hesabın var mı? giriş yap

  • bütün turnuvalar gibi bu turnuvaya da kötü başladık. ama kötü devam edeceğiz diye bir şey yok. ayrıca arda ispanyol futbolunu iyi biliyor. daha iyi konsantre olup takıma liderlik edeceğini düşünüyorum.zaten ispanyollarda çek cumhuriyeti maçında formsuz olduklarını gösterdiler. tahminim 7-8 tane yeriz.

  • okuması zevkli, akıcı ve akılda kalıcı bir rezalet. 7/10

    sürekli geçtiğim bir güzergah olduğu için unutmam da mümkün değil artık.

    yol üstü tesisleri zaten amaç olarak "tuttuğunu öp" prensibiyle çalışırlar, uğrayanların yüzde 90'ı bir daha uğramadığı için çirkeflikte ve geçirmede sınır tanımazlar.

    açık büfe de yapısı gereği sadece alana aittir, bir çatal da alsan doyasıya geçirme hakları var bu doğru. ama bunu kötüye kullanmadığın sürece dünyanın her yerinde açık büfeye ucundan salça olmaya göz yumulur. hatta çoğu yerde itibar adına istismar edilmesine ses çıkarılmaz. normal bir yerde tek kişi açık büfe alır diğeri menemen bir başkası tost bir diğeri de sucuklu yumurta ama karışık yerler ve sıkıntı olmaz. ama buradaki nüans masadaki herkesin çorbada tuzu olmasıdır ki örneğimizde de olay böyle.

    ben olsam ücreti ödemez, müdürü çağırırdım. müdür de olayı çözmezse,"madem ödüyorum ben de yerim" diyerek tüm açık büfeyi talan eder, 2-3 günlük yemeğimi o anda yer, hatta ekmek arası yolluk bile yapardım kendime. arkadaş aşırı kibarmış.

  • babannem özellikle bana ve ablalarıma karşı inanılmaz cimriydi. bizimle aynı avludaki evde yaşar, bizden yer içerdi. epey bir parası, malı vardı ama beş kuruş katkısı olmazdı bize.

    neyse, bu kişi, kızlarının çocukları geldi mi deli olurdu. onları içeri alıp kapıyı falan kilitlerdi biz de girmeyelim diye. çocuğuz biz de tabi amk akıl ermiyor o zamanlar, "babaane, babaaane" diye kedi gibi bağırıyorum her seferinde kapının önünde. taş çatlasa 5 yaşındayım. ne zaman sonra açılırdı kapı, masadan tabaklar toplanırken. o zaman anlam veremiyorsun ama büyüyünce taşlar yerine oturuyor.

    bir keresinde, zeytinlerin toplanma zamanı gelmiş. en az bir, bir buçuk ay sürüyor zeytin zamanı. ben de birinci sınıfa yeni başlamıştım. öğle yemeğine eve gelicem ama annem evde değil, işçilerle birlikte tarlada babamla. ablalarım başka bir okulda ortaokula gidiyor, onlar yemekhanede yiyor. babanneme demişler "nyarla'ya öğlen yemeği ver" diye. zaten zayıfça bişeyim o zamanlar, bir tane yumurta, iki dilim de ekmek yediğim. yumurta zaten bizim kümesten, ekmek ise babannemden. ben yedikçe bu homur homur söyleniyor kendi kendine. sonra akşam babama "bi dahakine nyarla'nın ekmeğini de bırakın" demiş ya lan karı. iki dilim ekmek lan alt tarafı, iki dilim ekmek amk torunundan esirgediğin. babam felaket sinirlendi, delirdi adam, epey söylendi ve o günden sonra biz evde yokken babannem giremesin diye mutfağın kapısını kilitlemeye başladı. ben de sonraki öğlen yemeklerinin hepsini ananemde yedim. ikisi de dünyada değil şu an. biri öldü, biri rahmetli oldu.

  • hakkında "domaini başkası satın almış" gibi haberler çıkan sarı site.

    kitabın ortasından konuşayım: başkasının satın alması mümkün bile değil. yalan yanlış bilgi paylaşıyorlar.

    domain kayıt kuruluşu network solutions. sahibinden.com domain durumu askıya alınmış. muhtemel sebebi domain süresi dolmuş ve eksiye düştüğü için kayıt kuruluşu domaini durdurmuş. düşük ihtimal ise kayıt kuruluşunun yazılım servisleri hatalı işlem yaptı.

    aşağıdaki görselde durumunun "clienthold" olduğunu görebilirsiniz.

