ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
bir minibüste yaşanabilecek en dumur olaylar
-
minibus normal yolunda giderken bir kızın bağırarak "müsait bir yerde inebilir miyim. yaa kaçırdım tüh" diye bağırması. aşırı heyecanlanarak çantasını falan savurarak aşağı inmesi. henüz 200 metre gitmemişken yerde bir cüzdan görmem. en arkada oturduğum için yan tarafta oturan bir çocuğa "kızın cüzdanı düşmüş alıp şöföre versene" demem. çocuğun cüzdanı görür görmez "duruuun" diye bağırması. şoföre bir kahraman edası ile dönerek "kapıyı aç kaptan" demesi. cüzdanı kaptığı gibi aşağı inmesi. minibüsün geldiği yöne doğru son sürat koşmaya başlaması. en arkada oturan ben ve bir arkadaşımın minibüs ahalisine olayı canlı canlı anlatmamız.
rt:ben
a: arkadaş
rt: olm bu cüzdanı alıp kaçmasın şimdi?
a: yok lan kızın peşinden gidiyo. ona verecek cüzdanı.
rt: aha kıza bağırıyo.
a: duydu kız. döndü geliyo o da bak.
rt: hee gördüm.
a: bak verdi cüzdanı.
rt: aha muhabbet ediyorlar. hadi abi işimiz var.
a: harbiden çocuk iyice muhabbeti koydu
rt: lan yoksa bir aşk mı başlıyo.
bizi dinlediklerinden haberimiz olmayan minibüs ahalisinin yarılarak gülmeye başlaması. çocuğun aynı deparla gelip minibüse atlaması. minibüsün alkışlarla sarsılması. şoförün " aslansın be. sizin gibi gençler oldukça..." temalı bir konuşma yapması.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
80 günde devri alemi okuyorum , şu an türkiye kısmındayım esenler otogarın da adamı gasp ettiler :(
otomatik vites
-
öncelikle, uzun yıllardır tüm araçlarda gaz pedalları elektronik kontrollüdür, böyle mekanik hidrolik falan birşey yoktur. iki tane tel ecu'ya gider. en dibinde de bir kickdown switch vardır, gazı köklerseniz alet aceleniz olduğunu anlasın diye. çoğu sürücü gaz pedalına oraya kadar hiç basmadığı için varlığını farketmez. hani böyle sonuna kadar bastığınızı sanırsınız ya, ondan sonra biraz daha gider aslında.
d, e ve daha üst sınıf araçlardaki 6 ileri ve daha fazla vitese sahip getrag, siemens ve zf'in üretimi olan tam otomatik şanzımanlar oldukça iyidir, fakat bunlarda bile tek ve temel sorun gecikmedir. açıkça hissedersiniz, gaz pedalı üzerinden verdiğiniz sinyallere araç 250ms ile 2 saniye arası gecikmeli tepkiler verir. genellikle düz vites savunucusu arkadaşların anlatmaya çalışıp da başarısız oldukları husus da budur.
fakat paniğe mahal olmadığını belirtmek istiyorum, bu kavga da yorgan gidince bitecektir*.
elektrikli otomobillerde şanzıman bulunmaz. vites kavramı yoktur. bu araçlarda kullanılan elektrik motorları ilk hareketlerinden itibaren çok yüksek tork ve güç değerlerini derhal ve aralıksız sağlar, devir yükselmesinden şikayet etmez, devir yükselince verimleri düşmez. elektrikli araçlarda vites değiştirme kavramı yoktur. gaz pedalına bastığınızda aracın tepkisi mecburen derhal ve anında değişir. otomatik vitesli içten yanmalı motorlu araçlardaki gecikmeler olmaz.
bu vites veya şanzıman denen şey içten yanmalı motorların yalnızca belirli devir aralıklarında yeterli güç ve tork üretebilmesinden, yani verimsiz olmalarından dolayı icat edilmiştir. motorun kendi içindeki dönüş hızını aracın hızına göre belirli devir aralıklarında tutabilmek için dişli oranları değiştirilir. o changement kelimesinin şanzıman'a dönüşmesine şaşırmamalı.
elektrikli otomobiller yaygınlaştığında aynı düz vites gibi ortadan kalkacak, eski bir teknoloji olarak tarihin tozlu raflarında yerini alacaktır.
