hesabın var mı? giriş yap

  • manuel şanzımanın çalışma mantığını, debriyaja basınca aslında ne olduğunu, baskı-balatanın ne işe yaradığını biraz araştırırsanız, nasıl olduğunu çok rahat kavrarsınız. mekanik bir hareket söz konusu olan, siz debriyaja basınca zaten şanzıman da motor da dönmeye devam ediyor araç hareket halindeyken. sürtünerek hareketi birbirine iletiyor zaten sistem. yani bir çok insanın sandığı gibi rijit bir birleşim yok arada. ama rijit birleşim şanzımanla tekerlekler arasında var.

    yani teorik olarak mümkün ve doğru zamanlamada zararı olmadığı gibi baskı balatanın ömrünü teoride uzatır bile. ama tek bir yanlış hareket size pahalıya patlayabilir; çünkü vites kutusunun içi zannedildiği kadar basit değil, ufacık bir bilyanın yerinden çıkması veya bir dişli üzerindeki dişin kırılması cüzdanınızda onulmaz yaralar açabilir.

    debriyaj kullanmadan vites değiştirme hobisi olanlara otomatik şanzıman tavsiye ederim. arabada 3.pedal varsa da kullanın bi zahmet.

  • dört yıldır cehennemde bronzlaşa bronzlaşa eda taşpınar'a dönmüştür fesli üstadımız.*

  • sen doğduğundan beri ben hiç parasız kalmadım. sen bana hep uğurlu geldin.

    şimdi ben bunu bir anlatayım, ilerde açar açaar okurum.

    seneyi tam hatırlamıyorum ama 2001 falan, babamın işsiz olduğu zamanlar, iş aramak için dışarıya çıkmış cebinde 10 lira parası var, ankarada bütün gün dolaşıp iş aramış. dönerken de işportada satılan kitaplar var, harry potter’in ilk kitabını görüyor, çocuğa ne zamandır kitap alamadım diye düşünüp ne olduğunu falan bilmeden 10 lirasının 7’sini işportacıya veriyor. çok mutlu oluyorum. 10 yaşındayım. durumumuzun da farkındayım ama, yine de çok mutlu oluyorum, çok da mahçup.

    ertesi gün beni gazete almaya gönderiyor, milliyet almam gerekiyor ama kalmamış, eve gazete almadan gidersem üzülür, belki de kızar, o bana okuyacak bir şey almış, ben de ona alayım diyip star gazetesi alıyorum. eve geliyorum. babam gazetede bir iş ilanı görüyor. evimize çok yakın, yürüme mesafesinde. bir gideyim, görüşeyim diye çıkıp gidiyor. yarım saat sonra eve geliyor, beni çağırıyor yanına, işe aldılar beni, yarın başlıyorum, sen doğduğundan beri işsiz kalmama rağmen hiç parasız kalmadım. sen bana hep uğurlu geldin diyip sarılıyor. 10 yaşındayım, çok mutluyum, babam da çok mutlu. 29 yaşındayım, çok mutluyum, babam da hala öyle.

    edit : debeye giren ilk entry’m babamla ilgili oldu. çok mutlu oldum, hepinize teşekkürler (bkz: gülücük).

  • benim gözümde en büyük asal sayı 2dir. hem çift olup hem de asal olmak kolay iş değil.

  • 77 sene önce oğluna duygun ismini veren ebeveynlerini takdir ettiğim gs başkan adayı. olm duygun nedir len 77 sene önce? zor çocukluk geçirmiştir bu amcamız.

    edit: arkadaşlar hala favoriye alıyorsunuz görüyorum :)) 10 yıl önce yazmışım. 77 seneyi 87 sene olarak okuyalım lütfen. hala aynı yerdeyim duygun ne yaw 87 sene önce? çocuğun etrafına bakın ahmet, mehmet, ayşe, fatma dolu.

    “yavrum senin adın ne?”
    “duygun efendim.”

    soran kişinin anladığını da sanmıyorum, tekrar sorduğunu da…