hesabın var mı? giriş yap

  • bu bölümü annemle izledik, ki annem bu diziye sarmayan nadir insanlardan.

    - haha, aa para dağıtan hırsız. bu da iyiymiş.
    + yok anne, o öyle bir insan değil.

    vallahi çıktı bu laf ağzımdan, aklınızı seveyim sizin ya...

  • kendine aktör demiş ama oynadığı bi tane film var. onda da figüran amk. bi de poker player demiş kazandığı bi tane doğru dürüst turnuva yok. bi tane de poker sitesi kurmuş ona da baktım. kimsenin girip te oynamadığı amatör bi site.

    bu adam net bi silah kaçakçısının oğlu filan.

    ya da o fotolardaki herşey hepsi kiralıktır arabalar uçaklar vs.

    lord of war filmini hatırlayın adam kurmak istediği imajı yapabilmek için herşeyi kiralıyodu. bunun da belki bi amacı vardır.

  • bir cok erkegin pismanligidir, bu kadinlari kaybetmek.

    gerçekten asik olmuş kadinlari el altında görüp, "nasil olsa terk edemez" diye hirpaladiniz, aldattiniz, vazgecirdiniz. eğer yoksalar, karsilarina talihsizce cikmis, asik olduklari adamlardir sebebi.

  • bu adami bu kadinin dansina bakmiyor diye otekilestirdiginiz anda siz bagnaz oluyorsunuz. adamin kendi hur iradesi. bakmak zorunda degil ki.

  • kazının yeni yeni başladığı, kazı alanına arkeologların serbestçe girebildiği günlerdi.. ismini hatırlamadığım genç bir arkeolog, kazının aşama aşama fotosunu paylaşıyor, kazının ilerleyişi hakkında bilgiler veriyordu. arkeolog'un son tweeti, kelimeleri tam olarak hatırlamamakla beraber " sasani hükümdarı shapur'un kişisel serveti olduğu tahmin edilen, içlerinde envai çeşit değerli mücevher, dönemin ünlü pers büyücülerine ait değerli büyü kitapları ve el yapımı özel işlemeli savaş aletleri ve zırhlar bulunan çeşitli büyüklüklerde sandıklar bulundu" şeklindeydi. tweet aynı gün, atıldıktan birkaç saat sonra silinmişti. yanlış hatırlamıyorsam arkeolog da birkaç gün sonrasında hesabını kapatmıştı. hesabı kapattıktan bir süre sonra da bölge tamamen koruma altına alınmıştı.

  • jelko obradoviç geldikten sonra sistem ve düzen kurgusu değişen, her sezon bir öncekine fark atan fenerbahçe'nin, güzel bir takım oyunu ile ortaya koyduğu final four final mücadelesinin neticesinde 2016-2017 sezonunda armamızı zirveye yazdırdığı, avrupa kıtasındaki en büyük basketbol takımı ünvanını eline aldığı maçın neticesidir.

    bu olayı biraz detaylandırmak gerekir. sayın obrakadabra'nın dediği gibi "fsssht! its past!"; geçti sevgili dostlarım. seneye euroleague final four'u neticelene dek avrupanın bir numaralı takımı ünvanımız elimizde. o gün geldiğinde muhafaza etmek için tekrar bir arada olacağız. konumuza dönmek gerekirse;

    bizim bu sezon gördüklerimizden sonra neticelendirmemiz gereken en önemli sorunsal türk oyuncuların yetiştirilip euroleague düzeyine çıkartılması olacaktır. bunu sadece fenerbahçemiz için değil, milli takımlar düzeyinde de kupa getirebilecek takımı kurgulamak için söylüyorum.

    obradovic maç sonunda dedi ki "ben pasaportlarla ilgilenmiyorum. en çok hakeden parkede olur." bundan sonrası türk oyunculara ve bu spora önem veren kitlenin çocuklarını devlet memuru yapmak yerine sporcu olarak yetiştirmesine bakar. hepimizin çocukları memur olsun, düzenli işi olsun, aman iyi. sonra niye finalde türk yokmuşmuşmuş. kardeşim spor ile para kazanmak, memur yaşamından katbekat fazla olacaktır. tek derdin paraysa sorunun cevabı bu.

    ama yok, büyük bir sakatlık geçirir kariyeri biter iş güç yapamaz diye düşünüyorsan; eğer kaliteli bir çocuk yetiştirirsen ve bir gün basketbol (yada diğer herhangi bir branşta) oynayamaz hale geldiğinde kendi yolunu bulacaktır.

    obradovic'in gitmeye niyeti yok. burada gördüğü yönetim desteği, taraftar desteği ve müthiş imkanlar ile ona çok güvenen bir ülke seyircisi var. onun gibi 9 kez bu kupayı eline almış bir hocayı bir daha bulamayız. euroleague'i bırak, nba'de bile bulamayız böyle hoca. bu yüzden bu hoca gitmeden bir şeyleri değiştirmek istiyorsak yerli oyuncuların yükselmesini istemeliyiz.

