolat'dır.

    hayır, istanbul'da evin var, "evlerin" var, mekanın var şeklin var acaba neden otel odasındaydın? yapmayacaktın sefa, o son cigarayı içmeyecektin, o son kokoyu çekmeyecektin. kuruyu suluyu karıştırınca olmadı sefa.

    "arkandan bağıran bunca kardeşin aşık sana sefa reis." o arkadan bağıran kardeşler, ibrahim'in, sahibi cezaevinden çıkınca kaçıp bıraktığı otoparkında bedava bilet alanlar değil mi? geçmiş zamanın parası, ceplerine 20 milyon koyup yanlarına da birer tane roj* verip ellerinde döner bıçakları ile doğubank'a yolladıkların değil mi?

    maç çıkışlarında, altıyoldaki lokalin arkasına çektirdiğin adamları dövenler değil mi kardeşlerin? tribünde davul tokmağı ile karısının, kızının, manitasının yanında dövdüğün çocuklar sana ne yapıyorsun dediğinde ağzını yüzünü dağıtanlar değil mi kardeşlerin?

    iş bilmez gün görmez çoluk çombalağın kalkıp da, karşı tribünden bile severlerdi, herkes saygı duyardı, adamdı reisti fenerbahçenin başı sağolsun dediği kişidir.

    sefa, beşiktaş inönü stadında, açık tribünde amigo yancılığı yapardı. bizim tribünlerdeki amigo adnan'ın yanındaki erkan gibi. daha sonra adı nam-ı diğer arap erkan olur. sonra arap erkan'ın yanındaki yücel gibi. sonra yücel geçti tribünün başına. işte sefa da yol yordam bilmeden beşiktaş tribününde daha yancıyken başa geçmeye çalıştı. bunu tribünden döve döve döve atıp kovdular.

    sonra, sefa'nın babası fenerbahçe'de kulüp üyesidir. bu sebeple sefa bir şekilde kapağı fenerbahçe tribünlerine atar. babadan sebep yönetimi destekler ve bu sebeple yönetim tarafından da semirilir.

    kendisi efsane, lider, tribünlerin saygı duyduğu, büyük amigo falan değildir. kendisi falandır filandır.

    "arkandan bağıran bunca kardeşin" bestesi bile çalıntıdır. ama sefa reis diyen yeni yetmeler bilmezler. kayda geçsin yazıyorum orjinalini ki öğrensin gençler de.

    "arkandan bağıran bunca kardeşin / aşık sana pepe metin"

    efsane tribün liderleri arıyorsan fenerbahçe'de; pepe metin, arap erkan, caymaz, menderes. bunların pislik işleri yokmuydu? vardı. sadece arap erkan hariç. arap en son taksimde kağıt topluyordu. temizdi çünkü. on numara adamdı. zaten tribünden uzaklaştırmışlardı onu.

    velhasılı kelam, çocuk çocuğa göre efsane, gerçek tribüne göre hikaye.