    görsel

    fakat! yine aynı görselde bitiş tarihi 2025-12-30 gözüküyor. hiç yenilememiş olsalardı domain geçici süreyle otomatik yenileme periyoduna girerdi (auto-renew grace period) ve bu periyottayken tarihi 2024-12-30 olurdu. ayrıca dns adresleri de kayıt operatörünün park sayfasına yönlenirdi, baktığımızda böyle bir şey gözükmüyor. bu durumda yenileme işlemi yapmışlar diyebiliriz ama bir tık geç kalmış olabilirler. kayıt operatörüyle yaşadıkları problem ise domainde olan "clienthold" durumunun kaldırılamaması. amerika'da oldukları için de saat farkından dolayı iletişim problemi yaşamış olabilirler.

    bilmenizi isterim ki domain yenileme süreci, bitiş tarihi gelmeden 1 ay öncesinde müşterilere gönderilen hatırlatma mailleriyle başlar (bitiş tarihinden önce son 30-15-7-1 günlerinde). buradaki sürecin ihmal edildiğini düşünüyorum.

    domain 3 aya yakın sahibinde kalır. eksiye düştüğünde önce 45 gün otomatik yenileme sürecindedir, sonra 30 gün kurtarma periyoduna (redemption period) girer ve sonra ise silinme periyoduna (deletion period) girer. bu periyottan çıktığında yeniden müsait duruma düşer. backorder yapan iyi bir firmayla müsait duruma düştüğü an alabilirsiniz ama periyot döngüsünü tamamlamadan mümkün değil.

    haber sitelerinin "grace period" kavramından haberi olmadığı için ilk buldukları manşet "başkası satın aldı" olmuş. böyle bir durum söz konusu değil. verisign domain politikalarını okuyun. ayrıca icann'de domain periyotları hakkında detaylı bilgiler mevcut. hatta domain yaşam periyodu burada: https://www.icann.org/…gtld-lifecycle-2012-02-25-en

    domain yenilendiğinde clienthold durumu kalkar ve süre kalıcı olarak uzar. esas soru şu, bu işlem 2 dakika sürüyorken neden 1 gündür domain "clienthold" durumunda? acaba hesaplarına erişimlerinde bir sıkıntı mı var?

    çalışanları için zor bir süreç geçiyor. büyük şirketler böyle problemler yaşayabiliyor. geçmiş olsun

    düzenleme: yenileme konusunu detaylandırdım.

  • *** 2010-2011 şampiyonu trabzonspor ***

    ilaç adlarının %99.3'ünde* şu harfler yer almaz:
    c, (ç), d, g, (ğ), h, (ö), (ş), u, y

    şu harfler ise ilaç adlarında vazgeçilmezdir:

    s, o, l, d, i, n,

    kuşkusuz istisnalar vardır. ilk duyuşta kulağa ilaç ismiymiş gibi gelen bir kelime türetmek için:

    ilk hece için üç ihtimal vardır:
    a) bir sessiz bir sesli
    b) bir sesli bir sessiz
    c) bir sessiz bir sesli bir sessiz

    ilk hece bunlardan hangisi olursa olsun ikinci hece bir sessiz bir sesliden ve son hece de bir sessiz bir sesli bir sessizden oluşur. x = sessiz harf o = sesli harf olsun:
    üç ihtimal:

    xoxoxox
    oxxoxox
    xoxxoxox

    ilk hece xo şeklindeyse p, d, t veya r sessizlerinden biri alınır. yanına e gelirse diğer sesliler de e-e-o veya e-i-o veya e-i-a diye gider. yanına a gelirse a-o-i formülü uygulanır.

    ilk hece ox şeklindeyse sesli harf a olur. a-i-i (aspirin) veya a-a-a ya da a-e-i şeklinde devam eder. a-a-a diye giden seriyi x'le bitirmek vaciptir.

    son hecenin seslisi i ya da o ise son hecenin son seslisini de "n" yapmakta fayda vardır.

    ilk hece xox şeklindeyse sesli harf e yapılır. sesliler şöyle gelir: e-i-o, e-a-o. ilk hecenin ikincisi sessizi "p" olursa daha makbul olur.

    bu algoritmaya uygun birkaç isim uydurmalım şimdi de:

    remedon, anjilin, tefsimol, sepmidon, temparol, rapsedin, remipal, sefamol

    bu algoritmanın basic diline uyarlanmış halini de yakında bu entryde bulabilirsiniz.

    bu entryi görüp, ciddiye alıp, üşenmeden kötüleyenlere tavsiyem: "bir hepsimol al, geçer."

    edit: 18 yıllık rüya gerçek oldu. girişimci bir arkadaşım bu algoritmaları kod haline getirdi: ilaç ismi üretici