    ötekileştirmek istemiyorum ancak sırp, yunan ve rus oyuncular bu işi nasıl yapıyor ve destek alıyorlarsa bizde aynısını yapmalıyız. real madrid'in "rising" takımında ispanyol oyuncu yok. yani aynı sorun sadece bizde değil, dünya devi gördüğümüz kulüplerde de mevcut. buradaki en büyük avantajımız tutkumuz olacaktır.

    euroleague bu işin en tepesi. bu düzeyde oynarsak nba takımlarının play-offlara kalma mücadelesi eden takımlarının düzeyinde yer alacağız. ve tabi kupa törenlerinde sırtına ay yıldızlı bayrağımızı alıp sevinenleri görmek ister bu gözler.

    bu yüzden iş bizde. obradovic gibi bir faktörün, 25 yıllık deneyimini cömertçe verebileceği ikinci bir takım yok şuanda. işin güzel yanı, belki de bu kadar büyük deneyimi alabilecek ikinci bir avrupa takımı da yok.

    finale dönmek gerekirse; oly takımını tebrik etmek lazım. ilk çeyrekte çizgiden, ikinci çeyrekte tam kapasite hücumla ve son iki çeyrekte takım oyunu ile mental deneyimi ortaya koyarak maçtan hiç kopmadan savaşıp yenildiler. cska'dan alacağımız olduğu için onları daha çok arzuladım ama başka bir final four'a kaldı diyelim. neticede kupa finalinde intikam almaya gerek yok, çünkü şampiyonuz!

    maçın yayınlanmasına destek veren tüm belediyelere ayrıca teşekkürü borç biliriz. sağolsunlar. ülkemiz adına çok önemli bir maçta, belkide sahadaki 5 adama hiçbir destek olmasa da birliktelik adına çok şey ifade etti bu dev ekranlar.

    son olarak diğer takım taraftarlarına ve ezeli dostlarımızın iyi kalpli destekleyicilerine de teşekkürler.

  • özkan uğur türk rock tarihinde önemli bir yere sahiptir. mfö öncesinde yaptığı işlerden bahsedeyim. 70'li yıllarda psikedelik ve progresif rock altyapılı gruplarda bas gitar çalmıştır. erkin koray, barış manço, edip akbayram, seyhan karabay, selda gibi isimlerle çalıştı.
    kaygısızlar'ın son zamanlarında bas gitarist olarak gruba dahil olmuş, ardından kurtalan ekspres'ilk kadrosunda yer almıştır. foto1
    ölum allahın emri / gamzedeyim deva bulmam 45'liğini 1972 yılında çıkartan barış manço ve kurtalan ekspres 1973 yılında ise gönül dağı / genç osman 45'liğini çıkardı. foto2
    1974 yılında ise barış manço&kurtalan ekspres nazar eyle, nazar eyle / gülme ha gülme 45'liğini çıkardı. basta yine beter ali'miz özkan uğur vardı...

    1972 yılında barış manço askere gidince grup kısa bir süreliğine dağılmış ve özkan uğur, aydın çakuş ve nur yenal ile birlikte "ter" grubunu kurarak erkin koray ile birlikte çalmıştı. 1972 yılında erkin koray&ter-hor görme garibi / züleyha isimli 45'liği yayınlandı. ter, kurtalan a göre daha progresif, sert bir gruptu. züleyha deyip geçmeyin. yutup link babalar efsane çalmış.
    sonra dostlar grubuna katılarak edip akbayram ile birlikte 1973 yılında degmen benim gamli yasli gönlüme / yakar ınceden ınceden 45'liğinde çaldı.

