hesabın var mı? giriş yap

  • bi kere dolmusta onumdeki adam inicem diye seslenicegine
    "bismillahirahmanirrahim" diye baarmisti.

  • bakın tekrar söylüyorum;
    (bkz: insan ırkı yok edilmeli)

    bilmem kaç milyarlık gezegen. ne canlı türleri geldi geçti hala geçmeye devam ediyor ama bu dünya bu evren insan ırkı kadar şerefsiz, adi ve vahşi bir tür daha görmedi görmeyecek. el birliğiyle linç ettiğiniz domuz bile insandan daha merhametli daha vicdanlı.

  • hz. ekrem eleştriye kapali lütfen!

    adam orman yangınlarında demediğini bırakmadi hükümete o zaman şak şak şak şak çekenler

    ekrem imamoğluna laf edince aktroll ilan ediliyor.

    siz takım tutar gibi parti tutmuyorsunuz yeni gelin s*k tutar gibi parti tutuyorsunuz.

    bu ülkede hukumetinde muhalefetinde fanatikleri beyinsiz.

  • dostoyevski kumar alışkanlığından ötürü aşırı derecede borçlanmıştır. o sırada ortaya stellovski adında bir yayıncı çıkar. dostoyevski’ye şunları söyler: “bak senin bütün borçlarını kapatacağım. sana iki yıl yetecek kadar da para vereceğim. fakat bir sözleşme imzalaman gerek.

    senden bir kısa roman istiyorum. bu kısa romanı bana bu sözleşmeyi imzaladıktan tam 24 ay sonra vermeyi kabul edeceksin. istediğim sürede bitirip bana teslim edersen sorun çıkmayacak. fakat eseri bir gün bile geç verecek olursan bundan önce yayımladığın ve bundan sonra yayımlayacağın bütün eserlerin hakları benim olacak.” çok fazla borcu olan dostoyevski sözleşmeyi mecburen imzalar.

    aradan 23 ay geçer fakat tek bir cümle bile karalamamıştır. durumdan haberdar olan fransız yazar stendhal, dostoyevski’ye “ben ‘parma manastırı’ romanımı dikte ettirerek (söyleyerek yazdırmak) yazdırdım, sen neden denemiyorsun?” der. başka çaresi olmayan dostoyevski kabul eder.

    o zamanlar rusya’da bir dikte etme okulu vardır. okulun en yetenekli öğrencisi grigoryevna snitkin adında isveç asıllı genç bir kızdır. kız bu görevi yapmaktan gurur duyacağını söyler ve dostoyevski ile eseri yazmaya başlarlar.

    eseri son gün bitiren dostoyesvki hemen stellovski’nin yanına gider. dostoyevski’nin yazma sürecini baştan sona takip eden uyanık yayıncı stellovski dostoyevski eseri teslim edemesin diye ofisini kapatıp gitmiştir. o zamanlar rusya’da noter yoktur. noter görevini polis karakolundaki memurlar yapıyordur. dostoyevski eserini polis karakolundaki memurlara onaylatır. daha sonra bu olaydan dolayı yayıncı ile davalık olsalar da davayı dostoyevski kazanır.

    her rus gibi dostoyevski de zaferi kutlamak için bol votkalı bir davet verir. davete bütün dostları ile birlikte romanı dikte ettirdiği genç kız grigoryevna snitkin’i de çağırır.

    gecenin ilerleyen saatlerinde dostoyevski genç kıza “senden bir konuda fikir almak istiyorum “der.

    bu durum genç kızın gururunu okşamıştır.

