hesabın var mı? giriş yap

  • kendi evinin buzdolabinda asili olan bebeklik fotografimi gostererek;
    "ileride evimizde soyle bisey dolanacak hayal edebiliyor musun?"
    not: terkedildim

  • filmin yarısında çıktım. bir sonraki seansın ikinci yarısında girdim filmi bitirdim. neden mi böyle yaptım çünkü amcam sinemanın sahibi. kafama göre istediğim filme giriyom çıkıyom.

  • hava daha tam kararmamış, perdelerin arasından hafif aydınlık gelirken ışığı açtığınızda içinize dolan garip his.

    odanın tüm dağınıklığı, yarım kalmış yiyecek paketi, yerde duran çorap teki...

    keşke yalnız bunun için sevseydim seni.

  • akan sıcacık suyun altında, tüm askerlik dertlerinden arınarak, gül kokulu sabunlar, dinlendirici bir fon müziği eşliğinde yapılan banyo...

    değil tabii ki.

    "süre dolduaaa çığın artık, keserem suyu haaa" diye bağıran hırt bir banyo çavuşu eşliğinde, 3.8 dakikada 0.79 litre su ile yapılan bir banyodur bu. unutulmayacak bir andır. kars'ta soğuk su altında yapılmış olsa da, 14. günün sonunda yapıldığından garip bir haz bırakmıştır bünyede.

  • yiğit can akkor adlı bir restoran sahibinin aktardığı skandaldır. beyefendi'nin yazdığına göre yemeksepeti hem müşterileri kerizliyor hem de restoranlar adına alenen yalan söylüyormuş.

    yiğit can akkor'un sözlerini aynen aktarayım:

    "sahibi olduğum restoran pazartesi günleri kapalıyken, şu anda yemeksepeti‘nden sipariş verdim. restoran kapalı. ben kadıköy’deyim. sipariş verdim. yemeksepeti “sipariş hazırlanıyor” diyor. hayır hazırlamıyorum.

    “sipariş veren” olarak aradığımızda, restoranla ileşime geçmek için bekletiyoruz diyorlar. evet bekliyoruz, şu anda sıfatımız: müşteri.

    ardından telefonum çalıyor. yemeksepeti beni restoran sahibi olarak bilgi almak adına arıyor. cevaplıyorum ve sistemlerinde restoranın pazartesi günleri kapalı olduğunu, bunun yeni sisteme geçtiklerinden beri beceremediklerini söylüyorum.

    ardından ekliyorum: “lütfen sipariş veren müşteriye sorunun restorandan kaynaklı değil, yemeksepeti’nden kaynaklı olduğu iletin ki, restoranımız bir itibar kaybı yaşamasın” karşıdaki beyefendi, tabii ki böyle söyleneceğini, teknik aksaklık olarak iletileceğini söylüyor.

    ardından müşteri sıfatımda bana geri dönülüyor. açıklama şu: restoran siparişinizi teknik bir sorundan dolayı iptal etti. kendisine soruyorum: “restorana sipariş ulaşmış ve bir şekilde yollayamadıları için restoran tarafından bir iptal mi var?”

    karşıdaki beyefendi: “evet” diyor. “restoran siparişinizi iptal etti”

    bunu okuyanlardan ricam, ki daha önce böyle bir ricam olmadı, olabildiğince paylaşsınlar bu durumu. çünkü işini iyi yapan restoran sahipleri yemeksepeti‘nin bu zulmünü ve yalanlarını hak etmiyor.

    yemeksepeti’ni sipariş veren olarak uzun zamandır kullanmıyorum. en yakın zamanda resotan olarak da kullanmayacağım. kimsenin kimseyi karalamaya, kimsenin kimse hakkında yalan beyan vermeye hakkı yok.

    kandırdığınız insanlar, umarım en kısa zamanda kurtulur sizden."

    tweetler

    dm'den gelen bir başka skandalı da aynen aktarmak istiyorum:

    "merhaba, sizlere yemeksepeti hakkında daha büyük bir skandal aktarabilirim.
    bir kullanıcı mobil uygulama üzerinden hesabınıza erişim sağlarsa. bu oturumu sonlandırmanız mümkün değil. şifre değiştirseniz bile sadece web üzerinden açılmış oturumlar sonlanıyor.

    yaklaşık 1 ay önce hesabımıza giriş sağlandı. konu ile ilgili bütün birimler ile görüşme yapıldı. erişim sağlanan oturumu sonlandıramadığımız için hesabı silmek zorunda kaldık."

    bir başka "yalan" örneği. yemeksepeti müşterilerine yalan söylemeyi alışkanlık haline getirmiş sanırım.

