hesabın var mı? giriş yap

  • akıl verirken önce aklınızı sorgulayın lütfen. elektrik yerine gazlı fırın tavsiye etmiş beyni uçkurunda olan arkadaş, gaz ucuzmuş gibi… odun diyip italya ile kıyaslamış. odun fırını kullanabilmek için güzel bir havalandırma sistemi ile birlikte fırının kurulabileceği geniş bir alan olmalı. tavsiye vermeden önce fazla alan işgal etmeyen 2 kapaklı buzdolabı büyüklüğünde elektrikli fırını neden kullanamıyoruz diye sorgulaman gerekiyor. işletmecinin bu hesapları detaylı yapıp akıcı bir şekilde bize aktarabilimiş olması tüm ihtimalleri değerlendirmiş olmasını düşündürüyor. şu aşağılayıcı her şeye negatif yaklaşan kişiliklerinizi bir kenara bırakın da insanları anlayıp mantıklı fikirler vermeye çalışın. ayrıca odunun tonu 2 bin türk lirasına dayanmış onu da belirtmiş olayım. bugünün şartlarında fırının enerji tüketimini hesaba katmasanız bile kaliteli malzemelerle hazırlanan pizzanın maliyeti 40 lirayı geçecektir. diğer ülkelerle kıyaslanamayacak kadar kötü bir haldeyken italyanları örnek göstereceğinize lütfen yalnızca darbe attığız yerle ilgilenin.

  • sırf kadın olduğu için veya güzel bir kadın olduğu için her şeyin en iyisini hak ettiğini, karşı cinsin onu mutlu etmek için var olduğunu, emek verilip kazanılması gereken eşsiz bir ödül olduğunu sanan kezbanların tuhaf bulduğu erkek tipi.

  • araya milletvekili sokmuşlar da öyle süleyman soylu'ya ulaşıp sorunu çözmüşler.

    yani buradan araya vekil sokamayan, bakana ulaşamayan işletmelere rahatça çöküleceği anlamı çıkmaz mı sayın bakanım? arada bakan, vekil olmadan hukuk devreye girmiyor mu?

  • hangi akla hizmetse dolduruşa ve gaza gelinip koroya girilir. üstüne üstük bu gazla solo söyleme yüzsüzlüğü gösterilir. lakin işler tıkırındadır. koroda sağlam bir popülarite yaratmıştır bu zibidi. koro hocasının gazı ile başka bir şarkı daha söylemek için mikrofon ele alınır, gurur ve huşu ile şarkı söylenir;

    çemberimde gül oya
    gülmedim doya doya
    dertlere karıyorum,
    günleri saya saya
    al bunu alamaz mısın

    içimdeki taraftarı susturamıyoum arkadaş..

  • bein trio ekibinin yorumlarını toparlarsak:

    -> adana aleyhine tek bir yanlış kararı bile yok ali palabıyık'ın.
    -> fb'nin ise 1 nizami golü sayılmamış, 2 penaltısı verilmemiş ve ndiaye'nin kırmızısı atlanmıştır. daha maç içinde verilmeyen sarılar ve faullere hiç girmiyorum bile. çok büyük bir operasyondu.

    + bein trio ekibinden bülent yıldırım'a göre fb'nin iptal edilen golü nizami.

    elle oynama söz konusu olabilir, açılardan net bir çıkarım yapılamıyor ve ispatı yok dediler. ispatı olmayan bir pozisyonda, sadece hissiyat ile var devreye giremez diyorlar kısaca. (deniz çoban fizik kurallarına göre çıkarım yaptı doğru karar dedi, yine ispat yok aslında. deniz çoban da bence ele değmiş çünkü el yukarı gitmiş diyor)

    + bein trio ekibine göre batshuayi'nin pozisyonu çok net bir şekilde penaltı. ndiaye'nin de 2. sarı kartı atlanıyor. kırmızı görmesi gerekecekti.

    + bein trio ekibine göre altay'ın pozisyonunda sorun yok. kırmızı kart falan yok yani. topu ceza sahası içinde tutuyor altay.

    + bein trio ekibine göre adana'nın penaltı beklediği pozisyonda penaltı yok, karar doğru.

    + bein trio ekibine göre valencia'nın penaltı beklediği pozisyonda penaltı yok.

    + bein trio ekibine göre, ndiaye'nin 3. sarı kartı verilmiyor irfan'ın ayağına basması sonucunda.

