hesabın var mı? giriş yap

  • dogru mu anladim mesela soyle bir sey mi?

    fenerbahce sabri'ye teklif yapiyor gel bizde oyna diye, sabri de bu ne curret diyip galatasaray'dan mi istifa ediyor?

    edit: mesajlar icin sagolun, reyiz kaptanligi birakiyormus, sag bekten yardirmaya devam..

  • coco chanel'i duymuşsunuzdur. peki izlemek istermisiniz? öyleyse buyrun seçenekleriniz;

    -coco chanel 2008 yapımı;
    chanel'e yakışmamış bir film. coco hakkında yapılmış filmler arasında en iyisi olduğu bir gerçek ama çok daha iyisini yapabilirlerdi.genç coco'yu canlandıran barbora bobulova'nın performansı çok iyiydi gerçekten role çok yakışmış.

    -coco avant chanel 2009 yapımı;
    diğer coco chanel filminden bir yıl sonra çekilmiş olmasına rağmen üzücü şekilde sıkıcı ve kötü olan film. evet ne yazık ki düşüncem bu şekilde. oyunculuklar, coco'nun hayatı, o dönemin buhran da ki havası, paris, fransa, vs. hiç bir şey yoktu filmde. audrey tautou ise rolüne hiç uymamıştı.
    2008 yılında yapılan bir coco filmi varken nasıl böyle sıkıcı bir film çekmişler ve neden bu filmi izliyeceğimizi düşünmüşler anlamadım. kısacası size önerim 2008 yılında çekilmiş olan coco chanel filmini izlemeniz.

    -coco chanel & ıgor stravinsky 2009 yapımı;
    diğer coco chanel'in hayat hikayesini anlatan iki filme benzemiyor. bu film sadece coco'nun rus besteci ıgor ile olan aşkını tutkusunu anlatan bir film. coco'nun hayatının bir dönemi. biraz ağır giden bir film. bir coco filmi değil. bu film coco&ıgor filmi. meraklısının seyredebileceği bir film.

  • yağmur eczacılık öğrencisi , öldüren hukuk öğrencisi , öldürenin annesi hakim babası da savcı .

    yok kardeşim yok … bunun eğitimle , statü sahibi olmakla alakası yok. hepimiz magandayız.

  • marmaris'te fırtınalı bir gece, elektrikler kesik. kahramanlar, yattığı yerden çakan şimşekleri gören ben ve zaten korkmakta olan küçük kız kardeş...

    a: hişş.. bana bak, birazdan gök gürleyecek, ona göre..
    k: nasıl? yok yaa..
    a: bak şimdi...
    -- gümmbüüürrrrrr---
    k: abi nasıl bildin yaa..
    a: nıhahahahaa.. ben yapıyorum kızım onu..
    k: yalan söylüyosun.
    a: ben yapıyorum işte, bugün öğrendim. bak şimdi bi daha yapıcam..
    k: inanmıyorum işte, yalancısın sen.
    a: bak şimdi..
    -- gümmbüüürrrrrr---
    k: ühühühü..abi nası yapıyosun yaa..
    a: yaparım kızım ben, gizli güçlerim var benim, yapiim mi bir daha?
    k: ya yapma abi noolur, korkuyorum ben..
    a: yook.. cezalısın sen, sabaha kadar yapıcam
    k: niye yaa, ühühü naaptım ben, noolur yapma
    a: benim kitapların yerini söylersin babaanneme ha? al işte bi daha yapıyorum, bu defaki çok pis
    -- güümmbüüürrrrrrrrrr---
    k: abi nolur yaaa.. ühühüehe..
    a: bittin sen bittin
    k: ühüühühüü..
    a: kalk mutfağa git, ekmeğe şokella sür getir bana, çabuk.
    k: ühühü, abi nasıl gidicem karanlıkta..
    a: ben anlamam, çok sür şokellayı..
    k: böhühehüehü, abi noolur yaa, çok karanlık..
    a: çabuk, bak bi daha yapıyorum.
    -- gümmbüüürrrrrr---
    k: tamam ya gidicem, ühühühü, anneme de söyliycem seni..
    a: hele bi söyle, bu sefer yıldırım düşürürüm kafana.
    k: böhühühü..

  • insanı sinir eden bir durum.

    efendim, biniyorsunuz metro, tramvay, otobüs veya savaşçı bir ruha sahipseniz metrobüse ve boş yer bulamayınca ayakta yolculuğa başlıyorsunuz.

    oturacak bir yer bulma umuduyla etrafı süzüyorsunuz. kimsenin kalkıp da size yer vermeyeceğini anlayınca acaba kim kalkar da yerine otururumun hesaplarını kırk yıllık insan sarrafıymışcasına yapmaya başlarsınız.

    ve o an gelir... dakikalarca yerine oturmak için başında beklediğiniz kişi yerinden kalkmaya teşebbüs eder fakat tamamen terk etmez ve yerine oturacak kişiyi,
    sanki o koltuğun sahibiymişcesine,
    yıllardır emek vermişcesine,
    yerine geçecek kişiyi seçmenin ona tanınmış bir ayrıcalıkmışcasına seçer.

    kimse de çıkıp "birader/bacım/dayı/teyze zaten ineceğin durağa geldin, sanane sen indikten sonra yerine kimin oturacağından kendine veliaht mı seçiyorsun?" demez. diyemez. çünkü, biz de içselleştirmişizdir bu durumu ve hemen kabulleniriz.

  • mimari ve sosyoloji/psikoloji üzerine yaptığım uzun okumalar sonucu ulaştığım kanaat. üstelik yalnızca sosyolojik ve psikolojik açıdan değil; deprem gibi afetlere karşı da müstakil bahçeli evler diğerlerine göre daha güvenli.

  • babanın tepkisini çok doğal ve haklı bulduğum video.

    buna benzer bir olayı anneme araba sürmeyi öğretirken yaşadım.

    annem düz yolda önüne çıkan çocuğu görünce direksiyonu bırakıp:

    -ayy! çekil yoldan çekil.

    diyerek ellerini sallamaya başladı.

    karşıdaki bisikletli çocuğun suratındaki dehşet ifadesini hala hatırlarım.

  • araştırmanın kısmen de olsa bir geçerliliği varsa eğer bunun sebebi, virüsün sigara içenlerin ciğerlerinde tutunacak bir dal, içine sızıp çoğalacak doğru düzgün bir hücre bulamamasından kaynaklıdır.

    bu iyi midir, kötü müdür siz karar verin artık.