ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
davutoğlu'nun rte'ye verdiği ayar
elektriği bütün çiftçilere bedava vereceğiz
-
şanlıurfa'da pek bir fark yaratmayacak söylem, bedava elektriğe ihtiyaçları yok.
bilgisayar oyunlarında oyun amacının dışına çıkmak
-
third person shooter ile yeni tanışmış bir jenerasyonun, tomb raider ilk çıktığı zaman lara croft'un apış arasını görebilmek için sağlı sollu manevralarla monitör başında saatlerini harcadığını bilirim. oyun değil insanlıktan çıkmışlardı...
bbc'nin gözünden 1989'da türkiye
-
geçmişe gitmeyi özleyen bir insan değilim. mutlaka anılacak çok güzel şeyler var oraya ait, istenmeyen kötü anılar gibi. ben daha iyi bir geleceği 89'a dönmeye yeğlerim. öyle de olmalı. ne var ki, şimdiki an o günün hayal kurulan geleceği olmaktan çok uzak. hayıflanılan şey galiba daha çok bu. insanlar geçmişe bu anlamda özlem duymuyorlar aslında, korkulu gelecek tasvirlerinden, ümitsizlikten geriye çekiliyorlar. bizim geleceğimiz nasıl olmalıydı? özgürlük ve adalet tüm topluma yayılabilirdi. yoksa, nema problema.
kurban bayramında oskar schindler'lik yapmak
-
az sonra yapacağım insani eylem.
üç adet kamyonet tuttum.
gördüğüm her dana,boğa,buffalo vs. büyükbaş hayvanı kamyonetlere dolduruyorum.
ve hindistan konsolosluğu'nun bahçesine bırakıyorum.
konsolosluklar başka ülke toprağı sayıldığından, birçok müminho da avcunu yalamış oluyor.
bana şans dileyin erenler...
balığın öldüğünü anlama yolları
-
ölmediyse bile berbat helva esprisi yapılınca ölmüştür.
saati 200 tl olan psikolog
-
o paraya rus psikoloğa gitsen tek seansta derdini çözer. düşmeyin böyle tuzaklara...
1.59 boyunda esmer ve beyaz tenli kız
-
esmerse beyaz tenli degildir, beyaz tenliyse esmer degildir.
erkek aç kalması durumunda eşini yiyebilir
-
akp'li beyani sandim. suç bende mi peki ?
hallelujah
-
leonard cohen reisin yazdığı, jeff buckley'in zirveye taşıdığı şarkıdır gözümde.
daha önce iki buçuk adet türkçe çevirisi yapılmış sözlükte. izninizle bir çeviri de ben koyayım. etkilenmemek için diğerlerine bakmadan çevirdim:
duydum ki gizli bir melodi varmış,
davud'un çalıp da tanrı'yı gülümsettiği.
ama müzikle pek aran yoktu değil mi?
böylece gider bu, dört, beş derken
diyezde aşağı, bemolde bir üste
derken bakmışsın mazhar kral hallellujah'i bestelemiş.
hallelujah
hallelujah
hallelujah
hallelujah
inançlıydın inançlı olmasına, ama ispat lazımdı sana
terasta banyo yaparken gördüydün ya onu
güzelliği ve ayışığı onun önüne geçtiydi hani.
seni bir mutfak sandalyesine bağlamış
tahtını sallamış, ve saçlarını kesmiş
ve dudaklarından almıştı o lafı: hallelujah
hallelujah, hallelujah
hallelujah, hallelujah
canım, daha önce de bu yollardan geçtim
bu odayı bilirim, koridorunda az sigara içmedim.
senle tanışmadan önce yalnız yaşardım biliyorsun.
mermer kemerde flamanı da gördüm
aşk, bir zafer türküsü değildir ki,
soğuk ve kırık bir hallelujah'tır olsa olsa.
hallelujah, hallelujah
hallelujah, hallelujah
aşağıda olanlardan bana bahsettiğin zamanlar olurdu
şimdiyse bana hiçbir şey söylemiyorsun, değil mi?
sana taşındığımı dün gibi hatırlıyorum
kutsal güvercin de taşınmıştı
birlikte aldığımız her nefeste: hallelujah
belki de yukarıda cidden bir tanrı vardır
aşktan tüm öğrendiğimse
ilgini çeken birilerini nasıl öldürebileceğimdi
geceleri duyabileceğin bir yakarış değildir bu.
ışığı görmüş birileri değildir bunu diyen kişi.
bu soğuk ve kırık bir hallelujah'tır olsa olsa.