hesabın var mı? giriş yap

  • biz ayasofya'nın açılmasından değil, ekonomisi bitik olan ülkede gündemin sürekli başka şeylerle değiştirilmesinden rahatsızız. önce menderes'in idamını iptal ettiniz, o yemedi, şimdi ayasofya'yı açıyorsunuz. bu da yemeyecek. çünkü insanlar yiyemiyor artık. ceplerinde para kalmadı.

  • zamanında atom da atom diye peşinizde dolanan, şimdi yüzünüze bakmayan uranyum. sadece ihtiyaç sahipleri zenginleştirilse keşke.

  • tarih biliminin/sanatının hatta zanaatinin (kim karar verebilmiş ki?) görünürde olmasa da, arkaplandaki varsayımlarında bol bol kullandığı akıl yürütme metodu. paul w. schroeder idi sanırım (unlu uluslararası tarih uzmanı) sorun counterfactual'i kullanıp kullanmamız değil, nasıl, nerede kullanacağımızdır diyordu. sukru hanioglu da kendi çalıştığı konunun önemini belirtmek için çeşitli seferlerde counterfactual kullanır. örneğin, ittihatçılar iktidarda olmasaydı, jön türk devrimi olmasaydı, birinci dünya savaşı, dolayısıyla dünya siyaseti toptan farklı olurdu. şimdi, buradaki değer, gerçekten farklı olup olmayacağını ölçebilmemiz değil - ki ölçemiyoruz işte, maalesef ya da iyi ki - bize bunu düşündürtmesinin, jön türk devriminin dünya siyaseti olayları zincirinde hali hazırdaki yerine işaret etmesidir. osmanlı birinci dünya savaşına girmeseydi, çok büyük bir ihtimalle savaş batı avrupa'da cereyan edecek, daha kısa sürecek, belki de bir dünya savaşına dönüşmeyecek, belki amerika savaşa girmeyecek, belki bolşevik devrimi başka şekillerde olacak/yapılacak (gene kim tam çözmüş ki?) ve böyle gider işte.... tarihi bir meselenin hem diğer meselelerle göbekten ilişkisini, hem de görece önemini ölçmek, çoğunlukla başka türlü olmuş bir dünyayı tahayyül etmekle olur ve böylece counterfactual'in beşeri bilimlerdeki en güzel yerlerinden birini görmüş oluruz.

  • dünyanın güzel olduğu ve insanların bu kadar büyük bir alanı nasıl yaşanmayacak bir yer haline getirdiğidir.

  • savaş ortamında halka milli bilinç kazandırmak, insanları milli mücadele ortamına hazırlamak gibi görevler edinen ve hayatlarını bu uğurda harcayan milli edebiyat dönemi yazarlarından biri olarak "bunları çocuklar da okur, psikolojileri bozulur. " gibi bir düşüncesi olduğunu zannetmiyorum. ömer seyfettin çocuklar için hikayeler yazan bir yazar değil, bir milletin kurtuluşu için çabalayan bir aydındı. dönemin çocukları da akşama kadar snapchatten köpekli fotoğraf paylaşan ergenler değil, 15 yaşında savaşmak zorunda kalan, cephede şehit düşen yiğitlerdi.

    günümüz şartlarında bazı hikayeleri çocukların psikolojisini olumsuz etkileyebilir zaten bu hikayeleri ilköğretim çağındaki çocuklar için basılan seçme hikayeler kitaplarına alınmıyor. tabi burada yayıncılara güvenmek yerine ailenin kontrolü önemli. kaldı ki ömer seyfettin hem içerik hem de üslup olarak ilköğretim çocuğu için ağır bir yazar. liseye kadar okunmaması daha olumlu.

    ekleme: bence de burada sorun meb talim terbiye kurulu ve bu kurula sorgulamadan uyan öğretmenlerde. yakın zamana kadar ortaöğretim 100 temel eser listesinde yusuf atılgan'ın "anayurt oteli" de bulunuyordu. öğretmenleri dinlemeyen kurul, veli tepkileri üzerine 2008 yılında geri adım atıp bu eseri listeden çıkardı.

    ömer seyfettin'in hikayeleri ilköğretim 100 temel eser listesinde değil ortaöğretim 100 temel eser listesinde bulunmakta ve meb tarafından ilköğretim çağındaki çocuklara ömer seyfettin'in sadece "yalnız efe" eseri önerilmekte. ben lise öğretmeni olmama rağmen 9 ve 10. sınıflara yıllık kitap listesinde ömer seyfettin hikayeleri önermiyorum. gerçi benim önermeme sebebim içerikten ziyade üslubun ağır gelecek olması. 11. sınıfta milli edebiyat konusunu da işleyeceğimiz için ödev listeme ekliyorum.