hesabın var mı? giriş yap

  • hasta hissettiğim için bugün ofisten erken çıktım, ortaklar caddesi'nden mecidiyeköy'e yürüyorum bir iki saat önce... carrefour'u biraz geçince karşıma 16-17 yaşlarında tinerci bir çocuk çıktı.

    t: allahına kurban olayım abla, bir dur, bir dinle.
    r: dinliyorum kardeşim, anlat.
    t: allah benim belamı versin, seni rahatsız ediyom ama yalan söylüyosam şurda can vereyim kardeşime bez almam lazım.
    r: anladım, yemin etmen gerekmiyor ama bez alacak kadar param yok (gerçekten de param yok, birkaç lira bozuk para var cebimde).
    t: abla sen şimdi diyon ki bu kesin başka bir bok alacak ama bez alacağım abla, allah çarpar, yemin ettim bak.
    r: güzel kardeşim, ben sana para verdikten sonra ne alırsan alırsın, o senin bileceğin iş ama inanıyorum ben sana. sorun şu ki cebimde para yok, bozukluklar var, 2 lirası dolmuş için bana lazım, 1 lirasını da sana vereyim.
    t: allah razı olsun abla.

    şimdi buraya kadar olan kısmı standart para isteyen-para veren muhabbetiydi ama buradan sonrası asıl beni düşündüren. çünkü konuşmaya başlayana kadar ben vicdanı sömürülecek bir yabancıydım, karşımdaki çocukla insan gibi konuşunca bacı oldum bir anda ve hemen erkek koruma kalkanları açıldı.

    t: bu arada elbisenin düğmesi açılmış abla, ilikle onu istersen.
    r: biliyorum, düğme açılmadı, elbisenin dekoltesi o.
    t: abla, it var, kopuk var. iyi insansın sen, rahatsız ederler üzülürüm. gerçi ben görürsem seni rahatsız ettiklerini takarım pıçağı abla.
    r: beni rahatsız edemezler, sen merak etme. ben kendimi savunurum.
    t: abla küçücük kadınsın, nasıl savunacan kendini?
    r: bir bu kadar da yerin altında var, merak etme kardeşim. rahatsız edenin ağzına sıçarım ben.
    t: feminist misin sen abla saçlar falan kısa?
    r: feministim.
    t: erkeklerden nefret mi ediyon?
    r: yoo, ne alaka?
    t: ama saygı da duymuyon di mi?
    r: bana saygı duyanlarına saygı duyuyorum, saygı duymayanlarına saygı duymuyorum.
    t: ben sana saygı duyuyom abla.
    r: ben de sana saygı duyuyorum kardeşim.
    t: harbi mi?
    r: harbi.
    t: ben bez almıycam, paranı geri vereyim mi?
    r: yok, sende kalsın ama dikkat et kendine...
    t: sağol abla, allaha emanet. eğer biri rahatsız eder de ağzına sıçamazsan haber ver, deşeriz cigerini.

  • bir kere inkara gerek yok. bir dönem hepimizi annemiz banyo yaptırıyordu. zaten inkar edene gülünür. neyse. günlerden pazardır. (bkz: pazar gunu ailecek banyo yapma gelenegi) banyo sırası için kardeşlerle yapılan kavgadan sora sıra bize gelmiştir. anne meşgul bir kuaför gibi banyoda sıradaki müşterisini beklemektedir. önceki banyo seansının pisliklerini temizlemektedir. banyoya girilir ve soyunulur. tek başına banyo yapmaya geçiş sürecinde pek acı veren bir soyunmadır bu. yavaş yavaş davranılır. ama annenin daha işi var. çamaşırıdır, ütüsüdür. onun vakit kaybına tahammülü yok. ağırdan alan çocuğun soyunmasını hızlandırır ve tabureye oturtur. banyo taburesine oturmadan önce sıcak su dökmekten bihaberdir bu gaddar anneler. küçük bir titreme olur. iyice kamburlaşılır.

    bu sırada anne suyu ayarlamaktadır. ve nedense bu su hep kaynama noktasına yakın olur. ilk kafadan dökülen su kamburlaşan bedeni sarsar. dimdik olunur. "sıcaaaaaak" diye bağırılır ama anne o suyun sıcak olmadığını düşünmektedir. ikinci sudan sonra da "sıcaaak" inlemeleri devam ederse biraz soğuk su ilave eder anne suya.

    sonra sabun faslı. sanki kafayı değil de kirli donu çitiler gibi sabunlar anne kafayı. bir oraya bir öbür tarafa gider kafa. sonra gözlerin kapanması talimatı gelir ve tekrardan su dökme işine geçilir.

    sabunlanma işi de bitince işin en acı verici kısmına gelinmiştir. kese. sanırsın işkembe temizliyor anne. elinin altındaki incecik çocuk kolları değil de cansız bir nesne. hele o boğaz altının keselenmesi yok mu? gıdıklandığına mı yanarsın, acıdığına mı?

    kese de bitince sıra lifle vücudu sabunlamaya gelir. anne deminki yaptığı güreşten yorulduğu için sabunladığı lifi elimize verip kendi kendimize sabunlanmamızı isteyebilir.

    tüm bu işlemlerden sonra kafadan aşağıya son bir iki su dökülür ve o kaçınılmaz hareket gelir. aynen sac yikayan berberin saclari siyirttirma hareketi gibi bir hareket. ama hareket suratadır. anne, elini kafanın üstünden çeneye doğru bastıra bastıra sürter. burun ağrır, surat ekşir.

  • bayan lan orman çocuğu arabayla dikkatsizce umursamadan motorsikletliyi öldürmeye hakkı var. neden? bayan lan bayan anlamıyor musun?

    keşke iş sadece tutanak tutmak olsa. bir şekilde halledilir ama kadın resmen adamın canına kast etti. muhtemelen çarptığını bile anlamadı.

  • oldu yav fil falan besleyelim evleri yıka yıka yürüsün madem. fil yani sonuçta bu, doğasında yürümek var niye önüne ev diktiyseniz artık.

    edit: tanım yapıldı
    tanım : bir hayvanın diğer bir hayvanı bir insanın evinde yemesi olayı

  • -pardon ben borcam almaya gelmistim ama..
    -25 yil once bir borcam uretmistik beyefendi, ondan sonra uretmedik.. o butun turkiye'yi dolasiyor..
    -nasil? anlamadim..
    -soyle soyleyeyim.. en son ne zaman borcam gecti eline?
    -evlendigimde hediye gelmisti..?
    -sen ne yaptin ona?
    -kutusunu acmadan kaynimin nisanina hediye olarak goturdum..
    -simdi taslar yerine oturdu mu kucuk sincap. hadi beni yalniz birak...