hesabın var mı? giriş yap

  • şanlı türk ordusunun korkusuz askerlerinin kaybettiği prestij kadar hiçbir şey değer kaybetmemiştir bu ülkede.

  • "batman grafik roman olamaz örneğin. ayrıksı bir serüven yaşayabilir ama o, her şeyi başaran bir kahramandır, biz esasen onu muktedirliğini izleriz. başka bir örnek, çok da severim, ken parker edebiyat okurundan büyük ilgi görür, çizgi roman okurunun alışık olmadığı serüvenler yaşar ama o da grafik roman değildir. orada ayrıksı ve marjinal duran esasen yan hikâyedir, ya bir yan karakter ya da kahramanın dahil olduğu, ikincil kaldığı mesele ilginçtir. grafik roman, bir seriyal değildir, endüstriyel kodları, muktedir bir kahramanı ve klişe bir düalizmi yoktur. yazarı çizeri o kitabı kendi imkânlarıyla yayınlıyor diye, küçük bir yayınevi çıkarıyor veya tek albümde bitiyor diye bir kitap grafik roman olamaz. çoksatar kitap olmak, bir mantığı gerektirir, içeriği ta baştan belirler, satar ya da satmaz o ayrı bir şey. grafik romanlar bu bakımdan bir tepkidir ve zaten o refleks, edebi bir dilin taşıyıcısı olmayı gerektirir." demiş levent cantek. çizgi roman ile grafik roman arasındaki farkı anlamak için oldukça doyurucu bir açıklama olduğunu düşünüyorum.

  • kadin kuaforlerinde yarim saatten fazla vakit geçirmek.
    nasil bilmiyorum ama korkunç bir yöntemle beynini ele geciriyorlar. telekinezi olabilir.

  • köy yerlerinde altyapı olmadığı için foseptik çukuruna asılan sakatat hikayesi geldi aklıma:

    okulların tatile girmesiyle köydeki evlerine giden aileler, yaz tatili bittiğinde, evden çıkmadan önce bir kuzu ciğerini ipe bağlayıp tuvaletin çukurunun üzerine asarmış.
    döndüklerinde foseptik çukurunun tertemiz ve bomboş olduğunu görürlermiş...

    sistem şöyle çalışıyor:

    asılı olan ciğere, bir müddet sonra kurtçuklar üşüşüyor. o kurtçuklar ciğeri yiyip çoğalıyor. onlar çoğaldıkça ciğer azalıyor.
    bir gün kurtçuklar ciğeri tamamen bitirince, aşağıya düşüyorlar. bu sefer oradaki pislikleri yemeğe başlıyorlar...
    kurtçuklar yine çoğalmaya başlıyor; bu defa da çukurdaki pislikler azalıyor, çukurdaki pislikleri de yiyip bitiriyorlar...
    aç kalan kurtçuklar, en sonunda birbirlerini yemeye başlıyorlar... nihayet, onlar da bitiyor ve foseptik tertemiz...

    ülkedeki son durum da aynen bu şekilde işte:

    yıllar evvel bir ciğere saldırdılar...
    saldırdıkça da çoğaldılar.
    şimdi ciğer bitti,
    ve lağım çukuruna düştüler...
    o kadar açtılar ki, oradaki pislikleri de yediler...
    doymadılar...
    şimdi birbirlerini yiyorlar.
    yakında tertemiz olacak her yerler ...

  • bunun için öncelikle zeplinlerin çalışma şekline bakmak lazım. zeplinler temel olarak, içerisinde havadan daha düşük yoğunlukta gaz basılan balonlardır. hava içeriğinin %78’inin azot olduğu düşünüldüğünde, normalde yoğunluğu azottan daha düşük olan sadece helyum ve hidrojen zeplinde kullanılabilmektedir. hidrojen, yanıcı özelliğinden dolayı güvenli değildir (yukarıda da tekrar tekrar yazılan hindenburg faciasında görüldüğü gibi). bu durumda da güvenilir tek gaz olarak helyum kalmaktadır. ancak helyum, nispeten pahalı bir madde olup gün geçtikçe de dünyadaki miktarı azalmaktadır (havadan hafif olduğu için uçup gidiyor en basit tabirle). bunun dışında bir balon içerisine helyum gazı bastığınızda, zaman içerisinde bu gaz balon duvarlarını aşarak dışarı taşıyor. bunun sebebi de atom boyutunun çok ufak olması. ufak boyutlu atom, balon duvarını oluşturan moleküller arasında kalan boşluklardan dışarı sızıyor. dolayısıyla “ben şunu helyumla doldurayım, yıllarca aynı kalsın” olayı pek mümkün olmuyor. sonuç olarak zeplin, düşünüldüğü gibi bakım gerektirmeyen bir yapı olmaktan çıkıyor. kaldı ki siz bu zeplini zemine bağladığınızda bir deprem anında bağladığınız yer zarar gördüğünde uçup gidebilir de. bağlantı yerini sağlam yapabilirseniz zaten oraya sağlam da bir kule kurabilirsiniz ki toplamda zeplinden daha ucuza gelir.

  • günü güzelleştiren adam. etraftaki kızların gazıyla adamla t.şşak geçin, adama zorbalık yapın.. adam emaneti tık tık saplayınca “wtf” diye ağlamaya başladınız!!

    eline sağlık reyiz!