hesabın var mı? giriş yap

  • 4 kişi bir vatandaşı silahla gasp edip olduresiye dövüyor yetmeyip 7 metre yüksekliği olan bir yerden asagiya atip, parasini ve telefonunu caliyorlar. bunu yapanlar bulunup mahkemeye cikariliyor ve serbest bırakıliyorlar. söyleyecek tek kelime bulamıyorum artik.

    kaynak

    edit: yahu kaynagini belirtip bir haber paylastim, yemedigim hakaret kalmadi, burasi da dahil olmak üzere memleket ruh hastasindan geçilmiyor, gidip tedavi olun, manyak misiniz nesiniz.

    edit 2: bassavcilik olaya ayni gün itiraz etmis, ayrıca prof.dr. ersan şen'in olayla ilgili ayrintili bir yorumu var.
    kaynak 2

  • --- spoiler ---

    - sıdıka, yavrucum... annesinin bi tanesi, bıcırık kızım benim...
    - aman allahım, bana iyi davranılıyo... hayırdır... ettiğim dualar, yağmur dualarıyla birlikte işleme kondu heralde... şükür, bugünleri gösterene...
    - niyeymiş kız! daha geçen gün ben sana bi kere daha ''bıcırık'' dedim...
    - geçen gün dediğin beş ay oluyo... bi kere de 1991'de babam sarhoşken saçımı okşayıp ''boncuk gözlü kızım'' dediydi... sonra 1992 temmuzunda abim beni bi sevgi gösterisi sırasında sırtına almaya kalkışmıştı... düşürünce bileğim burkuldu ama olsun... özetle, günlüğümdeki kayıtlara göre toplam üç kere sevildim şimdiye kadar... bi bu son ''bıcırık'', etti dört...
    - en aşşa yedi sekiz vardır, sen hatırlamıyosun... ilk çişini söölediğinde baban sana ''afferin benim düğme burunlu kızıma'' demişti mesela... hatta hiç unutmam, abin seni kıskanıp akşama kadar ''benim de çişim vaar'' diye bağırdı... sonra baban kızdı, abine iki tane vurup kömürlüğe kitlediydi... abin kömürlüğün camından atlayıp kütahya'ya kaçtı, benim tansiyonum 22'ye çıktı... abini bi hafta sonra bulabildik. 14 yaşına kadar da yatağa işedi...
    - ay yeter anlatma anne, bilsem söölemezdim çişimi... ne o, babam bana sevgi gösterisinde bulunmuş, nerdeyse aile faciası be! hay düğme burnum kopaymış...
    - elleme burnuna! anneyle konuşurken burunla oynanmaz...
    - hay ağzına sağlık annee; azarla azarla... oh be rahatladım... ne o ööle ''bıcırık'' filan... nerdeyse ruh sağlığım bozuluyodu... insan öz kızını aniden sever mi?

    --- spoiler ---

  • son zamanlarda biraz hobi, biraz da pasif gelir elde etmek amaçlı olarak tasarım yapma işine giriştiğimden dolayı evde tasarımla ilgili belgesel ve buna benzer yapımlar izlemeye koyuldum. geçenlerde yine böyle bir yapım izlerken bence muhteşem bir hazine niteliğinde bir tasarım dikkatimi çekti ve hemen bununla ilgili bir şeyler okumaya başladım.(bu arada yaptığım işlerle ilgili instagram adresimi de buraya bırakıyorum. beni _zagalar_ mahlasıyla bulabilirsiniz.)

    neyse hemen konuya girelim; cam çiçekler olarak bilinen blaschka cam bitki modelleri koleksiyonuna televizyon karşısında tanık oldum. "oha bunların hepsi camdan mı!" diye tepki verdim. tam tamına 780 bitki türünü temsil eden 4.300 cam model üretmişlerdi.

    peki kim, nasıl yapmıştı bu muhteşem ve bir o kadar gerçekçi modelleri?
    işte işin garip yanı ise bu modeller 1886'dan 1936'ya kadar elli yılı aşkın bir süredir baba oğul olan leopold ve rudolf blaschkas tarafından tasarlanmıştı.

    bir çok avrupalı gibi leopold'da 1853'te amerika birleşik devletleri'ne yol aldı ve bu insanın diğer insanlardan bir farkı vardı; dünyayı farkı bir görmesiydi. işte bu deniz yolculuğu sırasında vücutlarının cam benzeri şeffaflığından etkilenerek yerel deniz omurgasızlarını inceledi ve eskizlerini çizdi.

    şunları kaleme aldı; mayıs ayında güzel bir gece. denizin ayna gibi dümdüz karanlığına doğru baktığımızda; çeşitli yerlerde, sanki gerçek ateş demetleri ve diğer parlak ışık noktaları ve ayrıca büyük bir aynaya hapsolmuş yıldızları oluşturan binlerce kıvılcım, flaş benzeri bir ışık huzmesi demeti belirir. sonra keskin yeşilimsi bir ışıkta küçük bir nokta önümüzde beliriyor, gittikçe büyüyor ve sonunda güneş benzeri parlak bir figür haline geliyor.

    leopold, cam gözler, kostüm süsleri, laboratuvar ekipmanları ve süslü malları ürünler üreten aile işine odaklandı. daha sonraları ilgisini ve boş zamanlarını omurgasızların aksine bitkilerin cam modellerini yapmak için kullandı. bu, yıllar sonra blaschka cam bitki modelleri eşya koleksiyonu ya da cam çiçekler olarak da bilinecek olan çalışması için bir temel oluşturacaktı, tabii ki bir çok sanatçı gibi bu süre zarfında ürettikleri modellerden hiç para kazanmadı.

    bir zaman sonra talih suratına güldü ve modelleri sonunda prens camille de rohan'ın dikkatini çekti. kendisi de bir doğa bilimci olan prens, leopold'a özel koleksiyonu için 100 cam orkide yapması için görevlendirdi. leopold'un çalışmasından etkilenen prens, yaptığı 100 orkide ve diğer egzotik bitki modellerin hepsini sergiledi.

    sergiyi izleyenlerden biride dresden'deki doğa tarihi müzesinin müdürü prof. reichenbach'dı ve botanik modellerden çok feci bir şekilde büyülenmişti. ardından reichenbach, leopold'u 12 model deniz şakayığı üretmesi için ikna etti ve görevlendirdi. daha sonra reichenbach, leopold'a cam deniz omurgasızlarını müzelere, akvaryumlara, üniversitelere ve özel koleksiyonculara satmasını önerdi.