    + bein trio ekibine göre, bir futbolcu risk alıp topa yükseliyorsa ceza sahası içinde, topa vurmalıymış. belhanda'nın samet'e yaptığı hareket de net bir şekilde penaltı.

    fenerbahçe'nin 2. penaltısı verilmedi şu ana kadar.

    + altay'ın yaptığı penaltının kararı doğru.

    + valencia'ya el çalınan pozisyonda el yok.

    + valencia'nın attığı golde ofsayt yok.

    + fb'ye son dakikada verilmeyen faul net bir şekilde faul.

  • - aşkım şarjım az, kaya beni bırakacak, sabah ararım.
    - bak yavrum, iyi dinle: facebook'u açıyorum. önce arkadaş listende kaya adında kimse var mı kontrol ediyorum, öyle birini bulamıyorum. sonra, çalıştığın şirketin linkedın hesabını beğenmiş herkesi tek tek tariyorum, kaya diye birini bulamıyorum. sonra, akşam gideceğini söylediğin barın ismini twitter'a yazıp orada check-in yapanların arasında kaya adlı birinin olduğunu görüyorum. tüm tweet'lerini okurken, nikimyok caddesi'ndeki trafikten şikayet ettiği bir tweet'ine rastlıyorum. bu bilgiyi cebe koyup, kaya'nın instagram hesabına tıklıyorum. fotoğrafları tararken, bir arabanın önünde çektiği bir selfie görüyorum. bu bilgiyi de cebime koyuyorum. az önceki check-in olayına geri dönüp foursquare'de paylaştığı yer bildirimi fotoğraflarına bakıyorum. bi kahvecide çektiği fotoğrafı görüyorum. o kahvecinin sayfasına tıklıyorum ve tahmin ettiğim gibi kaya yavşağının o mekanda en çok check-in yapan kişi olduğunu görüyorum. nikimyok caddesi yakınlarındaki kahvecinin adresine bakıp o bilgiyi de cebe koyuyorum. evden çıkıp kahvecinin olduğu sokağa gidiyorum. o sokakta ve yakınındaki sokaklarda, fotoğraftakine benzer bir araba arıyorum. iki sokak ötede söz konusu arabayı buluyorum. arabaya tekme atıp alarmın ötmesini sağlıyorum. az sonra bi apartmanın ikinci katındaki bi dairenin penceresi açılıyor ve beyaz atletiyle kaya beliriyor. bi iki bakınıp alarmı susturuyor ve pencereyi kapatıyor. apartman kapısına gidip o dairenin bi üst katının ziline basiyorum. kim o diyor bir ses, "ya ben kaya'ya geldim de zili çalışmıyor sanırım, kapıyı açabilir misiniz?" diyorum kibarca. kapı açılıyor, ikinci kata çıkıyorum. kaya'nın dairesinin kapısını çalıyorum. kapıyı açıyor sormadan. kimsiniz diyor. dairenin içine adımımı atıp "ben meltem'in sevgilisiyim, şarjı bitiyormuş da şarj aleti getirdim" diyorum. aletin kablosunu kaya'nın boynuna dolayıp sıkmaya başlıyorum. gürültüyü duyunca sen geliyorsun, üzerinde bornoz var. kaya'yı bırakıyorum, suçun büyüğü sende çünkü. beni görünce korkup odaya kaçmaya çalışıyorsun. peşinden geliyorum. yüzüne tükürüyorum. yazıklar olsun diyorum, niye yaptın bunu diyorum. ağlıyorsun, açıklayabilirim diyors...
    - ay tamam, tamam! bitmiyor şarjım. of, taksiye binip eve geliyorum hemen. bişey lazım mı? yoğurt felan?

    edit: niye bu kadar sevildi anlamadım ama beğenen, paylaşan herkese eyvallah... 3 vakte kadar, bu entry'yi temel alan bi kısa filmle karşınızda olacağız inşallah. haber ederim.

    seneler sonra edit: hala mesaj atıp kısa film n'oldu diye soranlar oluyor. bir şey olmadı tabii ki, olacağı da yoktu. "abi izin ver ben bunu kısa film yapayım" diyen sayısız genç sinemacının ayağını kesmek için yazmıştım bu notu. işim gücüm vardı ve kısa filmcilerle uğraşmak gündemimin en son sırasında bile değildi. uğraşılır mı lan?

  • ülkenin % 33'ü siyasal islâma,

    % 33'ü suriyelilere,

    % 33' ü turistlere tahsis edilmiş.

    kalanı biz dürüst vergi mükelleflerinin.