  • okulda bir arkadaş anlatmıştı böyle bir yöntemi. kız epey bir güzel. eleman çekingen bir fotoğraf öğrencisi. kızın uzaktan fotoğraflarını çekiyor. bunun için ciddi bir mesai harcıyor.
    günlerce, haftalarca kızın yolunu gözlüyor.
    bazen kar yağıyor, sırf onun beyazlar içinde bir kardelen gibi yükseldiği bir kare için bekliyor.
    bazen yağmur, fırtına hiç dinmiyor, eleman yılmadan bekliyor...
    en sonunda kızın çok güzel bir karesini yakalıyor. çok doğal ve kızın tüm güzelliği, fotoğrafa yansımış... eleman o kareyi çerçevelettirip hediye paketi yapıyor.
    kız bir gün okulda yürürken, tüm cesaretini topluyor ve karşısına çıkıyor.
    şaşıran kızla hiç konuşmadan elindeki paketi veriyor.
    kız paketi açıyor, kendi fotoğrafına bakıyor...
    bir süre sonra kız hüngür hüngür ağlamaya başlıyor.
    "hiç kimse benim için böyle bir şey yapmadı" diyor...
    olayı dinleyenler, heyecanla soruyor;
    ee peki sonra, eleman kızla sevgili oldu mu?
    anlatıcı yanıt veriyor...
    bizim eleman çok çirkindi laa, kız kabul etmemiş...

    kıssadan hisse: önemli olan yarışmaktı...

    oha: 500 küsür favori ve 2015'in en beğenilen entry'lerinden biri olmuş. emeği geçenlere sevgiler.

  • ermenek'teki madencinin eşi ne diyordu, herkes bayram yaparken biz bayram yapamadık, mecbur kaldık, her şeyi kabul edip madene indiler. öğle yemeği için dışarı çıkmamayı, tuvalet izni kullanmamayı, servis parasını ceplerinden ödemeyi kabul ettiler. çünkü bakacak çocukları, doyuracak karınları vardı ve bir kişi hayır diyip düzene kafa tutsa 100 kişi evet diyip düzene dahil olmak için kapıya gelecekti. işte bu yüzden ucuz işgücünü daha da ucuzlatabilmek için nüfusun artmasını istiyorlar ve artan nüfusa oranla açlıktan ölmeyecek kadar kazanılan bir işe şükretmemiz isteniyor. ve buna mucize diyorlar.

  • ingilizce wikipedia'daki pek çok uzman görüşüne, araştırmaya ve kaynağa dayandırılarak yazılan geniş makaleye göre genel olarak kaplanın çok daha üstün durumda olduğu karşılaştırma.

    her şeyden önce, cüsse olarak kaplan aslandan daha büyük bir hayvandır. hele ki bir sibirya kaplanı, bir afrika aslanından çok daha büyük bir hayvandır.

    ikincisi, fotoda ve bu fotoda görüldüğü üzere kaplanın dişleri daha sivri, iri ve keskin yapıdadır. ilgili makalede belirtilen araştırmaya göre kaplanın ısırma gücü skoru da 127'ye 112 aslandan daha fazladır.

    üçüncüsü, kaplanın pençe kuvveti aslanınkinden daha fazladır. öyle ki yine ilgili makaleye göre, tek bir agresif bengal kaplanı pençesi bir aslanın kafatasını kırmaya yetebilir.

    dördüncüsü, araştırmalara ve gözlemlere göre kaplan genel olarak aslandan daha agresif, saldırgan ve kavgayı seven bir hayvandır. hele ki bir bengal kaplanının yanında bir afrika aslanı "uysal" kalır.

    beşincisi, beyin boyutu olarak, kaplanın beyni aslanınkinden çok daha büyüktür ilgili makaleye göre. bu da uzmanları, kaplanın genel olarak daha zeki bir hayvan olduğu görüşüne yönlendirir. (vücut büyüklüğü beyin büyüklüğü oranı şeklinde hesaplanıyor bildiğim kadarıyla) dolayısıyla aslanların daha sosyal takılmaları, kaplandan daha zeki oldukları manasına gelmiyor. zaten kaplan tercihen yalnız gezse de gerektiğinde sosyal bir canlı da olabiliyor.

    altıncısı, tarihte çeşitli kaynaklara ve yaşanılan çarpışmalara göre bir kaplanın aslana galip gelme sayısı, tersine oranla çok çok daha fazladır. bu yine ilgili makalede kaynaklara dayandırılmıştır.

    yedincisi, kaplan aslandan daha kuvvetli olduğu kadar daha çevik ve hızlıdır da. öyle ki aslan 2 pençe atana kadar kaplan üç pençe darbesini rahatlıkla indirebiliyor.

    ancak bize esas düşen "kavga etse hangisi yener"den ziyade bu iki güzel ve doğa harikası canlıyı, insanoğlunun vahşetine karşı nasıl koruyabileceğimizin hesabını yapmaktır.