25 aralık 2022 ekşi sözlük'teki kürt esprisi
-
bu espri ahmet kaya kültür merkezinde yaşanan olay için değil. orada sadece gösteri için bulunan insanlar için de değil.
bu espri teröriste yataklık yapan besleyen fransa hükümeti için. türkiye'yi bölmeleri için yetiştirdiği sahip çıktığı binlerce masum insanı katleden pkk destekçisi fransa için. ellerine silah verip eğitip benim ülkemin doğusuna gönderen fransa için. gün gelir o besledigin teröristler silahlarını sana çevirir, demek için. bunu anlamak zor değil ama işte trollük yapmak anlamazdan gelmeyi gerektirir.
silgiyi kaybetmeden sonuna kadar kullanan insan
-
böyle bir şey yok, çünkü silgiler biteceklerini anladıkları zaman sahipleri üzülmesin diye sessizce ortadan kaybolup tek başlarına ıssız bir yerde biterler.
vakaların artmasının sebebi hepimiziz 84 milyon
-
tabi canım kurallara uyalım. fahrettin bey, izninizle;
1. mesela öğretmenleri aşılayalım dediğimiz zaman, gerçekten aşılayalım, yalan söylemeyelim.
(bkz: 45 gunde 26 ogretmenin hayatini kaybetmesi)
https://www.hurriyet.com.tr/…mini-acikladi-41737651
linkte şubat sonu diyor arkadaşlar.
2. mesela toplu faaliyetlerden kaçınalım değil mi, kongreler falan düzenlemeyelim değil mi?
(bkz: akp kongresinden virus kapan adamin olmesi)
https://www.sozcu.com.tr/…ayatini-kaybetti-6361085/
3. mesela cenazelere katılmayalım değil mi, bir de arkada saklanmaya da çalışmayalım?
https://www.cumhuriyet.com.tr/…le-gizlenmis-1820744
https://www.cumhuriyet.com.tr/…-ozur-diledi-1816210
4. mesela milletimize alenen yalan söylemeyelim vakalar hususunda değil mi? aynı ailede 1'den fazla covidli vaka varsa mesela, diğerlerine test yapalım ki, doğru vaka / test oranına ulaşabilelim değil mi?
https://www.sozcu.com.tr/…an-tepki-yagiyor-6141278/
5. mesela verileri dünya sağlık örgütüyle paylaşırken bile manipule etmeyelim değil mi? covidden ölenleri doğal ölüm olarak yazmayalım değil mi?
https://www.dw.com/…kiyeye-korona-notası/a-55522557
https://www.cumhuriyet.com.tr/…olum-yazildi-1790281
bunun gibi bir çok kurala önce kendiniz uyun da, sonra millete ahkam kesersiniz. bulunduğunuz koltukta dakika durmayacak adamlar halen halka yükleniyorlar.
edit: belgelerle geldim.
edit 2: ruh halim;
https://www.youtube.com/watch?v=6ci1cvpkeog
highly sensitive person
-
maalesef henüz turkçeye kazandırılmamış bir tanım. benim çevirimle "aşırı duyarlı insan". (ing. kısaltılmışı hsp)
hsp'ler en basit tanımıyla "sinir sistemleri aşırı duyarlı olan kişiler"dir. yani, ortalama bir insanınkinden daha duyarlı 5 duyuya sahip olan kişiler demek daha uygun. yapılan araştırmalardan elde edilen bulgulara göre bu durumun toplumun %15-20'sinde varolduğu tahmin ediliyor.
hsp'leri size anlatabilmek için size iki temel bilgiyi burada hatırlatmak istiyorum:
1- hsp olsun ya da olmasın, herkesin kendini en iyi hissettiği hal, kişinin ne çok sıkıldığı ne de çok uyarıldığı o aradaki denge halidir.
