ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ekber was here
-
21 mart 2016 sabah metrobüse binince ekranda durak ismi yerine göreceğiniz yazıdır.
ilk gördüğümde kesin dedim ışid is here. e dolayısıyla canlı bomba da here. meğer iett nin sitesini hacklemişler. ama yine de çok rahat olmamak lazım. çok korkuyorum be sözlük..
köpek saldırırsa yapılacaklar
emlak balonu
-
emlak balonu nedir biliyor musunuz?
geçen gün bir tane ilan gördüm, yerini de söyleyeyim hatta istanbul şirinevlerde metroya yürüyerek yirmi dakika mesafede. kötü bir semt yani bilen bilir. ev de çok yeni durmuyor. piyasa araştırması yapıyorum sadece nerede ne görürsem bakıyorum bilgi ediniyorum.
neyse aradım adamın eşi oradaymış gel eve bakalım dedi. girdim eve, banyoda duşakabin yok, mutfakta mutfak dolabı yok. yerler zaten fayans parke değil. bir de kat kaloriferi. salonda soba duruyor. ev en az yirmi yıllık. 2+1 leş bir ev. gözünüzde canlandırın yani. kadına dedim ki ablacım bu evin bayağı bakıma ihtiyacı var, dolap yok bilmem ne yok. tabi dedi, herkes kendi zevkine göre yaptırır evi dedi. işte tabi herkes kendi zevkine göre yaptırır evi cümlesini söylerkenki özgüven var ya hani, ben ev sahibiyim özgüveni, ev bu kardeşim işine gelirse özgüveni, ben aslında şark kurnazının cahilin önde gideniyim ama benim evim var özgüveni, işte o özgüvenin sebebi bu emlak balonu. ve o özgüven emlak balonu.
kiralık veya satılık ne kadar ev sahibi gördüysem istisnasız hiç biri mi adam çıkmaz. hep bana mı denk geliyor arkadaş hepsi mi eşşek olur. bıktım yeminle, bu insanlarla anlaşmaya çalışmaktan aynı dili konuşmak zorunda olmaktan bıktım.
şuan oturduğum evin sahibi beyfendi de iki yıldır evi yaptırcam diye oyalıyor bakalım. çıkamıyorum da evler ebesininki kadar pahalı. nolacak böyle bilmiyorum. köyde kentte üç beş tarlası olan sattı istanbulda müteahhit oldu, kendi işinin terimlerini öğrenemeyip iki kira debosot dedi ama biz yıllarımızı eğitime verdik istediğimiz semti bırak istemediğimiz semtlerde bile istediğimiz evlerde oturamadık. ev ulan ev. içimize sinen eve bile oturamıyoruz. ben böyle ülkenin de emlağının da balonunun da amasını avradını.
düzenleme: bir takım imla hataları.
yıllar sonra gelen edit: sırf istanbuldan kaçmak için doğuya yerleştim. hatta bayağı doğu. ilk defa geldiğim yerler, ilk defa gördüğüm kültürler.
size şöyle kısa ve öz cevap vereyim; bir yıl oldu, terörden dolayı ölümle burun buruna da geldim, yanıbaşımda bombalar da patladı, çatışmalar yaşanırken teröristlerin sesini duyacak kadar yakında da bulundum ama yine bir kere bile pişman olmadım. istanbul öyle bir yer.
atatürk büstü önünde çelenk parçalayan teyze
-
“oy benim gözlemeci tonton teyzem”
“oy benim güzel taşra insanım” diye cehaleti, kapalılığı güzellenen kadındır.
edit: dağdaki çoban ile benim oyum bir değil
şenol güneş
-
bir ara baktım şenol hoca ile tamer sürekli bir şeyler yazıp çiziyordu. la bu adamlar ne yazıyorlar dedim kendi kendime. meğer tarih yazıyorlarmış.
taktik bilgisi türkiye standartlarının üstünde olan hoca
debe edit: konunun yıllar sonra anlamsız kalmaması için (bkz: 23 kasım 2016 beşiktaş benfica maçı), öneri için teşekkürler @lancearmstrong
(bkz: oyuncaklar otostopta)
the war on democracy
-
mutlaka izlenmesi gereken, sahane belgesel. hem ulkeler icindeki siniflar arasi zihniyet farkliliklarini, hem de agabey ulke ile latin amerikadaki kucuk kardesler arasindaki niyet ve istek cesitliligini sade bir dille anlatiyor. emperyalist demokrasi ve isleyisinin teoride degil pratikte ne gibi sonuclar dogurdugunu da gozler onune seriyor.
ozellikle hugo chavez ve cia yetkilileriyle yapilan roportajlar, zaten bilinen seyleri insanlarin agzindan bir daha dinlemenizi sagliyor.
(bkz: tadindan yenmez)
masa da masaymış ha
-
edip cansever'in siiri..
adam yaşama sevinci içinde
masaya anahtarlarını koydu
bakır kaseye çiçekleri koydu
sütünü yumurtasını koydu
pencereden gelen ışığı koydu
bisiklet sesini çıkrık sesini
ekmeğin havanın yumuşaklığını koydu
adam masaya
aklında olup bitenleri koydu
ne yapmak istiyordu hayatta
işte onu koydu
üç ker üç dokuz ederdi
adam koydu masaya dokuzu
pencere yanındaydı gökyüzü yanında
uzandı masaya sonsuzu koydu
bir bira içmek istiyordu kaç gündür
masaya biranın dökülüşünü koydu
uykusunu koydu uyanıklığını koydu
tokluğunu açlığını koydu.
masa da masaymış ha
bana mısın demedi bu kadar yüke
bir iki sallandu durdu
adam ha babam koyuyordu.
100 emeklinin maaşını 173 çalışan ödüyor
-
yalan haber.
başlığı açanın anında uçurulmasını gerektiren haber.
emekli kendi maaşını onyıllar boyunca ödediği primle kendine ödüyor emekli olduktan sonra. hiç bir çalışan hiç bir emeklinin maaşını ödemiyor.
avm'de öpüşen çifti uyaran kişinin bıçaklanması
-
arada guzel seyler de oluyor dedirten hadise.
beylikdüzü
-
tuzla ile arası 85.5 km'dir. umarım kısa zamanda bu iki ilçe arasına düzenli uçak seferleri yapılır.
22.00-05.00 arası sokağa çıkma yasağının mantığı
-
içkili mekanları iflas ettirip yerlerini nargileci tayfaya peşkeş çekip dönüşüme devam etmek.