    ünü bir anda parlayan leopold için gazeteler "dünya hiç bu kadar güzel, bilimsel olarak doğru modeller görmemişti" diye demeçler vermeye başladı. dünyanın dört bir yanındaki doğal tarih müzesi müdürleri, deniz omurgasızlarını sergilemek için yarışıyordu. kısacası, blaschkas glass deniz yaratığı küresel bir talep vardı ve kelimenin tam anlamıyla bilimsel olarak kusursuz modeller üretebilen tek ve en iyi cam sanatçısıydı. bu arada oğlu ve çırağını,halefi olacak olan rudolf blaschka'nın eğitimini ilerletiyordu.

    1880 civarında rudolf, babasına modellerde yardım etmeye başladı. o yıl, boston society of natural history museum (şimdiki adıyla museum of science ) için 131 glass deniz canlısı modeli ürettiler . bu modeller, harvard'ın karşılaştırmalı zooloji müzesi tarafından satın alınanlarla birlikte harvard botanik müzesi'ni kurma sürecinde olan profesör george lincoln goodale tarafından görüldü ve anında büyülenmiti 1886'da, goodale, blaschkasların ayağına kadar giderek harvard için bir dizi cam botanik model yapma talep etti.

    sonunda bir hazine niteliği olan cam çiçekler koleksiyonunu üretmeye başladılar. bu gün bile cam ustaları nasıl yaptıklarını bilmedikleri bu hazine hala harvard üniversitesi doğa tarihi müzesi'nde sergilenmektedir.

    görsel-1
    görsel-2
    görsel-3
    görsel-4
    görsel-5
    görsel-6

    kaynak ve daha fazla görsel için:12
    3

  • erkek yazardir. bu gözler 15 entryli 200+ takipçili kadın çaylaklar gördü. herşey bir profil fotoğrafına bakar.

  • başlığı ilk gördüğümde;

    mercedes-benz, bmw, vw, audi, opel, porsche, man 'dan daha iyi araçlar üretildiğini, dış ticaret hacminin 3 trilyon $ olduğunu ve bunun 2 trilyon dolarının ihracat olduğunu, ağır sanayide almanlardan daha öne geçtiğimizi, dünyanın en kaliteli makinlerinin bizim tarafımızdan üretildiğini, adidas, puma, hugo boss, bosch, siemens, solingen, gaggenau gibi firmalardan daha iyi firmalarımız olduğu, bayern münih, borussia dortmund, wolfsburg, schalke 04, bayer leverkusen'den daha iyi takımlarımızın olduğunu

    fikri uyanmıştır bende.

    fakat görüyorum ki; olay tamamen farklıymış.

    edit: ergen sabah gazetesinedir sitemim.

  • çernobil'de bulunan nükleer enerji istasyonu'nun 4. reaktöründe meydana gelen patlamayla ortaya çıkan ve reaktörün derinliklerine doğru yayılan, radyoaktif atıklardan ve felaket sırasında ortaya çıkan ısı ile birlikte eriyen materyalden oluşan yığınlara verilen isim. görüntüsü sebebiyle fil ayağına benzediğinden bu ismi vermişler.

    bu yığının yanında 30 saniye kadar kaldığınızda baş dönmesi ve yorgunluk hissi oluşmaya başlıyor, 2 dakikanın ardından iç kanama baş gösteriyor, 5 dakika ve daha fazla maruz kalırsanız da birkaç gün içinde ölüyorsunuz. dolayısıyla insanın bu tür bir güç karşısında çaresiz olduğu bir gerçek.

    asıl tehlike, elephant's foot denilen yığının gittikçe reaktörün temeline zarar vermesi ve içten içe onu yutması. reaktörün altından geçen su kanalları bulunuyor ve oldukça radyoaktif olan bu materyalin su ile teması inanılmaz patlamalar ve yeni facialar yaratabilir. uzmanlar şimdilik reaktörün üstünü kapatarak etrafa yayılan radyasyonu azaltadursun, daha büyük bir felaket kapıda bekliyor. üstelik yer altı sularının kirlenmesi riski henüz kapsam dahilinde bile değil.

  • yahu bu "can dündar devlet sırlarını ortaya çıkardı" denilen mevzu, can dündar'ın haberinden tam 6 ay önce hollanda parlamentosunda görüşülmüştü.

    kaynak

    ya bu insanlar nasıl dünyadan bu kadar bihaber, mantık muhakeme yürütmekten aciz olurlar cidden anlamıyorum.

    ulan bu nasıl devlet sırrı ki, bütün dünyanın dilinde, parlamentolarında gündem maddesi oluyor?

    rus uçağı düşürüdükten sonra, putin uydu görüntüleri ile destekleyerek, ışid ile yapılan petrol ticaretini ortaya koyuyordu.

    ne biçim sır olm bunlar? sır kelimesinin anlamını yanlış mı biliyorum yoksa?