2- aynı durum ve eşit miktarda uyarımlar karşısında her insanın sinir sistemi farklı ölçüde uyarılır.
bu iki temel bilgiyi hsp tanımıyla birleştirirsek ortaya şöyle bir tablo çıkar: hsp'ler belirli bir durum veya uyarım karşısında ortalama insandan daha fazla uyarılırlar.
yani, bir ambülans sesinden hiç rahatsız olmayan bir insanın hsp olan ikizi aynı ses yüzünden krize girebilir.
hsp'lerin yaptıkları, söyledikleri, "hissettikleri" bazı şeyler bize biraz abartılı gelebilir ama "normal"den biraz daha fazla/farklı oldukları için de hemencecik "tepkisel, dramatik, çocukça, ana kuzusu, nevrotik vs." gibi terimleri alınlarına yapıştırmamakta fayda vardır imho.
cahil kesimin sevdiği aktiviteler
-
survivor izlemek. bak bu en önemli kriter. direkt üstüne yapıştır cahil kesimden olduğunu.
“bin inivirsiti miziniyim” dese de kaydıraktan hızlı kim kayacak diye bir yarışmayı izleyen, cahildir.
acun ılıcalı'nın yarışmalarına mesaj atan insan
-
ilk zamanlar sms atıldığına bile inanmıyordum ben. sms oylaması diye, reytinge pek etki etmeyenleri eliyorlar diye düşünüyordum. bir poşete 25 kuruşu vermeyen insanlar hakikaten sms atıyorlar ya, gram akıl yok hacı.
istanbul metrosu gültepe çıkışı engelli rampası
-
iki sıra normal merdiven arasında yer alan rampadır. yani engelli bir vatandaşın bu rampaya ulaşması için önce normal bir merdiveni kullanması ardından da dışarı çıkabilmek için bu rampanın ardından bir normal merdiven daha kullanması gerekmektedir.
şimdi hangi aklı evvel bunu tasarladı, kim buna onay verdi diye sormanın gereği yok. burayı tırmanıp özdilek avm'nin önüner çıkınca sizi hemen saray muhallebicisi karşılamıyor mu? işte o zaman anlıyorsunuz kimin işi olduğunu.
belediyelerin engelli vatandaşlar için yaptığı göstermelik icraatların sonu gelmeyecek sanırım. boşa harcadığınız paralar haram olsun amk.
halı sahaya girerken yaşanan coşku
-
bu hayatta sadece erkeklerin tadabileceği ve yine erkekler tarafından salgılandığına inandığım değişik bir hormon sayesinde yaşanan coşkudur efendim. gereksiz kibarlık, pozitiflik, insanın karnında kelebekler uçuşması, seviyesiz esprilere karşı abartılı kahkahalar, hadi beyler hadi nidaları falan.. off yazarken bile tüylerim diken diken oldu. en karamsar insanın bile "ehe ehe" diye yaşayacağı coşkudan bahsediyorum ben size. ağır depresyon geçiren insanların kurtuluş reçetesinden bahsediyorum.
biliyorum beyler; şu anda ekran karşısında manidar bir tebessümle okuyorsunuz yazdıklarımı. hepiniz yaşadınız bunları.
titanic'teki rose türk kızı olsaydı olabilecekler
-
jack: i love you rose.
rose: ...
jack: rose.. please talk to me..
rose: suskunluğum asaletimdendir, her lafa verecek cevabım var, ama bir lafa bakarım laf mı diye
bir de söyleyene bakarim adam mi diye!!!
ve akabinde jack donakalır.