    "hocam naçizane bir tane de bende var bunlar kadar skandal olmasa da :) basit bir sipariş gecikmesi-iptali gibi görünse de aslında bu hikayeyle birlikte anlam kazanıyor bence. 23.00’te kapanan bir restorandan 22.00’de verdiğim sipariş gelmeyince 23.00’te yemeksepeti canlı yardıma yazdım. siparişin yolda olduğu bilgisini aldım. saat 00.00’da canlı yardımdan başka birine tekrar ulaşıp yolda olan siparişimin nerede olduğunu sordum, “şu an” hazırlandığı bilgisini aldım ve canlı yardım hatalı bilgi için özür diledi. saat 01.00’de siparişim iptal edildi."

  • bunlar öyle yazıldığı gibi 30 sene filan yatmıyor gençler. o ceza indirile indirile 5-6 seneye düşüyor, sonra da birkaç senede bir çıkan aftan yararlanıyorlar zaten.

    yazık bu ülkenin yasalara uyan insanlarına.

  • (bkz: #61637313) da bahsettiğim ama aldığım sorulardan ya pek kimsenin duymadığı ya da sınırlı bilgisinin olduğunu öğrendiğim belge.

    kırmızı tezkere yanılmıyorsam bizde 1950'lerden sonra kullanıma giren bir şey. dolayısıyla bir nato uygulamasıdır. etraflıca anlatmam sanırım suç* ama hakkında suya sabuna dokunmadan basit bir tanım yapabilirim.

    türkiye masa üzerindeki pek çok soğuk savaş senaryosunda olası bir rus genel taarruzunun (rusyaya göre) güney ve güneybatı cephesinde bulunur. sovyetler dağılmadan evvel varşova paktı devletleriyle trakya ve kafkasya hududunda direkt temastaydık. bugün romanya ve bulgaristan'ın nato'ya dahil olmasıyla biz artçı bir statüdeyiz. nitekim zamanında rus güney cephesi (kafkas) durağan bir beklenti içindeyken ve burada yüksek rakım ve arazi şartları yüzünden zırhlı bir yarma beklenmezken romen - bulgar - rus taarruzunun birinci orduyu çok zorlayacağı ve trakya'nın tamamen elden çıkmasının dahi çok olasılık dahilinde beklendiğini söylemek gerek.

    hal böyle olunca ve vatan toprağında bir rus işgali olasılığı olunca nato zorunlu / compulsory görev yapan tüm soğuk savaş ordularında bu tip bir toprak kaybı konusunda özel bir direktif yayınlamış ve aynı rusların 1941 barbarossa harekatında başvurduğu gibi partizan milis kuvvetlerinin istihdam edilmesini istemiştir. bu milis güçleri işgalci birliklere yapabildikleri kadar oyalama operasyonlarına girişecek, demiryollarını tahrip edecek, iletişimi kesecek, silahlı baskınlar verecek, işgal güçlerini yıpratacak, yiyecek ve mühimmat ikmaline saldıracak, alçak hava savunmasına yardım edecek, gözetleme keşif ve istihbarata da mümkün mertebe yardımcı olacaktır. işte bu münferit milis güçleri ve hücrelerinin komutanlığını kimler yapacaktır? kırmızı tezkereliler.

    yani kırmızı tezkereyle terhis olduysanız olası bir dünya savaşında devlet sizi milis tim komutanı yapmayı seçmiştir. böyle bir durumda sefer görev emriniz de kırmızı olacak, size yüklü bir meblağ para ve askeri donanım verilecektir. emirlerinizi görev yaptığınız bölgenin en yüksek askeri komutanlığının kurmay başkanlığından alacaksınız. pratiğinden emin değilim ama sanırım kuva'yı milliye 1920'de nasıl işliyorduysa bu da aynı şekilde oluyor. çevrenize adamlarınızı seçip taktik bir birlik kurup erzakınızı kendiniz temin etmeniz koşuluyla otonomiye sahip oluyor ve tehlikeli işlere koşuluyorsunuz. tabi bu şehirlerde yıkıntılarda savaşmak anlamına da gelebiliyor.

    bu kulağa hoş gelse de partizan ve milis güçleri ordu statüsünde değildir. silahlı kuvvetlere organik bağları yoktur. üniformalı olmadıkları için de cenevre anlaşmasının ilgili hükümleriyle korunmazlar. mensupları yakalanırlarsa alenen şehir merkezlerinde asılmakla kurşuna dizilmek gibi bir son arasında gidip gelirler. zira partizanları kimse sevmez. zor iştir bu netekim ama lider olmasanız da yazmazlar size öyle bir teskere.