    “memnuniyetle, ben size nasıl bir fikir verebilirim merak ettim” diye karşılık verir.

    dostoyevski şöyle der: “ben bir roman yazmaya çalışıyorum. romanın başkarakteri korkunç biri… sara nöbetleri geçiren, kumar bağımlısı, düşman kazanmaktan çekinmeyen bir adam. bu adam kendinden genç bir kıza aşık oluyor. sence bir evlenme teklifi kaleme alacak olsam bu gerçekçi olur mu?”

    kız ise şöyle der: “evlenme teklifinizi kabul ediyorum bay mihayloviç.''

    o kız dostoyevski’nin ikinci eşi anna grigoryevna snitkin’dir. yazdıkları eser ise ünlü roman “kumarbaz”dır.

    kaynak: dostoyevski'nin hatıraları - anna grigoriyevna dostoyevski

  • bakalım ünlü jedi bilgesi yoda, revenge of the sith'te, daha sonra sözünü dinlemeyip halt edecek olan anakin efendiye bu konuda ne demiş:
    "attachment leads to jealousy; shadow of greed that is..."

    yani kıssadan hisse;
    "birilerine sadakat dışında bağımlı; müptela olursanız, bu durum kıskançlığa yol açar ve bu da açgözlülüğün; hırsın gölgesidir."

    o açıdan, sevdiklerinize; kıskanabileceğiniz insanlara olan bakışınız onların da ayrı birer birey olduğu yönünde olmalı ve ortak geçirdiğiniz zamanların beraberce mutlu geçmesinin ötesinde onların hayatıyla ilgili istekleriniz olmamalı; o kişinin sizi özgür iradesiyle seçmesini hırsınıza yenik düşüp engellememelisiniz. bu yolda başka hayatları kısıtlamaya hakkınız yoktur; bu zorbalıktır.

    sonuçta her insan vazgeçilebilir olabilir; ama sevginiz, iyi niyetiniz içten ve kalıcı olmalıdır. zaten gerçek sadakati kısıtlama ve engellemeyle oluşturup sağlayamazsınız. ancak sadece o insan(-lar) mutlu olsun istediğiniz zaman bunları aşabilirsiniz; artık içinizde gereksiz kıskançlık olmaz, beraber huzurlu olma hissi uyandıracak karşılıklı bir sahiplenme ve dürüst bir sadakat olur.

    bütün bunlara rağmen de sizin sevginizin değerini bilemeyecek ve bu iyi niyetinizi kötüye kullanabilecek bir insan ise, ona bu fırsatı fazlasıyla verin ki; gerçek yüzü bir an önce ortaya çıksın, siz de gereksiz vakit kaybetmemiş olun.

  • dünya bunların yüzü suyu hürmetine dönmüyor. dünya bunlar bu kadar mal oldukça biz bunları daha çok sömürürüz diye düşünen fırsatçılar tarafından yönetilmeye devam ediyor. hep de böyle olacak bu kafayla.

    sıçayım sizin aptal romantizminize.

  • küçükken en sevdiği oyun gaz odasıymış, bir de hayvanlara işkence yapmaktan hoşlanırmış. acaba bu çocuk seri katil olur mu denilecek zamanda değilmiş, adam 48 doğumlu. ilk cinayetini 1964 yılında büyükannesini öldürerek işlemiş, tek merak ettiği onu öldürmenin hissetireceği duygularmış. ardından büyükbabası gelmiş ve geldiği gibi gitmiş. sonra gelsin akıl hastanesinde geçen seneler. buradan çıktığında deli ruhunu muhafaza ettiği yetmiyormuş gibi cüsseside almış başını gitmiş, boy olmuş 205 cm kilo olmuş 150. yine 2 sene sıkmış dişini, 1972'de artık yeter hayal kurduğum diyerek arabasına aldığı iki otostopçu kızı öldürmüş, cesetlerine yapmadığı iğrençlik kalmamış. bunu sevmiş ve yine otostopçu kızları öldürmeye devam etmiş. 1973 yılında başladığı yere dönmüş, ailesinden bir kurban daha almış: annesini. ardından çok üzülür diye düşünüp annesinin arkadaşını eve çağırmış ve onu da öldürmüş. sonra ne olduysa polis arkadaşlarını arayıp bunları ben öldürdüm demiş. ne ceza istersin sorusuna verdiği cevap ise: "işkenceyle ölüm"olmuş. ama ömür boyu hapse mahkum edilmiş.