    barış manço askerden dönünce 74 yılına kadar kalarak kurtalan ile birlikte yukarda bahsettiğim plakları çıkarttı ve gruptan ayrıldı.
    1975 yılında dadaşlar grubundan taner öngür ayrıldı ve onun yerini aldı.
    ersen ve dadaşlar ile ilk plağı olan dostlar merhaba / ne sevdiğin belli ne sevmediğin 45'liğini çıkarttı. bu grupta 2. plağını ise yine 1975 yılında çıkarttı. gafil gezme şaşkın / güzele bak güzele 45'liği. foto 4

    özkan uğur sonra kardaşlar grubuna geçti. yıl 1975...
    seyhan karabay&kardaşlar ile kan davası / dam üstüne çul serer 45'liği çıkartan özkan uğur 1976 yılında ayhan sicimoğlu'nun da aralasında bulunduğu mazhar'lı fuat'lı ve galip boransu'lu "ipucu beşlisi"ni kurdu. sonra 1978 yılında galip boransu ve cengiz teoman ile grup karma'yı kurdu. eurovision yarışmasında imkansız adlı parça ile 4.lük elde edildi...(türkiye finali)

    sonra mfö kuruldu ve olaylar gelişmeye devam etti. *

    büyüksün özkan abi, seviyoruz seni.

    edit: dostlar ile çıkan 45'likte basta vecdi ören yer almıştı. parliament night blu ray uyarmadan editleyeyim. *
    kendisine yine tesekkurlerimi sunuyorum,
    ozkan, garip/kaslarin karasina 45'liginde calmis. sene 1974...

  • canım ebeveynler sizi anlamaya çalışıyorum en kıymetliniz en sevdiğiniz o belli ki. ancak bu davranış çocuk psikolojisi açısından yanlış bir hareket. bir ailenin çocuğa bırakabileceği en güzel şey travmasız, olabilecek en iyi şekilde çocuğu yetiştirmek.çünkü bunun ilerde ne tür kişilik bozukluklarına yol açacağını ve düzeltmenin oldukça zor olduğunu tahmin bile edemezsiniz.

    gelelim nedenlerine. not olarak belirtmek istiyorum ki tıbbın içinden bir insan olarak bu bilgileri iletiyorum.

    ilk olarak çocuğun bireysellik kazanması için ismiyle hitap edilmesi şart. kendi bakış açınızla bu kelimelerin samimiyet sevgi göstergesini olduğunu düşünüyosunuz ama çocuk algısı için öyle değil. çocuk henüz bir birey olma ihtiyacı hisseden çevresini anlamlandıran bir canlı. ona ismiyle hitap etmeniz onun kendi bireyselliğini tanımasına ve özsaygı oluşmasında önemli.bakın çocuk rol modeli olarak anne babayı alır. anne-baba ilişkisi çocuğun hep gözlemindedir. aşkım canım dediğiniz eşinizle gün gelip aynı şeyi çocuğunuza söylediğinizde çocukta rol karmaşası olur. çocuk aile içindeki çocuk rolünü üstlenemez, bu gerçekten onun gelişimi için çok önemli.

    ikinci olarak ise çok önemli bi mevzu “istismar” çocuk kendine prenses,aşkım,balım, anneciğim,babacığım,amcacığım vs hitapları aldıkça ona bunlar sıradan gelmeye “ aile içinden biri” mesajı almaya başlar. bir yabancı ona istismar amaçlı “aşkım canım bebeğim” dediğinde çocuk bunda “aile içinden biri” algısı alır ve bir sorun görmez haberiniz olmadan çok ileriye gidebilir.

    lütfen onlar sizin en değerlileriniz ise kendi isteklerinizi bi kenara bırakıp onun gelişimi için hayatı için en doğrusu en iyisini bilerek ona davranın. başlık sahibine binaen yazılan entryler için söylüyorum bunun islamla, yobazlıkla kıl tüyle alakası yok. psikolojiyle alakası vardır.

    edit.işbu entry “çocuğun dudağından öpülmesi” konusunda da geçerlidir. o sizin çocuğunuz, ona öyle davranın.

    gelen mesajlar üzerine edit. ülkedeki insanların nasıl” her şeyi ben biliyorum”cu olduğunu bi kez daha göstertmiştir. “istediğim şekilde hitap ederim senin çocuğundan daha mükemmel olur”lar mı yoksa “çocuğun yok nerden bilceksin”ciler mi. koca koca insan olmuşsunuz hala egonuzu atamamış, çocuk yarıştıran, tek çocuk sahibi sizmişsiniz gibi davranan cahil ve eğitimsiz kalmışsınız.